Konu Başlığı: Anlaşma Gönderen: Safiye Gül üzerinde 26 Nisan 2011, 14:33:31 Anlaşma Süheyl İbn Aınr ve arkadaşları yeniden Mekke'ye dönmüş ve Hudeybiye'de gördükleri manzarayı olanca açıklığıyla Kureyş'e anlatmaya başlamışlardı. Arkadaşlarının öldürüldüğü haberi gelir gelmez her bir sahabinin aldığı tavırdan ve Allah Resülü'nürı beyat davetine icabet etmedeki süratlerinden oldukça etkilenmiş, bütün imkansızlıklara rağmen savaşma konusundaki kararlılıklarından da ciddi manada çekinmişler ve gördüklerini arkadaşlarına anlatmışlardı. Müslümanların savaş için kolları sıvadığının haberini alan sağduyu sahibi Kureyşliler, durumun nezaketi karşısında şu görüş birliğine vardılar: - Bizim için, diyorlardı. Bu yıl Beytullah'ı tavaf etmeden vazgeçip geri dönmeleri şartıyla Muhammed'le bir barış anlaşması yapmaktan daha hayırlı bir iş yoktur. Böylelikle Araplar ve O'nun buraya doğru geliş haberini duyanlar, bizim O'nu engellediğimizi de duymuş olurlar! Gelecek yıl da gelir ve Mekke'de üç gün kalarak kurbanlarını kesip geri dönerler. Böylece zorla yurdumuza girmemiş, burada sadece birkaç gün ikamet etmiş olurlar! Bunun üzerine yine Süheyl İbn Aınr başkanlığında Huveytıb ve Mikrez'i yeniden Allah Resülü'ne gönderdiler. Süheyl'e: - Muhammed'e git ve O'nunla bir anlaşma yap! Fakat o anlaşmada, bu yıl Mekke'ye girmeme şartı mutlaka olsun; valIahi de biz, Arapların yarın sağda solda, O'nun zorla yurdumuza girdiğini konuşmalarına müsaade edemeyiz, diye tembihte bulunmuşlardı. Kararlaştırıldığı şekliyle Süheyl ve arkadaşları yola çıkıp yeniden Hudeybiye'ye geldiler. Onların yeniden gelişlerini uzaktan gören Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem): - Bunları tekrar gönderdiklerine göre Kureyş sulh istiyor, buyurdu. Ümitlenmişti; zira O'nun istediği de buydu. Çünkü Mekke müşrikleriyle Hayber'de bir araya gelip de odak oluşturan Yahudilerin, aralarında oturup da Medine'ye karşı ortak tavır belirleme konusunda anlaştıklarını biliyordu. En azından şimdi, bu ittifakın taraflarından birisiyle anlaşıp düşmanın gücünü parçalama fırsatı doğmuştu ve bu fırsat, tebliğini yapmakla mükellef olduğu İslam adına iyi değerlendirilmeliydi. Bağdaş kurarak yere oturan Allah Resülü'nün yanına gelen Süheyl de yaklaşmış ve yere diz çökmüştü. Abbô.d İbn Bişr ve Selerne İbn Eslem İbn Hariş, zırh ve miğferlerini giymiş olarak Efendiler Efendisi'nin başında nöbet tutuyorlardı. Ashab-ı kiram da etraflannda halkalanmış, olup bitenleri takip etmeye çalışıyorlardı. Uzun uzun konuştular. Kıyasıya bir pazarlık cereyan ediyor; ses tonları da bir yükselip bir alçalıyordu. Bir ara Süheyl'in ses tonunun daha da yükselmesi karşısında buna dayanamayıp sinirlenen Abbad İbn Bişr ona: - Resülullah'ın yanında sesini kıs, diye tembihte bulunacak ve Resülullah'ın huzurunda bulunma hassasiyetinin ihlal edilmemesi gerektiğini hatırlatacaktı. Bu uzun konuşmaların neticesinde prensipte birtakım maddeler-s" kabul görmüş ve sıra bunların yazıya geçirilmesine gelmişti: 236 Üzerinde anlaşılan maddeler şunlardı: ı. Taraflar arasında on yıl süreyle savaş yapılmayacaktı. 2. İnsanlar, birbirlerinden gelebilecek tehlikelere karşı güvende olacaklardı. 3. Allah Resülii ve ashab-ı kiram hazretleri, bu yıl geri dönecek ve ancak gelecek yıl Beytullah'ı ziyaret edebilecekti. Mekke'de üç gün kalabilecekleri bu gelişlerinde yanlarında sadece yolculuk silahları olacak ve kılıçlarım da kınlarından çıkarmayacaklardı. 4. Velisinin izni olmadan Kureyş'ten gelip de Efendimiz'e sığınanlar. İslarn'ı kabul etmiş bile olsalar velisine iade edilecek; diğer yanda mii'minlerden birisi gidip de Kureyş'e sığırursa onlar onu iade etmeyeceklerdi. 5. Karşılıklı ayıplamalar ortadan kalkacak; ne hıyanet ne de hırsızlık gibi olaylara mahal verilecekti. 6. İki tarafın dışındaki kabile ve topluluklar, diledikleri zaman diledikleri tarafla ittifak kurup anlaşma yapabileceklerdi. Bilhassa bu son madde kabul edilir edilmez Huzd'a kabilesi, "Bizler, Muhammed'le ittifak edip anlaşmayı kabul ettik." derken, Beni Bekir kabilesi de, "Bizler de, Kureyş ilc ittifak kurup anlaşma yaptık." diyerek saflarını netleştirmiş oldular. Bkz .. Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/325; İbn Sa' d, Tabakat. 2/97; Vakıdi, Megfızi, ı/608 |