> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Fark edilen tehlike
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fark edilen tehlike  (Okunma Sayısı 1560 defa)
27 Nisan 2011, 13:16:40
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Nisan 2011, 13:16:40 »



Fark Edilen Tehlike ve Ashabla İstişare

Beri tarafta Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), Mekke'ye giden Yahudi cemaatinin, kabile kabile dolaşarak herkesi kendi aleyhine nasıl kışkırttırttığını yakından takip ediyordu. Mekke'deki her ha­reket O'nun istihbarat ağına düşüyor ve O da, atacağı adımları bu bilgilere bina ediyordu. Daha Ebu Süfyan Mekke'den çıkmadan dört gün önce yola onun çıkacağının haberini almış ve konuyu ashabıyla istişareye açmıştı. Her ne kadar savaşmayı istemese de, Kureyş top­lanmış yine savaşmak için geliyordu; bu musibeti de hafif atlatma­nın bir yolu bulunmalıydı.

Nasıl bir strateji ortaya konulması gerektiğini sordu ashabına teker teker. Medine'de kalıp düşmanı sokaklar arasında dağıtarak zayıf düşürmenin mi, yoksa Medine dışına çıkıp göğüs göğüse çarpı­şarak geri püskürtmenin mi daha uygun olacağını soruyordu onlara. Zihinlerde Uhud öncesi yapılan istişare hala canlılığını muhafaza et­tiği için meseleye ihtiyatla yaklaşıyorlardı.

Herkes, eteğindekini döktü ortaya; konuşulanların hepsi de risk içeriyordu. Nihayet Selmatı-ı Ftlrİsi'nin sesi duyuldu mecliste:

- Ya Resülullah, dedi. Fars topraklarında biz, atlılar tarafından baskın endişesi yaşadığımızda etrafımıza hendek kazar ve öylece ko­runurduk!

Allah Resülü'nün beklediği bir teklifti bu; ashab da bu tekliften hoşlanmıştı ve bir müddet üzerinde konuşulduktan sonra bu teklif kabuledildi.

Karar verilmişti ama meselenin ciddiyeti iyi anlaşılmazsa iste­nilen netice alınamazdı. Bunun için Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), sabırla işe koyulup takva ile şahlanıldığında nusret ve ina­yetin kendileriyle birlikte olacağının müjdesini verdi onlara. Şimdi sıra, Medine'yi koruyacak hendeği kazmaya gelmişti. Şakası yoktu; Mekke, çevresindeki bütün kabilelerle birlikte Medine'yi hedef almış geliyordu.

Ashabıyla birlikte Sel' dağının bulunduğu yere geldi ve otağı­nı kuracağı yeri tespit etti. Ardından da hendeğin yeri tespit edildi; Medine'nin etrafı dağlarla çevrili olduğu için düşman, ancak kuzey taraftan gelebilirdi ve hendek de buraya kazılacaktı. Önce, Şeyheyn kalelerinden Mezad'a kadar olan bölgeye bir hat çizildi. Sel' dağı ar­kaya alınıyordu. Daha sonra Mezad'dan başlayarakZübô.b ve Rôtic'e kadar olan mekan, ashab arasında paylaştırıldı; ashabını onar kişilik gruplara ayırmış ve kazılacak alan olarak herkese kırk zira' mesafe diişmüştii. Küçük gruplar da kendi arasında organizeli çalışacaktı; çünkü Muhacirlere, Rôtic ile Zübô.b arası; Erisar da Ziibôb ile Ebu. Ubeyde dağının arası paylaştırılmıştı.

Erisar ile Muhacirin, Selman-ı Farisi konusunda anlaşamamış­tl; her iki grup da:

- Selman bizdendir, deyip onun kendilerinden olması gerek­tiğini savunuyor ve kazma işinde de kendilerine yardımcı olmasını talep ediyordu. Çünkü o, güçlü bir yapıya sahipti. Durumun farkına varan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern):

- Selman, Ehl-i Beyttendir, buyuracak ve böylelikle meseleyi tatlıya bağlayacaktı.

Zamana karşı yarışıyorIardı; herkes kendi payına düşen yeri ka­zacak ve Mekke ordusu gelmeden bu iş bitirilmiş olacaktı. Hiç vakit kaybetmeden kazma işine koyulmuşlar ve Resülullah da aynı gün kazma sallamaya başlamıştı. Sırtında toprak taşıyordu. Öyle ki üzeri toz toprak içinde kalmıştı. Hatta bu iş için emanet olarak Beni Ku­rayza Yahudilerinden kazma, kürek ve kazı işinde kullanılabilecek başka malzemeler de alınmıştı.

Belli başlı kişiler, o gün de yan çizmişlerdi. İkna edici olmasa da kendilerince bahaneler uyduruyorlardı. Şu bir gerçek ki ashab-ı kiram, zaten bu adamları yok sayıyor ve böylesine hayırlı bir işe el

atmalarını da beklemiyordu. Onların sıvışıp gitmeleri de gerçi göz­den kaçmayacak ve kıyamete kadar okunan birer ayet olarak Allah Resülü'ne bildirilecekti.v"

Onlar yan çizedursun, daha ergenlik çağına bile gelmeyen ço­cuklar, gelip Allah Resı1lü'yle birlikte hendek kazma işine kendileri­ni vermiş, birbirleriyle yarışır olrnuşlardı.w'

Bizzat kazma sallayıp kürek kullanan Allah Resı1lü (sallallahu aleyhi ve sellern), yeri geldiğinde ashabına eliyle süt dağıtıyor, zaman zaman da onların morallerini yüksek tutmak için yüksek sesle seci tutturuyordu. Kendisi de hendek kazma işinde çalışan Cuayl İbn SÜ­rôka isminde birisinin şiirini okuyan ashaba Allah Resı1lü de katılı­yordu; önce Cuayl'in ismini Amr diye değiştirecek ve ardından da ashabın:

- Bundan böyle Cuayl'i değiştirdi Anır ile,

Bugün o, düşkünler için yegane destektir, şeklindeki ifadeleri-

ne:

- Yegane destektir, diyerek kendisi de katılacak, redif tuttura­caktı,

Sanki üzerlerine gelen on bin kişilik bir ordu yokmuşçasına bir neşe içinde kazım işlemine devam ediyorlardı. Bir aralık durup da ashabının iştiyakla çalışmalarını seyre dalan Allah Resı1lü, duygu­lanacakve:

- Allah'ım! Ahiret yurdundan başka yaşanılacak mekan yoktur; Sen, Ensar ve Muhacirini affınla kucaklayıp onlara mağfiret et, diye dua edecekti. İşlerine o kadar kilitlenmişlerdi ki, yorulmak nedir bil­miyorlardı. Bir taraftan da:

- Bizler ki, hayatta kaldığırniz sürece cihad sözü vererek Mu­hammed'e biat etmişiz, diyor ve böylelikle ana hedeflerinden zerre kadar şaşmadıklarını sözleriyle de ifade ediyorlardı.

Var güçleriyle çalışıyorlardı ama hendek, öyle birkaç günde bi­tecek gibi de gözükmüyordu. Elde avuçta da bir şey kalmamıştı; ço-

192 Bkz. Nur, 24/63

193 Abdullah İbn Ömer, Zeyd İbn Sabit, EbU Said el-Hudri ve Berd İbn Azib, o gün Allah Resülü'yle birlikte hendekte kazma sallayan çocuklardı ve her biri de on beş ya­şında idiler. Bkz. Vakıdi, Megazi, 1/454; Salihi, Sübülü'l-Hüdii ve'r-Reşad, 4/37ı

ğunlukla arpa unu yağla karıştınlır ve insanlar, karınıarını doyurmak için boğazdan geçerken gırtlakta düğümlenen bu karışımı yerlerdi. Ortaya çıkan ağır kokuya rağmen hallerinde şikayet emaresi görün­müyor ve büyük bir iştiyakla kazma sallıyor, adeta bu halleriyle. ba­şarıya ulaşmak için her zaman eldeki imkanların mükemmel olma­sını beklemek gerekınediğini fiilen göstermiş oluyorlardı.

Gönüller müşterek atıyordu; başlarında imamları, işe o kadar kilitlenmişlerdi ki, zaruri ihtiyaçlarını gidermek için bile gelip Resü­lullah'tan izin istiyor; ihtiyaçlarını giderdikten sonra da gelip tekrnil vererek yeniden işe koyuluyorlardı.

Sabah namazıyla başladıkları kazı işine akşam vaktine kadar devam ediyor ve geceleri istirahat için evlerine gidiyorlardı. Belli ki, hendek bitineeye kadar Medine, sabah ve akşam Sel' dağı çevresine her gün gidip gelecekti.

Her günün neşesi bir öncekinden daha farklıydı; dillerinde te­rennüm ettikleri ifadeleri her defasında değiştiriyor ve değiştirdikçe de ayrı bir iştiyakla kazma ve küreklere sarılıyorlardı. Mübarek alın­larında biriken terleri silerken İbn Revaha'nın şu şiirini terennüm ettiği duyuluyordu:

- Allah'a yemin olsun ki şayet O olmasaydı bizler, ne hidayetle şereflenebilir, ne tasadduktan haberdar olur, ne de namaz kılabilir­dik.

Allah'ım! Ne olur Sen, üzerimize sekine ve iç huzuru indir; düş­manla da karşılaştığımızda ayaklarımızı sabit kıl ve kaydırma onla­rı ...

Müşrikler, birlik olmuş azgınlık ve taşkınlıkla üzerimize doğru geliyor; eğer bununla bir fitne çıkarmayı planlıyorlarsa karşılarında bizi bulurlar ...

Bunları söyledikten sonra, sesini de yükselterek:

- Karşılarında bizi bulurlar, cümlesini tekrarlayıp duruyordu. Sanki karınca yuvasını andıran bir manzara vardı Sel' dağının

dört bir yanında ... Bir farkla ki, her bir gruptan neşideler yükseliyor ve koşuşturmalara karışan bu neşidelerle meydan bayram yerini an­dınyordu. Bir başka seferinde de Allah Resülii'niin, bir taraftan hen­değe kazma vururken diğer yandan da şu beyitleri terennüm ettiği duyulacaktı:

- Allah'ın adıyla başlarım ki, hep birlikte biz, O'nunla doğru yolu bulduk,

Zaten, O'ndan başkasının peşinden gitmiş olsaydık, bugün ha­limiz perişandı...

Rabbimiz olarak O, ne güzeldir ve din olarak da dinimiz ne muhteşemdir!

Cemaatine imam olarak Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sel­lem), kendini o kadar bu işe vermişti ki, zaman oluyor kazma ile hen­dek kazıyor, yeri geliyor sırtıyla toprak taşıyor ve bazen de eline aldığı kürekle toprak atıyordu. Bir aralık o kadar yoıulmuştu ki, bir kenara çekilip azıcık oturup dinlenmeyi denedi. Üzerine oturup da dinlene­ceği bir minder bile yoktu ve yanağını bir taşın üstüne koymuştu; taşı kendine yastık yapmıştı! O kadar yorgundu ki, yastığı taş olsa da ba­şını koyar koymaz uyuyuverecekti! Bu durum, Hz. Ebu Bekir'le Hz. Ömer'in gözünden kaçmamıştı; hemen baş ucuna geldiler ve insanla­rı uzaklaştırarak bir miktar dinlenebilmesi için etrafın sessiz olması için gürültü yapılmamasını istediler. AncakAllah Resülü'nün uykusu uzun değildi ve çok geçmeden yerinden sıçrayarak uyanıverdi:

- Beni niye uyandırmadınız? Daha önce uyandırsaydınız ya, dedi ve yeniden kazmayı eline alarak hendek kazma işine başladı. Bir taraftan da ashabı için dua ediyor, başlarına bu sıkıntıları açan­ları da Allah'a havale ediyordu:

- Allah'ım! Ahiret yurdundan başka yaşanılacak mekan yok-

tur.

Sen, Erisar ve Muhacirin'e rahmet edip affınla muamele et. Allah'ım! Adal ve Kare'nin hakkından Sen gel;

Çünkü bu taşları taşımaya Beni onlar zorladılar!

O günlerde Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer, ortaya çıkan toprağı dışarı boşaltmak için kum torbası bulamadıklarından zaman zaman elbiselerinin içini toprakla dolduruyor ve Mekke' den bu yana hep beraber yürüyen iki arkadaş olarak burada da omuz omuza çalışı­yorlardı.
<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fark edilen tehlike
« Posted on: 27 Nisan 2024, 00:46:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fark edilen tehlike rüya tabiri,Fark edilen tehlike mekke canlı, Fark edilen tehlike kabe canlı yayın, Fark edilen tehlike Üç boyutlu kuran oku Fark edilen tehlike kuran ı kerim, Fark edilen tehlike peygamber kıssaları,Fark edilen tehlike ilitam ders soruları, Fark edilen tehlikeönlisans arapça,
Logged
03 Mayıs 2019, 12:16:59
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 03 Mayıs 2019, 12:16:59 »

Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Mayıs 2019, 14:57:10
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 03 Mayıs 2019, 14:57:10 »

Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

04 Mayıs 2019, 08:01:39
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.958


« Yanıtla #3 : 04 Mayıs 2019, 08:01:39 »

Aleyküm selâm. Bilgiler için Allah razı olsun vesileniz ile birçok şeyler öğreniyoruz. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes