Konu Başlığı: Geçmişe ait bir muhasebe Gönderen: Safiye Gül üzerinde 06 Mayıs 2011, 11:47:56 GEÇMİŞE AİT BİR MUHASEBE ~ Dünle bugün arasında, mü'minler açısından Batı ile Doğu arasındaki mesafe kadar açık bir fark vardı. Bu farkı tescil adına Cibril-i Emın gelmişti ve geçmişte kalan bir konuyu hikaye ediyordu: - Onlardan birisine, "Kız çocuğun oldu." müjdesi verildiğinde, öfke ve üzüntüsünden yüzü kaskah ve mosmor kesilir. Müjdelendiği bu kötü haberin etkisiyle utanıp, eş ve dostundan saklanmaya çalışır. Başına bu hal geldiğine göre şimdi ne yapacağını düşünmektedir; hor, hakir ve itilip kakılan bir bela olarak hayatta mı bıraksın, yoksa toprağa mı gömsün! Dikkat ediniz; ne kötü hükmediyor ve yanlış karar veriyorlardılss- Cehalet, insanı ne hallere koyuyordu! Konu, henüz zihinlerde tazeydi; hatta, cehalet batağından kurtulamayan bazı insanlar itibariyle, hala benzeri uygulamalar devam edip duruyordu. Kimi, açlık endişesinden, kimisi kız yerine erkek çocuğu tercih ettiğinden kimisi de kız çocuğunun olmasını kendisine yediremediği için onlara karşı cephe alıyor; bazılan itibariyle de onlan öldürmeye varan canavarlıklar sergileniyordu.343 342 ~alll,16/58,59 343 Bkz. Enam, 6/101; İsra, 17/31 Ayet ise, o güne ait bir uygulamayı, tarihe mal ediyor ve çizgisini kaybettikten sonra bir insanın, vahşet adına gelebileceği noktayı ibret-i alem olması için kıyamete kadar herkesle paylaşmayı hedefliyordu. Çok geçmeden, iman suyundan kanasıya tadanlardan biri, Habib-i Zışan Hazretlerinin yanına gelmişti. Belli ki, içinde çözemediği bir sıkıntı vardı. Bir şeyler söylemek istiyordu; ama bir türlü cesaretini toplayıp da başlayamıyordu. Şefkat dolu bakışlannı yakaladığı bir sırada: - Ya Resülallah, diye söze başladı. Bu arada Efendiler Efendisi de, bedeniyle birlikte yüzünü bu zata doğru yöneltmiş; onu dinlemeye durmuştu. - Bizler, cahiliye döneminin insanlanyız; kendi elimizle yapageldiğimiz putlara tapan ve kızlanmızı öldüren kişileriz biz, diyordu. Ancak, belli ki anlatacağı şeyin onda bıraktığı tesir çok büyüktü. Kesik kesik konuşuyordu. - Benim de bir kızım vardı. Ben de bir gün, cehalete ait bu baskılara dayanamayıp kızımı yanıma çağırdım. Koşarak geldi; çağınp onunla ilgilenmemden o kadar mutlu olmuştu ki! Elinden tuttum ve uzaklarda bildiğim bir kuyunun yanına götürdüm onu. Eli avuçlanmın içinde kuyunun kenannda otururken, birden itip onu kuyuya atıverdim. Aşağıya düşerken, "Babacığım! Babacığım!" diye çığlıklan yükseliyordu. Huzur-u alileri birden hüzne bürünmüştü. Restıl-ii Kibriya ağlıyordu. O kadar ağladı ki, gözyaşlanyla sakal-ı şerifleri ıslanmıştı. O'nun bu kadar hüzünlendiğini gören bir başka sahabe kalktı ve adama dönüp: - Ne yaptın sen! Resülullah'ı hüzne boğdun, diye tepki gösterdi. Efendiler Efendisi aynı kanaatte değildi. Eliyle de işaret ederek: - Bırak onu! Çünkü o, geçmişinde yaşadığı önemli bir yanlışı sorguluyor, dedi. Ardından da adama dönerek: - Yaşadıklannı bana birkez daha anlatır mısın, dedi. Adam yeniden anlatmaya başladı. Hüzün, artarak devam ediyordu. Efendiler Efendisi'nin gözlerinde ağlamaktan yaş kalmamış, göz pınarlan kurumuştu. Ardından herkese şunlan söyledi: - Şüphesiz ki Allah (celle celaluhü), bugününüzün hakkını vererek O'na kul olduğunuz sürece, cahiliye döneminde yaptıklannızı orada bırakır. Adam da, içini dökmüş ve en yetkili merciden içini rahatlataeak bir cevap almıştı. Eski hatalarını affettirebilmek için kim bilir neler yapacağının sözlerini veriyordu kendi kendine. İşte burada Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), yine adama döndüve: - Haydi şimdi, her şeye yeniden başla,344 dedi. 344 A1fisi, RtThu'l-Meani, 14/169, Darimi. Sünen, 1/14 (2) |