> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali > Ayıptır Zulümdür Cinayettir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ayıptır Zulümdür Cinayettir  (Okunma Sayısı 865 defa)
25 Temmuz 2011, 02:06:16
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 25 Temmuz 2011, 02:06:16 »



Dünya Hali


Aralık 2009 132.SAYI


Halil AKGÜN kaleme aldı, DÜNYA HALİ bölümünde yayınlandı.


“Ayıptır, Zulümdür, Cinayettir”

Demokratik açılım süreci, demokrasi tartışmasını giderek derinleştiriyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan iki oturum tartışmalı ve gergin geçti. Siyasetin doğası, biraz bunu gerektiriyor. Çünkü modern siyaset, hakikatin kendisinden çok, pozisyona ve güce göre şekilleniyor. Özellikle Türkiye’de siyaset çözüm üretme sanatı olmaktan ziyade, bir güç devşirme aracı olarak kullanılıyor. O yüzden Meclis’teki oturumlar demokratik açılımdan çok, bir siyasi tiyatro edasında geçti.

Hükümet, terörü bitirmek ve bütün vatandaşlar için demokratik haklar alanını genişletmek için atacağı adımları açıkladı. Buna göre Türkçe dışındaki diller artık serbestçe kullanılabilecek. Televizyonlar Türkçe dışında dillerde yayın yapabilecek. Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatını araştırmak üzere enstitüler kurulacak. Bunlara ilaveten, yayla yasakları kaldırılmak ve kontrol noktaları azaltılmak suretiyle bölge insanının günlük hayatı kolaylaştırılacak. Taş atan çocuklar, çocuk mahkemelerinde yargılanacak. Her tür ayrımcılığa karşı mücadele etmek için bir Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu kurulacak. Ayrıca bağımsız bir İnsan Hakları Komisyonu kurulacak. Hükümet dağdan inişleri hızlandıracak ve kolaylaştıracak bir takım tedbirler de alıyor. Kuzey Irak’taki Mahmur Kampı’nın boşaltılması bunlardan biri.

Bu tedbirler büyük tartışmalara yol açtı. Bir muhalefet milletvekilinin ikinci oturumda yaptığı Dersim mukayesesi, bütün tartışmaları, kavgaları, sataşmaları gölgede bıraktı. Bu vekil Kürt sorununun çözümü için “Dersim modeli”ni önerdi açıkça. Nedir Dersim modeli? 1937-38 yıllarında bugünkü adı Tunceli olan (ki Tunceli kelimesinin “devletin tunç eli” ibaresinden geldiği söylenir) Dersim’de çıkan isyan, kanlı bir  şekilde bastırılır. O günden bu yana Dersim katliamı, modern Cumhuriyet tarihimize kara bir sayfa olarak geçti. İsyanın ele başı olarak asılan Seyit Rıza’nın, darağacında ayağının altındaki sandalyeye tekme vurmadan önce söylediği o ünlü sözü hâlâ hafızalarda: “Evlad-ı Kerbelâyız. Bî-hatayız. Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir.”

Bugün Kürt sorununu çözmek için “Dersim modeli”ni önermek demek, “gidin ve Kürtlerin yaşadığı bölgeleri yerle bir edin” manasına geliyor. Aklı ve vicdanı olan bir insanın bu basiretsizlik karşısında sessiz kalması mümkün müdür? Demokratik açılım süreci herkesin gerçek fikrini ve zikrini ortaya çıkardı ki, bu bile tek başına büyük bir katkıdır.

Telekulak Devleti

Devlet vatandaşını dinler mi? Modern hukuk bunu belli durumlardan meşru görüyor. Suç işleme potansiyeli olan kişilerin dinlenmesi, daha büyük bir zararı önlemek için hukukî kabul ediliyor. Kişilerin izinsiz dinlenmesi, birey ve insan haklarına aykırı. Bu yüzden izinsiz dinleme, ancak hakim kararıyla ve ciddi gerekçelere istinaden yapılabiliyor. Yani devlet istediği zaman istediği kişileri dinliyor.

Ergenekon savcılarının da hakim kararıyla dinlendiği ortaya çıktığında bir sürü kişi bağırıp çağırmaya başladı. Bunların başında da yargı mensupları geliyor. Elhak, bu işe muhalefet etmeleri doğrudur. Fakat Ergenekon savcılarının dinlenmesini isteyenler de yargı mensubu. Ne yapacağız şimdi? Kimi kime şikayet ediyoruz. Ortada çok ciddi bir güven sorunu var. Kimse kimseye güvenmiyor. Çünkü herkes hukuk ve kanunu kendi çıkarına göre eğip bükmek istiyor. Oysa Kur’an ne diyor? Aleyhinize bile olsa adaletten sapmayın. Çünkü adalet terazisini bozarsanız, bir daha adaleti bulamazsınız. Böyle bir kaos ortamında herkes zarar görür. Yargı mensuplarının bu gerçeği tekrar hatırlaması gerekiyor.

Şimdi hükümetin yapması gereken, yeni bir güven ortamı oluşturmak. Kimler neden, nasıl ve ne süreyle dinlenmiş, bunların açıklanması gerekiyor. Eğer devlet görevlileri bu yetkiyi keyfî olarak kullanmışsa, onlara hesap sorulmalı. Aksi halde herkes birbirinden paranoyak bir şekilde şüphelenmeye devam edecek.

Kuzey Irak’la Yakınlaşma

Yedi yıllık bir kopuş döneminden sonra Kuzey Irak’la ilişkiler yeniden normalleşiyor. Türkiye 1990’lı yıllarda Kuzey Irak Kürtlerine en fazla sahip çıkan ülkeydi. Saddam rejiminin Kürtlere yönelik etnik temizlik politikasına karşı Türkiye, bir milyona yakın Irak’lı Kürde kapılarını açmış, onlar için ikinci bir vatan olmuştu. Özal döneminde Talabani ve Barzani’ye Türk pasaportu verilmişti.

2003 yılında Irak’ın işgaliyle ilişkiler koptu. Iraklı Kürtler Amerikalılara güvenip Türkiye’ye sırtlarını döndüler. PKK’yı Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanmak istediler. Kerkük’ü de Kürt bölgesine ilhak etmeye çalıştılar. Fakat şimdi onlar da gerçek dostlarının kim olduğunu açık bir şekilde görüyor.

“Komşularla sıfır problem” politikasının aksadığı iki alan vardı. Biri Ermenistan, diğeri de Kuzey Irak. Şimdi iki sınır bölgesinde de normalleşme çabaları bütün hızıyla devam ediyor. Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Kuzey Irak’a yaptığı gezi, yeni bir dönem başlattı. Iraklı Kürtler PKK’nın Irak’ta barınmasına bundan sonra müsaade etmeyeceklerini ifade ettiler, ediyorlar.

Şimdi bu açıklamaların ne kadar samimi ve gerçekçi olduğunu göreceğiz. Türkiye’nin Irak Kürtleriyle ilişkilerini düzeltmesi herkesin menfaatinedir. Bölge halklarının kardeşliğine biz öncülük etmezsek kim edecek?

Domuz Gribine Dikkat


Bu satırların yazıldığı gün itibariyle, domuz gribi Türkiye’de 80’e yakın can aldı. Dünyada domuz gribinden ölenlerin sayısı binlerle ifade ediliyor. İnşALLAH bu sayılar artmaz fakat umumi manzara pek iyi görünmüyor. Umarız hepiniz gerekli tedbirleri almışsınızdır.

Bu tür salgın hastalıklarda önleyici tedbirler büyük öneme sahip. Yani tedbirlerin hastalığa yakalanmadan önce alınması gerekiyor. Ellerin temiz tutulması, fiziksel temastan uzak durulması, aşı türü uygulamalar, ilk anda akla gelen tedbirler. Fakat kimse yüzde yüz çözüm budur da diyemiyor. Başbakan Erdoğan ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ arasındaki ihtilaf, bunun en somut göstergesi. Gerçi Başbakan “ben aşı olmayacağım” derken kendi kişisel görüşünü ve tercihini dile getiriyordu. Belki de en doğrusu bu; yani herkesin mevcut önerileri dikkatli bir şekilde değerlendirip kendi kararını vermesi.

Bu tür salgın hastalıklar bir gerçeği daha ortaya koydu: Küresel sorunlar küresel çözümler gerektiriyor. Domuz gribi gibi salgın hastalıklar bir başladı mı, nerede duracağını kimse kestiremiyor. O yüzden ülkeler arasında da işbirliği yapılması gerekiyor. Aksi halde bu tür salgınlardan on binlerce kişinin hayatını kaybetmesi işten bile değil. Mevlâ hepimizi hastalıklardan korusun.

Türkiye Batı’dan Kopuyor mu?

Türkiye’nin son yıllardaki dış politika hamleleri bazı çevreleri rahatsız ediyor. Türkiye, bölgesinde aktif hale geliyor ve daha bağımsız ve dengeli bir dış politika izliyor. Adalet ilkesini esas alarak dost düşman herkese eşit mesafede durmaya çalışıyor. Bu yüzden Gazze halkına sahip çıkıyor, İsrail’in yayılmacı politikalarını eleştiriyor. İran’a karşı askeri müdahaleye karşı çıkıyor ve ekonomik yaptırımların işe yaramadığını söylüyor.

Bunlar İsrail ve yandaşlarını rahatsız ediyor. “Türkiye eksen değiştiriyor, Batı’dan kopuyor” tartışması da buradan çıkıyor. İsrail, adeta uluslararası ilişkilerin barometresi haline gelmiş durumda. İsrail’le aranızı iyi tutarsanız, isterseniz dünyanın en zalim ve diktatör rejimi olun; kimse size laf etmiyor. Ama İsrail’e en ufak bir laf ederseniz hemen mahallenin kara kedisi ilan ediliyorsunuz.

Öte yandan şunu sormak lazım: Batı ekseni diye bir şey kaldı mı? Batılı ülkeler Rusya’yla, Çin’le, Ortadoğu ülkeleriyle her tür ilişkiye giriyor, ticaret yapıyor, para kazanıyor. Kimse onlara bir şey demiyor. Türkiye yanı başındaki komşularıyla iyi ilişkiler geliştirmeye çalıştığında bu hemen “eksen kayması” diye eleştiriliyor. Üzücü olan bu tartışmayı yabancılardan çok Türklerin yapıyor olması. Kendilerine güvenmeyen, ülkelerine inanmayan, kendilerini aktör değil figüran olarak gören insanların Türkiye tasavvuru bundan ibaret. Bizim bu anlamsız eleştirileri bir kenara bırakıp yolumuza devam etmemiz gerekiyor.

Kısa Kısa

Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili iddianame insanı dehşete düşürüyor. Savcılara göre katil zanlısı Cem Garipoğlu cinayeti tek başına işlememiş. Ailesi de işin içinde. Münevver hunarca öldürüldükten sonra Garipoğlu ailesi olayı örtbas etmek ve delilleri ortadan kaldırmak için seferber olmuş. Dolayısıyla Garipoğlu ailesinden dört kişiye daha ceza isteniyor. Muhtemelen Cem’in babası, annesi ve birkaç yakını daha ceza alacak. Yazık... Bir anlık sapkınlık ve gözüdönmüşlük kaç kişinin ocağını söndürüyor. Mevlâ kimseyi doğru yoldan ayırmasın.

***

Yeni bir irtica belgesi daha ortaya çıkarıldı. Ordu, ısrarla bu belgelerin sahte olduğunu ve TSK’yı yıpratma amacı taşıdığını söylüyor. Fakat belgelerin de ardı arkası kesilmiyor. Hayal ürünü bile olsa ortaya çıkartılan belgeler çok manidar. İrticayla mücadele adı altında yeni darbe planları yapılıyor, psikolojik harekâtlar düzenleniyor, yüzlerce, binlerce masum insan zan altında bırakılıyor. Ordunun itibarını korumak için çaba sarfetmesi kadar doğal bir şey yok. Ama “TSK darbe yapmaz, darbecilere de göz yummaz” sözüne hepimizi ikna edecek olan da ordunun kendisi. Ve bu işler artık sadece sert açıklamalar yaparak kotarılmıyor. Herkes gibi ordunun da bazı somut adımlar atması gerekiyor.

***

İran nükleer programı kafaları karıştırmaya devam ediyor. Batılılar İran’ın nükleer...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 25 Temmuz 2011, 02:06:59 Gönderen: Reyyan »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ayıptır Zulümdür Cinayettir
« Posted on: 23 Nisan 2024, 10:12:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ayıptır Zulümdür Cinayettir rüya tabiri,Ayıptır Zulümdür Cinayettir mekke canlı, Ayıptır Zulümdür Cinayettir kabe canlı yayın, Ayıptır Zulümdür Cinayettir Üç boyutlu kuran oku Ayıptır Zulümdür Cinayettir kuran ı kerim, Ayıptır Zulümdür Cinayettir peygamber kıssaları,Ayıptır Zulümdür Cinayettir ilitam ders soruları, Ayıptır Zulümdür Cinayettirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes