๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 02 Mayıs 2011, 12:01:15



Konu Başlığı: Geri çevrilenlerin hüznü
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 02 Mayıs 2011, 12:01:15
Geri Çevrilenlerin Hüznü

Kureyş kervanının Şam'dan ayrıldığı haberi üzerine ordunun toplanması emrini veren Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), böylesi­ne kritik bir noktada ashabını bizzat teftiş edecek ve kendisiyle bir­likte yola çıkacaklar konusunda daha titiz davranacaktı.

, Gerçi, gidilen istikamet neresi olursa olsun ashab-ı kira m O'­nunla birlikte olmaya can atıyordu. Zira birlikte oldukları her an yeni bir şeyler öğreniyor, Efendimiz'in Cibril'le olan münasebetine şahit oluyor ve kendilerindeki eksikliklerin daha farkına varıp onu fazilete dônüştüriiyorlardı. Yetişkinlerdeki bu heyecan gençleri de sarmış; onlar da maiyet şerefinden mahrum kalmamak için hep O'nun izini takip yarışına girişmişlerdi. Hatta çocuk denebilecek yaştaki insan­lar bile aynı hassasiyetle ileri atılıyor ve hiçbir hamlelerinde O'ndan geri kalmak istemiyorlardı.

Kureyş'in içinde bulunduğu hazırlıklar ve Şam'a gönderdiği kervan düşünüldüğünde, ortalığın bir hayli gergin olduğu anlaşılı­yordu. Şimdi ise, bu gergin ortamda kervanı takip için yola çıkılı­yordu. Bu şartlarda Ebu Süfyan kervanını takip etmek ise, neticesi itibarıyla her türlü olumsuzlukla karşılaşma ihtimalini güçlendiri­yordu. Onun için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem); Abdullah İbn Ömer, Üsôme İbn Zeyd, Rôfi' İbn Hadic, Berô. İbn Azib, Üseyd İbn Hudayr, Zeyd İbn Erkam, Zeyd İbn Sabit ve Umeyr İbn Ebi Vakkas gibi yaşı küçük olduğu halde kendisiyle birlikte gelmek isteyenlere seslenecek ve onlardan geri dönmelerini talep edecekti. Yaşı küçük olduğu için arkadaşlarının geri çevrildiğini görenler, adeta parmak uçları üzerinde yükselerek boylarını uzun göstermeye uğraşıyor ve birlikteliklerine son vermemek için büyükler sınıfında oldukları iz­lenimi vermeye çalışıyorlardı.

Geride büyük bir burukluk, derin bir hüzün yaşıyorlardı. O'nun-

    21         Bu emrin, Ramazan ayının sekizinci günü verildiğine dair de bir rivayet bulun­maktadır. Bkz. İbn Hişam, Sire, 3/159; İbn Seyyidinnas, Uyünu'l-Eser, 1/325

la birlikte gidemedikleri için gözyaşı döküyor ve haklarında verilen kararı feshedebilmek için adeta yalvarıyorlardı. Bunu gören Umeyr İbn Ebi Vakkas, hıçkırıklara boğulmuş; bir kenarda ağlıyordu. Onun bu halini gören ağabeyi Sa'd İbn Ebi Vakkas yanına yaklaştı ve:

- Sana ne oldu, neyin var ey kardeşim, diye sordu. Umeyr İbn Ebi Vakkas:

- Resülullah'ın, beni de küçük görüp bu kutlu yoldan alıkoyaca­ğından korkuyorum, dedi önce. O (sallallahu aleyhi ve sellem), giderken geride kalmayı kendine yediremiyordu. Esas niyeti ise, Resülullah'la birlikte savaşırken şehit olmaktı. Onun için:

- Halbuki ben, Allah'ın bana şehadet nasip edeceğini umuyor ve onun için de yola devam etmek istiyorum, diye ilave etti.

Çabaları netice vermişti; diğerlerine nispetle yaşı biraz daha olgun olan Umeyr İbn Ebi Vakkas'a izin verilmişti. Elinde, uzunca bir kılıç vardı ve onu kuşanmakta zorlanıyordu. Ağabeyi geldi ve se­vincinden uçacak gibi olan kardeşine yardım etti. Onu kuşanıp da giderken, kılıcın bir tarafı yerde sürükleniyordu.v'