> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali > Provokatörler Kaybedecek!
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Provokatörler Kaybedecek!  (Okunma Sayısı 540 defa)
28 Ekim 2014, 21:34:05
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 28 Ekim 2014, 21:34:05 »



Provokatörler Kaybedecek!

İbrahim Baran | Haziran 2013 | DÜNYA HALİ   


Anadolu insanının en önemli özelliklerinden biri de, bütün dünyanın gıptayla baktığı misafirperverliğidir. Bu coğrafyanın insanları olarak inancımızın, kültür ve geleneklerimizin gereği olarak tarihin her döneminde misafire ikramı vazife edinmişiz. Yaz aylarında köy girişlerinde testilerde soğuk ayranla bekleyen ve sıcaktan bunalmış yolculara sadece ‘Allah rızası’ için tebessümle ikram eden nesiller yaşadı bu topraklarda. Fakat bize ne olduysa, o nesillerin torunları olarak bugün misafire ikramı bir kenara bırakalım, aman dileyene bile sırt çevirmeyi politik bir seçenek olarak görür olduk maalesef.

Suriye’de yaşanan gerilim ve sonrasında Suriyeli kardeşlerimizin topraklarımıza yaptıkları hicret hepimizin malumu. Türkiye, kurduğu çadır kentlerle, sivil toplum kuruluşlarının yaptığı yardımlarla Suriyeli muhacirlere zor günlerinde destek olmaya çalışıyor. Ancak Reyhanlı patlaması sonrasında yaşananlar, bu yardım ve kardeşlik hareketine adeta gölge düşürdü.

Bir grup provokatör tarafından kirli amaçlarla organize edildiği apaçık ortada olan eylemlerde, patlama neticesinde çocuğunu, torununu kaybetmiş anneye canı pahasına yardımcı olmaya çalışan Suriyeli muhacirler, patlamaların sorumlusu oldukları iddialarıyla linç edilmeye çalışıldı. Bir gazetecinin konu ile ilgili iddiaları oldukça vahim. Buna göre patlamada hayatını kaybeden üç Suriyeli muhacir patlama nedeniyle değil, linç edilerek hayatlarını kaybetmişler! Şayet bu iddialar doğruysa, toplum olarak ciddi bir nefs muhasebesine ihtiyacımız olduğu hakikatiyle karşı karşıyayız demektir.

Kendisinden aman dileyen toplumlara din, dil, ırk farkı gözetmeksizin yardım etmeyi prensip edinmiş, topraklarına hicret eden insanlara her türlü desteği ibadet sayan bir inancın, medeniyetin mirasçıları olarak bize yakışan nedir? Elbette yerini yurdunu tamamen can güvenliği nedeniyle terk etmek zorunda kalan insanlara provokatörlerin gazıyla zulmetmek değil, ancak kucak açmaktır. Ayet-i kerimede “Muhacirlerden önce Medine’ye yerleşen ve imana sarılan kimseler (Ensâr), kendilerine hicret edip gelenleri severler ve onlara verilen ganimetten dolayı bir çekememezlik hissetmezler. Kendileri sıkıntı içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih edip önde tutarlar.” (Haşr, 9) buyurulurken, topraklarımıza hicret etmiş müminleri sevip kollamazsak her şeyden önce inancımızla çelişmiş olmaz mıyız?

Reyhanlı’da birileri, başka birilerinin provokasyonundan etkilendi ve Suriyeli kardeşlerimize tepki gösterdi. Bölgeye hicret eden Suriyelilerin ilçeyi terk ettiği söyleniyor. Provokasyon hedefine ulaşmış gibi görünse de şunu belirtmekte fayda var: Bu coğrafyanın insanı, muhacirleri linç etmeye çalışanlar değil, bu katliamda yavrusuyla torununu kaybeden ve hüznünü sinesine çekip “Suriyelilerin bir kabahati yok” diyebilen geniş gönüllü annelerdir. Bu anneler bu topraklarda var olduğu müddetçe her şeye rağmen kardeşlik, misafirperverlik, Medineli Ensar olma gibi kavramlar anlamını yitirmeyecek.

ABD Ziyaretinden Kalanlar


Başbakan’ın geçtiğimiz günlerde kalabalık bir heyetle gerçekleştirdiği Amerika gezisi, basit diplomatik seyahat olmanın çok daha ötesinde, Türkiye’nin Ortadoğu’da yaşananlara ilişkin attığı adımlar ve ticarî ilişkilerin konuşulduğu kritik bir ziyaretti. Türkiye’nin uzun süredir ekonomide yakaladığı ivmeyi yeni girişimlerle daha da ileriye götürmeye çalışan hükümetin, Türkiye’de yatırımı olan büyük şirketlerin CEO’larıyla yaptığı görüşmeler, ilerleyen günlerde ekonomideki hareketliliğin farklı bir noktaya doğru evrileceğinin işaretlerini veriyor. İki ülke arasında gerçekleştirilen ticaret hacminin 20 milyar dolara çıkarılması yönündeki görüşmeler de bu tezimizi destekler nitelikte.

Kuşkusuz ABD gezisinin en önemli ayağı diplomatik görüşmelerdi. Özellikle Irak, Suriye, Filistin gibi ülkelerde ve Afrika’da yaşanan sorunlar masaya yatırıldı. Görünen o ki, prensip olarak ABD ile fikir birliğine varıldı. Suriye’de rejim devrilecekse bunun Türkiye’nin enerjisi ile gerçekleşeceğinin ifade edilmesi, yaşanan siyasî krizlerin ardından Ankara’nın elini güçlendirmiş oldu. Ankara, ABD’nin Suriye’ye gerçekleştireceği olası bir askerî operasyonu da hiç gündeme getirmedi. Bu, Türkiye’nin meselenin iç dinamiklerle çözülmesi yönünde bir irade gösterdiğini ortaya koyuyor. Suriye’deki katliamların ülke içi dinamiklerle nihayete ermesi ise muhalefetin güçlenmesi ile mümkün. Türkiye’nin muhaliflere lojistik desteğini açık açık ifade edebilmesi, konuyla alakalı her türlü ipi eline aldığının sinyallerini veriyor.

Başbakan’ın Gazze’ye yapacağı ziyaretle ilgili olarak Obama’nın aylar önce yaptığı “şimdi gitmemesinde fayda var” açıklaması Amerika’da hiç gündeme gelmedi. Başbakan’ın Türkiye’ye döndükten sonra yaptığı “Haziran’da gideceğim” şeklindeki açıklama, Mavi Marmara ile ilgili olarak İsrail’in özür dilemesinin ardından Filistin sorunu konusunda  kararlı tutumundan vazgeçmeyeceği şeklinde yorumlanıyor.

Türkiye yeni bir dönemece giriyor. Toplumların tarihinde birtakım dönüm noktaları bulunur. Türkiye de bu dönüm noktalarından birini yaşıyor. Bir meselenin altını çizmekte fayda var: Dönüşüm yalnızca siyasî aktörlerin çabalarıyla gerçekleşmez. Şayet bir başarı söz konusuysa, toplumların kendi çabaları olmadan siyasî aktörlerin çabaları sonuçsuz kalır. Türkiye toplumu bir bütün halinde pek çok noktadaki tabularını yıktı. Eğer bu süreç kalıcı olursa, önümüzdeki yıllar Türkiye’yi bölgesel güç olmaktan çıkarıp süper güç haline getirecek. Türkiye toplumunun çabalarıyla tabii…

Şah ile Piyonun Danışıklı Dövüşü


Suriye’de kaosun başladığı günden beri eli kanlı Baas rejimini destekleyen bazı ülkelerin olduğunu geçtiğimiz aylarda ifade etmiştik. Rusya bu ülkelerin başında geliyor. Şüphesiz Türkiye ve stratejik müttefiki ABD’yi karşısına almış bir Suriye, bölgeyi kontrolü altında tutmak isteyen Rusya’nın işine geliyor. Putin yönetiminin Suriye’ye sürekli silah sattığını ve bu ticaretten önemli gelir elde ettiğini de unutmamak gerekiyor. İran’ın Suriye’yi desteklemesi de çoğunlukla mezhepsel ilişki ve biraz da stratejik çıkarlara dayandırılıyor.

Fakat İsrail ile Suriye’nin ilişkisi tam bir çelişkiler yumağı. Bir taraftan Baas rejimine silah yardımı yaparken geçtiğimiz günlerde Suriye topraklarına ilginç bir şekilde saldırması “İsrail ne yapmaya çalışıyor?” sorusunu akıllara getirdi. Baas rejimi bu saldırıyı “savaş ilanı” olarak yorumladı ve Golan tepelerini bombalayarak karşılık verdi. Bu saldırı İsrail’in ABD’yi müdahaleye zorlama çabası şeklinde yorumlanıyor. İsrail şimdi de Rus yapımı uzun menzilli S-300 hava savunma sistemlerinin Suriye’ye doğru yola çıktığını iddia ederek uluslararası kamuoyunun dikkatlerini bölgeye çekmeye çalışıyor.

Esed birliklerinin Golan tepelerini bombalamasına ve kendisine destek veren Hizbullah’a gelişmiş silahlar gönderme çabasına, daha düne kadar Suriye halkını rahat rahat katletsin diye silah gönderen İsrail sert tepki gösteriyor. Suriye rejiminin girişimlerine İsrail’in kayıtsız kalmayacağını vurgulayan İsrail dışişleri yetkilileri, ayakta kalması için bir dönem alttan alta, bir dönemde açıktan desteklediği Esed’in İsrail’le mücadele etmeyi göze alamayacağını, zaten kısa bir süre sonra yok olup gideceğini düşünüyorlar.

İsrail’in Suriye konusunda aniden tavır değiştirmesinin altında, Türkiye ile ilişkilerini düzeltme çabası, Amerika’yı bölgeye çekmek istemesi, kadim dostu Baas rejiminin kadim düşmanı Hizbullah’a verdiği lojistik destek gibi çeşitli nedenler var. Ancak hiç şüphe yok ki bunlar yüzeysel gerekçeler. İsrail, Esed diktatöryasının devrileceğini fark etti ve Esed sonrası dönem için fırsattan vazife çıkarmaya çalışıyor.

Ancak İsrail, masanın etrafında ABD, Türkiye, AB ülkeleri gibi aktörlerin bulunduğunu unutmuşa benziyor. Kuşkusuz her devletin Suriye ile ilgili planları var. ABD’nin bu aşamada çok stratejik bir hesabı yok gibi görünüyor, fakat dolaylı sebeplerle ilgilenmek zorunda. İsrail bölgede kendine destek olacak ve kaynaklarını rahatça kullanabileceği bir Suriye’nin peşinde. Türkiye ise ortak dinî, tarihî ve kültürel mirası paylaştığı kardeş bir milletin huzur ve refahını düşünüyor. Umulur ki bu denklemde kazanan Türkiye olur.



Kısa Kısa


Kutsal değerlere hakaret etmenin marifet olduğu dönemde, Hz. Peygamber s.a.v. ve Kur’an-ı Kerim ile ilgili ileri geri konuşmak rutin olaylardan addediliyordu. Dindar olmanın, dinî değerlere uygun bir hayat yaşamanın suç olduğu dönemlerdi o zamanlar. Ancak Anadolu mayasının ilmek ilmek işlendiği hücrelerimiz, her türlü cebre rağmen dine olan hassasiyetinden vazgeçmedi. Kafası hâlâ o dönemlerde yaşayan kimileri, Türkiye’de yaşanan toplumsal dirilişi görmezden gelerek dinî değerlere hakaret etmeyi marifet sayıyor. Yale ve Columbia Üniversitelerinde eğitim almış Sevan Nişanyan, iyi eğitim almanın her zaman işe yaramayacağını gösteriyor bize. İyi okulda okumak at gözlüklerinden kurtarmıyor işte. Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş Efendimiz s.a.v.’e hakaret eden Nişanyan, Türkiye’nin 1940’larda yaşadığını zannediyor olmalı! Aldığı ceza yekûn olarak küçük olsa da, sembolik olarak önemli. Ne diyelim, Allah hidayet nasip etsin…

***

Geçtiğimiz ay ABD’nin Boston eyaletinde gerçekleştirilen bombalı saldırıya ilişkin bir...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Provokatörler Kaybedecek!
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:57:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Provokatörler Kaybedecek! rüya tabiri,Provokatörler Kaybedecek! mekke canlı, Provokatörler Kaybedecek! kabe canlı yayın, Provokatörler Kaybedecek! Üç boyutlu kuran oku Provokatörler Kaybedecek! kuran ı kerim, Provokatörler Kaybedecek! peygamber kıssaları,Provokatörler Kaybedecek! ilitam ders soruları, Provokatörler Kaybedecek!önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes