> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > Yaşamdan Seçmeler > Bir kızıl elman varmı?
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir kızıl elman varmı?  (Okunma Sayısı 1734 defa)
21 Haziran 2009, 18:03:51
imam hatiplim

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 363


« : 21 Haziran 2009, 18:03:51 »



Hayatta herkesin farklı hedefleri var. Hepimiz için müşterek bir hedeften bahsedebilir miyiz? Hedef tespit ederken nasıl bir usûl takip etmeli ve hangi hassâsiyetlere sahip olmalıyız?

Genç nesillerin en büyük ideali, istikbâle hazırlanmaktır. Herkes istikbâle dâir, kendi iç dünyâsına göre birtakım hayallerin peşindedir. Meselâ; “Ben şu fakülteye gideceğim, şu mevkîye geleceğim.” gibi. Bu da gâyet tabiîdir. Lâkin kendi yapımıza göre hangi mesleği tercih edecek olursak olalım, o meslekte Allah rızâsının aranması zarûrîdir.

İstikbâldeki yeni hayatın meçhul günlerini ihsân edecek olan, Allah Teâlâ’dır. İstikbâl, başta Allâh’ın takdîrine, daha sonra da kulun istîdat, gayret ve niyetine göre tecellî eder. Hazret-i Mevlânâ ne güzel buyurur:

“Sen hiç buğday ektin de arpa bittiğini gördün mü?”

Her işte; kâbiliyet, hâlis niyet ve gayrete göre bir netice alınır. Bu âdeta şaşmaz bir tabiat kanunu gibidir. Gönüllerde Allah rızâsı olursa, hangi mevkîde, hangi meslekte, hangi şartlar altında olunursa olunsun, istikbâl parlak olur.

Bunun için hedefimizi;

“–Allâh’ın rızâsına ulaşmak, Peygamber Efendimiz’in sevdiği bir ümmet olmak için çalışacağım.

–Akabe’de, Hudeybiye’de, Bey’atü’r-Rıdvan’da, hayatının geri kalanını Allah ve Rasûlü’nün emrettiği şekilde geçirip karşılığında da cenneti alacağını bilerek bîat eden o sahâbe gibi olacağım.

–Maddî imkânları sıfırlansa bile îman gücüyle düşmana göğüs geren Çanakkale’deki o arslan yürekli neferin gönül dokusunu taşıyacağım.

–Dînime, vatanıma, milletime hizmetkâr olacağım. Bayrağımın şeref ve haysiyetini koruyacağım.” gibi millî ve mânevî duygular etrafında belirlemek îcâb eder. Bunlar, her mü’min için müşterek hedeflerdir.

Hayatta hedef belirlerken de en çok ihtiyaç hissedilen meselelere öncelik verilmelidir. Bu itibarla günümüzün en mühim ihtiyacı, iyi yetişmiş insana olan ihtiyaçtır. Günümüzde bilhassa yüksek idealleri hedefleyen genç nesillere milletimizin ve bütün insanlığın ihtiyacı had safhada bulunmaktadır.

Çünkü bugün insanlık, ahlâk ve insanî özellikler bakımından âdeta can çekişiyor. Çünkü bütün güzellikler, fazîletler, ulvî duygular şu veya bu şekilde nefsin süflî arzularının tasallutu altında.

Dolayısıyla bugün, yetişmiş ideal insan eğitiminin ve hizmetin ehemmiyeti çok daha büyük. Yani asıl hizmet, ruhlara ve gönüllere mâneviyat aşısı yaparak mânen boğulmak üzere olanlara can kurtaran simidi uzatmak.

Hazret-i Mevlânâ Mesnevî’sinde bir hikâye anlatır:

“Bir gece vaktiydi. Evimden dışarı çıktım. Kırlarda geziyordum. Bir adamcağızın elinde fenerle dolaştığını gördüm:

«–Bu gece karanlığında ne arıyorsun?» diye sordum. Adam:

«–İnsan arıyorum!» diye cevap verdi. Ona dedim ki:

«–Yazık! Boşuna yoruluyorsun... Ben yurdumu terk ettim de yine onu bulamadım. Git evine. Yat, rahatına bak. Nâfile arıyorsun, onu hiçbir yerde bulamayacaksın!»

Adamcağız acı acı baktı ve dedi ki:

«–Bulamayacağımı ben de biliyorum. Ama yine de hasretimi tatmin etmek için aramaktan zevk alıyorum!»”

İşte insanlar da darda kaldıkları, zorlandıkları ve içinden çıkamadıkları her işte bir kurtarıcı beklerler. Bunun içindir ki Ömer bin Abdülazizler dâimâ aranıyor, Fatihler dâimâ aranıyor. Çanakkale’nin, İstiklâl Harbi’nin o yiğit, o îmanlı erleri ve kumandanları dâimâ aranıyor.

Bu arayışlar, asıl ihtiyacın farkında olmak bakımından çok güzel. Ancak bütün bu arayışlar, ideal insanı yetiştirme gayretine dönüşürse, işte o an, aranan insanın bulunacağı andır. Gayretten uzak arayış ve bekleyişten ise hiçbir semere alınamaz. Çırpınmayan, tembel ve paslı yürekler hayat okyanusunun girdaplarında boğularak helâk olurlar.

Bir milletin istikbâlini görmek için, o milletin gençliğinin, enerjisini nerelerde tükettiğine bakmak yeterlidir. İdeal bir gençlik hedefliyorsak, dînî, mânevî ve millî duygular iklîminde bir eğitim ve terbiye şarttır.

Hayatta kendimize hedef tâyin ederken, evvelâ istîdâdımız ne yönde, kendimizi nasıl yetiştireceğiz, bunu bilip kâbiliyetimize göre kendimizi teksîf etmeliyiz. Ayrıca hedefimizi de zamanında belirlemeliyiz. Yaşlandıktan veya iş işten geçtikten sonra bir hedef belirlemenin çok bir faydası olmaz.

Fâtih Sultan Mehmed Han, henüz on dört yaşındadır. Hocası medreseyi gezerken bakar ki, Fâtih’in odasında gece yarısı ışık yanıyor. “Şehzâdem ne yapıyor, acaba?” merakıyla odaya girer. Bir sürü evrak görür masasının üstünde: İstanbul fetih planları, projeleri… Daha o yaştaki şehzâde:

“İstanbul’u nasıl fethederim, bu zamana kadar aşılamayan surların sırrı nedir, nasıl aşarım bunları?” sorularının cevaplarını aramakla meşgul.

Hedef nedir burada? Kuru bir cihangirlik dâvâsı mı? Elbette hayır! Hedef; “İstanbul, mutlaka fetholunacaktır.” nebevî müjdesinin akabinde gelen; “Onu fetheden kumandan, ne güzel bir kumandan, onu fetheden asker, ne güzel bir askerdir!” iltifâtına nâil olabilmek.

İşte bu bir hedefti, hem de ideal bir hedef. Onun için hedeflerimizi iyi belirlememiz ve ona kavuşmak için gayret etmemiz lâzım. Zîrâ bir şeye râm olmadan ona sâhip olunamaz. Bunun için şahsî kaygıları, nefsânî takıntıları, ten rahatını, fânî zevk u safâları bir kenara bırakarak diğergâmlığa ermemiz îcâb eder.

Mevlânâ’nın ifâdesiyle, berrak bir su bile hareketsiz ve sâbit bırakıldığında bir müddet sonra kokmaya başlar. Fakat hareket hâlinde olan, belli bir hedefe akış heyecanı içindeki bir akarsu, dâima berrak ve temizdir.

İşte herkesin, ulaşmak istediği ideal bir “Kızıl Elma”sı bulunmalı ve kalpler de dâimâ o yüksek hedefin heyecanı içinde çırpınmalıdır.

Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarını Bizans surlarına çıkartan ruh nedir?: Yüce bir ideale ulaşma heyecanı. Surlara öyle bir aşk ile çıkışları var ki, çıkarken vecd içinde;

“Bugün şehîd olma sırası bize geldi!” diyorlar. Ne Rum ateşlerini görüyor gözleri ne de surların üzerinden boşalan ok yağmurunu. Tek hedef, Peygamber Efendimiz’in müjdesine nâil olabilmek.

Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarının “kızıl elma”sı buydu. Peki bugünkü Hasanlarımızın, Alilerimizin, Fâtihlerimizin… bu vasıfta bir kızıl elması var mı?.. Bugün hedefler ve idealler ne kadar Hakk’ın rızâsına, ne kadar nefsâniyete endeksli?..

Eğer hedeflerin tespitinde ve gayretinde îman heyecanı devredeyse Cenâb-ı Hak muvaffakıyetler ve zaferler bahşediyor. Bir harpte, îman heyecanı varsa, hakîkî şehîdler veriliyorsa, yiğitler, cengâverler son gücüne kadar direniyorsa, sayıca az bile olsalar, zafer müyesser oluyor. Yok eğer korkaklar, ödlekler, molozlar ölüyorsa, o harp yerinde insan enkazından başka bir şey kalmıyor.

Onun için kalbî yapı çok mühim. Kalbî yapıda da Allah Rasûlü’ne muhabbet ve O’na itaat şart. O ideal insanı, kendi idealimiz yapmak zarûrî…

Bizim en büyük bahtiyarlığımız, önümüzde Peygamber Efendimiz gibi bir örnek şahsiyetin bulunmasıdır. Bunun için Rabbimize ne kadar şükretsek azdır. O’nun doğruluğunu, yüksek karakter ve şahsiyetini herkes tasdik hâlindeydi. Nitekim câhiliye toplumu, O Üsve-i Hasene’yi ideal aldı, O’nun izini tâkip etti ve neticede çukurdan zirveye yükselerek fazilet semâsının yıldızları hâline geldi.

Velhâsıl, istikbâli lutfedecek olan Cenâb-ı Hak’tır. Hakk’ın râzı olmadığı bir şekilde istikbâl kazanmaya çalışırsak, fânîlerin on tane diplomasını alsak bile, netice hüsrandır. Mühim olan, Allah rızâsının şehâdetnâmesini alabilmektir. Mânen de iyi yetişmiş, vicdan sahibi bir gönül insanı olabilmektir. Böyle olduğu takdirde hangi meslek ile iştigâl edilirse edilsin, Hakk’ın rızâsına yol bulunur.

Hastaları üzerine bir ibâdet heyecânıyla eğilen vicdanlı bir doktor, şifâ tevzî eder. Bunun aksine, kalbi mânevî hayata kapalı bir doktor, tıp bilgisini kullanarak zâlim bir kasap hâline gelebilir.

Bir işveren, emri altındakileri bir evlât ve kardeş gibi görürse, işinin bereketi artar, huzurlu bir hayatı olur. Bunun zıddına kalbi dünyaya esir olmuşsa, kul hakkı tanımayan, menfaatlerinin zebûnu olmuş bir zâlime döner.

Hukuk tahsili gören biri, vicdanı hak ve adâlet duygusundan mahrum ise zâlim bir cellât hâline gelebilir…

Velhâsıl tahsil, insanın gönül yapısına göre şekillenir. İlim, hüner, sanat; iki uçlu bir bıçak gibidir. Hayra da şerre de kullanılabilir. Bunun için ilmin irfâna dönüştürülmesi, akılla birlikte kalplerin de eğitilmesi şarttır. Bu vicdan eğitimi de Allah ve Rasûlü’ne itaatle başlar.

Bu yüzden evvelâ şahsî ve mânevî vasıflarımızı inkişâf ettirmemiz îcâb eder. İbâdetlerimiz, bizi duygu derinliğine götürmeli, hassas yürekli bir müslüman olmalıyız. Yaptığımız hizmetler, bize ulvî hisler kazandırmalı. Bunlar kalbimizin rakik bir hâle gelmesine, zarif bir müslüman olmaya götürmeli bizi. Elimizden, dilimizden bütün beşeriyetin faydalandığı bir insan olmaya götürmeli. Âdeta bir çeşme misâli cömert kılmalı gönüllerimizi. Bir çeşme, hiç akmayacağım der mi? Her gelen musluğu çevirir, o çeşme bütün canlılara suyunu ikrâm eder. Hedef, böyle deryâ gönüllü bir müslüman olabilmektir.

Yine hedef, bu cihânın bir imtihan dershânesi olduğunun idrâki içinde yaşayıp ilâhî azamet ve kudret akışlarına âşinâ olabilmektir. Rabbimizin kâinattaki varlıklarda sergilediği hikmetleri gönül gözüyle okuyabilmektir.

Meselâ, “Cenâb-ı Hak şu gülü niye yarattı?”

Cenâb-ı Hak, hiçbir şeyi hikmetsiz ve abes olarak yaratmadığı bildiriyor. O hâlde bir gülün bizlere verdiği mesajlar neler? Rabbimiz, yarattığı her varlıkla insanın gönül ufkunu açıyor. Sapındaki dikenlere katlanan bir gül gibi hayatın med-cezirlerine katlanmayı hedefimize koyuyor. Gülün hiç somurttuğu görülmüş mü? Dâimâ tebessüm hâlinde… Hep bir güzelliği, bir cömertliği temsil ve telkin ediyor. Latîf kokusunu, rengini, ahengini, zarâfetini ikrâm ediyor... İşte bir mü’...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bir kızıl elman varmı?
« Posted on: 29 Mart 2024, 00:20:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bir kızıl elman varmı? rüya tabiri,Bir kızıl elman varmı? mekke canlı, Bir kızıl elman varmı? kabe canlı yayın, Bir kızıl elman varmı? Üç boyutlu kuran oku Bir kızıl elman varmı? kuran ı kerim, Bir kızıl elman varmı? peygamber kıssaları,Bir kızıl elman varmı? ilitam ders soruları, Bir kızıl elman varmı?önlisans arapça,
Logged
10 Temmuz 2014, 16:22:27
Kevser 9
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.730



« Yanıtla #1 : 10 Temmuz 2014, 16:22:27 »

Esselamü aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh(...)
Bu vakitteki insanlarımız fıtratlarını kaybetmiş bir nesil olarak yetişiyor... Bizler insanlar olarak hakiki görevlerimizi unutup dünya hallerine dalıyoruz...
RABBİM af buyursun INSAALLAH... Çok aciziz RABBİM sen affet bizleri...
Bizler cimri kullariz sen cömertsin RABBİM affet bizleri INSAALLAH(...)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
10 Temmuz 2014, 16:39:48
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #2 : 10 Temmuz 2014, 16:39:48 »

Aleyna ve Aleykum  selam;Biz aslında bir toprak parçasından meydana geldik ve Hazreti Adem'in soyundan var olduk...Hiç kimsenin birbirine üstünlüğü olamaz...Kimse çok lüks bir şekilde doğmadı ,kim söyler 'Ben hepinizden daha üstünüm benim atalarım ve ben sizi ezebiliriz siz çok acizsiniz ama ben değilim...'Tabiki de hiç kimse..! Dese bile o çoktan yoldan çıkmıştır...Rabbim bizleri doğru yoldan çıkarmasın...Hakkı hakikatı bilmeden konuşmak en büyük acizliktir... Biz aciz kullarız, görevlerimizi aksatıyoruz ...Ne yazık bize...! Halbuki insanlığımızı ,acizliğimizi bilerek hareket etsek cimrilikten de kibirden de kurtuluruz..Her şey bizde biter..Rabbim bizleri affetsin inşAllah...Allah c.c. razı olsun...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Temmuz 2015, 19:39:28
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 05 Temmuz 2015, 19:39:28 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim değer bilen ve onun rızasında yaşayan kullardan eylesin bizleri inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Temmuz 2015, 20:18:24
❣ Muhammed ❣

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 3.112


« Yanıtla #4 : 05 Temmuz 2015, 20:18:24 »

Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh...Rabbim gönüllerimizde daima Allah rızası koysun her işimizi Allah rızası için yapabilmeyi nasip eylesin İnşaAllah.Allah razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes