Konu Başlığı: Beni Temim Gönderen: Safiye Gül üzerinde 19 Nisan 2011, 11:17:32 Beni Temim Etraflarında huzursuzluk çıkaran ve vaadettikleri cizyeyi vermekten imtina eden Beni Terrıim'e elli kişilik bir süvari birliğiyle gönderilen Uyeyne İbn Hıstı, geceleri yol alarak geldiği Beni Temim diyarından yirmi biri kadın, otuzu da çocuk olmak üzere toplam atmış iki kişilik esirle Medine'ye dönmüş ve bu hadisenin üzerinden çok geçmeden Beni Temim, Akra' İbn Hôbis, Utôrid İbn Hôcib ve Zibrikôn İbn Bedr gibi reisleri başlarında olduğu halde Medine'ye gelerek Efendimiz'le konuşmak istemişti. Kapıya kadar gelmiş ve: - Bizim yanımıza çık, ey Muhammed, diye bağırıyorlardı. Rahatsız edici bir durumdu'<? ama Hakkın hatın her şeyin üzerindeydi; zira iman adına bir insanın elinden tutulması, her türlü değerin üzerinde bir anlam ifade ediyordu. Onun için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), karşılamak için dışarı çıktı. O'nu görür görmez: - Biz, Sana büyüklüğümüzü göstermeye geldik; bakalım hangimizin şerefi daha yüksek? Yeter ki Sen, şairlerimizle hatiplerimize izin ver, diyorlardı. Garip bir durumdu; önce Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem): - Biz, ne şiir söyleyip fazilet yarışında bulunmak ne de insanlar arasında fahirlenip böbürlenmek için gönderildik; madem öyle, buyurun; diyecekti. Bunların hiçbiri asıl maksat değildi ama adamların bugün başka bir dilden anlamıyorlardı! Derken aralarından birini öne çıkarmış ve kendilerini yere göğe sığdıramayan ifadelerle fazilet yarışına girişmişlerdi! İstenmeyen bir durumdu; ancak adamların başka bir dilden anlayacakları da 339 Hucurat suresinin 4. ayeti bu münasebetle inecekti. Bkz. Taberi, el-Camiu'lBeyan, 26/ı22; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/488; İbn Sa'd, Tabakat. 2/161; Vahidi, Esbabu Niizüli'l-Kur'an, 1/259 yoktu ve Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), yanında bulunan Sabit İbn Kays İbn Şemmôs'e dönecek ve: - Kalk ve bunlara cevap ver, diye seslenecekti. Bunun üzerine Hz. Sabit ayağa kalkacak ve İslam'la kendilerinin kazandığı konumu ifade eden sözlerle onlara cevap verecekti. Öğle namazı sonrasında Mescid-i Nebevi, sanki şairlerin düello alanına dönüşmüştü; her bir köşesinden bir hatip veya şairin sesi yükseliyordu! Sözde, er meydanında üstesinden gelemedikleri bu güçle edebiyatın enginliklerinde mücadele edip galip gelecek ve üstünlüklerini ispat edeceklerdi! Zira çok geçmeden Beni Temim'in hatibi Utôrid İbn Hôcib ayağa kalkmış, uzun bir şiir söylemişti. Ardından Zibrikôn İbn Bedr öne çıkmış ve o da kendi sanatını konuşturmaya çalışmıştı! Adamların bu işi çok önemsedikleri her hallerinden belliydi ve ashabına dönen Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern): - Bana Hassan İbn Sabit'i çağırın, buyurdu. Çok geçmeden Hassan İbn Sabit huzurdaydı ve onu gören Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), adamların söylediklerine mukabil kendisini savunmasını istiyordu. Artık birisi susuyor, öbürü başlıyordu ve bu durum, saatlerce devam edecekti! Temim şairlerinin hazırlık yaparak geldikleri bu meydanda önceden planlanlanmış bir zemin olmadığı halde İslam'ın söz sanatkarlan maharetlerini gösteriyorlardı; bu sırada Resülullah da (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Hassan'ı destekleyip cevap vermesi için teşvik ediyordu! Bir aralık Efendimiz'in yanına torunu Hz. Hasan gelmişti; yanına koşmuş ve kucağına atlayarak kendisini, Allah Resülii'niin şefkatli kollarına atmıştı! Resfı.lullah da (sallallahu aleyhi ve sellem) onu almış koklayıp öpüyordu! Her hadiseyi değerlendiriyorlardı ve bunu görüp garipseyen Akra' İbn Habis: - Benim on tane çocuğum var; ancak onların hiçbirini öpmedim, deyiverdi. Onun bu sözünü duyan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem): - Merhamet göstermeyene, merhamet de edilmez, buyuracak ve ardından da, "Senin kalbinden merhamet duygusunu Allah (celle celaluhü) çekip almışsa Ben ne yapabilirim ki." diye de ilave edecektil Akra' İbn Habis için her hadise, kalbini biraz daha yumuşatan önemli birer mesajdı. Dinleyip gördüklerini değerlendiren ve insafa gelenAkra' İbn Hôbis, arkadaşlarına dönecek ve onlara şunları söyleyecekti: - Eyahiili! Babam adına yemin ederim ki bu adamın işi her şeyden üstün! Baksanıza; bu işin nasıl olduğunu bir türlü anlamış değilim; bizim hatibimiz de konuşuyor ama onların hatibinin sesi daha gür ve etkili çıkıyor! Bizim şairlerimiz de çıkıp şiir söylüyor ama onların şairlerinin söyledikleri daha etkili ve daha tesirli! Onların ortaya döktükleri sözler, hepimizinkinden daha tatlı! Belli ki Akra' İbn Habis için zaman gelmişti; Efendimiz'in yanına yaklaştı ve: - Ben şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur ve Sen de, O'nun Resülü'sün, deyiverdi! Söz erbabına sözle mukabele işe yaramıştı ve Efendimiz'in sevinci, yüzünden okunuyordu; zira onu, hey' etle bulunan diğer insanlar takip ediyordu! Artık Beni Ternim hey'eti de gelip teslim olmuş ve yeni bir hayata adım atmıştı. Bunun üzerine Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), onlara hediyeler verecek ve esir alınan kadın ve çocuklarını da kendilerine iade ederek onları Medine'den uğurlayacaktı! Ne düşüncelerle Medine'ye gelen bir hey' et daha insafa gelmişti. Çok yönlü bir kazancın neticesinde iç huzurunu da elde etmiş olarak Temirn yurduna geri dönüyorlardı! |