๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 07 Mayıs 2011, 12:50:33



Konu Başlığı: Damatlara yapılan baskı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 07 Mayıs 2011, 12:50:33
Damatlara Yapılan Baskı

Kureyş o kadar sinsi yaklaşıyordu ki, başta Allah Resülii olmakla birlikte Hz. Hatice'ye de acı yaşatmak için üzerlerin­de toplumsal baskı kurmaya çalışıyordu. Bu sebeple, risalet öncesinde evlendirdikleri üç kızlannı boşarnaları hususunda Efendimiz'in damatlarına baskı yapıyorlar ve Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) kızlannı boşadıkları takdirde, istedik-

292 Bkz. İbn Hişam, Sire, 2/104

leri kızlarla evlendirecekleri konusunda garanti veriyorlardı. Efendimiz'in kızlan Rukiyye ve Ümmü Gillsiim, Ebu Leheb'in iki oğlu Utbe ve Uteybe ile evli idiler. Utbe ve Uteybe, baskı­lar karşısında direnecek fıtratta değillerdi ve istedikleri kız­larla evlenme garantisini alır almaz da bırakıverdiler Rukiyye ve Ümmü Giilsiim'ii ... Yıkılan yuvalar, ayrı bir hicrana sebep oluyordu Allah Resülü ve kerim eşi Hz. Hatice için ...

Normal şartlarda bir anne ve baba için, sadece bir çocuk­lanmn bozulan yuvası bile acı kaynağı olurken burada Efen­diler Efendisi ve kerim zevcesi Hz. Hatice, bir anda iki kızının yıkılan yuvasıyla karşı karşıya kalıvermişlerdi. Hem de ortada, bunu gerektiren hiçbir sebep yokken ... Tek sebep, her ikisinin de Allah Resülü'nün kızı olmasıydı.

Yalmz Zeyneb validemizin kocası Ebft'[-As, bu baskıla­ra boyun eğmemiş ve Efendimiz'in kızını terk ederek akıntı­ya kürek çekmemişti. Zira o, karanm kendisi verecek kadar onurlu, aile işlerine başkasının burnunu sokturmayacak ka­dar da izzetli bir hayat yaşıyordu. Ortada bir mesel e var ise, bunun karanm kendisi verir ve sonraki hayatını da kendi ira­desiyle yönlendirirdi. Onun için bir ailede huzur var ise, bunu dışandan hiçbir güç yıkmaya yeltenmemeliydi. Huzurlu bir ailesi vardı ve hammının farklı düşünmesi de bu huzuru hiç etkilemiyor; aksine bu huzurun artması istikametinde katkıda bulunuyordu. Bunun için, bütün baskılara karşı kulağını tıka­mış, sadece yapması gerekeni yapıyor, kuru gürültüye pabuç bırakmıyordu.