> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Yaşamdan Seçmeler > Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu?  (Okunma Sayısı 769 defa)
19 Nisan 2017, 20:21:24
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 19 Nisan 2017, 20:21:24 »



Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu?

Kur'ân'da "Sünnet" (hıtan) ile ilgili bir âyet bulunmamakla birlikte, Müslümanlığın simgesi olarak kabul edilmiştir.

Geçmişi Hz. İbrahim'e kadar varan sünnet, câhiliye devri Arapları arasında da devam edegelen bir âdetti. Araplarda hem kadın hem de erkekler sünnet edilirdi. Erkeğin sünneti için "hıtan" kadınların sünneti için "hafd" kelimesini kullanmaktaydılar. Ancak "el-hıtanan" ifadesi (ilgili organdaki) sünnet edilen yer anlamına hem kadın hem erkek için müşterek kullanılır. Bunların birbirine değmesi gusulü gerektirir (Buhârî, Gusl, 28; Müslim, Hayz, 8; Ebu Davud Tahare, 81, 83).Rivâyete göre sünnet, Hz. İbrahim'in seksen yaşlarında kendine tatbikiyle başlamıştır. Bir rivayete göre İbrahim (a.s)'ın Kur'ân'da sözedilen bazı kelimelerle sınanması (el-Bakara, 2/124) temizliğe dair sorularla olmuştur. Bunların vücûda dair olanları sünnet olmak, koltuk altı ve kasık kıllarının kesilmesi, su ile istinca ve tırnakların kesilmesi gibi hususlardı.Sünnet olmak insanın fıtratından kaynaklanmaktadır: "Doğuştan insan ruhuna yakışan hususlardan bir kısmı şunlardır: Ağzı su ile yıkayıp çalkalamak, buruna su çekmek ve temizlemek. Bıyıkları kesmek (veya kısaltmak), tırnakları kesmek, koltuk altının kıllarını gidermek, etekteki kılları gidermek ve sünnet olmak." (Buhâri, Libas, 51, 63, 64; Müslim, Tahare, 49; Ebu Davud, Tereccül, 16; Tirmizi, Edeb, 14).Hz. İbrahim'in seksen yaşlarında Kaddüm köyünde sünnet olduğu rivayet edilir (Buhâri, Enbiyâ, 8; Müslim, Fedâil, 151; Müsned-i Şamiyyin, I, 88). Ebu Hureyre'den gelen bir rivayette "Kaddüm" yerine "kadum" ifadesi kullanılmıştır ki o zaman ifade "bir marangoz aleti olan keserle sünnet oldu" anlamına gelmektedir. Ayrıca onun yetmiş veya yüz yirmi yaşlarında olduğu da rivayet edilmiştir. Hz. İbrahim sünnet olmuştur. İsrailoğulları arasında câri olan Tevrat'ın hükmü de böyle idi. İsa (a.s)'ya kadar böyle devam etmişken sonradan Hristiyanlar bu âdeti bozmuş ve "hıtan", kalbin guffesini (kalbi bürüyen perdeyi) atmaktır, şeklinde yanlış bir yorumla sünneti bırakmışlardır (Tecridi-Sarin Tercümesi, IX / 112).Başka bir rivayette de şöyle denilmektedir:"Hiç kuşkusuz ilk misafir edinen, ilk defa don giyen ve ilk kez sünnet olan Hz. İbrahim'dir." (Muvatta, Sıfatu'n-Nebî', 4).Sünnet olmak ondan sonra bütün peygamberlerde ve onlara uyanlarda devam etmiş, Peygamberimiz (s.a.s) peygamber olarak gönderilinceye kadar sürüp gitmiştir. Peygamberimiz (s.a.s) bir başka hadislerinde şöyle buyuruyorlar:"Dört şey var ki, bunlar peygamberlerin sünnetlerindendir. Sünnet olmak, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek." (Tirmizî, Ahmed b. Hanbel, Müsned,).Rivayete göre, peygamberlerin bazıları sünnetli olarak dünyaya gelmişlerdir. Bunların sayısı on-on yedi kadardır. İmam Suyuti bunlardan bir kısmını bir şiirle ifade etmiştir. Bunlar Adem, Şit, Nuh, Sam, İdris, Musa, Salih, Lut, Yusuf, Şuayb, Yunus, Süleyman, Yahya ve Hz. İsa (a.s)'dır. Şiirin sonu "Hatem"le biter ki maksat Hz. Peygamber (s.a.s)'dir. Hz. Peygamber (s.a.s)'in sünnetli doğduğuna dair (bk. İbn Haldun, Mukaddime, İstanbul 1970, II / 400; Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, İstanbul 1972, I / 59). Bazı rivayetlere göre ise doğumunun yedinci gününde dedesi bir ziyafet vererek onu sünnet ettirmiştir.İslam öncesi Arabistan'da sünnet bir Hijyen tedbiri olarak düşünülmüştür (M. Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İstanbul 1973, s. 291). Araplarda sünnet bir temizlik ve güzelleşme operasyonu olarak kabul edilir. Bundan dolayı sünnet karşılığında "taharet" kelimesi de kullanılmaktadır (Karslızade Cemalettin, Me'debetül-Hıtân, İstanbul 1252 H., s. 7).Atası Hz. İbrahim'in bu güzel geleneğini Hz. Peygamber (s.a.s) de devam ettirmiştir. "O, sünnet hükümdarı." olarak anılmıştır. Buhârî'nin vahyin başlangıcına dair kitabında Şam piskoposu İbnu'n-Natur'un bir ifadesine yer verir. Buna göre yıldızlara bakarak kehanette bulunmada mâhir olan Herakelias bir gece "hıtan melikinin zuhur ettiğini görür. Tam bu sıralarda Hz. Peygamber'in elçisi kendisine gelmişti. Elçinin kendisi de sünnetli idi". Olay sünnetin İslam'ın ilk müesseselerinden biri olduğunu göstermektedir.Hz. Peygamber (s.a.s), ileri yaşlarda Müslüman olanlara, seksen yaşlarında da olsalar"Üzerinizdeki (İslâm'ın hoşlanmadığı) fazla kılları temizle, traş et ve sünnet ol." buyururdu (Kenzul-Ummâl, I, 263).Usaym b. Kelib'in babasından, onun da dedesinden naklettiği rivâyete göre, dedesi demiş ki:"Peygamberimiz (s.a.s)'e geldim ve İslamiyeti kabul ettim. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurdular:'Kendinden küfrün kıllarını at ve sünnet ol.' " (Ahmed İbn Hanbel, III / 415; Ebu Davud, Tahare, 129).Sünnet olayı; "Bir canlıya acı çektirmek, ancak o canlıya yarar sağlar ve yarar canlıya çektirilen acıdan fazla olursa caizdir." şer'i kaidesine dayanmaktadır.Sünnetin hangi yaşlarda yapılacağına dair ortak bir görüş yoktur. Bölgelere göre yedi günlükten on üç yaşına kadar değişmektedir. Çocukların büluğa ermeden sünnet ettirilmeleri babalarının bir vazifesidir. Hz. Peygamber (s.a.s) torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i doğumlarının yedinci gününde sünnet ettirmişti.Çocuk büluğa erdiğinde şeriat hükümleriyle yükümlü bulunacak, ilahî buyruklara göre amel etmekle emrolunacaktır. O halde bu çağa henüz girmeden sünnet olmalı, sünnetli bir şekilde mükellef düzeyine gelmelidir. Böylece ibadeti, İslam'ın çizdiği şekilde sıhhat kazanır. Şeriatın belirttiği ölçüde dosdoğru olarak gerçekleşir.Fakat velinin görevi, çocuğun sünnetini, onun doğumunun ilk günlerinde yerine getirmesi, düşünmesi ve böyle yapmanın daha uygun olduğunu bilmesidir. Böylece çocuk kendini tanımaya başlayıp temyiz çağına geldiğinde kendisini sünnet olmuş bulur. İleride bundan ötürü kendi kendisini hesaba çekmez. İçinde herhangi bir üzüntü ve ürküntü bulunmaz. Gerçekten çocuk akletmeye başlayıp eşyayı asıl anlamıyla anlamayı idrak edince, kendisini sünnet engelini aşmış olarak görmesi güzel ve kolay bir hava oluşturur.Sünnet organının uç kısmını örten derinin en azından yarısının kesilmesidir. Yarıdan az kesilmesi halinde tekrarlanması gerekir. Ebu's-Suud Efendi buna gerek olmadığı şeklinde fetva vermiştir (M. Ertuğrul Düzdağ, Şeyhu Î-İslam Ebu's-Suud Efendi Fetvaları, İstanbul 1972 s.35).Bazı toplumlarda, kızlarda erkekler gibi sünnet edilirler. Daha çok gizli olarak icra edilen bu sünnet Mısır, Arabistan ve Cava'da yaşayan Müslümanların bir kısmında halen mevcuttur. Bu toplumlarda İslamiyet öncesi de sünnetin varlığı bilinmektedir. İslâmiyetin zuhuruyla İslâmi bir anlam kazanmıştır. Bütün İslam dünyası dikkate alınırsa azınlıkta kalan yerel bir âdet olarak görülür (A.J. Wensinck, Hiton, IA, VlI, s. 543).Klitoris üzerindeki küçük bir parçanın kesilmesi olan, kadınların sünneti, rivayete göre Hz. İbrahim zamanından kalmıştır ve ilk sünnet olan hanım Hz. Hacer'dir. (Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, çev. Z. K. Uğan, Ankara 1954, I, 371).Hz. Peygamber (s.a.s),"Sünnet (hıtan), erkeklere sünnet, kadınlar için fazilettir." (Ahmed b. Hanbel, V / 75; Ebu Davud Edeb, 167; el-Fethu'r-Rabbânî, XVII / 1312)buyurur. Bu sünnet, Ebu Hanife ve İmam Malik'e göre mutlak sünnet, Ahmed b. Hanbel'e göre erkeğe vacib, hanımlar için sünnettir. Şafiî erkek ve kadın arasında vucûb bakımdan bir fark görmemiştir (el-Fethu'r-Rabbanî, XVII / 1312). Çoğunluğu Hanefi olan Türklerde kadınlar sünnet edilmezler. Ebu's-Suud Efendi kendisine yöneltilen; "Diyar-ı Arap'da avratları sünnet ederler. Bu fiil sünnet midir?" sorusuna "el-Cevap: Müstehaptır" şeklinde cevap vermiştir (M. Ertuğrul Düzdağ, Şerhul-İslam Ebu's-Suud Efendi Fetvaları, İstanbul 1972, s. 35).Hattabî de; "Sünnet olmak fiili her ne kadar öteki sünnetler arasında sayılıyorsa da ilim adamlarından bir çoğuna göre vacibtir. Çünkü sünnet olmak hem dinin ve hem dindarlığın şiarıdır. Müslüman kimsenin kafirden ayırdedilmesi buna bağlıdır. Savaş alanında öldürülenler arasında sünnetli bir kimseye rastlanılırsa, diğeri de sünnetsiz bulunursa, böyle bir durumda sünnetli kimse üzerine namaz kılınır, defni sağlanır. İslam kabristanına gömülür." demektedir.Hasan Basrî, "Rasûlüllah, (s.a.s) Efendimize uyarak bir çok kimseler İslam'a girdi. Siyahı, beyazı, Romalısı, İranlısı, Habeşlisi... Ama bunlardan hiç birinin sünnet olup olmadıkları araştırılmadı. Şayet sünnet olmak vacib olsaydı, sözü edilenler sünnet olmadan İslam dinine kabul edilmezlerdi." demektedir. Ancak bu delil sünnet olmanın ihtiyari olduğu ispatlayacak nitelikte değildir.Zira Araplar zaten kesinlikle sünnet olmakta idiler. Diğer taraftan Yahudilere gelince, bunlar da kesin olarak sünnet olurlardı. Hrıstiyanlara gelince onlardan bir grubu sünnet olurken, diğer bazıları da olmazdı. İslam dinini kabul eden herkes, ister puta tapan Arap olsun, ister Yahudi, ister Hrıstiyan olsun, İslâmî prensiplerden birinin sünnet olmak olduğunu bilirdi. Bunu bildiği için de İslam dinini kabul ettikten hemen sonra boy abdesti aldıkları gibi sünnet olurlardı.Yukarıda Useym b. Kelîb'in dedesinin Peygamberimiz (s.a.s)'e gelerek, "Kesin olarak İslâmı seçtim, Müslüman oldum." deyince, Rasûlüllah (s.a.s) kendisine; "O halde küfrün kıllarını kendinden temizleyip at ve sünnet ol." buyurması ve Zührî yoluyla rivayet olunan; "Kim İslâm'a girerse, yaşlı da olsa sünnet olsun" anlamındaki hadis, bu hükmü pekiştirmektedir.Peygamberimiz (s.a.s) ise, ümmetini sürekli hayırlı ve mutlu sonuç getiren işlere yöneltir ve onları başkasından seçip ayıracak hususları öğretirdi. İşlenip işlenmediğinin derinliğine inmek, araştırıp kontrol etmekle yükümlü değildi. Onun bu konuda izlediği yol, İslâma girenleri dış halleri ile kabul etmek ve değerlendirmekten ibaretti. Gizli hallerini ise Allah'a bırakırdı.İslam hukuk otoritelerinin sünnet fiilinin gerekli bir ibadet olmasındaki sebep ve illetleri şöyle göstermişlerdir:Sünnetsiz kimse abdestini ve namazını b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu?
« Posted on: 20 Nisan 2024, 13:17:14 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu? rüya tabiri,Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu? mekke canlı, Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu? kabe canlı yayın, Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu? Üç boyutlu kuran oku Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu? kuran ı kerim, Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu? peygamber kıssaları,Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu? ilitam ders soruları, Hz. Peygamber Efendimiz ve onun döneminde erkekler sünnet olur muydu?önlisans arapça,
Logged
19 Nisan 2017, 20:24:34
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 19 Nisan 2017, 20:24:34 »

Sunnet olmak İslam icin gereklidir Rabbim paylasim icin razi olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes