> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Ebu Hanife nin Hadis Anlayışı  >  Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ  (Okunma Sayısı 5898 defa)
14 Eylül 2011, 12:34:06
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 14 Eylül 2011, 12:34:06 »



f) Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ


Hanefilere göre, umumî helvada, yani umumî olarak ihtiyaç duyulan hallerde varid olan haber-i vâhid kabul edilmez.[867]  Bu, mütekaddiminden Ebu'l-Hasen el-Kerhî'nin görüşüdür ve müteahhırîn hanefi alimlerince de kabul edilen budur.[868]

Belvâ kelimesinin aslı olan belâ, sözlükte, tecrübe etmek, denemek, müptela olmak gibi anlamlara gelir. Umumî belvâ ise, insanların devamlı karşılaşageldikleri veya belirli aralıklarla sürekli yapageldikleri, yani müp­tela oldukları iş ve amellerdir ki, bu gibi amellere terettüb eden hükmün her­kes tarafından bilinmesi tabiidir. Dolayısıyla, bu gibi herkes tarafından bi­linmesi gereken amellerin hükmü sadedinde gelen haber-i vâhid, Hanefi mezhebince makbul sayılmamıştır. Çünkü herkesin yaptığı bir işin hükmü­ne medar olan haber, bir kişi tarafından değil, birçok kişiler tarafından meşhur veya mütevatir olarak nakledilmiş olmalıdır.

Halbuki cumhur, bu durumda gelen haber-i vâhidle ameli vacip gör­dükleri gibi böyle bir rivayetin meşhur olmamasını ona noksanlık getirecek veya onunla amelden menedecek bir husus olarak görmezler. Çünkü hadis, sahih ise yani şâz ve malul değilse, meşhur olmaması Resulullah (s.a.v.)'m emrini terketmeyi gerektirmez.[869]

Hanefilerin izahı ise şöyledir:

"Çünkü şeriatın sahibi (Peygamber s.a.v.) insanlara muhtaç oldukları şeyleri açıklamakla memurdur ve onların da kendilerinden sonra gelenlere bunları nakletmelerini emretmiştir. Eğer hâdise, umumî belvâdan bir şey ise, şeriatın sahibinin onu herkese açıkla­ması ve öğretmesi, onların da kendilerinden sonrakilere yaygın olarak nak­letmeleri kaçınılmazdır. Şayet onlardan bir nakil şöhrete ulaşmamışsa, o zaman bunun ya sehiv eseri ya da mensuh olduğunu anlarız. Görmüyor mu­sun; daha sonrakiler böyle bir haberi naklettikleri zaman aralarında şöhrete ulaşıyor. Eğer öncekiler nezdinde böyle bir şey sabit olsaydı o da meşhur olurdu. Herkesin bilmeye ihtiyaç duyduğu bir konuda tek kişi, nakliyle teferrüd etmezdi. Bunun için, şehir halkından birisinin, gökyüzünde bir belirti yokken Ramazan hilalini gördüğüne dair şehadeti kabul edilmez".[870]

Hanefiler, umumî belvâ konusunda gelen haberin meşhur olmamasını, şayet o, âmir bir hükümle gelmişse bu hükmü vücub yerine mendup ve müstehaba, şayet nehiyle gelmişse, tahrirn yerine kerahete hamlederek neti­ceye bağlarlar. Çünkü böyle bir haberden murad vücub veya tahrim olsaydı, bu hüküm selef arasında meşhur olurdu".[871] Mesela cumhur, namazda besmelenin, açıktan okunmasını, Ebu Hüreyre'den nakledilen, "Peygamber (s.a.v.) namazda besmeleyi açıktan okurdu" [872] haberine istinaden vacip sayarken, hanefiler bu haberin, çoğunluğun hergün yapageldiği namaz gibi umumî bir işte tek kaldığı için makbul olamayacağını belirtirler. Çünkü Peygamber (s.a.v.), "beni namaz kılarken nasıl görüyorsanız öyle kılınız"[873] buyurmuştur. Şayet besmelenin açıktan okunması matlub olsaydı bu haber özellikle amel tarikıyla yayılır ve meş­hur olurdu. Hulefa-ı Râşîdin'in ve birçok sahabînin uygulaması da bunun aksine varid olmuştur. [874]

Mahremi olmayan kadına dokunmakla abdestin bozulacağına dair, Hz. Ömer'in rivayeti olan, "öpmek, dokunmadan sayılır, ondan dolayı abdest alı­nız"[875] hadisi, aynı sebeplerle cumhur tarafından makbul, haneliler tara­fından gayr-ı makbul sayılmıştır. Sabah namazında kunut duasının okun­ması hakkında varid olan haber de, umumî belvâ olan bir konuda meşhur olmadığı için hanefilerce kabul edilmemiştir.[876]

Umumî belvâ olan bir konuda varid olup, hanefilerce reddedilen bir ha­ber de, daha önce temas ettiğimiz, "zekere dokunmanın abdesti gerektirece­ği"[877] hadisidir. Serahsî bu hadis hakkında şöyle diyor: "Bununla amel etmeyiz. Çünkü (hadisin ravisi) Busre, herkesin bilmesi gereken bir konuda rivayetiyle tek kalmıştır. Söylenen şudur: Nebi (s.a.v.), bu hükmü sadece ona öğretmiştir. Halbuki onun buna ihtiyacı yoktur. Buna son derece ihtiya­cı olan diğer sahabenin bu hadisi bilmemeleri adeta muhaldir".[878] Serahsî, Mebsutta da bu rivayetle ilgili olarak şöyle demektedir:

"Busre binti Safvan hadisi, sahih olmaktan uzaktır. Yahya b. Main şöyle demiştir:

Üç şey var­dır ki, bu konularda Peygamber (s.a.v.)'den hadis varid olması sahih değil­dir. Bunlardan birisi de bu meseledir. "Peygamber (s.a.v.), sahabenin ileri gelenleri huzurunda bu konuda bir şey söylememiş de, bir kadın olan Büsre'nin önünde mi söylemiş! Halbuki Hz. Peygamber, örtüsü içindeki bakire bir kızdan daha hayalı idi".[879] Bu konuyla ilgili olarak, hanefilere birçok itirazlar yapılmıştır. Bu hu­susta hanefileri tenkid eden İbn Hazm, onların, haber-i vâhid ve aynı zaman­da sahih olmayan bir rivayete istinaden burun kanaması ve kusmadan dolayı abdestin bozulacağını iddia ettiklerini, halbuki abdest ve abdesti bozan şey­ler gibi her müslümanın müstağni kalamıyacağı umumî helvadan bir işte böyle davranmakla kendi esaslarına aykırı hareket ettiklerini söyler.[880]

İbn Hazm'a göre, Dinin hemen hemen tamamı, umumî helvadan sayı­lır. İnsanların bunu bilmeleri gerekir. Taharet veya Hacla ilgili olarak, ömür­de bir kere vaki olan bir şeyi bilmek, hergün vuku bulan şeylerdeki helal ve haramı bilmekten daha gerekli değildir. Bunlar arasında ya cahil olan, ya da ne söylediğini bilmeyen kimse ayırım yapar".[881]

Serahsî, bazılarının kendilerine, vitrin vacip oluşu, gusülde ağıza ve buruna su almanın farz kılınması gibi, umumî belvâdan olan bazı meselelerde, haber-i vâhidle amel ettikleri şeklinde itirazda bulunduklarını belirterek, sözkonusu meselelerle ilgili haberlerin haber-i vahid değil, meşhur haber ol­duklarını kaydeder.[882]

Bazı muhaliflerse, "bir şeyin hükmünün şöhrete ulaşması için, mutla­ka umumî belvâdan olması gerekmediğini, çünkü hacamat, namazda kahka­ha, ikametin tek veya çift yapılması, imam arkasında kıraat veya terki, na­mazda besmelenin açıktan veya gizli okunması gibi meseleler umumî olduğu halde şöhrete ulaşmamıştır" derler."[883] Bu konuda hanefileri tenkid edenler arasında Fahreddin Râzi de vardır. O oldukça sert bir üslûpla şöyle der: "Acaip bir iştir ki Ebu Hanife mezhebi, umumî belvâ olan yerde haber-i vahidi reddetmiştir. Şöyle derler:

Şayet ha­ber sahih olsaydı, nakli için birçok sebep ve yol bulunacağından mütevatir olması gerekirdi.. Hanefi mezhebinden olan bu itirazcı cahil, zikrettiği bu esası unutmasın ki, şayet bu itirazının aslı olsaydı, bunun yayılmasına se­bep olan şeyler de son derece bol olurdu. Halbuki bu itirazı bu cahilden baş­kası yapmadığı için, bunun yalan ve bühtan olduğunu biz biliyoruz".[884]



[867] Serahsî. Usul, I, 368; Pezdevî, Usul, III, 16.

[868] Keşfu'1-Esrar, III, 16.

[869] Muhâdarât, 71.

[870] Serahsi, Usul, 1,368.

[871] Muhâdarât, 71.

[872] Dârekutnî, Sünen, I, 307.

[873] Buhari, Ezan, 18Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 155

[874] Muhâdarât. 72.

[875] Benzer bir rivayet için bkz. Muvatta, Tahâre, 64.Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları:156

[876] Muhâdarât, 72.

[877] Ebu Davud, Tahâre, 69; Tirmizî, Tahâre, 61,62.

Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 156

[878] Serahsî, Usul, 1, 368.

[879] Serahsî, Mebsut, I, 66.

[880] İbn Hazm, el-İhkâm, I. 116.

[881] Age., I, 115-116.

[882] Serahsî, Usul, I, 369.

[883] Keşful-Esrar, III, 17.

[884] Fahreddin Râzî, Menâkıbu'ş-Şafiî, 6. Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 154-157

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ
« Posted on: 26 Nisan 2024, 18:04:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ rüya tabiri, Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ mekke canlı, Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ kabe canlı yayın, Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ Üç boyutlu kuran oku Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ kuran ı kerim, Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ peygamber kıssaları, Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâ ilitam ders soruları, Haber-i Vâhid Ve Umumî Belvâönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes