> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali > Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar  (Okunma Sayısı 877 defa)
27 Ekim 2014, 18:27:09
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 27 Ekim 2014, 18:27:09 »



Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar


İbrahim Baran | Ocak 2013 | DÜNYA HALİ   


Hz. Adem a.s.’dan bugüne insanlık hep bir mücadele içerisinde. Toplumsal mücadeleler her dönemde farklı gerekçelerle ortaya çıkıyor. En önemli gerekçe de nefsin öne çıkma isteği ve bu isteğe eşlik eden zulüm. İstisnasız bütün diktatörlerin kendilerini ön plana çıkarıp alternatif fikirlerin dillendirilmesine tahammül edemediklerini görmek zor değil. Tıpkı Arap coğrafyasında 1. Dünya Savaşı’nın ardından kurulan diktatörlüklerde olduğu gibi… Neredeyse bir asırdır süregelen ve zulüm üzerine inşa edilen bu rejimler, Arap Baharı olarak nitelendirilen sürecin ardından önemli ölçüde nihayete erdi. Kimileri de bu süreci Arap ayaklanmaları olarak nitelendiriyor. Çünkü devrimin gerçekleştiği bazı ülkelerde karışıklık devam ediyor. Arap coğrafyasında yaşanan dönüşüm süreciyle gelinen yeni dönemin eskiye nazaran daha az sorunlu ve halk iradesini daha çok temsil eden bir görüntü çizeceği düşünülüyordu. Bu düşünce devrimin gerçekleştiği diğer ülkelerde doğrulanmış olsa da Mısır için problemlerin bitmediğini söylemeliyiz. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yeni anayasaya yetkilerin tamamının kendisinde olmasını sağlayacak maddeler ekletmek isteyince Tahrir Meydanı yeniden hareketlendi. Yasaya muhalefet eden göstericilerle Mursi taraftarları arasındaki mücadelede 7 kişi hayatını kaybetti, 1000’den fazla kişi yaralandı. Gerilimin ardından da halk yeni anayasa için referanduma gitti. Hüsnü Mübarek gibi bir diktatörün ardından halkın desteğini alarak iktidara gelmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi kendine muhalefet edenlere Hüsnü Mübarek gibi davranamazdı. Dolayısıyla bazı tutuklu göstericileri serbest bıraktı. Fakat Mısır’da sular henüz durulmuş değil ve taraflar inadından vazgeçmedikçe durulacağa da benzemiyor. Devrimlerin ardından kurulan sistemlerin de sorunsuz bir şekilde yoluna devam edeceği savının yalnızca iyi niyetli bir düşünce olduğunu tarih net bir şekilde gösteriyor bizlere. Büyük umutlarla kurulan rejimler çoğu zaman farkında olmadan yeni diktatörlükleri ortaya çıkarıyor. Mısır’da böyle bir durumun var olduğunu söylemek için hayli erken. Ancak toplumun tamamını etkileyecek önemli adımlar atılırken bir kez daha düşünmek, toplumsal ihtiyaçları ve dinamikleri göz ardı etmeden adımlar atmak gerekiyor. Müslüman Kardeşler hareketinin bazı hatalar yaptığı açık. Ama bunlar telafi edilemeyecek türden değil. Mısır’da kaos, iktidarla muhalefetin yapıcı diyalog zemininde bir araya gelmesiyle çözülebilir.

Birleşmiş Milletler “Filistin” Dedi


Ortadoğu’nun kronik sorunu Filistin meselesi 1948’den bu yana dönem dönem alevlenerek devam ediyor. Geçen ay yine bu satırlarda söylediğimiz gibi İsrail, gözüne kestirdiği Filistin topraklarını ele geçirmek için masum insanları katlediyor ve bu vahşi katliamları meşrulaştırmak amacıyla uluslararası kamuoyunda Filistin’i itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapıyor. Filistin ise yüzde yüz haklı olduğu bir davada masum olduğunu, zulme uğradığını dillendirse de maalesef karşılık bulamıyor. Uluslararası barışı tesis etmek ve çıkacak herhangi bir krizi diplomatik yollarla çözmek üzere oluşturulmuş uluslararası kuruluşlar da Filistin’in tüm çırpınışlarına rağmen sessizliğini bozmuyordu. Üzülerek ifade edelim, Ortadoğu’nun merkezinde, müslüman ülkelerin yanı başında yapılan katliamlara İslâm toplumlarının tepkisi birkaç sivil gösteri ve açıklamanın ötesine geçmiyordu. Şunu da belirtmekte yarar var: Filistin sorunu İslâm toplumlarının hep gündeminde aslında. Ancak yıllardır diktatörlük rejimleri altında ezilen müslümanların bu konuda ortaya koydukları tepkiler maalesef sivil gösterilerin ötesine geçemezdi. Çünkü diplomasi kaideleri toplumların rejimlerinden bağımsız bir şekilde gerçekleştirdikleri tepkisel hareketlere müsaade etmiyor. Filistin halkının haklı mücadelesine en büyük destek Türkiye’den geldi. Özellikle son birkaç yıldır atılan diplomatik adımlar sorunu tamamen ortadan kaldırmasa da, hem İslâm coğrafyasında hem de uluslararası kamuoyunda Filistin’de ciddi bir problem olduğu algısını yerleştirdi ve Birleşmiş Milletler (BM) Filistin’i “üye olmayan gözlemci devlet” statüsüne yükseltti. Üye olmayan gözlemci devletler BM nezdinde egemen yapılar yani devlet olarak kabul ediliyor. Üye olmayan gözlemci devletler bu statüyü elde ettikten sonra da tam üyelik için istedikleri zaman başvurabiliyorlar. Birleşmiş Milletler’in Filistin’le ilgili verdiği bu karar problemin nihaî çözümüne yönelik doğrudan bir adım olarak değerlendirilmeyebilir. Ancak 20. yüzyılın yarısını meşgul eden, binlerce masumun öldürülmesi ve onlarca şehrin işgal edilip harap edilmesiyle bugüne gelen Filistin meselesinin dünyanın gündemine bir şekilde gelmesini sağlaması bakımından önemli. BM’nin aldığı bu karar yalnızca dünya kamuoyuna bir şeyler söylemiyor, aynı zamanda yıllardır Filistin’i “öylesine bir yer” olarak gören müslüman devletlere çok şey söylüyor. Ve elbette toprakları işgal altındayken omuz omuza mücadele etmek yerine birbirlerine düşen Filistinli siyasî gruplara da önemli mesajlar veriyor.

Irak Yönetiminin Petrol Savaşları


Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden çekilmesinin ardından uzun yıllar hüküm sürdüğü topraklar siyasî olarak istikrarsız bölgeler haline geldi. Saltanata dönüşen sistemler, ilerleyen süreçte devrilerek yerini başka baskıcı rejimlere bıraktı. Irak, bahsettiğimiz süreci yaşayan somut örneklerden biri. Osmanlı coğrafyasının en önemli merkezlerini bünyesinde barındıran ve hâlâ birçok ortak noktayı paylaştığımız Irak, bugünlerde yine zor bir dönemeçten geçiyor. Yıllarca Baas rejiminin zulmü altında ezilen Iraklılar 2003’te Amerika’nın bölgeye girmesiyle Saddam Hüseyin’in zulmünden kurtulup refaha kavuşacaklarını umarlarken, zulmün çok daha büyüğüne muhatap oldular. Amerika “demokrasi getirme” bahanesiyle girdiği Irak topraklarını tarumar etti ve binlerce insanı katletti. Bölgeden çekilmesiyle sona ereceği düşünülen kaos 3’lü yönetim anlayışı nedeniyle devam ediyor. Irak’ta yaşanan çatışmalar en çok da siyasî olarak zayıf durumda olan Türkmenleri etkiliyor. Şimdilerde Irak merkezî hükümeti ile Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ni birbirine düşüren sebep ise Kerkük. Kerkük petrolleri Irak merkezî hükümetinin iştahını kabartıyor. İddialara göre merkezî yönetim, petrol gelirlerinin tamamını tek bir kişiye bağlı olarak hareket edecek 1 milyon neferli ordu kurmak için kullanıyor. Bunun Baas rejiminin yaptığı uygulamalardan hiçbir farkı yok. Ve yine iddialara göre merkezî yönetim anayasayı umursamadan, iradesini daha sağlam bir zemine oturtmak için birçok kritik görevi kendinde topluyor. Merkezî yönetim Kerkük’ü tamamen kontrolü altına almak istediği için Türkmen halkını saldırılarla göçe zorluyor. Yeni rejimin kurulmasının ardından Irak’ın büyük bölümünde inşa ve ihya çalışmaları yapılırken Kerkük maalesef göz ardı edildi. Adeta yeni bir Irak ortaya çıkarılırken Kerkük Irak’ın dışında bir toprakmış gibi muamele gördü. Irak’ın bazı bölgelerinde halk refah içerisinde yaşıyor ama Kerküklü Türkmenler sıkıntılarla boğuşuyor. Petrol söz konusu olduğunda ise Kerkük toprakları paylaşılamaz hale geliyor! Kerkük bir zamanlar Sultan II. Abdülhamid Han’ın şahsî malıydı ve yapılan cazip tekliflere rağmen Kerkük’ü satmayı aklından geçirmemişti. Osmanlı Devleti’nin dağılmasıyla birlikte elimizden çıkan Kerkük, bugüne kadar birçok büyük devletin de hedefi haline geldi. Amerika’nın Irak’a saldırmasının ardında Kerkük’ün kontrolünü ele geçirme düşüncesi olduğu da biliniyor. Ve bugün, Kerkük için yaşanan tüm mücadeleler Sultan II. Abdülhamid’in neden Kerkük’ten vazgeçmediğini açık bir şekilde gösteriyor.

Patriotlar ‘Çevre’yi Rahatsız Ediyor

Türkiye ile Suriye arasında 1,5 yıldan bu yana devam eden diplomatik mücadele, iki ülkeyi neredeyse savaşın eşiğine getirdi. Esed’in halkına yaptığı zulme kayıtsız kalamayan Türkiye’nin muhaliflere verdiği destek, Suriye ve müttefiklerinin tepkisini çekti. Topraklarımıza yapılan top atışları, Suriye’nin hukuksuz bir şekilde jet uçağımızı düşürmesi ve teröre verdiği destek gibi nedenlerle olası bir saldırıya karşı Türkiye’nin tedbir alması kaçınılmaz hale geldi. Suriye konusunda temkinli olan Amerika’nın aksine NATO’nun Türkiye’ye verdiği destek de tüm dünyanın malumu. Türkiye savunma sistemini güçlendirmek amacıyla NATO’dan patriot füze savunma sistemi almak hususunda anlaşma imzaladı, bununla kendisine yapılacak herhangi bir füze saldırısını önleme hususunda tedbir almış oldu. Bu tedbir özellikle Suriye’den gelebilecek muhtemel bir saldırı için alındı. Zira Esed koltuğu terkedinceye ya da koltuğundan edilinceye kadar bölgeden Türkiye’ye çeşitli yöntemlerle zarar verebilecek operasyonlar gerçekleşebilir. Patriot füze savunma sisteminden Suriye’nin rahatsız olması doğal. Ancak rahatsız olan başka bir ülke daha var: İran. İran bir yandan Türkiye ile olan münasebetlerini ılımlı diyalog zemininde yürütürken, bir yandan da patriotların yeni bir dünya savaşına neden olacağını iddia ediyor. Üstelik kendi nükleer çalışmalarını görmezden gelerek! İran’ın rahatsızlığına NATO Genel Sekreteri Rasmusen, yapılan açıklamaları kınadığını, NATO’nun saldırmak gibi bir niyetinin olmadığını ve yalnızca Türkiye’nin savunma sistemlerine destek vermek için anlaşma imzaladıklarını söyleyerek tepki gösterdi. Türkiye jeo-stratejik önemi ve son dönemde dış politikada attığı adımlar nedeniyl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 27 Ekim 2014, 18:28:42 Gönderen: Rüveyha »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:46:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar rüya tabiri,Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar mekke canlı, Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar kabe canlı yayın, Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar Üç boyutlu kuran oku Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar kuran ı kerim, Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar peygamber kıssaları,Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlar ilitam ders soruları, Mısır’da Yeni Düzen Yeni Sorunlarönlisans arapça,
Logged
27 Ekim 2014, 18:59:01
Metin 8/A

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 503



« Yanıtla #1 : 27 Ekim 2014, 18:59:01 »

bişey sorcan halifelik  daha varmı ve hangi ülkede
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

DağLar önümde diz çökerken kayaLara yaLvaramam…NehirLer Bana akarken Bir damLayLa uğraşamam..!
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes