๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Ebu Hanife nin Hadis Anlayışı => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Eylül 2011, 13:05:34



Konu Başlığı: Değerlendirme
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Eylül 2011, 13:05:34
 
Değerlendirme


Bu bölümün değerlendirmesini şu şekilde maddeleştirebiliriz:

1- İslam Tarihi boyunca birçok kimse tarafından takdirle anılan, hıfzı, zekâsı, fıkhı, takvası ile birçok alimin övgüsüne, birçok hadisçinin ta'diline muhatap olan Ebu Hanife, aynı zamanda, hadis bilgisinin zayıflığı, hıfz ve zabt yetersizliği, hadis ve sünnete muhalefet, rey ve kıyası çok kullanma, mürcieden olma gibi ithamlarla cerhe tabi tutulmuştur.

2- Bu cerh ve tenkitler bazı istisnalar dışında, genellikle hadisçilerden gelmiştir.

3- Yöneltilen cerhler, umumiyetle gerekçesiz olup, müphem ve gayr-ı müfesserdir.

4- Cerhedenlerin çoğu Şafiî mezhebine mensup olup, Ebu Hanife'ye karşı tutumlarında mezhep asabiyeti önemli rol oynamıştır. Hicrî 8. asırdan itibaren bu durumun nisbeten değiştiği gözlenmektedir. Nitekim, bu dönem­de Ebu Hanife'den övgüyle söz eden veya hakkında menâkıb kitapları ya­zan, Zehebî, İbn Hacer el-Askalânî, İbn Hacer el-Heytemî, Süyûtî gibi alim­ler Şafiî mezhebine mensupturlar.

5- Hicrî 3. asrın ortalarına kadar, Ebu Hanife hakkında konuştuğu bil­dirilen alimlerin birçoğundan, lehinde ve aleyhinde çelişkili değerlendirme­ler nakledilmiştir. Ebu Hanife'nin muasırı olan veya ona çok yakın bir dö­nemde yaşamış bulunan alimlerden Ebu Hanife aleyhine nakledilen sözleri ihtiyatla karşılıyoruz. Bunların cüz'î bir kısmının akranlar arasında görülen münâferet, hased vb. şahsî sebeplerle [1563]veya anlayış farkına istinaden söylenmiş sözler olarak sıhhati kabul edilse bile, büyük bir bölümünün on­lar adına sonradan uydurulmuş olduğu kanaatındayız.[1564]  Mezhep asabiyetinin belirginleşmediği, hadiscilerin bir ekol olarak tam teşekkül etmediği bir dönemde, bir kısmı bu rengi taşıyan, bir kısmı o insanların ağzına ya­kışmayacak çirkinlikte olan bu sözlerin sıhhatinden şüphe etmemek müm­kün değildir. Ebu Hanife aleyhinde konuştuğu bildirilen Abdullah b. Müba­rek ve Veki1 b. Cerrah'ın onun ashabından olması, hatta İmam Muhammed gibi en gözde talebesinin bile buna âlet edilmesi, görüşümüzü kuvvetlendir­mektedir.

6- Hadisçiler tarafından Ebu Hanife'ye yöneltilen cerhler dikkate alı­nırsa cerh ve ta'dil işleminin iki tarafı da kesen bir kılıç gibi zaman zaman keyfî uygulamalara konu olduğu görülmektedir. Nitekim böylesine etkili bir silaha sahip olduklarının bilincinde olan bazı hadisçiler, fazla izaha gerek görmeden "falanca zayıf, "filanca metruk", "falan kimse sika değil" gibi mücerret ifadelerle bazı ravileri mahkum etmede aceleci davranmışlardır. Sonradan, onların bu müphem cerh tabirleriyle neleri kasdetmiş olabilecek­leri konusunda uzun uzadıya tahminler yürütülmüştür.[1565]




[1563] Zehebî bu konuda şöyle der "Akranların birbirleri aleyhindeki sözleri, özellikle bunlar mezhep farklılığı, hased gibi sebeplere bağlı bir düşmanlıktan neş'et etmişse, hiç bir değer taşımaz. Bun­dan Allah'ın koruması dışında kimse kurtulamamıştır. Nebiler ve sıddîkler haricinde ehlinin bun­dan salim olduğu hiçbir asır bilmiyorum. İsteseydim bu konuda kitaplar dolusu örnekler verirdim. (Mîzânü'l-l'tidal, I, 111). Aynı dönemde yaşamış alimlerin birbirleri aleyhindeki sözlerinin cerh açısından bir değer taşımadığı konusunda geniş bilgi için bkz. Câmiu Beyâni'1-İlm, II, 150-163 ve er-Ref u ve't-Tekmîl, 409-432.

[1564] Bu kanaatimizi teyid eden birçok örnek ve tenkidi için bkz.Te'nîbu'l-Hatîb.  32 vd.

[1565] Dr. İsmail Hakkı Ünal, İmam Ebu Hanife'nin Hadis Anlayışı Ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 264-265