> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Edebiyat > Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar  (Okunma Sayısı 1914 defa)
11 Temmuz 2012, 19:34:14
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 11 Temmuz 2012, 19:34:14 »



Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar
Yakup ÖZTÜRK • 72. Sayı / EDEBİYAT


Geçtiğimiz ayın gündem maddelerinden biri de “Muhteşem Yüzyıl” adlı TV dizisiydi. Dizi, Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatını çarpıttığı gerekçesiyle toplumun kahir ekseriyeti tarafından eleştirildi. Protesto gösterileri tertip edildi. Tartışmanın bir ucu TBMM’ye kadar uzandı. Radyo-Televizyon Üst Kurulu, gelen şikâyetler üzerine dizinin yayıncısı ve yapımcısına uyarıda bulundu. Medyada da olaya farklı taraflardan bakan yazılar kaleme alındı. Bütün bu tartışmalar bize, toplumun genel ahlâki kurallarına ve değerlerine tacizde bulunulduğunda gösterdiği tepkilerin tarihini hatırlatıyor.

Günümüzde toplumun büyük bir kesimini doğrudan ilgilendiren bir mecra televizyon. Bugün, TV’de yayınlanan bir program eğer toplumun genel ahlâk anlayışına aykırı bir durum arz ediyorsa eleştirilerin hedefi oluyor. Bu eleştiri eskiden, TV’den önce gazetelere yönelirdi. Gazetelerin renkli basılmaya başlanmasıyla Hürriyet, Tan gibi gazeteler ilk defa az yazı bol resim anlayışıyla çıkmaya başladılar. Bu durum daha sonra “arka sayfa güzelleri” kavramını ortaya attı. Necip Fazıl Kısakürek, Babıâli adlı hatıralarında Hürriyet’in kurucusu Simavi’nin basına ve topluma ettiği bu “kötülüğü” uzun uzadıya anlatır. Edebiyat tarihimizde, özellikle Türk edebiyatının ilk romanlarında edebiyatçılarımızın ahlâka bakışı ve ahlâk üzerine tartışmaları da aslında bu örneklerle aynı hizada duruyor.

Edebiyat-ahlâk ilişkisi
Edebiyatın ahlâkla olan ilişkisi hakkındaki düşüncelerin kaynağının, felsefenin ve dahi bilimlerin kurucusu olan Platon’a ve onun öğrencisi Aristo’ya kadar gittiğini söylememiz mümkün. Platon, sanatı insanı ahlâkça yüceltmediği sürece faydasız görür. Aristo da Poetika’sında sanatın toplum ahlâkıyla ters düşmemesi gerektiğini vurgular. Ortaçağ’da ise kilisenin güdümünde olan sanat zaten, “ahlâk”tan bağımsız metinler üretemez hâle getirilmiştir. Ahlâkın İslam’la olan ilişkisi de her zaman canlılığını korumuştur. İslam’da sanat eseri ve sanatçı Allah’ın güzelliğini, varlığını ve birliğini inkâra gidecek hiçbir teşebbüste bulunmamıştır. Sanat eseri, insanı Allah’a ulaştıracak bir vasıtadır. Tüm bunlara rağmen estetik arka plana atılmamıştır.

Klasik İslam sanat anlayışı Türk edebiyatının da merkezinde olageldi, ta ki Tanzimat dönemine kadar. Tanzimat’la birlikte hemen her alanda görülen yenilikler edebiyatta da kendisini hissettirir. Batı’ya entegre olma arzusu taşıyan toplum ve devletin sanatçıları, Batı’dan yeni edebî türler alırlar. Modern tiyatro ve roman bunların başında geliyor.

Roman, burjuva toplumunun hayatını anlatmak için ortaya çıkmış bir tür olarak kabul edilir. Romanda perde yoktur. Yazar, mahrem olan da dâhil gördüklerini aktarmakla “yükümlüdür.” Hâl böyle olunca Müslüman bir toplumda romanın nasıl var olabileceği tartışma konusu oldu. Roman merkezinde edebi eserlerde ahlâkın varlığı Tanzimat yazarları arasında sıkça tartışıldı. Tanzimat’tan 1930’ların sonuna kadar bu tartışmalar sürdü, daha sonra yerini yukarıda da belirttiğimiz gibi gazeteye, günümüzde de TV yayınlarına bıraktı.

Üç örnek: Namık Kemal, Ahmed Midhat Efendi, Recaizade Mahmud Ekrem
Namık Kemal’den önce “edeb” kökünden gelen edebiyat kavramının çokça kullanıldığını görmeyiz. (Türler daha çok şiir ve inşa terimleri başlığı altında toplanırdı.) O, “Lisan-ı Osmanî’nin Edebiyat Hakkında Bazı Mülahazat-ı Şamildir” başlıklı makalesinde ve Celaleddin Harzemşah adlı oyununun önsözünde ahlâki edebiyat hakkındaki görüşlerine yer verir. Ona göre yazarın gayesi, insanlara hayırlı ve faydalı eserler kaleme getirmesi olmalıdır. Tiyatro da birçok ahlâk kitabından (Ahlak-i Alâi’den bile) daha faydalı bir araçtır. Namık Kemal, Dr. Sezai Coşkun’un tespitine göre edebî eserin sadece zevk vermek için kaleme alınması hâlinde kıymet taşımayacağını belirtir. Yine “Tahrib-i Harabat” adlı manzumesinde “Makbul ola mı şuursuz şi’r” diye sorar. Eserlerinde de ahlâklı karakterleri yücelten, onlardan yana olan Namık Kemal, ahlâksızlığa düçâr olmuş karakterlerini daha aşağılık bir konuma iter, hatta onları cezalandırır.

Tanzimat neslinin en önemli isimlerinden biri kuşkusuz Ahmed Midhat Efendi; onlarca roman kaleme alan bir “yazı makinesi…” Kendine has bir ahlâk anlayışı kuran yazar, edebiyatla ahlâkın iç içe olduğunu “Romancı ve Hayat” adlı makalesinde dile getirir. Toplumun nazarında kabul görmüş umumi ahlâktan bahseden Ahmed Midhat Efendi, buna dinî bir kimlik yüklemez. Ortada İslamî anlayışa göre bir ahlâksızlık var fakat toplum o karakterin iyi yönlerinin çokluğundan dolayı o ahlâksızlığa göz yumabilir. Ahmed Midhat Efendi’ye göre bu olabilir. Sözgelimi Felatun Bey ve Rakım Efendi’de Rakım Efendi, ecnebi bir kadınla arkadaşlık kurar. Yazar, gayrimeşru olan bu arkadaşlığın, Rakım Efendi’nin bu durumunun, iyi para kazanan, çalışkan, işini doğru yapan bir adam olmasından dolayı görmezden gelinebileceğini ifade eder. Yine de romanı toplumu eğitecek bir araç olarak gören Ahmed Midhat Efendi, romanda ahlâka öncelikle yer verir. Batı’nın tekniğini teklif eden yazar, ahlâken Osmanlı toplumundan çok aşağı olduklarını da vurgular. Avrupa maneviyatı gibi bir maneviyata sahip olmamanın büyük bahtiyarlık olduğunu söyler.

Edebiyatımızda kısa ömürlü olmasına rağmen büyük tesirler peyda edebilmiş Servet-i Fünûn nesli, bir araya gelmesini Recaizade Mahmud Ekrem’e borçlu. İkinci dönem Tanzimat kuşağından olan Ekrem de, edebiyat ve ahlak hakkında görüş serdetmiş isimlerden. Ona göre edebi terk etmek insaniyetten çıkmaktır. Edeb hakkında böyle düşünen Ekrem, edebî eserlerin ahlâkçı olup olmamaları konusunda sıfır noktasındadır. O, “Lâ-ahlakî” bir edebiyat teklif eder. Yani edebî eser ne ahlâk dersi vermeli ne de ahlâktan bağımsız olmalıdır. Bu yönüyle Recaizade Mahmud Ekrem, Namık Kemal ve Ahmed Midhat Efendi’den ayrılır.

Farklı bir isim: Mizancı Murad
Çıkardığı Mizan gazetesinden dolayı Mizancı Murad adıyla bilinen Mehmed Murad Bey, ahlâk tartışmalarında çok farklı bir yerde durur. İlk defa İslam’ı referans alarak konuşan yazardır o. “Üdebamızın Numune-i İmtisalleri” başlıklı makalesinde, edebiyat eserlerinde nikâh düşen kimselerin nikâh öncesi bir araya getirilmelerinin yanlışlığını ve edebî eserlerde aşk konusunu tartışır. Mizancı Murad, medeniyet seviyesinin fenni kitaplardan çok edebî eserlerden takip edilebileceğini söyler. Ayrıca, edebiyat eserlerinin bireyi değil toplumu ilgilendiren örnekler yetiştirmesi gerektiğini vurgular. Şöyle ki, sadece kişilere indirgeyerek kurtuluş değil, oluşturulacak ideal tiplerle kurtulacak bir toplum öngörür. Mizancı Murad, adı geçen makalesinde Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı oyununu tenkit eder. Orada, İslam Bey, Zekiye’nin odasına camdan girer. Aralarında medenî bir hâl olmayan İslam Bey ve Zekiye’nin yanlarında bir üçüncü kişi bulunmadan yan yana getirilmelerini eleştirir. Birbirlerine nikâh düşen insanların evlilik öncesi baş başa bırakılmaları ahlâksızlık olarak değerlendirilir. Yine, romanlarda aşk meselesine de yer verilir. Mizancı Murad, aşkın romanlarda evlilik sonrası yaşanılan bir duygu olması gerektiğine işaret eder. Çiftler, evlendikten sonra birbirlerine âşık olmalıdırlar. Bu aşk da bir üçüncü şahıs tarafından anlatılmalıdır. Bütün bunlara rağmen, Mizancı Murad yazdığı Turfanda mı Yoksa Turfa mı? romanında bu dediklerini uygulamakta güçlük çekmiştir.

Tartışmalar gündelik ahlâkla sınırlı
Dr. Sezai Coşkun, “Yeni Türk Edebiyatının Oluşum Döneminde Edebiyat-Ahlak İlişkisi Bağlamında Gerçekleşen Tartışmalar” adlı makalesinde Tanzimat yazarlarının ahlâkın felsefî boyutuyla ilgilenmediklerini vurgular. Gerçekten de onlar sadece pratik, günlük ahlâk tartışmaları üzerinde durmuşlardır.

Tanzimat’tan sonra edebiyatın ahlâkla olan ilişkisine dair tartışmalar hafiflemeye başlar. Servet-i Fünûn’da ve II. Meşrutiyet döneminde estetik, güzellik tartışmaları, Yeni Lisan Hareketi, dil tartışmaları, milliyetçilik ve millî edebiyat meseleleri tartışılır. 1940’lara gelindiğinde tartışmalar daha çok ideolojik zeminde ilerlemeye başlar. Modernleşme döneminde genç erkek ve genç kızların ahlâkını bozduğu düşünülen romanlara karşı bir taarruz vardır. Bir genç kız roman okumayı alışkanlık hâline getirmişse onun “yoldan çıktığına dair” söylentiler başlamış demektir. Çünkü roman, kitleleri yönlendirebilen bir güce sahiptir. Günümüzde ise bu tartışmalar TV ürünlerine yönelmiş durumda. Ahlâk, toplumun büyük bir kesimine hitap eden işlerde hâlâ sorgulanır bir olgu. Değerleri yıprattığı düşünülen ne varsa kitlesel bir tepki orada oluyor. Bu bir zamanlar romanın küçük dünyası kadardı. Bugün çok daha büyük boyutlarda. Meselenin özü aslında aynı
.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar
« Posted on: 20 Nisan 2024, 08:22:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar rüya tabiri,Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar mekke canlı, Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar kabe canlı yayın, Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar Üç boyutlu kuran oku Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar kuran ı kerim, Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar peygamber kıssaları,Edebiyatta ahlâkçı tartışmalar ilitam ders soruları, Edebiyatta ahlâkçı tartışmalarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes