> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali >  Türkiye AB Yolunda
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Türkiye AB Yolunda  (Okunma Sayısı 1028 defa)
10 Kasım 2011, 00:17:07
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 10 Kasım 2011, 00:17:07 »



Dünya Hali


Kasım 2005 83.SAYI


Halil AKGÜN
kaleme aldı, DÜNYA HALİ bölümünde yayınlandı.

Türkiye AB Yolunda


Türkiye, 3 Ekim günü AB ile tam üyelik müzakerelerine resmen başladı. 36 başlık altında yürütülecek müzakereler ekonomi ve eğitimden dış politika ve ekonomiye kadar pek çok alanı kapsıyor. Müzakere süreci “ucu açık” bir süreç olarak tanımlandığı için, sürecin sonunda Türkiye'nin tam üye olacağına dair bir garanti yok. Hatta “Müzakere Çerçeve Metni” tek taraflı olarak kaleme alınmış ve Türkiye'ye sadece bir emir listesi sunuyor. Bu açıdan bakınca aslında ortada iki taraf arasındaki bir müzakereden çok, tek taraflı bir uyum programı var. Türkiye bu programı harfiyen uygulamak zorunda. Ama bu bile sürecin tam üyelik ile neticeleneceğini garanti etmiyor.

Türkiye'nin AB'ye tam üye olup olamayacağı önümüzdeki dönemde meydana gelecek gelişmelere bağlı. AKP hükümetinin yoğun ve ısrarlı AB gündemi daha ne kadar devam edecek belli değil. Müzakere sürecinde ortaya çıkacak sorunlar AKP hükümetinde de bir bıkkınlığa yol açabilir. Aynı süreçten geçmiş diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye'de de AB'ye verilen destek düşecektir. Nitekim geçen yıl yüzde seksen civarında olan AB taraftarlığı, şimdi yüzde ellilerin altına düşmüş durumda. Şu anda hükümet için diplomatik bir başarı olan AB, önümüzdeki kısa dönemde tam tersi bir etki yapabilir.

Süreci etkileyecek diğer önemli etken, özelde AB'nin genelde de Avrupa'nın kendini bu yeni dönemde nasıl tanımlayacağı. Avrupa, tarihi boyunca hiçbir zaman birlik ve beraberlik halinde bir kıta olamadı. Büyük İskender dönemindeki birlik, siyasi ve ekonomik olmaktan çok coğrafi idi. Üstelik bu dönemde “Avrupa” adında bir kıta yoktu. Bugün Avrupa dediğimiz yer, Asya'nın batı yakasından ibaretti. İskender büyük dünya seferine çıktığında Avrupa'yı birleştirmeyi değil, Asya'ya hakim olmayı hedefliyordu.

Ortaçağlar boyunca ve modern dönemde Avrupa bölünmüş bir kıta olmaya devam etti. Etnik, dinî ve siyasi çatışmalar, Avrupa'nın tarih belleğinde derin izler bıraktı. Bu izler bugün dahi devam ediyor. Bugün Avrupa dediğimizde kimsenin aklına mesela Portekiz, Polonya ya da Norveç gelmiyor. İngiltere, Almanya ve Fransa, hâlâ yaşlı kıtanın motor gücü. Ekonomik açıdan bakıldığında da bölünmüşlük halinin giderek derinlik kazandığı görülüyor. İngiltere tarım alanında imtiyazlar istiyor. Almanya ve Fransa, iş gücünün serbest dolaşımına sıcak bakmıyor, çünkü kendi ülkelerinde büyük bir işsizlik sorunu var.

Kısacası önümüzdeki on yıl içinde Avrupa'nın ve AB'nin nereye gideceğini kestirmek kolay değil. Türkiye, tam üyelik veya imtiyazlı ortaklık sorunu üzerinde düşündüğü kadar, bu konuya da kafa yormak zorunda. Yoksa biz “işte şimdi hazırız” dediğimiz anda ortada AB diye bir şey kalmamış olabilir!

Yerli mi Olsun, Yabancı mı?

Özelleştirme bütün hızıyla devam ediyor. OYAK'ın Erdemir'i alması, yerli-yabancı sermaye tartışmasına yeni bir boyut getirdi. Türk Telekom'un yabancı sermaye tarafından alınmasından sonra birileri “Nerede yerli sermaye? Ülke yabancılara peşkeş çekiliyor!” diye bağırmaya başladı. Bu yüzden OYAK'ın Erdemir'i alması pek çok kişiyi sevindirdi.

Fakat OYAK'ın yerli sermaye olduğunu sananlar yanıldılar. Çünkü bütün büyük şirketler gibi OYAK'ın en önemli ortakları yabancı. OYAK şu anda Erdemir için ödeyeceği 2.7 milyar doları dışarıdan temin etmeye çalışıyor. Bütün bunlar olurken OYAK'ın önemli ortaklarından AXA, Ermeni soykırımına destek verdiğini ve Ermeni kuruluşlara birkaç milyon dolar nakit yardımı yapacağını açıkladı. Ulusalcı cephede tık yok!

Sermaye ırkçılığı yapanlar, ne dünya sermayesinin nasıl işlediğinden ne de dünyadaki ekonomik dengelerden haberdarlar. Bugün “yerli sermaye”nin ne kadar “yerli” olduğunu ve olabileceğini doğru anlamamız gerekiyor. Aksi halde kuru sloganlar atmaktan başka bir şey yapmamız mümkün değil.

Venezuela Nerededir?

Dünyanın en büyük ikinci petrol üreticisi olan Venezuela'nın nerede olduğunu çoğu kişi bilmez. Venezuela Orta Amerika tarihine yön vermiş bir ülke olmadığı için belki bunu doğal karşılamak gerekir. Ama Venezuela'dan çok daha küçük olan Küba'yı ve Castro'yu bugün herkes bilir.

Bunun basit bir nedeni var: Amerika Birleşik Devletleri'nin Fidel Castro'yla olan tarihi düşmanlığı. Amerika gibi bir süper gücün komünist olduğu gerekçesiyle Küba gibi küçücük bir devletin peşini bırakmaması, algılama biçimlerinin ve ideolojik tercihlerin uluslararası ilişkilerde ne kadar belirleyici olduğunu gösteriyor.

Şimdi Venezuela ve onun devlet başkanı Hugo Chavez , Küba ve Castro'nun yolundan gidiyor. Amerikan politikalarını şiddetle eleştiren Chavez , Amerika'nın kendisini öldürtmek istediğini iddia ediyor. Nitekim geçtiğimiz yaz Bush'un en büyük destekçilerinden Pat Robertson Amerika'nın Chavez'i öldürmesi gerektiğini söylemişti.

Resmi makamlar Robertson'ın çağrısını ciddiye almadıklarını söylüyor ama Amerika'nın Chavez'den kurtulmak istediği de bir vakıa. Fakat Amerika'nın elleri kolları bağlı. Çünkü gecen yılki rejim değişikliği operasyonu sonuç vermedi ve Venezuela halkı Chavez'in arkasında durdu. Dahası Amerika yükselen fiyatlar karşısında Venezuela petrolüne muhtaç. Kısa vadede Chavez , Bush için bir kabus olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Almanya'da Yeni Dönem

Almanya'da olmaz denen şey oldu ve Hıristiyan Demokratlar ile Sosyal Demokratlar bir koalisyon hükümeti kurdu. Hıristiyan Demokratların lideri Merkel'in seçimleri kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu ama bu olmadı. Sosyal Demokratlar da seçimlerden tahmin edilenden daha iyi bir sonuçla çıktılar. Böylece Almanya'da yeni bir koalisyon hükümeti dönemi başlamış oldu.

Koalisyon hükümetleri ara çözümlerdir ve bu yüzden verimli çalışamazlar. Kritik bir dönemden geçen Almanya'nın bir koalisyon tarafından yönetilmesi hiç kolay olmayacak. Yeni hükümetin hem Avrupa'nın iç dinamikleri, hem Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci hem de Almanya'da yaşayan Türkler açısından önemli sonuçları olacak. Merkel , seçim öncesi yürüttüğü Türkiye karşıtı söyleminden büyük ölçüde vazgeçecek. Çünkü iktidarda olmak muhalefette olmaktan farklıdır.

Fakat bunun Türkiye'nin AB müzakere sürecini kolaylaştıracağını söylemek zor. Almanya'nın Türkiye'nin tam üyeliği konusunda nötr bir tavır takınması -ki koalisyon hükümeti muhtemelen böyle bir ara çözüm bulacak- Türkiye'nin aleyhine bir durum oluşturabilir.

Deprem ve İnsanlık Durumumuz

Ekim ayında Pakistan'ın kontrolündeki Keşmir bölgesinde meydana gelen deprem, bölge tarihinin en büyük doğal felaketi. En iyimser tahminle bile ölü sayısının yüz binin üzerinde olduğu ifade ediliyor. Zor doğa şartları bölgeye yardım gitmesine engel oluyor. Dünya kamuoyunun Keşmir depremine verdiği tepkinin yeterli olup olmadığından emin değilim.

Amerika'daki Katrina kasırgası için bütün dünyadan yardım yağdı, büyük meblağlarda yardımlar yapıldı. Keşmir'deki deprem çok daha büyük bir facia olmasına rağmen, gelen yardımlar komik denecek miktarlarda. Keşmir'de mübarek Ramazan ayının başında yaşanan acıları paylaşmak için bizler ne yaptık? Başkalarının acılarını ‘haber' olarak görme rutininden kendimizi kurtarıp bir nebze tefekkür ettik mi? Onların acılarını yüreğimizde duyduk mu? Bir başkasının acısı karşısında bir yerlerimizde bir şeyler sızlamıyorsa, Allah korusun kalplerimiz katılaşmış, yüreklerimiz taşlaşmış, göz yaşlarımız kurumuş demektir. Eşref-i mahlukat yani varlıkların en şereflisi olarak yaratılan insan için bundan daha büyük felaket olabilir mi?

Bir musibet bin nasihatten iyidir. Umarız bu felaket bizlerin gözünü ve gönlünü açar, insanlık onurunu tekrar hatırlamamıza vesile olur.

Irak Anayasası

Bu satırların yazıldığı sırada Irak'ta yapılan anayasa referandumunun sonuçları henüz açıklanmamıştı. Görünen o ki, Sünnî Arapların hayır oyu kullanması, anayasanın reddi için yeterli olmayacak. Sünnîler anayasaya karşı olduklarını baştan beri söylüyorlardı çünkü bu anayasa onları temsil etmiyor. Anayasada Kürtler ve Şiîler çoğunluk olarak tanımlanırken, Sünnî Araplar ve Türkmenler yok sayılıyor.

Amerikan yönetimi, Kürtlere destek vermek suretiyle yeni Irak'ın etnik ve mezheplere göre kurulmasına kapı aralamış oldu. Fakat bunun ülkenin geleceği için ne kadar tehlikeli bir yol olduğunu görmek için kâhin olmaya gerek yok. Bugün etnik kimliklerini anayasaya taşıyan gruplar, yarın bunu bağımsız devlet talebine dönüştürebilirler. O zaman Kürtlere ya da Şiîlere kim dur diyecek?

Bu sorunlar devam ederken, Aralık ayında yapılacak seçimlerin nasıl bir sonuç vereceğini de kestirmek kolay değil. Seçimler bağımsız bir şekilde yapıldığında Şiîler meclisteki çoğunluğu elde edecekler. Böylece Ortadoğu'nun modern tarihinde ilk defa bir Şiî-Arap siyasi gücü vücuda gelmiş olacak. Bunun bölgedeki bütün dengeleri etkileyeceğini görmek zor değil. Umarız Türkiye ve bölge insanı bu zor süreçte akl-ı selimi elden bırakmaz.

    Kısa Kısa Dünya Turu

    Hükümetin körfezde biriken 1.2 trilyon dolarlık sermayeyi Türkiye'ye çekme politikası ilk ürünlerini vermeye başladı. Bir körfez prensi İstanbul'a 5 milyar dolarlık bir proje ile geldi. Bu para ile İstanbul'un gökdelen hattı olan Maslak tarafına 550 metre yüksekliğinde iki dev gökdelen yapılacakmış. İstanbul, yapı kirliliği yaşayan bir şehir. İstanbul'un yeni yapıya değil, plânlı yıkıma ihtiyacı var.

    ***

    2005 yılının Nobel Barış Ödülü, Uluslararası Atomik Enerji Kurumu Başkanı Muhammed Baraday'a verildi. Nobe...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Türkiye AB Yolunda
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:48:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Türkiye AB Yolunda rüya tabiri, Türkiye AB Yolunda mekke canlı, Türkiye AB Yolunda kabe canlı yayın, Türkiye AB Yolunda Üç boyutlu kuran oku Türkiye AB Yolunda kuran ı kerim, Türkiye AB Yolunda peygamber kıssaları, Türkiye AB Yolunda ilitam ders soruları, Türkiye AB Yolundaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes