> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali > Duvarları Yıkmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Duvarları Yıkmak  (Okunma Sayısı 1052 defa)
27 Temmuz 2011, 16:03:16
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 27 Temmuz 2011, 16:03:16 »



Dünya Hali


Kasım 2009 131.SAYI


Halil AKGÜN kaleme aldı, DÜNYA HALİ bölümünde yayınlandı.

Duvarları Yıkmak

Türkiye, etrafındaki suni duvarları tek tek yıkıyor. Almanlar, ülkeyi ortasından ikiye bölen Berlin Duvarı’nı yirmi yıl önce, 1989’da yıkmışlar ve yeni bir dönem başlatmışlardı. Berlin Duvarı’nın yıkılması, soğuk savaşın sonunu sembolize eden en önemli hadiselerden biriydi.

Şimdi Türkiye, Suriye ile arasındaki sınırları benzer bir dönüşüme tabi tutuyor. Ulusal sınırlar yerinde duruyor. Ama duvarlar yıkıldı. Türkiye ve Suriye vatandaşları bundan sonra arada sanki sınır yokmuş gibi davranacaklar. Doksan güne kadar ülkeye vizesiz giriş yapabilecekler. Olması gereken de bu zaten.

İran’la zaten uzun bir süredir vize uygulaması yok. Türkiye ve İran vatandaşları rahatça seyahat edebiliyorlar. Tıpkı Avrupalıların Şengen vizesi kapsamında yaptığı gibi... Bir ülkeden Şengen vizesi alan bir kişi, diğer Şengen ülkelerine vizesiz gidebiliyor.

Belki Türkiye bir gün benzer bir uygulamayı Irak’la da yapar. Neden olmasın? Sınır güvenliği sağlandıktan, karşılıklı itimada dayalı bir ilişki kurulduktan sonra sınırların ne anlamı var ki? Başbakan Erdoğan’ın geçen ay Irak’a yaptığı ziyarette 48 adet mutabakat anlaşması imzalandı. Anlaşmalar Türkiye ile Irak arasında ekonomik entegrasyon sağlayacak. 40’a yakın benzer anlaşma Suriye ile imzalandı. Böylece Türkiye hem bölge ülkeleriyle yakınlaşıyor, hem de bölge ülkelerini birbirine yakınlaştırıyor.

Amerikalılar ve Avrupalılar bu tür girişimler yapınca herkes alkış tutuyor. Bunu dünya barışına önemli bir katkı olarak görüyor. Mesela Amerika, soğuk savaş döneminde elli yıl boyunca düşman olarak bellediği Rusya’yla yakınlaşmak istiyor. Bazıları bunu gerçekçi bulmasa bile önemli bir açılım olarak değerlendiriyor. Ama aynı şeyi Türkiye kendi yakın çevresinde yapmaya çalışınca birileri hemen “dış politika ekseniniz kayıyor” diye eleştiriyor.

Tarih hızlı akıyor ve Türkiye tarihin doğru tarafında duruyor. Bir zamanlar bizim yapay sınırlarımız yoktu. Şimdi de bu sınırlar küçülüyor, önemsizleşiyor, sıradanlaşıyor. Tıpkı olması gerektiği gibi.

Bütünleşme Zamanı

Demokratik açılım, çeyrek asırdır akan kanı ve gözyaşını dindirmek için hızla ilerliyor. 19 Ekim günü 34 kişilik bir grup Türkiye’ye gelerek teslim oldu. Grubun çoğunluğu Mahmur Kampı’ndan gelen kadın ve çocuklar. Kandil’den gelen 6 örgüt üyesinin herhangi bir suçu tespit edilmediği ve 221 no’lu etkin pişmanlık yasasından faydalandıkları için serbest bırakıldılar.

Bu, son yıllarda yaşanan en önemli gelişmelerden biri. Eğer dağdan inmenin arkası gelir ve Mahmur Kampı boşaltılırsa, Türkiye Kürt sorununun çözümünde çok önemli safhayı geride bırakmış olacak. Fakat teslim ve sınırı geçiş sırasında yaşanan olaylar, demokratik olgunluk ve siyasi sorumluluktan ne kadar uzak olduğumuzu gösterdi. Gelenleri anında “barış elçisi” yapıp kahraman eden siyasi parti, süreci ne kadar zora soktuğunun farkında değil. Genel kamuoyu kucaklaşmayı beklerken, karşısında zafer naraları gördü. Bunların derdi dağdakileri ovada da kahraman yapmak. Ama olmaz. Dağdan inen artık ovada kahraman edasıyla dolaşamaz. Dolaşırsa ovadaki herkes bundan rahatsız olur. Üstelik bütün Türkiye’nin sahiplenmediği, içine sindirmediği çözüm, çözüm
değildir. Kucaklaşma zamanı yakın inşallah. Ama bu, herkesin tarihî bir sorumlulukla hareket etmesine bağlı.

Biz de Bir AB Raporu Yazsak!

Avrupa Birliği’nin 2009 Türkiye İlerleme Raporu Ekim ayının ortasında açıklandı. Rapor Türkiye’nin müzakere süreci hakkında önemli değerlendirmeler yapıyor. Türkiye’nin 2008 yılında yaşadığı siyasi, ekonomik ve sosyal hadiseler hakkında da tespitlerde bulunuyor. Avrupalılar, Hükümet’in yasa dışı örgüt ve yapılanmalara karşı mücadelesini destekliyor. Demokratik açılım takdir ediliyor. Ermenistan’la imzalanan normalleşme protokolü övülüyor. Avrupa’nın enerji geleceğini garanti altına alacak olan NABUCCO anlaşması da, Avrupalıların 2009 ilerleme raporunda takdirle söz edilen konulardan.

Raporda her zamanki eleştiriler de var. Türkiye’nin siyasi ve hukukî reformları hızlandırması, Kıbrıs meselesini çözmesi (yani Türk limanlarını hiçbir karşılık beklemeden Rum tarafına açması), azınlıkların taleplerini karşılaması, vs...

Bizce artık bir rutin haline gelen bu raporu bu sefer bir kenara bırakalım ve biz Türkiye olarak bir “AB İlerleme Raporu” yazalım. Avrupalılar geçen sene şöyle yaptılar, böyle yaptılar, şu tutumlarını beğendik, şu tavırlarını beğenmedik diyen bir rapor. Bizce adalet böyle bir raporu zorunlu kılıyor. Hep Avrupalılar mı bize nasihat edecek? Biraz da biz onları değerlendirelim. Ne dersiniz?

Ermenistan Açılımı

Ekim ayının en hararetli konularından biri Ermenistan’la imzalanan protokollerdi. Anlaşma, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesini, diplomatik ilişkilerin resmen başlamasını ve 1915-16 olaylarını araştırmak için ilmî bir komisyon kurulmasını öngörüyor. Anlaşma iki ülkenin parlementosunda müzakere edildikten sonra onaya sunulacak. Meclis onayı olmadan protokoller hayata geçirilmeyecek.

Anlaşmanın gayr-ı mektub (yazılmamış) maddelerinden biri Karabağ meselesinin çözülmesi. Yani Ermenistan işgal ettiği Karabağ topraklarından çekilmediği müddetçe TBMM protokolleri onaylamayacak. Bu yüzden Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri de hız kazandı.

Fakat bizde birileri çözümsüzlüğü çözüm olarak önermeye alıştığı için “Azeri kardeşlerimize ihanet ettiniz” diye bağırıp duruyor. Acaba öyle mi? Türk yetkililer, Karabağ sorunu çözülmeden protokolleri hayata geçirmeyiz diyor. Yani Kafkaslarda tam bir istikrar sağlanması için aynı anda Türk-Ermeni-Azeri ilişkilerinin normalleşme sürecine girmesi gerekiyor. Muhaliflerin bağırıp çağırmasına fazla takılmamak gerek. Süreç oraya doğru gidiyor.

İsrail Ölçüyü Kaçırınca

Bir ülkenin iç ve dış politikasını nasıl ölçersiniz? Herhalde o ülkenin siyasi kurumlarına, sosyal tabanına, ulusal çıkarlarına, vs. bakarsınız. O ülkenin komşularıyla nasıl geçindiğini, barışa katkı sunup sunmadığını incelersiniz.

Normal şartlarda bu işler böyle olur. Fakat Ortadoğu’da bir ülkenin “iyi” mi yoksa “kötü” mü olduğunu ölçen başka bir kıstas var: İsrail’le olan ilişkiniz. Eğer İsrail’le ilişkileriniz iyiyse siz bölgenin ve dünyanın gözdesi oluverirsiniz. İsrail’le ilişkileriniz kötüyse hiçbir şansınız yok demektir. Demokratik, paylaşımcı, adil, şeffaf olup olmadığınız hiç önemli değil. ABD ve çoğu Avrupalı gözünde tek kıstas İsrail’le olan ilişkinizin mahiyetidir.

Bir de bu işin Türkiye’deki muhatapları var. Bizim yerli oryantalist beyaz Türklerimize göre de “çağdaşlığımızın” ölçüsü, İsrail’le olan ilişkimizdir. Eğer orayla ilişkilerimiz iyiyse çağdaş, medeni, demokratik, Batılı bir ülkeyiz. Öyle değilse o zaman geri, tutucu, dinci bir ülkeyiz.

Bu mantığı anlamak mümkün mü? Değil ama vakıa bu. Böyle olduğu için İsrail ölçüyü kaçırınca kimse sesini çıkartmıyor. Hemen “Kim hata yaptı?” diye soruyorlar. Bir defa da “İsrail nerede hata yaptı?” diye sorsanız!

Kısa Kısa


Ticaret ve Sanayi Bakanı “meslek liseleri, Türkiye ekonomisinin temeli” demiş. El-hak doğru söylemiş. Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde meslek eğitimi birinci sırada yer alıyor. Normalde meslek liselerinin bir ülkenin eğitim sisteminin en az yüzde 60’ını oluşturması gerekiyor. Türkiye’de bu oran, olması gerekenin çok altında. Üzücü olan, bunun sebebinin teknik değil, siyasi ve ideolojik olması. İmam-Hatip liselerinin önünü kesmek için meslek liselerine yapılan haksızlık (yani katsayı meselesi) nihayet çözüldü. Umarız bu açığı kısa sürede kapatır ve eğitim ile kalifiye işgücü arasındaki dengeyi kurarız.

***

İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçildi. İstanbul için çok büyük bir paye değil bu. İstanbul kendi başına zaten güzel, vakarlı, asil bir şehir. Fakat 2010 hazırlıkları sürecinde yaşanan yolsuzluk ve usulsüzlük haberleri tam bir skandal. Bir “kültür ve sanat çetesi” devletin verdiği bütçeyi talan etmek için harekete geçmiş. Herkes birbirini suçluyor. İstifalar, ithamlar, hakaretler diz boyu. İstanbul bir dünya şehri ama belli ki onu 2010’a hazırlayan ekip bundan nasibini alamamış.

***

ABD Başkanı Obama’nın içeride ve dışarıda başı dertte. Sağlık reformu Kongre’nin muhalefetine takıldı. Cumhuriyetçiler Obama’ya karşı kampanya üstüne kampanya başlatıyor. Afganistan’da işler hiç iyi gitmiyor. Ortadoğu barış süreci tıkanmış durumda. İran müzakerelerinin geleceği belirsiz. Obama’nın Amerika’daki destek oranı da düşüyor. Obama bu sorunları aşabilir mi? Belki... Hele bir de Nobel Barış Ödülü’nden sonra başaramamak gibi bir şansı yok. Ama Obama’nın en büyük düşmanı da bu: Oluşturduğu inanılmaz beklenti. Yüksekten uçanların rüzgârı da sert oluyor vesselam...

***

Ekim ayında açıklanan işsizlik rakamları endişe verici. Kısmî düşüşe rağmen Türkiye genelinde işsizlik oranı yüzde 13 civarında. Bu da yaklaşık 3,5 milyon kişi ediyor. Bir diğer kaygı verici nokta, işsizlerin yaklaşık dörtte birinin gençler olması. Bu, ekonomik krizin devam ettiğini gösteriyor. Umut ışığı var mı? Var ama o ışık hâlâ uzakta. Ekonominin tekrar toparlaması ve üretimin artıp işsizliğin düşmesi en az bir yıl daha sürecek gibi görünüyor.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Duvarları Yıkmak
« Posted on: 01 Mayıs 2024, 13:45:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Duvarları Yıkmak rüya tabiri,Duvarları Yıkmak mekke canlı, Duvarları Yıkmak kabe canlı yayın, Duvarları Yıkmak Üç boyutlu kuran oku Duvarları Yıkmak kuran ı kerim, Duvarları Yıkmak peygamber kıssaları,Duvarları Yıkmak ilitam ders soruları, Duvarları Yıkmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes