> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali > Mısır’da Bahar Erken Bitti
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mısır’da Bahar Erken Bitti  (Okunma Sayısı 543 defa)
28 Ekim 2014, 21:37:35
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 28 Ekim 2014, 21:37:35 »



Mısır’da Bahar Erken Bitti


İbrahim Baran | Ağustos 2013 | DÜNYA HALİ


Arap Baharı olarak adlandırılan sürecin en gösterişli şekilde yaşandığı ülke olan Mısır’da, sürecin ardından yaklaşık 1,5 yıl süren İhvan-ı Müslimin iktidarı talihsiz bir darbeyle birlikte sona erdi. Hatırlanacağı üzere Türkiye’de 28 Şubat’ta da halk iradesiyle iktidara gelen hükümet, askerî darbe sonucu alaşağı edilmiş ve bir bakıma halk hizaya getirilmeye çalışılmıştı.

Mısır’da yaşananlar, Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vuran 28 Şubat’a çok benziyor. Halkın içerisinden çıkmış İhvan-ı Müslimin hareketi sürgünle, zulüm ve işkenceyle geçirilmiş onlarca yılın ardından iktidara geldi ve Hüsnü Mübarek rejiminin bıraktığı enkazı toparlamaya çalıştı. Darbeyi dolaylı olarak destekleyen kimi çevrelere göre İhvan-ı Müslimin hareketinin temsilcisi Mursi, daha iktidar koltuğuna oturur oturmaz geçmişten intikam almaya, ideolojisini dikte etmeye çalıştı!

Bunun iftiradan öteye gitmeyen tutarsız bir iddia olduğunu görmek için uzaktan da olsa Mısır’ın son bir yılına bakmak yeterli. Muhammed Mursi, söylenilenlerin aksine toplumu kucaklamayı amaçlayan bir politika izlemeye gayret etti. Stratejik noktalarda görevlendirdiği isimleri belirlerken, parti, inanç, mezhep taassubu gütmeksizin her kesimden farklı görüşlere sahip kişilere görev vermeye çalıştı. Yolsuzlukların önüne geçmek, yolsuzluk yapanları cezalandırmak, kamu kurumlarını temizlemek, sosyal adaleti tesis etmek için çaba sarfetti. Anayasa değişiklikleri ile ilgili olarak kendisine yöneltilen eleştirileri dikkate alan Mursi, bu konuda da ortak akla uygun hareket edeceğinin sinyallerini verdi. Ancak, Hüsnü Mübarek rejimi kollarını Mısır üzerine adeta bir ahtapot gibi uzattığı için, eski sistemin çıkarlarına aykırı olacak her adım daha atılmadan engellenmeye çalışıldı.

Kuşkusuz modern çağda gerçekleşen darbeleri uluslararası dinamiklerden bağımsız düşünemeyiz. Mısır’da gerçekleşen darbe de yalnızca iç etkenler nedeniyle gerçekleşmedi. Tahrir Meydanı’nda toplanan darbe yanlısı kalabalığa “zafer süvarileri” muamelesi yapan uluslararası medya kuruluşları, hangi güçlerin hangi amaçlarla General Sisi’ye destek verdiğini ortaya koyuyor. Ortadoğu’da güçlü bir İsrail isteyen Amerika, bölgenin kötü polisi rolünü bihakkın ifa eden İsrail, Mısır’da her zaman rahat bir şekilde güdümleyebilecekleri bir rejim isteyen AB gibi uluslararası güç odakları, Mısır’da gerçekleşen darbeye kıyasıya alkış tuttu. Muhammed Mursi’nin iktidara geldikten sonra Türkiye’ye yakınlaşması, Refah Sınır Kapısı’nı açarak Gazze’deki uzantısı olan HAMAS’a ve mazlum Filistin halkına destek olması en çok da İsrail’i rahatsız etti. İsrail’in bu süreçte sessiz ama derinden ilerleyişi, darbeyi en çok körükleyen ülkelerin başında olduğu anlamına geliyor.

“Dost kötü günde belli olur” sözü manası, Mısır’da gerçekleşen darbe ile bir kez daha tecelli etmiş oldu. Mısır’a yakın coğrafyalarda bulunan “müslüman” ülkelerin tutumu, akla ziyan denilecek türdendi. Suudi Arabistan ve irili ufaklı Arap ülkelerinin darbeye sessiz kalmaları bir yana, müslüman halkın iradesine karşı yapılan darbeye milyar dolarlarla ifade edilen paraları gözlerini kırpmadan vermeleri kara bir leke olarak düştü tarihe. Ortadoğulu müslüman ülke yönetimlerinin dağınıklığı, ilkesizliği, kendi iktidar hesaplarından başka bir şeyi gözlerinin görmeyişi bu acı olayla biz kez daha gün yüzüne çıkmış oldu.

Türkiye tıpkı son yıllarda Filistin, Suriye, Irak gibi ülkelerde yaşanan zulümlere duyarsız kalmadığı gibi, Mısır’da yaşanan darbeye de duyarsız kalmadı. Demokratik bir seçimle iktidara gelen hükümeti en başından beri destekleyen Türkiye, darbeyle yıkılmaya çalışılan halk iradesinin yanında yer aldı. Hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamalar, 15 yıl önce benzeri bir darbeye maruz kalmış ve o darbenin etkilerinden yeni yeni kurtulmaya çalışan bir ülkenin hükümetinin omuzlarında taşıdığı sorumluluğun büyüklüğünü yansıtan türdendi. General Sisi’nin görüşme talebine karşı dile getirilen “Biz devlet Başkanı olarak Muhammed Mursi’yi tanıyoruz!” cümlesi darbecilere verilecek en güzel cevaptı. Türkiye toplumunun gerek sosyal medyada, gerekse meydanlarda darbecilere gösterdiği tepkiler, bu cevabın arkasında yalnızca hükümetin değil, bütün bir milletin olduğu hakikatini haykırıyordu.

Mısır’da gerçekleşen darbe, yıllardır sürekli dillendirilen demokrasinin yalnızca söylemde olduğunu ve hayata geçmesinin bu şartlarda çok da mümkün olmadığını gösteriyor. Dünyada yüz yılı aşkın bir süredir kurgulanan sistem, demokrasi kavramını da elbette kendi çıkarları doğrultusunda tanımlıyor. Diğer taraftan darbe sonrasında Mısır’da ortaya konan tepkiler hâlâ bir umut ışığı olarak karşımızda duruyor.

İran’da Ilımlı Rüzgârlar

1639 Kasr-ı Şirin antlaşmasıyla birlikte 374 yıldır herhangi bir sınır güvenliği problemimiz olmayan İran’la hükümetler değiştikçe dönem dönem gerçekleşen kısa süreli gerilimler yaşadığımız malum. Bu gerilimlerin zamanlaması ve şiddeti iktidarı devralan hükümetlerin ideolojilerine ve dünyaya bakışlarına göre değişiyor. İran’ın son cumhurbaşkanı Ahmedinejad döneminde de Türkiye ile zaman zaman gerilimli diyaloglar yaşandı.

Diplomasideki “komşularla sıfır sorun” politikası gereği Türkiye sınır komşularıyla dostane ilişkiler kurarak bölgesel güvenliği garanti altına almaya, terörle mücadelede daha emin adımlarla ilerlemeye çalıştı. Belli zamana kadar bu politikanın istenilen seyirde ilerlemesiyle Türkiye; Suriye, İran, Irak, Gürcistan, Azerbaycan gibi ülkelerle sıcak ilişkiler kurdu. Ne var ki kendi içinde cadı kazanı gibi kaynayan ülkelerin komşularıyla sorunsuz ilişkiler yürütmesi mümkün olmadı. Suriye ile olan ilişkilerimiz Esed kendi halkına kıyım yapmaya başladığı döneme kadar öyle bir noktaya gelmişti ki vizeler kaldırılmış, iki ülke arasında sanayi, ticaret, savunma gibi konularda pek çok ortaklık anlaşmaları imzalanmıştı. Fakat Beşşar Esed’in yaptıklarına sessiz kalınamayacağı için bütün iyi ilişkiler bozuldu.

Türkiye’nin İran’la da çok yakın ilişkiler kurduğu hepimizin malumu. Herhangi bir mezhep taassubu olmaksızın inşa edilen ilişkiler ortaklaşa nükleer tesis çalışmaları yapacak düzeye kadar gelmişti. Ancak İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın şahsında temsil edilen mezhep taassubu ve diplomatik çıkarlar Suriye konusunda İran ile Türkiye’yi karşı karşıya getirdi. Türkiye’nin “zulme sessiz kalmayın” çağrılarına rağmen İran, Rusya ile birlikte Esed yönetiminin yanında saf tutmayı tercih etti. Ahmedinejad’ın muhafazakâr tutumu, trübünlere oynamak için İsrail’e savurduğu savaş tehditleri, uluslararası kamuoyundan gizli olarak icra ettiği nükleer silah çalışmaları hem kendi ülkesini hem de Türkiye ile ilşkilerini gerdi. Nihayet Haziranın sonlarında gerçekleşen seçimlerde koltuğunu ılımlı muhafazakâr aday Hasan Ruhani’ye bıraktı.

Seçimleri kim kazanırsa kazansın, İran’da köklü bir değişimin gerçekleşeceğini görmek pek de mümkün değil. Çok köklü bir geçmişe sahip olan ve tamamen mezhepsel değerlerle yönetilmeye çalışılan ülkelerde köklü değişimler insanlık tarihinde nadiren gerçekleşiyor. Politikası, idealleri, dünyaya ve İslâm’a yaklaşımı köklü bir şekilde değişmese de en azından daha ılımlı, diyaloğa açık, kısmen de olsa adalet ve insafı tercih eden bir İran, başta Türkiye olmak üzere bütün ülkeler için daha fazla huzur demek olacak.

Suriye’nin Kuzeyinde PYD Sesleri


Suriye’de yaklaşık iki yıldır kesintisiz bir şekilde süren iç savaşın içinden çıkılmaz bir noktaya geldiği bugünlerde PKK’nın ülkedeki uzantısı olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) arasında yaşanan çatışmalar yeni gerginlikleri de beraberinde getiriyor. Bir yandan Baas rejiminin ordusu ile çatışmak zorunda olan ÖSO’nun şimdi de PYD’ye karşı direnmeye çalışması mücadeleyi daha da zorlaştırıyor. PYD güçlerinin hedefi Suriye’nin kuzeyinde özerk bir yönetim kurmak. Her ne kadar Suriye’nin tamamı için özgürlük ve federasyon istediklerini ifade etseler de, PYD’nin özerklik ilan etmek için belirlediği toprakların Suriye’nin en verimli petrol yataklarına sahip olması, özerklikten kastın ne olduğunu açık seçik gösteriyor.

Örgütün, yalnızca Suriye’nin Kuzeyi ile de sınırlı kalmadığı, Kuzey Irak’ta da yeni bir yapılanma içerisine girmeye çalışacağı, Suriye’nin kuzey şeridini tamamen ele geçirerek Akdeniz’e açılan bir hatta sahip olmak istedikleri iddialar arasında. Suriye-Irak sınırında bulunan ve Habur sınır kapısından sonra bölgeye açılan en önemli ikinci kapı olarak tarif edilen Arabiya Kapısı, ticaret yolu üzerinde bulunuyor. Suriye ile Irak arasındaki ticaretin büyük bölümü bu kapı üzerinden gerçekleştiriliyor. Türkmen unsurların hakimiyetinde bulunan bölgeyi el-Nusra Cephesi kontrol ediyor. PYD’nin bölge üzerinde hakimiyet kurmadaki gayesi, verimli petrol kaynaklarını Akdeniz üzerinden dünya pazarına sunmak.

Musul ve Kerkük gibi zengin petrol yataklarını içerisinde barındıran bu bölgeyi özerklik ilan etmiş bir grubun tek başına kontrol etmesine müsaade edilmeyeceği hepimizin malumu. Uzunca bir süredir Irak’ın Kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan sistemin başka bir versiyonu ile karşı karşıyayız. PYD’nin kontrolünde inşa edilmesi planlanan bu yeni düzen çok daha kapsamlı görünüyor. Irak ve Suriye’nin kuzeyi ile alakalı hesapları olan güçlerin PYD’ye verdiği desteğin boyutlarını ilerleyen süreçte daha net göreceğiz.

Özerklik ifadesi muhtevası nedeniyle sempatik görünse de, dünyada özerkliğini ilan edip birilerinin tahakkümüne girmeyen bir topluluk bugüne kadar görü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mısır’da Bahar Erken Bitti
« Posted on: 29 Mart 2024, 07:41:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mısır’da Bahar Erken Bitti rüya tabiri,Mısır’da Bahar Erken Bitti mekke canlı, Mısır’da Bahar Erken Bitti kabe canlı yayın, Mısır’da Bahar Erken Bitti Üç boyutlu kuran oku Mısır’da Bahar Erken Bitti kuran ı kerim, Mısır’da Bahar Erken Bitti peygamber kıssaları,Mısır’da Bahar Erken Bitti ilitam ders soruları, Mısır’da Bahar Erken Bittiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes