๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ => Yaşamdan Seçmeler => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 09 Mart 2017, 00:45:52



Konu Başlığı: Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım hadisi, ayetlere aykırı mı?
Gönderen: Sefil üzerinde 09 Mart 2017, 00:45:52
Sen olmasaydın alemleri yaratmazdım hadisi, ayetlere aykırı mı?

- Önce şunu belirtelim ki, “Levlake” hadisinin manası sahih olmakla beraber hadis kriterlerine göre bir mesnedi tespit edilememiştir.

- Bununla beraber, bu hadisin manası,  söz konusu ayetlerle bir çelişki teşkil etmez. Çünkü, ayetlerde insanların faydasına olan varlıklardan söz edilmesi, insana bakan nimet ciheti itibariyledir.

Mesela: Bakara suresinin 29. ayetinde yeryüzünün insanlar için olduğunun vurgulanması, insanın istifadesi cihetiyle nazara verilmiştir. Yoksa yeryüzü yalnız insanlar için yaratılmış olduğu anlamına gelmez. Çünkü, her şeyden önce yer dahil bütün varlıklar Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerini dışa yansıtmak için var edilmiştir.

Dolayısıyla, “Levlake” hadisi bu ayetle çelişmez. Çünkü, bu konuda Hz. Muhammed’in yüksek bir kakama oturtulmasının asıl sebebi, onun manevi şahsiyetidir. Manevi şahsiyeti ise, Kur’an ve sünnetle özdeşleşir.

Buna göre, Hz. Muhammed’in varlığın sebebi olarak gösterilmesi de, onun Allah’ın kâinat çapında tezahür eden isim ve sıfatlarının tecellilerini insanlara anlatan bir muallim olmasıdır.

- Kâinatın -iç içe geçmiş- iki hikmet için yaratılmış olduğunu düşünmekte mantık açısından bir sakınca yoktur. Allah bir taraftan asıl hikmet ve gerçek illet olan “kendini tanıtmak” istediği için, diğer taraftan bu tanıtma işini en güzel yapan Hz. Peygamberin yüzsuyu hürmetine yarattığını söylemek, yine aklen bir sakınca taşımamaktadır.

- Demek ki, kâinatın yaratılmasının asıl hikmeti, asıl maksadı, gerçek hedefi, hakiki ille-i gaiyesi Rabbimizin kendini tanıtmak istemesidir. Bunu ikinci derecede takip eden bir hikmet, bir maksat da  Allah’ın ilminde, bu kâinatın Allah’a olan şahadetini, kudret ve ilmine olan delâletini  en güzel anlatacak olan Hz. Peygamberin yaratılacak olmasıdır.

- Bu konuda meşhur olan “Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım” manasındaki hadistir.

- Aynı mantık formülünün Zariyat:56. ayeti için de geçerlidir. İnsanların ve cinlerin sırf Allah’a kulluk etmelerinden maksat, kâinat çapında tecelli eden isim ve sıfatlarını tanımak, iman etmektir. Çünkü, İbn Abbas’ın dediği gibi, bu ayette yer alan “ibadet” kavramından maksat “marifettir”, Allah’ı tanımaktır. Ameli kulluk daha sonra gelir.

İşte kâinat çapında Allah’ın varlığını, isim ve sıfatlarını tanıtan Hz. Muhammed olduğuna göre, bu iki ifade birbirini tamamlar mahiyettedir.

- İkinci bir nokta: Kâinatın yaratılış gayesi, yüce yaratıcının varlığı ve birliğini tanıtmak ve onun hak mabud olduğunu gönüllere nakşetmektir. Özellikle şuurlu varlıktan cinlerin ve insanların sırf bu görevle yükümlü tutulduğunu “Ben cinleri ve insanları sırf beni tanıyıp yalnız bana ibadet/kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat, 50/56) mealindeki ayetten anlamaktayız.

Bu hadisin manasının doğruluğunu şöyle açıklayabiliriz: Allah kendini özellikle şu iki kitapla tanıtmak istemiştir:

a. Ontolojik vahyin eseri, hârika bir nizam ve âhengin örgüsü olan kâinat kitabı.

b. Diğeri ise, bu kâinat kitabının ezelî bir tercümanı ve tefsiri olan ve bütün semavî kitapların esaslarını ihtiva eden Kur’an-ı kerim.

İşte gerek kâinat kitabı olsun, gerek Kur’an olsun, Hz. Muhammed (asm) gibi bir muallim olmaksızın, tamamen anlaşılmasının mümkün olmadığı bir gerçektir. Halbuki anlaşılmaz bir kitap -ne kadar güzel olursa olsun- onu anlatan, açıklayan bir muallimi yoksa, o kitabın manasız bir tomar kağıttan farkı kalmaz.

İşte hadiste, Allah’ın en büyük tarifçisi/tanıtıcısı olan bu iki kitabın yegâne muallimi olan Hz. Muhammed (asm)’in “şahsiyet-i Muhammediye” denilen bu unvanı dikkatlere sunulmuştur.

Bu açıdan bakıldığında, her şeyin şahsiyet-i Muhammediye için yaratıldığını söylemekte bir beis yoktur. Bu sebeple, ortada şaşkınlığa yol açan bir durum söz konusu değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet