๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ => Yaşamdan Seçmeler => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 09 Mart 2017, 00:43:09



Konu Başlığı: Kehf 86’ın, Zülkarneyn'in gözünden tasvir edildiğini nereden anlıyoruz?
Gönderen: Sefil üzerinde 09 Mart 2017, 00:43:09
Kehf 86’ın, Zülkarneyn'in gözünden tasvir edildiğini nereden anlıyoruz?

a) Ayette “vecedeha tağrubu- Zulkarneyn onu/güneşi batıyor olduğunu buldu/gördü” ifadesinde “Vecede=görme” fiili, Zulkarneyn’e isnat edilmek suretiyle bu görüntünün onun bakış açısına göre olduğuna işaret etmek üzere kullanılmıştır.

b) Ayette Zulkarneyn’in “güneşi bulanık bir suda/kara bir balçıkta batıyor güdü” mealindeki ifadeden sonra ayette yer alan “ve vecede indeha kavmen=orada bir millet/kavim/topluluk buldu” mealindeki ifadeden de bu görülen suyun küçük bir pınar, bir su gözeneği olmadığına işaret etmektedir. Çünkü, koca bir topluluğun/bir kavmin küçük bir su gözeneği etrafında yerleşmeleri ve orada hayat sürmeleri -nüfusun kalabalığı ve coğrafyanın küçüklüğü bakımından- mümkün değildir.

Demek ki burası bütün müfessirlerin dediği gibi, büyük atlas okyanusudur.

Buna göre, güneş batarken uzaktan denizin içine batar gibi kaybolmuştur. Bazen bir dağın arkasında batar, bazen bir denizin son noktasında batar..

Bütün bu batışlar insanların bakış açısına göredir.

c) Kur’an’ın bazı yorumları ayetin içinde açıkça yer almasa da genel olarak İslam’ın ruhuna, Kur’an’ın başka ayetlerindeki ifadelerin gösterdiği gerçeklere uygun yapılmak zorundadır. “Ne güneş aya kavuşabilir, ne gece gündüzün önüne geçebilir. O gök cisimlerinden her biri, birer yörüngede akar, durur..." (Yasin, 36/40) mealindeki ayette güneşin diğer gök cisimleri gibi kendine ayrılmış hususi yörüngesinde döndüğünü ifade edilmiştir.

Bu gerçeğe bakılınca, güneşin gökteki yörüngesinden çıkıp yerdeki bir çamurlu gözeneğin içine girip kaybolması ne ilmen ne de aklen mümkündür. Demek ki ilgili ayette, Zulkarneyn’in bakış açısına göre yapılmış bir tasvir söz konusudur.

d) Kur’an’ın kırk yönden mucize olduğu bilinmektedir. Doğru çıkmış pek çok gaybi haberler yanında, evrensel ahlaki dersleri, bilimsel keşiflerin tasdik ettiği gerçekleri ve benzeri yönleriyle Allah’ın kelamı olduğu bilinen Kur’an’ın kapalı bir ifadesini gördüğümüzde mümkün olan bir manaya hamletmek insaf ehlinin görevidir.

e) Kur’an belagati istiare, teşbih ve mecaz gibi edebi sanatlar üzerine kuruludur. Onun için bu ayetin bu tarafına da bakmak gerekir.

Bu bakış açısını Bediüzzaman hazretlerinden dinleyelim:

....Evet Kur'an-ı Hakîm'in mu'cizane belâgat-ı ifadesi bu cümle ile çok mesaili ders veriyor:

Evvelâ: Zülkarneyn'in mağrib tarafına seyahatı, şiddet-i hararet zamanında ve bataklık tarafına ve Güneş'in gurub âvânına ve volkanlı bir dağın fışkırması vaktine tesadüf ettiğini beyan etmekle, Afrika'nın tamam istilâsı gibi çok ibretli mes'elelere işaret eder.

Malûmdur ki: Görünen hareket-i Şems, zahirîdir ve Küre-i Arz'ın mahfî hareketine delildir; onu haber veriyor. Hakikat-ı gurub murad değildir.

Hem çeşme, teşbihtir. Uzaktan büyük bir deniz, küçük bir havuz gibi görünür.

Hararetten çıkan sis ve buharlar ve bataklıklar arkasında görünen bir denizi, çamur içinde bir çeşmeye teşbihi ve Arabça hem çeşme, hem Güneş, hem göz manasında olan عَيْنٍ kelimesi, esrar-ı belâgatça gayet manidar ve münasibdir.” (Lem’alar, 107-108)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet