> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Edebiyat > Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları  (Okunma Sayısı 1579 defa)
12 Ağustos 2012, 18:14:24
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Ağustos 2012, 18:14:24 »



Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları
Yakup ÖZTÜRK • 87. Sayı / EDEBİYAT


559 yıl önce içerisinde bulunduğumuz Mayıs ayı, sadece Türk tarihinde değil, dünya tarihinde de yeni bir sayfanın açıldığı haberini veren bir hadiseye tanıklık ediyordu: İstanbul’un Fethi’ne. 29 Mayıs 1453 tarihi sadece tarihin seyrini değiştirmemiş; coğrafyaları, insanları, en önemlisi zihinleri yeniden inşâ etmeye başlamıştı. Fethin önemine dair bugüne kadar pek çok söz söylendi. Biz bu yazı vesilesiyle Türk Edebiyatı’nın fethe bakışına yer vereceğiz. Prof. Dr. Kâzım Yetiş’in editörlüğünde yayımlanan, konumuzla bütünlük sağlayan Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi ve Fatih’in bir hülasası olacak bu yazıda roman, şiir ve tiyatronun sokaklarında dolaşarak bir Fatih ve fetih resmi çizmeye çalışacağız. Her ne kadar başlıkta Türk Edebiyatı diyerek büyük bir zaman dilimini çağrıştırıyor olsak da, konumuzun edebiyatımızda yer almaya başlaması Tanzimat’la birlikte. Hatta, romanda 1910’ları beklemek gerekir. Önce şiire, sonra roman ve tiyatroya yönelecek, modern Türk Edebiyatı’nda Fatih’in aksine bakacağız. Mahdut olan bu yazıda eserlerden örnekler vermek maalesef mümkün olmadı. Teferruatlı malûmat umanlar yukarıda adı geçen esere müracaat edebilirler.

Türk şiirinde İstanbul’un Fethi
Fatih’le ilgili yazılan şiirler Türk Edebiyatı’nın daha çok modernleşme devresine ait. Türk Edebiyatı’nda tarihî bir tema olarak yer alan şiirler Namık Kemal’in Evrâk-ı Perîşan adlı eserinde Selahaddin-i Eyyubî, Fatih ve Yavuz Selim’in bibliyografyalarını vermesiyle başlar. Abdülhak Hâmid Tarhan, Namık Kemal’in tarihî bir mesele olarak ele almasının açtığı yolu geçerek Fatih ve İstanbul’un Fethi’ni anlatan Merkâd-ı Fâtih’i Ziyaret (1891) isimli manzum eserini yazmıştı. Bu manzumede ilk defa tarihin şuurlu bir biçimde ele alındığını görmekteyiz. Konuyla ilgili yazılan diğer bir şiir Muallim Naci’nin Lisân-ı Fatih’ten şiiriydi. Bu şiir, Muallim Naci’nin yolundan ilerleyen genç şairlere ilham kaynağı olabilmişti. Bunların dışında Nâbizâde Nâzım’ın Fatih manzumesi, Mehmed Celal’in Fatih Sultan Mehmed-i Sâni Yahud İstanbul Fethi, İsmail Safa’nın “Hazret-i Fatih’e Hitâb” şiirleri sayılabilir.

Tanzimat devrindeki fetih tesiri, Servet-i Fünûn devrinde akamete uğramıştı. Tevfik Fikret ve arkadaşlarının içerisinde olduğu Servet-i Fünûn nesli, tarihe şiirlerinde yer vermemişti. Yine de o yıllarda cereyan eden Yunan ve Balkan coğrafyasındaki kayıplara Türk şiiri bigâne kalmamıştı. 1921’de Yunanlıların Bursa’yı işgal etmeleri üzerine ızdırabından “Bülbül” şiirini kaleme alan Mehmed Akif, tarihe yeterince kıymet verilmemesinden şikâyetçiydi. Akif, bu şiirinde Fatih’in ismine yer verdi.

Türk şiirinde fetih hadisesi, daha çok 1919 yılında, İstanbul’un işgal edileceği söylentileri üzerine yer bulmaya başladı. Bu yıllarda pek çok şiiri kalem alındı. Bunlardan kuşkusuz en önemlisi Nazım Hikmet imzasını taşıyor. Daha sonraki yıllarda sanatında farklı bir yol takip edecek olan Nazım Hikmet “Sekiz Yüz Elli Yedi” başlıklı şiirinde fethi “İslam’ın beklediği en şerefli gün” olarak tarif ediyor. Bu olayın Türklük ve Müslümanlık açısından taşıdığı değere atıfta bulunuyor.

Cumhuriyet devriyle birlikte fethe dair yazılan şiirlerde önemli bir artış olmasına rağmen, fetih algısı menfi yönde değişmişti. Bilhassa 1923-1940 yılları arasında Fatih’e ve fethe fazlaca bir rağbet yoktu. Fethin 500. yılında, 1953’te birtakım girişimler neticesinde edebiyatımızda fethi söz konusu eden kitaplar ve dergi yayınları basılmıştı. Bunların dışında Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın İstanbul Fetih Destanı, Orhan Seyfi Orhon’un İstanbul’un Fethi ve İsmet Zeki Eyüboğlu’nun hazırladığı Destanlar İçinde Fatih de vardı. Adlarını sayamadığımız diğer şiir ve destanların ortak noktası tarihî gerçekliklere sadık kalmaları. Yrd. Doç. Dr. A. Mecit Canatak, fethe dair yazılan şiirlerdeki başlıkları ele almış. Canatak’a göre bu şiirler 29 Mayıs 1453’ten önceki fetih girişimlerini söz konusu ederek başlar ve İstanbul’un Fethi’nin bir çağ kapatıp, bir çağ açmasına kadar gelen geniş bir yelpazeye sahip. Tarihî yapısıyla İstanbul, Fatih’in şehzadelik devri, Hz. Muhammed’in (s.a.v) İstanbul’un Fethi’ne dair verdiği müjde, gemilerin karadan Haliç’e indirilmesi, Türk ordusunun şehre girmesi gibi pek çok başlık bu şiirlerde söz konusu ediliyor.

Türk romanında fetih
Şiirde durum böyle. Romanımızda ise daha geç bir dönemle fethe giriliyor. Yrd. Doç. Dr. Zeki Taştan, Türk romanında fethin söz konusu edilmesinin başlangıcını I. Dünya Savaşı olarak tayin ediyor. Bu devre kadar, İstanbul’un fethi bahsi daha çok şiirde kendisine hayat bulmuş.

Türk Edebiyatı’nda Fatih Sultan Mehmed devrine giden ilk roman Süleyman Sudî’nin kaleme aldığı Kızıl Köşk romanı. (1914) Ancak romanda, Fatih’in adı geçmiyor. Tarih bir fon görevi görüyor. Kızıl Köşk’ten bir yıl sonra Moralızâde Vassaf Kadri tarafından yazılan Şimal Rüzgârı, ilk müstakil Fatih ve fetih romanımız. Yazar, romanında fethe sadece bir övünme kaynağı olarak bakmıyor. Bilinçli olunmadığı sürece, kazanılan başarıların tez elden yitirileceğini ifade ediyor. Şimal Rüzgârı’nın ardından Cumhuriyet’e kadar fetih romanı yazılmamış. Cumhuriyet devrinde tıpkı şiirde olduğu gibi Fatih’e bakışta keskin değişiklikler var.

Cumhuriyet devrinde Fatih Sultan Mehmed’i ele alan ilk roman Nizamettin Nazif Tepedenlioğlu’nun üç cilt hâlinde yazdığı Kara Davut. Roman büyük bir rağbet görmüş. 1927-1930 yılları arasında üç cildi yayımlanmış. Kara Davut’a en büyük tepki, tarihî gerçeklikleri çarpıttığı iddiasıyla gösteriliyor. Fatih, ilk defa bu romanda olumsuz bir şahsiyet olarak anlatılıyor. Hırslı, zalim, bir kadına kavuşmak için İstanbul’u fethetmeyi diliyor. Romanda Kara Davut, Fatih’e yumruk atıyor. Bu sahneye yapılan eleştiriler, devrin entelektüellerini de harekete geçirmiş. Romanın tefrika edildiği gazete bir açıklama yapmak durumunda kalmış. İlginçtir, Tepedelenlioğlu yıllar sonra romandaki eleştirilen kısımları kendisi çıkarmış.

Türk romanında Fatih’e bakış ve ele alınıştaki artış 1950’lerden sonra gözlemleniyor. 1970-1980 yılları arasında on iki cilt roman yayımlanmış. Zuhuri Danışman’ın altı ciltlik Fatih Sultan Mehmet’i ile Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun “fetih üçlemesi” adını verdiği üç ciltlik romanı öne çıkan eserler. En kapsamlı Fatih romanı olması hasebiyle Zuhuri Danışman’ın eserini ayrı bir yerde tutmak gerekiyor. Altı ciltlik bir hacme sahip olmasına rağmen roman Otlukbeli Savaşı’na kadar olan Fatih’i anlatıyor. Kemalettin Tuğcu’nun Bizans Yıkılıyor (1972) romanı da bu devreye ait.

1980 sonrası Türk romanına baktığımızda, edebiyatımızın her basamağındaki olgunlaşmanın Fatih romanlarına da yansıdığını görürüz. Fatih, bu devir romanlarında sadece bir övünç kaynağı olarak yer almaz. Onun, kahramanlığının, cesaretinin, azminin, lider şahsiyetinin yanında düşünce dünyasına eğilen romancılarımız da var. Bu dönemde yayımlanan Nedim Gürsel’in, Boğazkesen-Fatih’in Romanı, (1995) Fatih’i çok başka yerlerde arayan bir romancının eseri olarak edebiyat tarihimizdeki yerini almış. Nedim Gürsel, romanın imkânlarını kullanarak tarihî bir şahsiyetten, bir roman yani kurgu kahramanı peyda etme çabası içine girmiş. Fatih’i sapkın bir kişi olarak canlandırır romanında. Kara Davut’tan sonra aykırı bir Fatih portresi çizen roman Boğazkesen-Fatih’in Romanı’dır. Buna rağmen, Fatih’in sanata ve bilime olan sadakatinin ayrıntılarıyla anlatıldığı roman yine Gürsel’inkidir. Kısa bir zaman önce yayımlanan Ahmet Ümit’in Sultanı Öldürmek romanı da Fatih’i mesele eden bir roman olarak karşımızdadır.

Tiyatromuzda ilk örnekler
Türk Edebiyatı’nda Fatih’in söz konusu edildiği önemli bir saha da tiyatro. Yrd. Doç. Dr. Müzeyyen Buttanrı’nın tarihî tiyatro üzerine yaptığı çalışmalarına baktığımızda, önemli eserler yazılmasına rağmen tiyatronun fethe uzak durduğunu görüyoruz. Bunun elbette, tiyatro külliyatımızın zayıflığından kaynaklandığı ortada. Türkiye’de telif tiyatronun pek az ortaya çıktığı bir gerçek. Yine de önemli tiyatro yazarları Fatih’i tiyatro sahnesinde anlatmayı ihmal etmemişler. 1950’ye kadar Fatih ve fetih hadisesini işleyen tiyatro eserimiz yok. O yıllardan bu yana on yedi tiyatro eserimizde Fatih anlatılmış. Behçet Kemal Çağlar’ın Deniz Abdal, Malazgirt Zaferinden İstanbul’un Fethine, Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Her Bizansa Bir Fatih ve Turan Oflazoğlu’nun Topkapı, Bizans Düştü, Fatih (Opera) ve Kısa Oyunlar adlı tiyatroları günümüze kadar yazılmış olan, dikkat çekici oyunlar.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları
« Posted on: 26 Nisan 2024, 17:13:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları rüya tabiri,Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları mekke canlı, Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları kabe canlı yayın, Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları Üç boyutlu kuran oku Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları kuran ı kerim, Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları peygamber kıssaları,Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımaları ilitam ders soruları, Türk Edebiyatı’nda İstanbul’un Fethi’nin yansımalarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes