> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Yaşamdan Seçmeler > Neden Kur'an dili Arapça'dır?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Neden Kur'an dili Arapça'dır?  (Okunma Sayısı 328 defa)
18 Nisan 2017, 14:04:11
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 18 Nisan 2017, 14:04:11 »



Neden Kur'an dili Arapça'dır?

Bu konuda detaylarla birlikte bir şeyler yazmak “soru-cevap” sitilimizi aşar, kitap yazmak veya uzunca bir makale yazmak icap eder. Bu sebeple, -bildiğimiz kadarıyla- bu konunun anlaşılmasına katkı sağlayacak bazı noktalara dikkat çekmekle yetineceğiz.

a. Kur’an’ın kendisine vahiy olarak indiği peygamber(a.s.m)’in dili Arapça idi. Bir insan olarak Hz. Muhammed(a.s.m)’e Kur’an başka bir dilde inseydi elbette onu anlayamayacaktı. Tebliğ ve teybinle/açıklamakla görevli olan peygamberin(a.s.m) anlamadığı bir kitabı başkasına tebliğ ve açıklaması mümkün olabilir miydi?

“Biz her peygamberi, kendi milletinin lisanı ile gönderdik, ta ki onlara hakikatleri iyice açıklasın.”(İbrahim, 14/4),

“Eğer biz Kur’ân’ı yabancı bir dille gönderseydik derlerdi ki: 'Neden, onun âyetleri açıkça beyan edilmedi? Dil yabancı, muhatap Arap! Olur mu böyle şey?' ” (Fussilet, 41/44)
mealindeki ayetler bu gerçeğe dikkat çekmiştir.

b. Kur’an, Allah’ın diğer kitap ve suhufları gibi elbette belli bir yerde, bir muhitte, bir çevrede gelmek zorundaydı. Yani, bütün insanlara birden hitap edecek şekilde, bütün dillerde birden gökten yağar gibi yeryüzüne inmesi sünnetüllaha aykırıdır. Söz gelimi İbranice konuşanlara Tevrat o dilde geldiği gibi, Kur’an’ın da ilk muhatapları olan Araplara Arap lisanıyla gelmek durumundaydı.

c. Kur’an-ı hakim, diğer semavî kitaplardan farklı olarak ifade tarzıyla, lafzıyla da bir mucize olmasıdır. İlk muhatapları olan Araplarca, Kur’an’ın bu harika belagatı, eşsiz fesahati,  benzersiz bedî’ sanatının anlaşılması için, ilahî hikmet tarih içersinde Arapça’ya –diğer dillerden farklı- bir özellik, bir genişlik, kazandırmıştır. Bu bağlamda Arapları da ümmi bir millet olarak hazırlayıp, tarihî iftihar tablolarını yazıya dökemedikleri için hafızalarına yazmak zorunda bırakmıştır. Tarihlerini kafalarına kazımak için veciz sözler, kinaye, mecaz, istiare, teşbih gibi bedi dil sanatlarını kullanmak mecburiyetinde kalmışlardır.

Bu sistem Araplarda şiir ve belagatı insanlık camiasında eşsiz bir zirveye taşımıştır. Bu husus, Arapların Kur’an’ı beşer üstü bir kelam olduğunu anlamalarını sağlamıştır. Bu sebepledir ki, yüz binlerce insan Kur’an’ın belagatına secde etmek zorunda kalmıştır. Büyük çoğunluğu Kur’an’ın bu eşsiz üslubu karşısında fazla dayanamayıp İslam dinine girmiştir. Siyasî, sosyal, kültürel, ekonomik gibi sebeplerden ötürü, İslam’ın hakikatlerine kulağını kapayanlar bile Kur’an’ın bu eşsiz ifade tarzının güzelliğini itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Babalarının dinlerini terk etmeme adına bu mucizeye “sihir” demekle işin içinden sıyrılmaya çalışmışlardır.

Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, Kur’an’ın Arapça olarak inmesinin bir hikmeti de -aklî / manevî ve lisanî bir mucize olan Kur’an’ın harikalığını yansıtma kabiliyetinde olan- Arapça dilinin bu özel konumudur.

d. Hikmet açısından önemli bir husus da şu olabilir ki; evrensel bir vahiy olan, bütün insanlara hitap eden, kıyamete kadar yürürlükte olmaya devam eden Kur’an’ın kullandığı lisanın konumu büyük önem arz eder. Sözcüklerinin değişik manalara gelebilecek şekilde  geniş kapsama, az sözle çok manaları ifade edebilecek şekilde veciz üsluba, mecaz ve hakikati, mantık ve mefhumu, delalet ve mazmunu, sarahat ve işaratı yansıtabilecek şekilde incelikleri barındıran, estetik sanata sahip olmasıyla Arapça –böyle cihanşümul bir vahiy olan- Kur’an’ın dili olmaya hak kazanmıştır.

e. Şunu da unutmamak gerekir ki, Kur’an hangi dilde gelseydi, aynı sualler onun için de geçerli olacaktı. Halbuki vahiy, mutlaka insanların kullandığı dillerden biriyle inmek durumundadır.  Bu ser-meşkle daha pek çok şey aşk edilebilir.

Cevap 2:

Bir ilahi kitap aynı anda bütün milletlerin dilinde gönderilemeyeceğine ve peygamber aynı anda bütün milletlerden çıkamayacağına göre bir dilin ve kavmin seçilmesi aklen zaruridir.

Peygamberimizin Araplar içinden gönderilmesinin ve Kur'an'ın Arapça olmasının milliyetçilikle ilgisi yoktur. Çünkü İslam menfi milliyetçiliği yani ırkçılığı yasaklar. Her millet ibadetler, haram- helaller ve Kur'an'ın öngördüğü ahkam dışındaki muamelerinde kendi örf ve kültürüne göre hareket eder, kendi geleneklerini yaşar. Diğer milletlerin Arap kültürünü yaşama zorunluluğu yoktur. Ama aynı dine mensup olmanın verdiği ilgiyle Müslüman milletlerin birbirini etkilemesi tabiidir.

İkinci bir husus, Kur'an'ın Arapça olmasını ve Hz. Peygamberin Arap milletinden çıkmasını takdir eden Allah'tır. Allah ise yaptıklarından dolayı kullara hesap vermez.

Kur'an'ın, her türlü dış etkiden masun kalan ve nahiv lisanı olan Arap diliyle gönderilmesinin sayısız hikmetleri vardır.

Bizi yaratan Allah, Kur’an-ı Kerimi Arapça olarak bize göndermiş. Elbetteki manasını öğrenmek için Türkçe, İngilizce gibi mealleri okumamız gerekir. Ancak namaz ibadetinde okuduğumuzda mutlaka aslından orjinalini okumalıyız. Çünkü onun aslı Arapça’dır. Allah Kur'an’ı Arapça olarak indirmiştir. Tercümesi Kur'an yerine geçemez.

Örneğin bir çekirdeğin aslını bozarak parçalara ayırsak, sonra da toprağa eksek ağaç olamayacaktır. Çünkü özellikleri kaybolmuştur. Bunun gibi Kur'an ayetleri, kelimeleri ve harfleri birer çekirdek gibidir. Başka dillere çevrilince özelliğini kaybedeceği için Kur'an olmayacaktır.

“Manasını anlamıyoruz” düşüncesine gelince, ister aslıyla isterse mealleriyle Kur'an'ın manasını anlamak ve onun hükümleriyle yaşamak, her Müslümanın görevidir. Zaten Kur'an anlaşılmak ve yaşanmak için gönderilmiştir. İngilizce bir kitabı bile anlamak için İngilizce öğrenen bir Müslümanın, Kur'anı anlamak için neden Arapça öğrenmediğini de bir düşünmek gerekir.

Ayrıca biz anlamasak da onun bize faydası vardır. Örneğin, dili tad alma özelliğini kaybetmiş bir insan yediği yemek ve gıdalardan faydalanamayacak mıdır?.. Kişinin dili tad almasa da yediği gıdalar gerekli organlarına gidecektir. Kur'an okumak da bunun gibidir. Aklı Kur'an'ın manasını anlamayan bir insan, onu ruhunun midesine atınca, aklı anlamasa da ruhunun diğer özellikleri onun manalarını alacaktır.

Diğer taraftan Kur'an'ın her harfine en az on sevap verileceği bildiriliyor. (Tirmizi, Sevabü'l-Kur'an, 16, 2912) Yüce Rabb’imizin (cc) lütfuna bakalım ki, Kur’an’ın her harfine en az on sevap veriyor. Kur’an’ı cuma, bayram, Ramazan, Kadir Gecesi gibi mübarek ve özel vakitlerde okuduğumuzda ise her harfine verilen sevap karşılığı bire yedi yüz hatta bire 700.000’e kadar çıkmaktadır. Meallerin mutlaka faydası var, ama hiçbir meal Kur'an yerine geçmeyeceği için, Kur'an'ın her harfinden alınan sevabı da alınamayacaktır.

Cevap 3:

İlk nazarda müminin, Allah’ına anladığı bir dil ile kulluk etmesi daha tabii ve temenniye şayan görünüyor; bunun için de en iyi vasıta ana dilidir. Fakat mesele incelendiğinde, farklı boyutlara ulaşmaktadır: Her şeyden önce dua ile namaz arasında açık bir ayırım yapmak icabeder. Namaz dışındaki duada mü'minin ihtiyaçlarını ve dileklerini Rabbine istediği dilde bildirmesi yasak değildir. Bu şahsi bir meseledir ve kulun, Halıkı ile olan vasıtasız münasebetleri ile ilgilidir. Buna mukabil namaz, kolektif ve umumi bir ibadettir ve namaza iştirak eden diğer mü'minlerin ihtiyaçları da dikkate alınmalıdır.

Namaz, prensip olarak ve tercihen cemaatle kılınır; tek başına (ferdi olarak) kılınan namaza müsaade vardır, fakat asla tercih edilmez, tercih cemaatle kılınan namazadır.

Şayet, İslamiyet herhangi bir bölgenin, ırkın veya milletin dini olsaydı, hiç şüphesiz sadece bu bölgenin, bu ırkın veya bu milletin dili kullanılabilirdi. Fakat, bütün ırklardan ve dünyanın bütün noktalarında oturan ve her biri diğerleri tarafından anlaşılmayan yüzlerce dili konuşan mü'minlere sahip, cihanşumul bir dinin icapları başka olacaktır. Mesela, Çince bilmeyen bir Türk Çin'e gittiğinde, sokaklarda bir takım Çince sesler işitecek ve onlardan hiçbir şey anlamayacaktır. Eğer bu sözler ezanın veya Allahü Ekber'in tercümesi ise, hiçbir şeyin farkına varamayacak ve mesela cuma namazını kaçıracaktır. (Çin'deki camiler, Türkiye'de minareleri ile kendini belli eden camilere hiç benzemez.) Aynı şekilde Türkiye'den geçen Çinli bir Müslümanın, (Türkiye'deki Müslümanlar kendi dilleriyle ibadet ettikleri takdirde) dindaşlarıyla ortak hiçbir tarafı olmayacaktır. Şu hâlde cihanşumul bir dinin bazı müşterek esasları olmalıdır. Bu konuda ezan ve kıraat, şüphesiz iki esas unsuru teşkil eder.

Beynelmilel kongre ve toplantılarda bu durumun bir örneği görülebilir. Mesela, Birleşmiş Milletler'de herkes kendi lisanını değil, Fransızca ve İngilizce gibi müsaade edilen dilleri kullanır. Umumun menfaati için hususi menfaat feda edilir.

Meselenin diğer bir cephesi daha vardır: Hiçbir tercüme, asla orijinalinin yerini tutamaz. Burada şu noktayı bilhassa belirtelim ki, İslam'dan başka hiçbir din, peygamberine gönderilen vahyin orijinaline sahip değildir. Bütün Hristiyanların, Yahudilerin ve Mecusilerin sahip olduğu dini kitaplar, tercümeler, toplamalar, vs.dir.

Şunu da unutmayalım ki, namazda kullanılacak pek az kelime vardır. Önce ezan ve kamet, sonra "Allahu Ekber", "Sübhane rabbiye'l-azim", "Sübhane rabbiye'l-a'la" gibi ifadelerin yanı sıra Fatiha suresi ve iki kısa sure. Hepsi bir sahifeyi aşmaz. Ve bu kelimelerin ekseriyeti herkesçe bilinir, bütün Müslümanların dillerine geçmiştir. O derece ki, çocuk veya namaza yeni başlayan biri, onları manalarıyla birlikte ve kendisini zahmetsiz ve büyük bir gayret sarfetmeden öğrenir. Bu ifadelerin manası bir defa öğrenilince, artık itiraza yer kalmaz.

Dünya işleri için lügatlar dolusu yabancı kelimeyi ezberleyenler, ebedi saadetin reçetesi olan ibadetlerimiz için Allah kelamından b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Neden Kur'an dili Arapça'dır?
« Posted on: 25 Nisan 2024, 12:34:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Neden Kur'an dili Arapça'dır? rüya tabiri,Neden Kur'an dili Arapça'dır? mekke canlı, Neden Kur'an dili Arapça'dır? kabe canlı yayın, Neden Kur'an dili Arapça'dır? Üç boyutlu kuran oku Neden Kur'an dili Arapça'dır? kuran ı kerim, Neden Kur'an dili Arapça'dır? peygamber kıssaları,Neden Kur'an dili Arapça'dır? ilitam ders soruları, Neden Kur'an dili Arapça'dır? önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes