> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Taassubun dincesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Taassubun dincesi  (Okunma Sayısı 642 defa)
02 Mayıs 2011, 15:49:14
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 02 Mayıs 2011, 15:49:14 »



Taassubun Dincesi

Abdullah İbn Selam, kavminin baskılanndan birtürlü ba­şını kaldıramıyordu. Daha baştan beri, beraber olduğu Yahudi bilginlerinin tazyikinden kurtulamamışIardı ve her defasında onun aklını çelebilme adına akla hayale gelmedik oyunlar tez­gah1ıyorlardı. Bilhassa, Huyey İbn Ahtab, Ka'b İbn Esed, Ebu Rafi', Eşya' ve Şemvil İbn Zeyd gibi ileri gelenler Abdullah İbn Selam'ı köşeye sıkıştırmak için ciddi uğraş veriyorlardı. Göz göre göre hakikatin üstünü örtmesini istiyorlar ve bunu yap­madığı takdirde olacaklardan sorumlu olmadıklannı söyleye­rek onu imanından vazgeçirmek istiyorlardı.

Bir gün yine sıkıştırmışlar, Husayn'ın bildiklerini hatır­latması üzerine de:

- Nübüvvetin Araplar arasında olması imkansız. Senin sahibin olsa olsa meliktir, demişlerdi. Aslında bununla Allah Resülü'nün beklenen Nebi olduğunu kabullenmiş oluyorlardı;

607 sUyUti, ed-Dürrü'l-Mensür, ı/357

ama bir türlü, içinde bulunduklan koyu ve katı kabile taassu­bunu kınp, O'nun kendi dışlannda bir yerden neş'et edebile­ceğini içlerine sindiremiyorlardı.

Uzun uzadıya konuşmalar netice vermemiş ve ortam iyice alevlenmişti. "Ne olacaksa olsun" der gibiydiler ve kendileri Allah Resülü ile muhatap olup Abdullah'a da haklı olduklannı göstereceklerini düşündükleri bir senaryonun peşine düştü­ler. Abdullah'ın tereddüdü yoktu. SoluğuAllah Resülü'nün ya­nında aldılar.

Önce Zülkameyn'isordular O'na. Bilemeyeceğinden emin­lerdi kendilerince. Böylelikle Abdullah gibi düşünenlere karşı kendi haklılıklannı (!) ispat etmiş olacaklardı.

Allah'ın indirdiği şekliyle anlattı onlara; aynen Kureyş'e anlattığı gibi!.. Zira onlar, Nadr İbn Haris ve Ukbe İbn Ebi Muayt kendilerinden yardım istemeye geldiklerinde daha ön­celeri Kureyş'e akıl vermiş ve davasından vazgeçirmek için el­lerini güçlendirecek ne gibi sorular sorabilecekleri konusunda rehberlik yapmışlardı! ..

Aynı cevabı almışlardı ve diyebilecekleri hiçbir husus yok­tu. Ancak arkalarını dönüp gitme niyetinde de değillerdi. "Ben olmadığım yerde, başkası da yaşamasın" mantığıyla hareket ediyorlardı ve tüyler ürperten şu soruyu sordular:

- Ya Muhammed! İşte bu Allah! Bütün malılükatı yarattı, peki Allah'ı kim yarattı?

Allah'ı bilip kulluk yaptıklannı söyleyen insanların böyle bir soru sorması kadar bir abesiyet ve aptallık olamazdı. - Haşa­Allah'ın yaratılmaya ne ihtiyacı vardı ki! Hem, sonradan ya­ratılanın ilah olması düşünülebilir miydi! O'nun kudretinden hiç mi haberleri yoktu bunlann! Sanki Hz. Musa dahil önceki peygamberler ve ümmetleri arasında geçenlere muttali olanlar bunlar değildi! Tevrat'ı da okumuyorlardı anlaşılan bunlar!

Allah Resülü de çok müteessir olmuştu; yüzünün ren­gi değişmiş, yerinde duramaz olmuştu. Nasılolur da Rabb'e

böyle bir dil uzatılabilirdi? Hem de bildiğini söyleyenler ta­rafından!.. Alemlerin Rabbini onlar, ne sanıyorlardı ki, sınırlı akıllarıyla O'na elbise biçmeye kalkışıyorlar ve kendilerince muhataplarını zor durumda bırakıyorlardı!..

Gönlünü teskin etmek için Cibril imdada koştu ve:

- Sükünetle ya Muhammed, diye de yol ve yöntem tavsi­ye ediyordu. Sorduklarının cevabını İhlas Suresi veriyordu ve onuokudu:

- De ki, O Allah'tır ve Bir'dir ...

Gelenler, sadece kendilerini temsil etmiyorlardı. Yüzyıl­lar boyu devam edecek olan imanla irikarın mücadelesinde sonrakilerin karşısına da bu türlü tutarsızlıklar çıkacaktı ve O'nun hali, sonrakilere de örnek teşkil etmeliydi. Zira O, şöyle buyuracaktı:

- Çok geçmez; insanlar kendi aralarında sorgulamalara başlarlar ve işi o dereceye ulaştırırlar ki, bazıları: "İşte Allah, varlığı yarattı; peki Allah'ı kim yarattı?" demeye kalkışırlar.

Böyle bir durumla karşı karşıya kalanlar için de Allah Re­sülü, İhlas Suresi'ni okumalarını tavsiye edecek ve Cibril'in o gün kendisini teskinini ümmetine de tavsiye buyuracaktı. Zira bu, şeytan! bir düşünceydi ve böyle bir durumda şeytandan Allah'a sığınma adına sağlam bir duruş sergilenmeliydi.

Beni Kaynukalılar, perdelerini yırtmış küstahlıklarına de­vam ediyorlardı:

- Bize anlat bakalım ya Muhammed! Yaratılışı nasıl? Kol­ları, pazuları nasıl?

Ortalık buz gibi kesilmişti. Anlaşılan bunlar, kendilerine söylenenlere karşı kulaklarını kapatmışlar; hiçbir şeyalmak istemiyorlardı. Neden bahsediyorlardı? Allah'ı, -haşa- kapı komşuları gibi bir şahıs olarak mı görüyorlardı, yoksa Allah Resülü'nü kızdırmak için mi çığırtkanlık yapıyorlardı?.

Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellern), artık yerinde dura-

maz hale gelmişti ... Gazabından damarları şişmiş yüzünden öfke okunuyordu. Allah'a hakarete O'nun yüreği dayanamaz­dı. Cibril yine yanındaydı. Aynı tavsiyelerini tekrarladı. Arka­sından da şu ayetleri indirdi:

- Ama onlar, Allah'ın kudret ve azametini hakkıyla takdir edemediler. O'na layık olan tazimi gösteremediler.

Halbuki bütün bir dünya, kıyamet günü O'nun avucunda, gökler alemi de bükülmüş olarak kabza-i tasarrufundadır.

Böyle bir azarnet ve hakimiyet sahibi olan Allah, onların uydurup durdukları şeriklerden yücedir, münezzehtir.s'"

Her yeniliğe tepki verip karşı çıkmak, ilk olmadığı gibi son da değildi. Zaman zaman Abdullah İbn Selam, benzeri münakaşalarda soluğu Efendiler Efendisi'nin yanında alıyor ve O'nun vereceği cevaplarla muhataplarını iknayı düşünü­yordu. Zira, muhatap olduğu cemaat de biliyordu ki, bu soru­ların cevabını ancak bir Nebi bilebilirdi.

Yine böyle bir grupla birlikte huzur-u risaletteydi. Efendi­sine soru soracak ve böylelikle muhataplarını iknaya çalışa­caktı. Boynunu büktü ve:

- Ben sana üç tane soru soracağım ki, onları ancak bir Nebi bilebilir, dedi. Bu bir istifsardı ve Allah Resülü de cevap­lamaya hazırdı:

- Kıyametin ilk alameti nedir? Cennet ehlinin ilk yiyeceği nedir? Çocuk anne ve babasına hangi durumda benzer?

Bu esnada Cibril de gelmiş, Abdullah'ın soracağı sorula­rın cevaplarını fısıldıyordu. Efendiler Efendisi:

- Cibril az önce bana bunları haber verdi, buyurarak baş­ladı sözlerine. Huzurda bir şaşkınlık yaşandı bunun üzerine:

"Cibril?" diye tekrarlayıp duyduklarının doğruluğunu test etmek istediler önce. Cevap yine aynıydı:

608 Bkz. Zümer, 39/67
- Evet, CibriL.

Nasırlanna basılmış gibiydiler. Nasılolur da vahyi, tu­tup kendilerinin dışında birisine getirebilirdi?. Cibilli olarak Cebrail'e düşmanlık besliyorlardı. Adını duyunca:

- Bu, melekler arasında Yahudilerin düşmanıdır, dedi­ler.

Cebrail'e düşmanlık etmek, aynı zamanda Allah ve Resülü'ne de kin beslemek anlamına geliyordu. Zaten Efen­diler Efendisi de, bunu ifade eden şu ayetleri okuyarak cevap verecekti:

- De ki: Kim Cebrail'e düşman ise iyi bilsin ki, bu Kur'an'ı, daha önceki kitapları tasdik etmek, inananlar için bir rehber ve müjde olmak üzere, Allah'ın izniyle senin kalbine o indir­miştir.609

Arkasından da sorulan sorulan cevaplamaya başladı Al­lah Resülii (sallallahu aleylıi ve sellem):

- Kıyametin ilk alametine gelince o, öyle bir ateştir ki, do­ğudan batıya kadar bütün insanlan yakıp kavurur.

Cennet ehlinin ilk yiyeceğine gelince o, balık ciğerinin ar­tığıdır.

Erkeğin suyu kadınınkine galip gelirse çocuk erkek, kadı­nın suyu öne geçerse kız olur.

Bekledikleri cevaplan da almışlardı ... Zaten aksini dü­şünmek de imkansızdı, Abdullah İbn Selam, orada kelime-i şehadet getirerek diğerlerinin de önünü açmak istedi:

- Ben şehadet ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur ve sen de O'nun Resülii'siin.?'?

Ancak muhataplarda böylesine bir ruh inceliğine rastla­maya imkan ve ihtimal yoktu; yine evli evine, köylü de köyüne gidiyordu.

609 Bkz. Bakara, 2/97

Ancak herkes de muannit Yahudiler gibi inatçı değildi; Abdullah İbn Selam gibi doğrunun peşinde olup onu bulduğu yerde almasını bilen erdemliler de yok değildi. Sırasıyla gel­diler Allah Resülü'nün huzuruna ve Müsa'nın vasiyetini tu­tarak İslam'ı kabullendiler. Bunlar, Sa'lebe İbn Sa'ye, Üseyd İbn Sa'ye ve Esed İbn Ubeyd gibi önde gelenlerdi. Ancak bun­lara da bir kulp bulunacak ve bunlar da umursanmayacaktı. Diyorlardı ki:

- Muhammed'e inanıp peşinden gidenler, zaten bizim en şerlilerimizdi. Şayet hayırlılanmız olmuş olsalardı, atalannın dininin bırakıp da bir başkasının peşine takılmazlardı.

Başlannı kuma sokmakla kendilerini emniyette sanıyor­lardı. Halbuki dışanda gerçek bir dünya vardı ve buna bigane kalmak, gerçeği asla yansıtmıyordu.

Esas itibariyle Allah'a gönülden bağlılıklannı ifade ede­rek Resülü'nün arkasındaki safta yerini alanlarla ikiyüzlü dav­ranıp gerçeğe gözünü kapatanlar eşit olamazlardı. Öncekiler fazilet üstüne fazilet yanşına girişirken diğerleri, bildikleri halde hakkın üzerini kapatmanın mesuliyetiyle beraber hesap gününe intikal edeceklerdi. İnen bir ayetle bu çarpık düşünce şöyle nazara verilecekti:

- Ehl-i kitaptan, gece boyunca Allah'ın ayetlerini okuyan ve O'na secde ile serfürü yaşayan ümmet-i kaime ile onlar asla eşit olamazlar ...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Taassubun dincesi
« Posted on: 23 Nisan 2024, 12:07:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Taassubun dincesi rüya tabiri,Taassubun dincesi mekke canlı, Taassubun dincesi kabe canlı yayın, Taassubun dincesi Üç boyutlu kuran oku Taassubun dincesi kuran ı kerim, Taassubun dincesi peygamber kıssaları,Taassubun dincesi ilitam ders soruları, Taassubun dincesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes