> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali > Yeni Yıl ve Müslüman Vakti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yeni Yıl ve Müslüman Vakti  (Okunma Sayısı 823 defa)
24 Temmuz 2011, 21:14:14
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 24 Temmuz 2011, 21:14:14 »



Dünya Hali


Ocak 2010 133.SAYI
 


Halil AKGÜN kaleme aldı, DÜNYA HALİ bölümünde yayınlandı.

Yeni Yıl ve Müslüman Vakti

Bir yılı daha geride bıraktık. 2009’da neler neler yaşandı? Önce dünyaya bakalım:

İsrail’in başlattığı kanlı Gazze savaşı, Rusya’nın Ukrayna’ya doğal gazı kesmesi, Barack Hüseyin Obama’nın ABD başkanı seçilmesi, küresel finans krizinin etkileri, istifa eden hükümetler, batan ve kurtarılan şirketler, bankalar, Arnavutluk ve Hırvatistan’ın NATO’ya katılması, domuz gribi salgını, tartışmalı geçen İran seçimleri, Çin’in Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerinin gösterilerini kanlı bir şekilde bastırması, Dubai’deki ekonomik kriz, Avrupa Birliğinin silik bir politikacıyı kendine yeni başkan seçmesi….

Memlekette neler olmadı ki! İşsizlik, Ergenekon davası, yeni darbe ve kaos planları, yeni tutuklamalar, 1 Mayıs olayları, Ermenistan protokolleri, sigara yasağının yürürlüğe girmesi, demokratik açılım süreci, Türk-Kürt gerginliği, DTP’nin kapatılması, Reşadiye’deki haince saldırı ve 7 askerimizin şehit olması, Türk sinemasının devlerinden Yücel Çakmaklı ve Halit Refiğ’in vefatı, 29 Mart yerel seçimleri…

Bir yılın muhasebesi bunlardan mı ibaret? Tabii ki değil. Bu olayların yanında bir de bizim kişisel hikâyelerimiz var. Bunları gazeteler yazmaz, haber programları anlatmaz. Köşe yazılarında, dergilerde tartışılmaz bu hayatlar. Bu, onların önemsiz olduğu anlamına gelmez. Aslında böyle olması iyidir de. Mahremiyetin kalmadığı bir dünyada bazı şeylerin bilinmemesi, mahrem kalması, sır olması iyi bir şeydir.

İnsanın ömründen kopup giden bir yılı değerlendirirken bakması gereken yer neresi? Gazete manşetleri, TV ekranları mı? Yoksa hayatımızın mana karnesi mi? Yaptığımız hayır hasenattan geriye ne kaldı diye baktığında, insan kendi hesabını daha iyi yapabiliyor. Her şeyin niceliğe, maddeye, rakama, hesap-kitaba döküldüğü bir zamanda müslüman kişinin neye göre muhasebe yaptığına dikkat etmesi gerekiyor.

Müslüman vakti, ehl-i dünyanın zaman anlayışından farklıdır. Mümin için geçen her saat, her gün, her hafta şükür ve imtihan için bir vesiledir. Çünkü o her an korku ile ümit arasındadır. Çünkü vakit bir emanettir. Mümin kişi emanete ihanet etmemek için çaba gösterir. Mevlâ’dan umudunu kesmez. Tedbirini alır, gerisini Rabbine bırakır.

Mevlâ bizleri vakit emanetine sadık kalan kullarından eylesin.

AB’den Türkiye’ye Vize Yok

Avrupa Birliği, üç Balkan ülkesi olan Sırbistan, Karadağ ve Makedonya’yla vizeleri kaldırdı. Bu ülkelerin hiç biri AB ile üyelik müzakerelerine başlamış değil. “Aday ülke” Türkiye ise vize muafiyetini bekleyedursun!.. Dışişleri Bakanı buna sert tepki gösterdi ve “bu bir çifte standarttır” dedi. Ama Avrupalıların pek umursadığı yok.

Görünen o ki Türkiye’nin AB’ye tam üyelik müzakere süreci bundan sonra böyle devam edecek. Yani çifte standart rutin hale gelecek ve AB Türkiye’yi bu hevesinden vazgeçirmek için elinden geleni yapacak. Nitekim Avrupa ülkelerindeki Türkiye karşıtı hava, bu tespitimizi teyit ediyor. Avrupalı liderler Türkiye’nin müzakere sürecini sabote etmek için her yola başvuruyor: Kıbrıs diyor, imtiyazlı ortaklık diyor, teknik mevzuat sorunları diyor.

Burada AB sürecinin teknik değil, siyasi olduğunun altını bir kez daha çizelim. Avrupa’da şu anda 72 milyonluk müslüman Türkiye’yi eşit bir ortak olarak kabul etme niyeti var mı? Biz bu niyeti görmüyoruz, göremiyoruz. O zaman geriye tek bir sonuç kalıyor: AB, üyelik sürecinde bizi oyalamaya devam edecek. Etsin bakalım. Devran döner, bizim onlara hayır dediğimiz günler de gelir elbet.

İki Yanlış Bir Doğru Etmiyor

Anayasa Mahkemesi, Demokratik Toplum Partisi’ni (DTP) kapattı. Böylece demokratik açılım sürecinin en kritik noktasında yargı, siyasete çelme atmış oldu. Neden mi? Sebebi basit. Türkiye bugüne kadar otuza yakın siyasi parti kapattı. Birkaçı hariç, bunların hiç biri demokratik meşruiyete sahip kararlar değildi. Zira kapatılan her parti, yeni mağduriyetlerin doğmasına neden oldu.

DTP’yi kapatmak soruna katkı sunacak mı? Zannetmiyoruz. Şüphesiz DTP’nin izlediği siyasi çizgiyi tasvip etmek mümkün değil. Kendini PKK ile bu kadar özdeşleştiren bir siyasi oluşuma müsamaha gösterecek demokratik rejim az bulunur. DTP’nin bundan sonra yeni parti çatısı altında daha sorumlu ve dikkatli bir politika izlemesi gerekiyor.

Fakat şu anda Türkiye Kürt sorununu çözmek için çok hassas bir dönemden geçiyor. Hükümet büyük bir siyasi risk alarak adımlar atıyor. Açılım sürecinin ısrarla bir devlet politikası olduğunu, olması gerektiğini söylüyor. Buna herkesin katkı vermesi gerekir. En büyük katkı da şu gerçeği anlamakla başlıyor: Kürt sorunu gibi on yıllara yayılmış zor bir meseleyi birkaç ay içinde çözmek mümkün ve gerçekçi değil. O yüzden herkesin sabır, metanet ve olgunluk göstermesi gerekiyor. DTP’nin izlediği yol, yol değil. Ama parti kapatmak da çözüm değil. İki yanlış bir doğru etmiyor.

Bartelemeos’un Sorunu

Fener Rum Patriği Bartelemos’un bir Amerikan televizyonuna verdiği mülakatta ettiği sözler infiale neden oldu. Patrik, Türkiye’de Hıristiyan azınlığın ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüğünü ve baskılara maruz kaldıklarını söylüyor. Çok tartışılacak olan “Türkiye’de kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyorum” sözü de Patriğin ruh halini yansıtıyor.

Çoğunluk bu sözlere sert tepki gösterirken, bazıları Patriğin “açık sözlülüğünü” takdir ediyor. Açık sözlü olmaya bir itirazımız yok. Ama bu sözler Türkiye’deki gerçekleri yansıtıyor mu? TV programında iddia edildiği gibi gayri müslim azınlıkların hakları ihlal ediliyor, mallarına el konuyor, “yok olmaları için sistematik bir çaba” gösteriliyor mu? Patrik, kendini çarmıha gerilmiş gibi hissetmesine yol açacak hangi muameleye maruz kalmış?

Bunlar bütün Türkiye’yi mahkum eden ölçüsüz ifadeler. Bu ifadelerin, Hükümetin gayri müslim azınlıkların sorunlarına eğilmek istediği bir zamanda kullanılması son derece talihsiz. Türkiye’deki hıristıyanlara karşı özel bir husumet yok. Türkiye’deki demokrasi açığından kim ne kadar nasibini alıyorsa, Fener Rum Patrikhanesi de o kadar mağdur oluyor. Ne bir fazla, ne bir eksik... Keşke Patrik bir Amerikan televizyonuna konuşurken ettiği lafları daha iyi ölçüp biçebilseydi. Okları bu şekilde üzerine çekmesi Türkiye’deki Rumların faydasına mı oldu şimdi?

Türkiye ve Amerika: Gücün Görece Anlamları


Başbakan Erdoğan 7 Aralık günü Beyaz Saray’da ABD Başkanı Obama ile görüştü. İki liderin ele aldığı konular dünya siyasetinin neredeyse yarısını kapsıyor: İran, Irak, Afganistan, Kafkasya, Rusya, Kıbrıs, Ortadoğu barış süreci, Filistin ve Balkanlar... “Türkiye’nin cüssesi ne ki bu konularda söz sahibi olsun” diyenler çıkabilir. Nitekim Başbakanın ABD seyahati sırasında bir kampanya da yürütüldü. Kendi ülkesini dışarıya şikayet etme geleneği bizde Tanzimat döneminden beri var.

Fakat Türkiye artık eski Türkiye değil. Önemli uluslararası meselelerde Türkiye’nin görüşü dikkate alınıyor. Aklı başında Batılı yorumcular “Türkiye aynı anda hem doğuya hem batıya bakan bir ülke; artık onu olduğu gibi kabul edin” diyor. Beyaz Saray görüşmesinde de bu çok açık bir şekilde görüldü. Washington’da ezik değil, vakur ve eli güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı vardı.

Bu yüzden örneğin Afganistan için Türkiye’den asker isteyen ABD yönetimi, Ankara’nın “biz muharip asker göndermeyiz” cevabını aynen kabul etti. Türkiye’nin Irak, Kafkaslar ve Kıbrıs’ta izlediği politikalara tam destek verdi. İran nükleer programı konusunda ise farklı üsluplar üzerinde duruldu. Fakat sonuçta Obama Türkiye’nin dış politika gündemini çok büyük oranda kabul etmiş oldu. Bu son yıllarda yaşanan dönüşümün önemli tezahürlerinden biri. Türkiye kendini cüce aynasında görmekten vazgeçmeli.

Kısa Kısa

Tokat’ın Reşadiye ilçesinde yapılan terörist saldırı sonucunda yedi askerimizi kaybettik. Terör hain yüzünü bu sefer hiç beklenmedik bir yerde gösterdi. PKK, tasfiye sürecine girdiğini gördüğü için yeniden teröre sarılıyor. Bir tarafta demokratik çözümden yana olduğunu söylüyor, öbür tarafta her fırsatta aba altından sopa gösteriyor. Böyle bir örgütten de başkası beklenmezdi zaten.

***

Meclis’teki bütçe görüşmelerinde liderler bütçe dışında her şeyi konuştular. Meclis yine siyasi şov alanına dönüştü. İthamlar, laf sokmalar, laf atmalar, bağrışlar, sıralara vurmalar, ayağa kalkmalar… Millet, meclisinden bunları mı görmek istiyor? Meclis çatısı altında bir konuyu medeni bir şekilde konuşamayanlar, ülkenin sorunlarını nasıl çözebilir? Türkiye’de siyasetin düzeyi, her gün biraz daha düşüyor. Siyaset, akıl ve uzlaşıyla yapılan bir şeydir. Siyasilere bunu hatırlatmak gerekiyor.

Haberlere göre vekaleten kurban kesen yardım dernekleri büyük bir usulsüzlük yapmış ve parası ödenen kurbanları kesmemiş. 200 bine yakın kurbanın kesilmediği söyleniyor. Haber doğruysa ortada tam bir skandal ve ahlâkî çöküş var demektir. İnsanların güvenerek kurbanlarını emanet ettiği yardım dernekleri bu emanete nasıl ihanet edebilir? Bundan sonra yardım derneklerine de mi güvenemeyeceğiz? Allah sonumuzu hayretsin.

***

Ergenekon davasıyla ilgili yüksek düzeyli bir asker daha intihar etti. Böylece intihar eden asker sayısı yediye çıktı. Kimse çıkıp bu intiharların sebebi nedir diye sormuyor. “Suçlamalar çok aşırı geldi, dayanamayıp intihar etti..” sözü pek ikna edici değil. Zira insanlar adlarını hukuk yoluyla aklayabilirler. Bizce Ergenekon örgütünün bağlantıları tahminimizden...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yeni Yıl ve Müslüman Vakti
« Posted on: 18 Nisan 2024, 08:17:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yeni Yıl ve Müslüman Vakti rüya tabiri,Yeni Yıl ve Müslüman Vakti mekke canlı, Yeni Yıl ve Müslüman Vakti kabe canlı yayın, Yeni Yıl ve Müslüman Vakti Üç boyutlu kuran oku Yeni Yıl ve Müslüman Vakti kuran ı kerim, Yeni Yıl ve Müslüman Vakti peygamber kıssaları,Yeni Yıl ve Müslüman Vakti ilitam ders soruları, Yeni Yıl ve Müslüman Vaktiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes