๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 07 Mayıs 2011, 13:45:47



Konu Başlığı: Direnç eğitimi
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 07 Mayıs 2011, 13:45:47
Direnç Eğitimi

İnsanlann, sadece imanda zirveyi yakalamalan yeter­li değildi; aynı zamanda onlann, iman adına yürürken kar­şılanna çıkabilecek engelleri aşabilmek için gösterecekleri direnç de çok önemliydi. Bunun için Kur'an, sıklıkla önceki peygamberler ve onlann iimmetlerinden örnekler verecek ve bu istikamette ne türlü sıkıntılara maruz kaldıklanm anlata­rak ümmet-i Muhammed'i de, gelecek günlerde yaşanabilecek muhtemel problemlere karşı hazırlayacaktı. Şöyle diyordu:

- Elif, lam, mim! Mü'minler, sadece "iman ettik" demek­le, öyle hiç imtihana tabi tutulmadan kendi hallerine bırakılı-

281 BKz. Ahzab, 33/17 282 Bkz. Yasin, 36/ 82

283 Bkz. Tekvir, 81/27-29; Vahidi, Esbabü Nüzüli'l-Kur'an, s. 473 284 Bkz. Al-i İmran, 3/26

vereceklerini mi sanıyorlar? Elbette Biz, onlardan önce yaşa­mış nice mü'minleri de imtihanlara tabi tutup denedik. Şüphe yok ki Allah, elbette şimdiki mü'minleri de imtihan edip, iman iddiasında sadık olanlarla bu konuda samimi olmayanlan bir­birinden ayıracaktırl-'"

Demek ki, geleceğin sürpriz sıkıntılannı göğüsleyebilmek için sadece "iman ettik" demek yetmiyordu. Elbetteki iman, çok önemli bir meseleydi; ama imanın da kendi içinde dere­celeri vardı ve bu yolun saliki olan bir mü'min, imanda kemal noktayı yakalamalıydı ki, Allah'ın kendisi için takdir ettiği ipi anzasız göğüsleyebilsin ve necat bulduğu yurtta, 'rıza' ufkunu yakalamanın semereleriyle baş başa kalabilsin!

Evet, mü'minleri gelecekte cennet ü cinan, rahmet-i Rah­man bekliyordu; amabunun için hiç durmadan çalışmak ge­rekiyordu. Dünya, ücret yeri olmadığı için bu çalışmalann semeresi, çoğunlukla ölüm sonrası ebedi hayatta kendini gös­terecek, buna mukabil acıları burada yaşanacaktı. Cehennem lüzumsuz olmadığı gibi cennet de ucuz değildi! Böyle bir ni­mete ulaşabilmek için, çile ve mihnet imbiklerinden geçmek, sabır deryalannda reftare at koşturmak ve her şeye rağmen yerinde sabit kadem kalabildiğini göstermek gerekiyordu. Zira Cibril'in getirdiği mesaj, şunlan söyleyecekti:

- Yoksa siz, daha önce yaşayıp da misyonlarını eda et­miş ümmetIerin başlanna gelen o sıkıntılı durumlara maruz kalmadan, öyle kolayca cennete gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlar, öyle ezici mihnetlere, öyle katlanılmaz zorluklara düçôr oldular, öyle şiddetle sarsıldılar ki, peygamber ile onun yanın­daki mü'minler bile, "Allah'zn vaad ettiği nusret ve yardım ne zaman gelecek?" diye yalvanp bekleyecek duruma geldiler. İyi bilin ki, Allah'ın yardımı pek yakındırl-'"

285 Bkz.Juıkebut,29/1,2,3 286 Bkz. Bakara, 2/214

Sabahın aydınlık fecri çok yakındı ve doğmak üzereydi; ufukta bahar vardı. .. Günler şafağa durmuş bahar solukla­yacak olmanın heyecanını yaşıyordu ... Ancak, bunun için bir Ebu Bekir, bir Hatice, bir Ali olmak gerekiyordu ... Tarihte yaşanan her yeni şafak, hep böyle bir imana sahip olanların üzerinde bayraklaşmıştı. 287 Bu keyfiyet yakalandıktan sonra, dünya bomba olup patlasa ne değişirdi ki! Zaten zaman da, değişmediğini gösterecekti.