๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Efendimiz => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 01 Mayıs 2011, 19:08:29



Konu Başlığı: Ashaba yapılan tembihler
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 01 Mayıs 2011, 19:08:29
Ashaba Yapılan Tembihler

Savaş başlamadan önce Efendiler Efendisi'nin, ashabına diye­cekleri vardı. Ashabını toplamış ve şöyle seslenmişti:

- Ben biliyorum ki Haşirnoğullanndarı ve diğerlerinden bazı in­sanlar, zorla savaşa gelmek zorunda bırakıldılar; zaten bizim, onlan öldürmeye ihtiyacımız da yok! Sizden kim, Haşimoğullarından biri­siyle karşılaşırsa, sakın onu öldürmesin!

Bu listenin başında şüphesiz, Efendimiz'in öz amcası Abbas İbn Abdulmuttalib bulunuyordu. Müslüman olmuştu ama İslam'ı tercih ettiğini Kureyş'ten gizliyordu. Hatta, hanımı Ümmü Fadl ile birlik­te onun da Müslüman olduğu haberini kendisine ilk ulaştıran EbU Rôfi'ı Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bu müjdesine mukabil hiir­riyete kavuşturmuştu.s? İşte bugün Hz. Abbas dahil Haşimoğullan, bilhassa Ebu Cehil'in zorlamasıyla Bedir'e gelmek ve ailelerinden bi­rilerine karşı kılıç kuşanmak mecburiyetinde kalmışlardı. O'nun do­kunulmaz ilan ettiği başkalan da vardı ve ashabına şunlan söyledi:

- Dikkat edin! Ebu'l-Bahteri'den başka bunlar arasında kimse­nin Bana karşı minnet hakkı yoktur. Sizlerden hanginiz onunla kar­şılaşırsa, yolunu serbest bıraksın ve o size ilişmediği sürece sizler de ona dokunmayın!

Zira o, yine Ebu Cehil'in tahrikiyle Kabe'de, üzerine deve işkem­besi atıldığı zaman Efendimiz'e sahip çıkmış, hatta mahzun haline şahit olunca da O'nu yoldan geri çevirip Ebu Cehil'in kafasına sopa-

37 o gün, müşriklerde de üç sancak bulunmaktaydı ve bunlan, Ebü Aziz İbn Umeyr, Nadr İbn Haris ve Talha İbn Ebi Talha taşıyordu.

38 O günkü genel parolanın, 'Ehad, Ehad' şeklinde olduğu da söylenmektedir. Bkz.

İbn Hişam, Sire, 3/182

39 Zaten Ebu Rafi', Hz. Abbas'ın kölesiydi; onu yeğeni Efendiler Efendisi'ne daha önce hediye etmişti. Efendisinin Müslüman olması, Ebu Rafi' için aynı zamanda hürriyete giden yol anlamına geliyordu. Bkz. İbn Sa'd, Tabakat. 4/73, 7

sını indirerek başını yarmıştı. Üç yıl süren boykotun delinmesinde de, önemli ölçüde onun rolü vardı. İnanmamıştı ama bu kadarcık iyiliğini bile Efendimiz unutmamıştı. Kendisiyle savaşmak için gel­diği Bedir'de Ebu'l-Bahteri'ye de merhamet ediyordu. Ancak, bu du­rumdan hoşnut olmayanlar da vardı:

- Bizler, babalarımızı, kardeşlerimizi ve aşiretimizi öldürüp du­rurken Abbas'ı terk mi edeceğiz, diyorlardı. Bu sözler, Efendimiz'in kulağına kadar gelince yanına Hz. Ömer'i çağırdı:

- Ya Eba Hafs, dedi. Bu künyesiyle Hz. Ömer'e ilk seslenişiydi.

Gönül eritip yürek yakan bu seslenişin ardından da, içini açarak ona şunu söyledi:

- Hiç, Resülullah'ın amcasını kılıçla vurmak uygun düşer mi? Hz. Ömer, kim olursa olsun Resülullah'ı üzeni, oracıkta defte­rinden siliverdi ve hemen:

- Onu bana bırak ya Resülullahl Bırak ki onun boynunu vura­yım, diye kükredi. Çünkü, ona göre böyle bir itiraz da bulunan, ancak bir münafık olabilirdi.

Ancak Efendiler Efendisi, ashabından kimseyi dışarıda bıraka­cak değildi; O'na göre, insanlar ne kadar farklı düşünürlerse düşün­sünler, İslam'ın eritici atmosferine girdikten sonra bu farklılıklar it­tifak çizgisinde izale edilecek ve herkes, gün gelip mutlak doğrunun etrafında kenetlenecekti.

O gün de öyle olacaktı. Hz. Ömer'İn nifak alameti taşıdığını dü­şündüğü o insanlar, gün gelecek, Hz. Ömer'in de gıpta ile baktığı ve Resülullah'a sırdaş birer can yoldaşı olacaklardı.e?