> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali > AB Üyeliğine Fransa Çelmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: AB Üyeliğine Fransa Çelmesi  (Okunma Sayısı 834 defa)
22 Eylül 2011, 18:13:14
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 22 Eylül 2011, 18:13:14 »



Dünya Hali



Temmuz 2007 103.SAYI

Halil AKGÜN kaleme aldı, DÜNYA HALİ bölümünde yayınlandı.


AB ÜYELİĞİNE FRANSA ÇELMESİ

Türkiye’nin AB üyelik müzakere sürecindeki engebeli koşusu devam ediyor. Geçtiğimiz ay istatistik ve mali kontrol başlıklı iki yeni fasıl daha açıldı. Aslında üç faslın açılması planlanıyordu ama bu Fransa tarafından engellendi. Türk tarafı buna tepki gösterdi ama sonuç değişmedi.

AB üyesi olarak Fransa tam veto yetkisine sahip. Zaten Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin bu veto hakkını kullanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Sarkozy uzun bir süredir Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıkıyor. Bunun yerine Türkiye’nin Avrupa-Akdeniz İşbirliği’nin lideri olmasını öneriyor.

Yani Türkiye’ye “sana birinci ligde yer yok; gel ikinci ligin lideri ol” diyor. Türkiye yaklaşık 50 yıldır AB’ye üye olmaya, Avrupa’ya entegre olmaya çalışıyor. Fakat Avrupa direnmeye devam ediyor. Her gün yeni gerekçeler, yeni bahaneler bulunuyor ve tam üyelik erteleniyor. Belki Türkiye’nin ve hükümetin bu konuda biraz daha net ve ısrarcı bir tavır içine girmesinin zamanı geldi. Aksi halde Almanya ve Fransa liderliğindeki AB’nin Türkiye’yi daha uzun bir süre giriş kapısında bekletmesi işten bile değil.

FİLİSTİN’E İSRAİL BAYRAĞI


Filistin’de İsrail ve ABD’nin istediği oldu ve Hamas hükümeti fiilen düşürüldü. Hem de Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas ve el-Fetih’in marifetiyle! Bu sefer İsrail’in Filistin’i uzun süre kuşatma altına almasına gerek kalmadı. El-Fetih ve onun defolu liderleri bu görevi İsrail ve ABD adına yerine getirdiler. fiimdi seçimle iş başına gelen Hamas, tekrar silahlı direnişe zorlanıyor. Böylece “Bakın, biz size Hamas’ın silahlı bir terörist örgüt olduğunu, onların devlet yönetemeyeceğini söylemedik mi?” diyecekler.

Bu yalana kim inanır diye sorabilirsiniz. Filistin gibi zulmün, işkencenin, yalanın, yolsuzluğun, ihanetin iç içe geçtiği bir yerde buna da inanan bulunur. Peki şimdi ne olacak? Hamas, Gazze’ye mahkum edilecek. Dahası Hamas’ın Gazze’de bağımsız bir minik devlet ilan etmesi için baskı yapılacak. Böylece Hamas’ın külliyen yok edilmesi için zemin hazırlanacak. Ondan sonra İsrail, el-Fetih’in de desteğiyle Hamas karşıtı bir operasyon başlatacak. Filistin’de bir zulüm ve ihanet sayfası daha yazılacak. Hepimizin gözü önünde.

KARANLIK SENARYOLAR


Amerika’daki bir düşünce kuruluşunda gündeme getirilen bir senaryo, Türkiye’nin ne tür zorluklarla karşı karşıya olduğunu bir kez daha teyit etti. Terörle mücadele adı altında oynanan siyasi oyunlar, ihanet
kelimesini bile masum yapıyor. “PKK ele başları Türkiye’ye bugünlerde teslim edilmesin; bu, seçimlerden önce hükümetin işine yarar” ifadesi, bir söylenti bile olsa ürperti verici.

Böyle bir iddianın ortalıkta dolaşıyor olması bile Türkiye’nin terörle mücadelede neden başarılı olamadığını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Terör birileri istediği zaman hortlatılıyor, şehit cenazeleri birileri aleyhine gösteriye dönüştürülüyor, sonra yine birileri istediği zaman terör canavarı karanlık mağarasına çekiliyor. Ve bütün bunlardan birileri siyasi rant elde etmeye çalışıyor.

Bu gerçeklerden tek bir sonuç çıkıyor: Biz terörün kaynağını dışarıda ararken, aslında hata yapıyoruz. Terörün arkasındaki karanlık eli dışarıda değil içimizde aramamız gerekiyor. Washington’daki bir düşünce kuruluşundan sızıp bize kadar gelen karanlık senaryo böyle hayırlı bir başlangıca vesile olabilir mi acaba?


SEÇİM VE KUTUPLAŞMALAR


22 Temmuz günü ülkemiz seçimlere gidecek ve Türkiye’yi yönetecek yeni kadroları seçecek. Seçim kampanyaları, mitingler, vaatler, saldırılar, tartışmalar derken, bu seçimin de en az diğerleri kadar kıran kırana geçeceği kesin gibi.

Bu seçime büyük kutuplaşmalar içerisinde giriyoruz. Siyaset tabiatı gereği taraf olmayı gerektiriyor. Fakat kutuplaşmak ve ideolojik kamplara bölünmek farklı bir şey. Türkiye bu tür kamplaşmalardan çok çekti. Ama hiç birimiz ders almış görünmüyor.

Siyaset çözüm üretme sanatıdır. Sorunlara meşru kurallar çerçevesinde çare bulma işidir. Bunu yaparken siyasetçinin referans noktası, halkın, milletin maslahatıdır. Zaten siyasetin meşruiyeti de buradan gelir. “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” sözü de bunu ifade eder.

Fakat Türk siyaseti meşruiyetini her zaman milletten devşirmez. Aslında milletin verdiği yetki ikincildir; belirleyici değildir. Devletin hep ‘gerçek sahipleri’ vardır. Siyaseti de, milleti de, temsili de onlar belirler. Onların dediği kanun, karşı çıktığı yasak olur.

Bizde yaşanan kamplaşmalar bu imtiyaz oligarşisine karşı direnmenin bir sonucudur. Ama hiç birimiz bunun adını böyle koymayız. Kendilerini devletin, milletin, ülkenin ve onun kaynaklarının yegâne
sahibi, efendisi, patronu görenler, bu imtiyazlı hallerini sürdürmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Gözleri karadır. Ülkeyi kaosa sürüklemekten, ekonomik kriz çıkartmaktan, terörü azdırmaktan çekinmezler. Çünkü “benim olmayan, başkasına da yar olmasın” derler.

22 Temmuz seçimlerine de böyle bir kutuplaşma içinde gideceğiz. Terörün azdırıldığı, darbe senaryolarının konuşulduğu, herkesin vatana ihanetle suçlandığı bir seçim atmosferinde kimsenin normal siyaset konuşacak hali yok. Eğitim, sağlık, ekonomi, sosyal yardımlar, alt yapı, dış politika… bütün bunlar bu ‘büyük kutuplaşma’ yanında tali konular.

Bütün bunlara rağmen halkımızın kayda değer bir sağduyusu var. Bazen feci yanılgılar içinde bulunsa da, popülizme teşne olsa da, çabuk unutup çabuk affetse de, milletin feraseti bir noktadan sonra galip geliyor. Kimi indirip kimi çıkartacağını, kimi cezalandırıp kimi mükafatlandıracağını el yordamıyla olsa biliyor. Hem de karşısındaki medya ordusuna, propaganda canavarına, felaket tellallarına, aba altından sopa gösteren özde demokratlara rağmen.

22 Temmuz seçimleri bu sağduyunun bir tecellisi olacak mı? Bunu hep beraber göreceğiz.

KALİFORNİYA SENDROMU


Araştırmacılar genç nesiller arasında görülen anlamsızlık ve bencillik hastalığına nihayet bir isim koydular: Kaliforniya Sendromu. Amerika’nın Kaliforniya eyaletindeki aşırı ve sınırsız eğlence ve tüketim kültürünün yaygınlaşmasını ifade eden sorun, adını eyaletin bu konulardaki şöhretinden alıyor. Uzmanlara göre bu sendromun üç belirtisi var: Zevke düşkünlük, benmerkezcilik ve yalnızlık.

Zevke düşkünlük kendini tüketim, alışveriş, cinsellik, uyuşturucu madde bağımlılığı gibi alışkanlıklarda gösteriyor. Benmerkezcilik, hem ileri sanayileşmiş toplumlara karşı bir tepkiyi hem de “benden sonra tufan” duygusunu ifade ediyor. Yalnızlık ise tam bir çöküntü hali. Bütün bunları, derin bir mutsuzluk takip ediyor.

Uzmanlar Kaliforniya Sendromu’nun artık Türk gençleri arasında ve özellikle Etiler ve Bağdat Caddesi gibi İstanbul’un lüks semtlerinde görüldüğünü söylüyorlar. Bir uzman şöyle diyor: “Daha çok eğlence ve
zevk düşkünlüğüyle, üretmediği halde tüketen, yardım etmeyen, sadece kendine harcayan, parasal hedeşeri kutsallaştıran, toplumsal yapıyı önemsemeyen bir anlayış yaygınlaşıyor. Bu hastalık sosyal bir kanser
gibi hızla yayılıyor.” Ve biz hâlâ modernleşmek adına yeni alışveriş merkezleri açıyoruz. Gazamız mübarek olsun!

BİR BAŞBAKANIN SONU


İngiltere Başbakanı Tony Blair, 10 yıllık görevinden geçtiğimiz ay ayrıldı. Siyaset tarihinde nadir görülen bir şekilde, daha görev süresi bitmeden başbakanlığı bir başkasına devretti Blair. Sebep: Irak savaşında izlediği politikalara gösterilen tepki. Bu tepki öylesine büyük bir baskıya dönüştü ki İşçi Partisi, partiyi kurtarabilmek için lideri ve Başbakan Blair’i feda etmek zorunda kaldı.

Avrupa’da “Üçüncü Yol” projesinin mimarlarından Blair hızla yükselen genç ve parlak bir Avrupalı liderken, nasıl oldu da bu noktaya geldi? Bunun bizce hiç de zor ve karmaşık olmayan bir sebebi var: Blair’in
Bush’un kuyruğuna takılmış olması. 11 Eylül hadiselerinden sonra ABD ile mutlak bir ittifak yapan Blair, Irak’ın işgaline gerekçe olarak gösterilen ‘kitle imha silahları’ yalanına sonuna kadar sarıldı. Yalanın ortaya çıkmasından sonra da geri adım atmadı ve Bush’un yanında durdu.

Böylece siyasi kariyerini bitiren hatayı da yapmış oldu. 10 yıl önce İngiltere’nin ve Avrupa’nın en dinamik, geniş vizyonlu ve kuşatıcı liderlerinden biri olarak görülen Blair, şimdi boynu bükük ve yaralı bir siyasetçi olarak görevini terk ediyor. Geriye bıraktığı mirasın hiç de parlak olmadığını herkes biliyor.

KISA KISA


İstanbullulara müjde! İstanbul’un nüfusu 15 değil, 11,5 milyonmuş. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yürütülen ‘Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’, İstanbul’un nüfusunu 11.5 milyon civarında tespit
etmiş. Eh, artık kendimizi İstanbul’da biraz daha ferah hissedebiliriz. Ne de olsa şehrin nüfusu 3.5 milyon civarında azaldı. Ama bu İstanbul’un hiç bir sorununu çözmüyor. Ne trafik azalıyor, ne konut fiyatları düşüyor. O gizemli şehir İstanbul bize bıyık altından gülmeye devam ediyor.

22. yasama döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni 4 milyon 36 bin 13 kişi ziyaret etmiş. 2002-2007 arasına tekabül eden 4,5 yıllık sürede böylece bir rekor kırılmış oldu. Buna göre TBMM’yi günde ortalama 2 bin 690 vatandaşımız ziyaret etmiş. Demek ki vatandaşın Meclis’ine ilgisi büyük olmuş. Acaba Meclis’in vatandaşına ilgisi de aynı derecede oldu mu? Keşke bir de kaç milletvekilinin kaç vatandaşı ziyaret ettiğini gösteren bir kayıt olsa!

Afganistan ve Irak’ın işgalinin mimarı olan Ame...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: AB Üyeliğine Fransa Çelmesi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 05:30:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: AB Üyeliğine Fransa Çelmesi rüya tabiri,AB Üyeliğine Fransa Çelmesi mekke canlı, AB Üyeliğine Fransa Çelmesi kabe canlı yayın, AB Üyeliğine Fransa Çelmesi Üç boyutlu kuran oku AB Üyeliğine Fransa Çelmesi kuran ı kerim, AB Üyeliğine Fransa Çelmesi peygamber kıssaları,AB Üyeliğine Fransa Çelmesi ilitam ders soruları, AB Üyeliğine Fransa Çelmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes