๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 26 Nisan 2011, 14:28:48



Konu Başlığı: Ebfı Cendel
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 26 Nisan 2011, 14:28:48
Ebfı Cendel

Her şey bitmişti ve maddelerin yazıldığı malzemenin mühür­lenmesinden sonra tarafların birbirlerinden ayrılma vakti gelmişti. Tam da herkes, bu son noktayı da koyup geri dönüş hülyaları ku­rarken uzaklardan bir karartının kendilerine doğru geldiğini fark ettiler. Gelenin yürümekte zorlanan bir hali vardı ve ardında, nor­mal bir insanın yürüyüşünden daha fazla toz kaldırıyordu. Bütün gözler onun üzerine odaklanmıştı. İnsanlar gelenin kim olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Gelişindeki yavaşlık bu merakı daha da artırmıştı; çünkü gelenin adımları, herhangi bir insanın yürüme­si gibi değildi; belli ki ağır yaralı veya ölümle pençeleşen çaresizin birisiydi!

Gözlerin kendisini seçebileceği noktaya kadar geldiğinde onun, biraz önce anlaşmaya imza koyan Kureyş'in temsilcisi Süheyl İbn Amr'ın, Müslüman olduğu için hapsedip işkence ettiği ve Hudey­biye'ye gelirken de sıkıca bağladığı küçük oğlu EM Cendel olduğu anlaşıldı. Babasının yokluğunu fırsat bilip hapisten kurtulduktan sonra, yakalanacağım endişesinden dolayı patika yollara girip dağ başlarından aşarak kendini, ashabıyla birlikte Resülullah'ın da gel­diğini duyduğu Hudeybiye'ye zor atmıştı. Bedir'de safını değiştirip de Allah Resülii'nü tercih eden ağabeyi Abdullah dahil bütün mü'­minleri sevince gark eden manzaraydı bu; belki çok sıkıntı çekmişti ama şimdi bunlar, elemi geride kalan buruk birer hatıraya dönüş­rnek üzereydi. Kollarını açıp da yoluna koşup hoşarnedi edenler, se­vinçten gözyaşı dökenler vardı.

Beri tarafta ise Süheyl, Abdullah'tan sonra diğer oğlunun da ge­lişini görünce küplere binmiş burnundan soluyordu. Öfkeden da­marları çatlayacak gibiydi ve yakasından tuttuğu gibi oğlu Ebu Cen­del'i silkelemeye başladı; bir taraftan da elindeki dikenli sopayla ona vuruyordu. Bir müddet oğlunu hırpalayan Süheyl, yeniden Resül-ü Kibriya'ya döndü:

- Ya Muhammed, diyordu. Anlaşma gereğince Senden iadesini istediğim ilk kişi budur!

Hudeybiye'nin havası, bir kez daha buz kesivermişti; Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellern), bir kişi bile olsa onu küfrün dünyasına yeniden gidip işkence altında çileyle inlernekten kurtar-

mak için şartları sonuna kadar zorlamaya çalışıyordu. Ancak Siiheyl, işi zorlaştırmakta kararlıydı:

- Öyleyse, vanahi de aramızdaki anlaşma ebedi olarak biter ve ben, artık Seninle hiçbir anlaşma yapmam, diyordu. Efendimiz (sal­lallahu aleyhi ve sellern), mağdur durumdaki bir insanı daha kurtarabil­mek için bir hamle daha yaptı ve Süheyl'e:

- Onu Bana bağışla ve anlaşmanın dışında tut, teklifinde bulun­du. Süheyl bunu da kabul etmiyor ve:

- Onu ne Sana bağışlar ne de anlaşmanın dışında tutarım, diye ısrar ediyordu. Bir Ebu Cendel'e bir de baba Süheyl'e nazar eden Allah Resülü:

- Evet, bunu yapabilirsin ve yap, diye şahsi kredisini kullanma arzusunu bir kez daha tekrarlayacaktı.

- Bunu asla yapamam, diyordu Süheyl.

Onun bu kadar katı tutumuna ve Resülullah'ırı da aşırı ısrarına şahit olan Kureyş'in diğer elçileri Huveytzb ve Mikrez, insafa gelecek ve Ebu Cendel'in anlaşma dışında değerlendirilmesi konusunda ıs­rarcı olacak, ancak bu da Süheyl'i iknaya yetmeyecekti.

O ana kadarki gelişmeleri ümit ve endişe arasında titizlikle takip eden Ebu Cendel, iki koluna giren Huveytıb ile Mikrez tarafından alınıp da bir çadıra doğru götüriilmek istenince feryadı basacak ve: - Ey Müslümanlar, diye Hudeybiye'yi inletecekti. Aranıza Müs­lüman olarak gelmişken sizler beni müşriklere mi teslim ediyorsu­nuz; nelerle karşılaştığımı görmüyor musunuz?

Gerçekten de yürek yakan bir manzaraydı; Ebu Cendel, hakkın­da takdir edilenleri bilememiş olmanın çaresizliği içinde feryat edi­yor, Cenab-ı Mevla'nırı ikram edeği berdü selamı görerneden göz göre göre yeniden ateşe atıldığını düşünüyordu! Allah Resülü (sallal­lahu aleyhi ve sellem), sesini yükselterek arkasından:

- Ey Ebd Cendel, diye seslendi. Sabret ve mükafatını da yalnız Allah'tan bekle! Çünkü Allah (celle celaluhü), hem senin hem de senin­le birlikte aynı kaderi yaşayan diğer mağdur mü'minler için mutlaka bir çıkış yolu ve genişlik ihsan edecektir. Ne var ki biz, şu anda bu kavimle, maddelerine bağlı kalma sözü vererek bir anlaşma yapmış, onlara bu konuda bazı sözler de vermiş olduk; sözümüzden dönüp cayamayız!

Resülullah'ın mutlaka bir bildiği vardı ve şüphe yok ki Allah (celle celaluhü), Ebu Cendel ve arkadaşları için de bir çıkış yolu ihsan ede­cekti. Allah Resülü'ne itimadı sonsuzdu; ancak bildiği bir şey vardı ki babası Süheyl, geri döner dönmez kaldığı yerden yeniden başlaya­cak ve akla hayale gelmedik yöntemlerle canına okuyacaktil

Arkasından koşarak yanına yaklaşan Hz. Ömer, kılıcının kabza­sını da gösterecek ve:

- Ya EM Cendel, diyecekti. Maksadı, gösterdiği kabzadan tutup babasının işini orada bitirerek Ebu Cendel'i bu sıkıntıdan kurtar­maktı. Şöyle devam ediyordu:

- Dişini sık ve mükafatını Allah'tan bekleyerek sabret! Şüphe yok ki onlar müşrikler ve Allah katında onların kanı da, köpeğin ka­nından daha kıymetli değildir!

Ancak Ebu Cendel'in, o gün Hz. Ömer'i dinleyecek hali yoktu ve Kureyş'in elçilerinin kollarında yeniden geldiği yere geri dönecekti. Artık anlaşma da her yönüyle tamamlanmış ve ashabdan Muham­med İbn Mesleme, Efendimiz'in talimatıyla ondan bir nüsha daha çoğaltarak onu, Mekke'nin temsilcisi Süheyl İbn Amr'a vermişti.


Konu Başlığı: Ynt: Ebfı Cendel
Gönderen: Mehmed. üzerinde 05 Mayıs 2019, 13:19:06
Esselamu aleyküm Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ebfı Cendel
Gönderen: Ceren üzerinde 05 Mayıs 2019, 18:15:45
Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...