> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali >  Türkiye Kuzey Irakta
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Türkiye Kuzey Irakta  (Okunma Sayısı 820 defa)
23 Ağustos 2011, 17:08:26
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 23 Ağustos 2011, 17:08:26 »



Dünya Hali


Ocak 2008 109.SAYI


Halil AKGÜN kaleme aldı, DÜNYA HALİ bölümünde yayınlandı.

Türkiye Kuzey Irak’ta

Bayramdan birkaç gün önce bütün Türkiye ve dünya bunu konuştu: Türkiye Kuzey Irak’ta... Aylardır konuşulan sınır ötesi operasyon nihayet gerçekleşti ve Türk ordusu Kandil dağı ve civarındaki PKK kamplarını vurdu. Hükümetin aylardır takip ettiği etkin ve dengeli dış politika sonucunda operasyon uluslararası bir krize yol açmadı. Türkiye yalnız kalmadı. Diğer ülkeler bir tarafa, Irak hükümeti dahi Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullandığını açıkladı.

Bu arada “Türkiye yapamaz, edemez..” diyenler susmak zorunda kaldılar. “Konuşuyorsunuz, yapmıyorsunuz!” eleştirileri de cevabını aldı. Türkiye PKK ile mücadelede kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Bölge ülkeleri nezdinde Türkiye’nin caydırıcı bir güce sahip olduğu teyit edildi.

Bütün bunlar iyi güzel ama terörle mücadeledeki temel çelişki önümüzde aynen durmaya devam ediyor: Terörist öldürerek terörizm ortadan kalkmıyor. Aklın yolu bir ve aklı başında herkes bunu söylüyor. Terörizmi üreten sorunların üzerine kararlı bir şekilde gidilmediği müddetçe sorunu kökünden çözmek mümkün değil. Bugünkü örgütün adı PKK’dır; bu yarın başka bir örgüt olur. Bugün Kandil dağlarını bombalarız; bu yarın başka bir yer olur.

Türkiye’de Kürt sorununu çözmek için iki çözüm sürecinin aynı anda yürümesi gerekiyor. Birincisi bölgenin ekonomik olarak kalkındırılması. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Türkiye’nin en fakir bölgeleri. Buradaki fakirlik pek çok sosyal ve siyasi sorunu besliyor, suistimale hazır hale getiriyor. Milliyetçilik, hizipçilik, kimlik siyaseti, bölücülük, ümitsizlik, uyuşturucu kaçakçılığı, vs. ilk anda akla gelen sosyal ve siyasi sorunlar. Bölgenin kalkındırılması, bölge insanının Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olduklarını hissetmeleri açısından da önem taşıyor.

Fakat sadece ekonomik kalkınma sorunu çözmek için yeterli değil. Bunun yeni sosyokültürel politikalarla da desteklenmesi gerekiyor. Kürt vatandaşların kendilerini utanmadan, sıkılmadan, baskı altında hissetmeden rahatça ifade edebilmeleri, dillerini konuşabilmeleri gerekiyor. Osmanlı toplum düzeninin engin çoğulculuk tecrübesi, diğer milletler gibi Kürtleri de kucaklamış, onlara her tür hakkı tanımıştı.

Din kardeşliği üzerine kurulu bu Osmanlı ruhunun bugün yeniden ihya edilmesi ve bir devlet politikası haline gelmesi gerekiyor. Türkleri, Kürtleri ve diğer toplulukları bir arada tutan en önemli bağ dindir. Kürtleri temsil ettiğini iddia eden siyasetçilerin dinden, imandan, tarihten, kültürden kopuk söylem ve eylemleri, Müslüman Kürtleri kesinlikle temsil etmiyor. Nasıl Türkleri Türk yapan ana değer onların Müslümanlığıysa, Kürtleri Kürt yapan da bu kimliktir.

Keşke Kuzey Irak’a sadece tank ve uçakla değil, bu mesajlarla girebilsek. Keşke bölgedeki bütün ülkelere ve halklara bunun hayal ürünü bir fantezi değil gerçek olduğunu gösterebilsek... Keşke Osmanlı’nın derin tecrübesini şiar edinerek kendimize ait kuşatıcı bir çoğulculuk sistemini hayata geçirebilsek... Bu, F-16’larımızın Kandil dağlarını vurmasından daha anlamlı ve kalıcı bir mesaj olacaktır.

YÖK’e Yeni Patron

Türkiye’nin en sorunlu kurumlarından Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) başına yeni bir isim geldi. Gelir gelmez de beklediğimiz tepkiler geldi: Yeni başkan başörtü ve katsayısı (imam hatipler) konusunda ne düşünüyor? Hükümete yakın mı? Dindar mı? Dinci mi?

Türkiye’de özgürlükleri savunmak bile bazıları için “dinci” damgasını yemek için yeterli bir gerekçe. Yeni başkan “Üniversiteler özgür yerler olmalı; bütün yasaklara karşıyım.” dediği için bazı akl-ı evveller tarafından eleştirildi.

Yasakçı bir zihniyeti üniversite, bilim, çağdaşlık adına savunanların haline gülmek mi lazım, ağlamak mı bilemiyoruz. YÖK gibi dibe vurmuş bir kurumu adam etmek için yeni başkan bir şanstır. Türk üniversitelerini dünyayla rekabet edebilen, özgür, bilimsel üretimi yüksek, özlük hakları iyi, hür düşüncenin yeşerdiği kurumlar haline getirmek için hem zemin müsait hem de yeterli siyasi irade.

Rejim muhafızları istedikleri kadar bağırıp çağırsınlar. Türkiye’yi 21. yüzyılda lider yapacak üniversiteler yasakların, baskıların değil, özgürlük ve üretkenliğin hakim olduğu kurumlar olacak. Kalkması gereken yasakların arasında başörtüsü de olduğu için inşallah bu sorun da zaman içinde çözülecek.

Paris’te Bir Diktatör

Libya devlet başkanı Muammer Kaddafi, geçen ay Fransa’ya resmi bir ziyarette bulundu. Beş gün süren resmi ziyaret sırasında Kaddafi, Paris’teki devlet konuk evine yerleşti. Her gittiği ülkeye yanında götürdüğü özel çadırını kurma geleneğini Fransa’da da sürdürdü. Kendisini ziyarete gelenleri, devlet konuk evinin bahçesine kurdurduğu çadırında kabul etti.

Siyaset, uluslararası ilişkiler, insan hakları, ihaleler, büyük şirketler, paparazzi ve Kaddafi’nin Paris’e kurulan çadırı manşetleri doldurdu. Düne kadar ABD ve Avrupa’nın tek bir ağızdan “zalim diktatör” dediği Muammer Kaddafi, Paris devlet sarayında, Sarkozy tarafından ağırlandı.

Kaddafi’nin otuz yıllık diktatörlüğü bir anda unutuldu. Çünkü Kaddafi kesenin ağzını açmaya başladı. Libya’da onlarca büyük ihale Batılı şirketlere veriliyor. Nitekim Fransa ziyaretinde önemli ticaret anlaşmaları imzalandı. Bunlardan sadece Airbus ihalesi 3 milyar Euro değerinde. Yani Kaddafi de işi artık öğrendi. Sarkozy’nin insan hakları ve demokrasi anlayışının kaç para olduğu da böylece ortaya çıktı.

Kaddafi’nin 11 Eylül sonrası dönemde hem ABD hem de Avrupa tarafından aklanmaya çalışılması gerçekten düşündürücü. Batılıların demokrasi şarkısı, artık iyice kulak tırmalamaya başladı. Zira inandırıcı değil. Batılılar sadece kendi çıkarlarına ters hareket eden liderlerden hoşlanmıyorlar. Ondan sonra da naif bir şekilde soruyorlar: bizden neden nefret ediyorlar?!

“Ya Sev, Ya Terk Et”


Bir gazete haberi “Fazıl Say bombası” diye verdi. Fazıl Say adlı piyanistimiz, Türkiye’nin Ortaçağ karanlığına sürüklenmekte olduğunu gerekçe göstererek Türkiye’yi terk edeceğini söylemiş. Siyasetçisinden gazetecesine, sanatçısına kadar herkes günlerce bunu konuştu. Şimdi de biz yazıyoruz! Neymiş sorun: Piyanistimiz Türkiye’deki gidişattan endişe duyuyormuş. Hatta kendini baskı altında hissediyormuş. Hükümet ona karşı ayrımcılık yapmış. Bu yüzden memleketi terk etmeye karar vermiş. Fare küsmüş, dağın haberi yok diyeceğiz ama maalesef medya yine görevini yerine getirdi ve dünya aleme duyurdu: piyano çalar Say, TR’yi terk ediyor.

Allah bu tür sanatçılara akıl ve izan versin. Sayın Say ne bekliyor? Türkiye’deki ortalama vatandaşın sabah akşam kendini dinlemesini, Avrupalıların bestelediği bilmem ne konçertosunun adını, numarasını, basını, tenorunu, esini, notasını bilmesini mi bekliyor? Say’ın çaldığı (bestelediği bile değil) müzik, dünyanın her yerinde bir avuç insan tarafından dinlenir.

Say ve temsil ettiği müzik geleneği, Türkiye’de hiçbir zaman bir Neşet Ertaş’a, Orhan Gencebay’a, Barış Manço’ya, Cem Karaca’ya gösterilen teveccüh ve iltifata mazhar olamaz. Bunun hükümetle falan bir ilgisi yok. Sayın Say eğer bundan rahatsızsa, o zaman biraz da bizim müziğimize biraz ünsiyet beslesin. Sanat alanında yaşadığı daralmayı aşmak için siyaset yapmak bir sanatçıya hiç yakışmıyor.

Anayasa, Babayasa

Yeni anayasa çalışmaları birkaç aydır sekteye uğramış görünüyor. İlk yayımlandığında tartışılan anayasa taslağı, aslında verimli bir toplumsal müzakere sürecini de başlatmış oldu. Taslak anayasaya karşı çıkanlar, destek verenler, hararetli tartışmalar yaptılar. Malum ideolojik kamplaşmalara rağmen ortaya bazı önemli veriler çıktı. Bazı araştırma kurumları ve sivil toplum kuruluşları, yeni anayasayla ilgili önemli toplantılar yaptılar, raporlar yayımladılar. Anayasanın toplumun farklı kesimleri tarafından sahiplenilmesi için gerekli zemin oluşturuldu.

Şimdi hükümetin yapması gereken, özgür ve sivil bir anayasanın referanduma gönderilmesi için güçlü bir siyasi irade göstermesidir. En geç ilkbahara kadar yeni anayasanın meclise sunulması ve halkın referandumuna sunulması, anayasaya olan güveni artıracaktır. Hiç merak etmeyin; bu sürece de karşı çıkacak bazı çatlak sesler olacaktır. Bunları makul ölçüler içinde dikkate almak gerekir. Ama bir noktadan sonra kararlılıkla yola devam etmek gerekir. Türkiye, eski elitlerin zümre çıkarlarına feda edilecek bir ülke değil.

Kısa Kısa


Avrupa Birliği , Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynamaya devam ediyor. Son olarak Lizbon’da yapılan AB toplantısında Türkiye’nin “tam üyeliği” ile ilgili ifadeler sonuç bildirgesinden çıkartıldı. Bu, Türkiye’nin tam üyelik sürecinin sona erdiği anlamına gelmiyor. Ama AB ülkeleri arasındaki güçlü bir eğilimi yansıtıyor. Tabii hiçbir şey kendi başına olmuyor. Bu işin başını Fransa ve Almanya çekiyor. Neden? Çünkü iki ülkenin lideri de iç siyasete oynuyor. Muhafazakâr ve dışlayıcı politikalar izleyerek ulusalcı hissiyatı yanlarına çekmeye çalışıyorlar. Türkiye bu tutumları not etmeli ama siyasi ve hukuki reformlara da devam etmelidir. Çünkü Türkiye’de aşmamız gereken daha çok sorun var.

...

Hac ibadeti bu sene yine büyük bir aşk ve şevk ile eda edildi. Üç milyona yakın insan hac farizasını yerine getirmek için kutsal topraklara akın etti. İhramlar giyildi, telbiyeler yapıldı, tavaf ve sa’y’lar tamamlandı, Arafat’ta vakfe’ye duruldu, Müzdelife’de namazlar kılındı, şeytan taşlandı, kurbanlar kesildi, sadakalar verildi. Dünyanın en büyük toplu ibadet...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Türkiye Kuzey Irakta
« Posted on: 19 Nisan 2024, 15:31:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Türkiye Kuzey Irakta rüya tabiri, Türkiye Kuzey Irakta mekke canlı, Türkiye Kuzey Irakta kabe canlı yayın, Türkiye Kuzey Irakta Üç boyutlu kuran oku Türkiye Kuzey Irakta kuran ı kerim, Türkiye Kuzey Irakta peygamber kıssaları, Türkiye Kuzey Irakta ilitam ders soruları, Türkiye Kuzey Iraktaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes