> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Yaşamdan Seçmeler > Kredi kartlarından gelen büyük tehlike
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kredi kartlarından gelen büyük tehlike  (Okunma Sayısı 312 defa)
01 Mart 2017, 21:17:17
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 01 Mart 2017, 21:17:17 »



Kredi kartlarından gelen büyük tehlike

Günümüzde giderek daha da câzîb hâle getirilen kredi kartı ile alım imkânlarının, mıknatıs gibi nefisleri kendine sürüklediğini ve çektiğini görüyoruz. Bu derece rağbet edilmesinin ve rahatça kullanımının en büyük sebeplerinden birisi; “fâize bulaşmadıkça dînen bir sakıncası yok” diye salık verilen beyânlar ve gösterilen ruhsatlar olduğunu, muhâtâb olduğumuz suâllerden anlıyoruz.Acaba, fâize bulaşılmasa da, âhiretimize bakar bir sakıncası gerçekten yok mudur?Bu husûstaki sakıncaları ve ihtarları izâh etmeden evvel belirtelim ki; yazımızın kapsamı ‘yalnızca’ kredi kartı kullanan tüketicilerdir, yoksa kredi kartının temâs ettiği her alanı izâh etmek değildir.Evet, fâiz’i zikreden ve sözleşmelerine fâiz şartını koyan bankaların bu sözleşmelerini, akidlerini imzâlamanın ve bu bankaların kredi kartlarını kullanmanın uhrevî sıkıntıları var.Birçok dindâr kardeşimizin, “yaptığım harcamaların tamâmını hesap kesim târihinde ödüyorum, fâize girmediğim için de bir mahzûru olmuyor” diyerek, “hesap kesim tarihinde fâiz işlettirmeden tamamını öderseniz, dînen bir sakıncası olmaz”  diyenlere istinâd ile bu kartları te’min ettiğini ve kullandığını müşâhede ediyoruz.Derslerimizde, sohbetlerimizde bu sûallerin sorulmasından da anlıyoruz ki; dünyevî birkaç kolaylığına veya menfaatine temâyül edip, uhrevî sakınca ve zararlarını bilmediği için kullanan çok sayıda kardeşlerimiz var.Hepimiz biliyoruz ki, fâiz’in (ribâ) haram oluşu nass-ı Kur’ân ile sâbittir.Evet, fâiz yemediğimizi veya vermediğimizi düşünüyorsak da, fâiz’in ne derece menfûr bir şey olduğunu ve bu zamanda herşeye buhar gibi sirâyet edebildiğini unutmamamız lâzımdır. Zirâ Mü’min olan bir kimse, necis hükmünde olan bir şeyi elbette yemez ve yemediği gibi, üstüne dahi bulaşsın istemez.İhtâr-ı Nebevî’ye dikkat edelim:حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ: أَخْبَرَنِي عَوْنُ بْنُ أَبِي جُحَيْفَةَ، قَالَ: رَأَيْتُ أَبِي اشْتَرَى حَجَّامًا، فَأَمَرَ بِمَحَاجِمِهِ، فَكُسِرَتْ، فَسَأَلْتُهُ عَنْ ذَلِكَ قَالَ: «إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْ ثَمَنِ الدَّمِ، وَثَمَنِ الكَلْبِ، وَكَسْبِ الأَمَةِ، وَلَعَنَ الوَاشِمَةَ وَالمُسْتَوْشِمَةَ، وَآكِلَ الرِّبَا، وَمُوكِلَهُ، وَلَعَنَ المُصَوِّرَ»[1]Ebu Cuheyfe radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kan mukâbilinde alınan semenden, köpek semeninden, fuhûş kazancından men etti. Dövme yapanı, dövme yaptıranı, fâiz yiyeni, fâiz yedireni ve musavvirleri lânetledi.”“Fâiz, Kur’ân-ı Kerîm’in üzerinde ısrarla durduğu belli başlı haramlardan biridir. Almak, vermek, fâiz akdinde kâtiplik, şâhitlik vs. hepsi haramdır.” [2]Fâiz alanlar ve verenlerle birlikte, musavvirler de yâni sözleşmeleri yazanlar, tertip edenler, düzenleyenler de zikredilmiş ve hatta buna şâhitlik edenlere, kefîl olanlara kadar herkes Resûlullah’ın aleyhissalâtu vesselâm “lânet edilenler” tehdidinin altına girmiştir. Dikkat ediniz, bu hadis Sahîh-i Buhârî ve Sünen-i Ebû Dâvud kaynaklıdır.Fâiz sözleşmelerini ve akidlerini düzenleyen kâtipler dahi bu azîm tehdîdde kalır da, imzâ atanlar hiç kurtulabilir mi?Bu fâiz sistemini işletenlerin muhâtâbı, hangi maksadla olursa olsun, o imzâyı atacak olanlar değil midir?O halde, “Biz fâize girmiyoruz ki” diyerek, Allah’ın celle celâluhu râzı olmadığı şeylere temâs etmekten çekinmeyen yâni, Cenâb-ı Hakk’ın celle celâluhu  men’ ettiğini kâbul edenlerle ve haram kıldığına sözleşmelerinde yer verenlerle işbirliği yapmaktan kaçınmalı ve bu hadisin dehşetli zecrine veya zılline mazhâr olmamalı.Mes’elenin diğer bir vechi ise; fâiz ile iştigâl eden bu müesseselerin güçlendirilmesi, kazançlarına destek olunmasıdır. Sizler onların müşterileri olduğunuz müddetçe, fâiz ödemiyoruz diye düşünseniz dahi, bu bankalar, alışveriş yaptığınız yerlerden aldıkları komisyonlarla veya gecikmeli ödeme sebebiyle tuttukları paralarla, fâiz işlerinde servetlerini arttırıyorlar! Ve buna da direk veya dolaylı olarak ve’sile olmaktan şiddetle kaçınmak lâzım geliyor.Diğer bir husûs ise, “hesap kesim tarihi geldiğinde, harcamalarımın tamamını ödüyorum ve fâiz işlettirmiyorum” diyerek, kazancı fâiz üzerine kurulu bir sermayeden alınan kredi kartlarıyla, gıda ve taam gibi şeylerin de alınıp boğazdan geçirilmesidir…Bilirsiniz ki, fıtratımız yediklerimizle (de) şekillenir.Nasıl ki güneşin ziyâsı mevcûdata temâs eder ve şeffaf şeylerin bâtınına kadar girer, aynen öyle de yediğimiz şeyler de yalnızca bedenimize dağılmakla kalmaz, kalbe, ruha ve fıtrata sirâyet ederek mânevî âlemimize de te’sîr eder.Kazancımıza ve nasıl kazandığımıza dikkat ettiğimiz kadar, boğazımızdan geçirdiklerimizin mâhiyetine ve hangi yollarla mutfağımıza girdiğine de azamî dikkat etmemiz elzemdir.Nasıl yapıldığından ve hazırlandığından emin olmak için helâl gıda sertifikâlarını arayan gözlerimiz, satın almanın da sıhhatini dikkatlice aramalıdır.Bu gibi kartları kullananların, hesap kesim tarihine kadar yaptıkları alış verişlerinin meblâğları, kazancı fâiz üzerine kurulu olan banka tarafından ödeniyor. Yâni siz ekmekten, sütünüze kadar satın alıp, hesap kesim tarihinde tamamını ödemeyi düşünürken, banka, aldıklarınızın tutarını  sizin bedelinize karşı tarafın hesabına ödüyor. Siz de hesap kesim tarihi gelinceye kadar, fâizin karıştığı yiyeceklerinizi  evinizde, evlâtlarınızla birlikte boğazlarınızdan geçiriyorsunuz. Hesap kesim tarihi geldiği vakit ödüyorsunuz ödemesine de, “yedikleriniz çoktan boğazınızdan geçti ve cism-i bedeninize dağıldılar”.Sonradan ödüyor olmanız, önceden yediğiniz taamların içine karışan bu fâizleri temizlemiyor. Evet, “fâiz yemiyorsunuz ancak fâiz verenden ve yiyenden yiyorsunuz” bu cihette hakikat oluyor.Ve dikkat ediniz ki,حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيل ابْنُ عُلَيَّةَ، حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ أَبِي هِنْدٍ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي خَيْرَةَ، عَنْ الْحَسَنِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ  لَيَأْتِيَنَّ عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ لَا يَبْقَى مِنْهُمْ أَحَدٌ إِلَّا آكِلُ الرِّبَا فَمَنْ لَمْ يَأْكُلْ أَصَابَهُ مِنْ غُبَارِهِ[3]Ebu Hüreyre (Radıyallahu Anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtû vesselâm buyurdular ki: "İnsanlar öyle bir devreye  ulaşacak ki, o zamanda ribâ (fâiz) yemeyen kalmayacak. Öyle ki, (doğrudan) yemeyene (dahi) tozu ulaşacak. (Bir rivayette "... buharı ulaşacak")Bu zamanda fâizden kaçınmanın mümkün olamadığı şartlarda temas başka, zarûret olmadığı halde gidip, bilerek temas etmek daha başkadır!Bu nedenle, takvâmıza ve mâneviyatımıza bakar böyle ehemmiyetli husûsları nazar-ı dikkate almak ve hayat tarzımızı da ona göre şekillendirmek, âhiretimizin ve ebedî hayatımızın menfaatinedir.Bu husûsa i’tirâz ederek, bankaların esnaflara hemen ödeme yapmadığını dillendirenler oluyor!Kıymetli kardeşlerim, evvelen fâiz’i açıkça zikreden ve fâiz şartını sözleşmelerine yazan bir bankanın bu akdini imzâlamanın hadis ile zecrini yukarıda kaydetmiştik, bunu unutmayalım.Sonrasında ise, hayat-ı içtimâiye’den biliyoruz ki; anlaşmalı komisyon kabulü ile ertesi günü alışverişlerinizin tutarını karşı tarafa ödeyen bankalar ve bu sistem ile çalışan ziyâdesiyle firmalar, alışveriş merkezleri ve ticârethâneler var.Bunların hâricinde ise, karşılıklı anlaşmaya göre bir hafta ile kırk gün arasında gecikmeli ödeme yapan bankaların da olduğunu biliyoruz. Bu durumda, alışveriş yaptığımız yerlerin banka ile olan anlaşmasını yâni ödeme sürelerini nereden ve nasıl bileceksiniz ki, denk getirebilesiniz!?Ve farz-ı muhâl olarak denk getirildiğini düşünelim, ödemeyi bankaya yaptığınıza göre, helâl paranızı fâizli kazanç havuzuna bırakacak ve o havuzdan çıkan para ile yedikleriniz ödenecektir. Yukarıda kaydettiğimiz hadis bu mânâya da işâret ediyor.Kutub-i Sitte’deki izâhı aynen kaydedelim:“Aliyyu’l-Kâri’ye göre, hadis şu mânâyı ifâde eder. ‘Öyle bir zaman olacak ki, bu devrede kişi, bilfarz, hakîki fâizden kaçınsa bile, dolaylı şekilde gelecek fâiz bulaşmalarından kendini kurtaramayacaktır.’Bu hadis nokta-i nazarından, muâmelâtının esası fâize dayanan banka dâhil, bütün benzer müesseseler mevzuunda mümin müslümanların dikkatli olmaları gerekir. Şu veya bu mülâhaza ve gerekçelerle bulaşmak zorunda kalınan veya bulaşmak zorunda kalındığı zanniyle bulaşma şıkkı tercih edilen ‘fâiz’li muâmelelere, hiçbir sûrette kesin bir ifâde ile ‘fâiz değildir’ veya ‘câizdir’ diye fetvâ vermemek gerekir. Fetvâ, büyük mes’ûliyet işidir. Dâima ihtiyat şıkkını tercîh etmek en muvâfıkıdır.İslâm ulemâsının ittifakla benimsediği umûmî bir prensip mevcuttur. ‘Bir mes’elede helâl ve haram ihtimâli beraberce var ve fakat birini tercîhe karîne yok ise, ihtiyâten haram olma (olasılığı olan) şıkkı esas alınır.’ Yâni şüpheli şeylerden kaçınmak esastır.”Evet,“Şüpheli şeylerden içtinâb, takvâdır.” [4] diye bildiriyor Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu vesselâm.Hassân İbn Ebî Sinan şöyle demiştir:حَسَّانُ بْنُ أَبِي سِنَانٍ: مَا رَأَيْتُ شَيْئًا أَهْوَنَ مِنَ الْوَرَعِ دَعْ مَا يَرِيبُكَ إِلَى مَا لَا يَرِيبُكَ[5]“Vera’dan daha kolay (rahat) bir şey görmedim. Seni şüphelendiren şeyi bırak, şüphelendirmeyeni al.”İşte istikâmet ve takvânın yoludur ki; iki cihânda kalp te rahat olur, vicdan da…Nüfûsun ekseriyet-i mutlakâsının Müslüman olduğu memleketimizde, biraz gayret ederek ve kardeşlerimizi de uyandırmak ile bu fâiz kurumlarından milletimizi ve ehl-i îmân’ı kurtarmak pek âlâ mümkündür.Hem günümüzde İslâmî usüllerle faaliyet gösteren bankaların da varlığı, bu fâiz işletmelerine olan zorunlu bağımlılığı ortadan kaldırmaktadır. Gaflet edip, alttaki hadisde zikredilenlerden olmamalı…حَدَّثَنَا آدَمُ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي ذِئْبٍ، حَدَّثَنَا سَعِيدٌ الْمَقْبُرِيُّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، عَنِ النَّبِيِّ ﷺ قَالَ: " يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ، لَا يُبَالِي الْمَرْءُ مَا أَخَذَ مِنْهُ، أَمِنَ الْحَلَالِ أَمْ مِنَ الْحَرَامِ "[6]“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi aldığının helâlden mi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kredi kartlarından gelen büyük tehlike
« Posted on: 25 Nisan 2024, 06:37:36 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kredi kartlarından gelen büyük tehlike rüya tabiri,Kredi kartlarından gelen büyük tehlike mekke canlı, Kredi kartlarından gelen büyük tehlike kabe canlı yayın, Kredi kartlarından gelen büyük tehlike Üç boyutlu kuran oku Kredi kartlarından gelen büyük tehlike kuran ı kerim, Kredi kartlarından gelen büyük tehlike peygamber kıssaları,Kredi kartlarından gelen büyük tehlike ilitam ders soruları, Kredi kartlarından gelen büyük tehlikeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes