> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dünya Hali > Avrupadaki Türkler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Avrupadaki Türkler  (Okunma Sayısı 925 defa)
23 Temmuz 2011, 12:27:49
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 23 Temmuz 2011, 12:27:49 »



Dünya Hali


Şubat 2010 134.SAYI


Halil AKGÜN kaleme aldı, DÜNYA HALİ bölümünde yayınlandı.

Avrupa’daki Türkler

Türklerin Avrupa’daki yarım asırlık yaşam mücadelesi devam ediyor. Zaman zaman onlara “orada bir köy var uzakta...” muamelesi yaptık ama onları hiç bir zaman unutmadık. Çünkü akrabalık bağları, dost meclisleri, “Alamancı ziyaretleri” hiç kesintiye uğramadı.

Fakat Avrupa’daki Türkleri gerçekten tanıdık mı? Dertlerine derman olduk mu? Can kulağıyla onları  dinledik mi? Yaklaşık beş milyon Türk, ülke dışında dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşıyor. En fazla yoğunlaştıkları yer, Avrupa. Entegrasyon, asimilasyon, göç, uyum, ayrımcılık, eğitim, dil, geleneğin muhafazası, geçim sorunlarıyla dört milyona yakın Türk Avrupa’nın çeşitli ülkelerine dağılmış durumda. Kimisi iş kurmuş, kimisi “misafir işçi” olarak yaşamaya devam ediyor.

Bütün göçmen ve azınlık topluluklar gibi, Avrupa’daki Türkler de Türkiye ile derin bağlara sahip. Almanya’nın, Fransa’nın, Avsuturya’nın gündeminden çok Türkiye’nin gündemini takip ediyorlar. En fazla Türk gazetelerini okuyorlar. En fazla Türkiye’nin sorunlarıyla ilgileniyorlar. Fiziken Avrupa’da, zihnen Türkiye’deler. Bu, özünde yanlış bir şey değil. Zira “orada” olmakla “burada” olmak arasında bir dinamizm var. Sorun, bunu bir artı değer haline getirmek.

1950’lerin sonu ve 1960’ların başında Avrupa’ya giden Türkler, bugün hem başka bir Avrupa’da yaşıyorlar, hem de başka bir Türkiye ile irtibat halindeler. Yarım asırda nehrin iki yakasında da çok şey değişti. Şimdi temel sorunumuz şu: Her gün ölçek büyüten Türkiye’ye yurt dışında ve özellikle Avrupa’da yaşayan Türkler nasıl ayak uyduracaklar? Avrupa ile Türkiye arasındaki makasın giderek daraldığı, göreceli avantajların giderek azaldığı ve yer yer Türkiye lehine döndüğü bir dönemde Avrupa’daki Türkler nasıl bir vizyona sahip olmalı?

Avrupa’daki Türkler bundan sonra yaşadıkları ülkelerin kıyısında köşesinde, ürkek ve çekingen bir şekilde yaşayamazlar. Nasıl Türkiye bölgesinde yükselen bir güç haline geliyorsa, Avrupa’daki Türklerin de Avrupa’nın geleceğinde söz sahibi olmasının zamanı gelmiştir. Avrupa’daki toplumsal, ekonomik ve siyasi hayatın kıyısında değil, merkezinde yer almaları artık bir zaruret halini almıştır. Türkiye’nin insan sermayesi, dünya vizyonu, ekonomik gücü buna müsaittir. Avrupa Türkleri bundan sonra eğitim, sosyal örgütlenme, ekonomi, siyaset planlarını buna göre yapmalıdır. Bu kadar Türkün yaşadığı Avrupa’da siyasi temsilin bu kadar cılız olması, ekonomik gücün sosyal bir sermayeye dönüşmemesi kabul edilebilir bir durum değil.

Burada hem Türkiye devletine hem de Avrupa’da yaşayan Türklere büyük görevler düşüyor. Bunun için önümüze büyük ve güçlü bir vizyon koymamız gerekiyor. Bu vizyonu hep beraber oluşturacağımızı unutmayalım.

Ah İstanbul...

İstanbul bu yıl, Alman Essen ve Macaristan’ın Peç şehirleriyle beraber Avrupa Kültür Başkenti seçildi. Görkemli bir açılışla başlayan faaliyetler yıl boyu devam edecek. Amaç, İstanbul’u Avrupa çapında tanıtmak. Bu ünvan, her yıl bir başka Avrupa şehrine veriliyor. Amaç büyük ölçüde turistik. Sonuçta İstanbul’un ve Türkiye’nin tanıtımı açısından önemli bir fırsat bu. Fakat İstanbul’u tanıtmak için öngörülen programlar bizi ne kadar yansıtıyor? Israrla Avrupalılara “biz de sizin kadar batılıyız” diyen sanatçılarımız sahneye çıktıklarında kendileri olabiliyorlar mı? Yoksa bir başkasının sanatını ve kültürünü taklit ederek aslında kendi kimliklerinden taviz mi veriyorlar? İstanbul’u İstanbul yapan onun tarihi derinliği, kültürel zenginliği, engin hafızası, insan manzaraları, yüzlerce yıl boyunca demlenerek bugüne gelmiş “sakin gücü”... İstanbul’u farklı kılan gökdelenleri, modern sanat gösterileri, büyük alışveriş mağazaları, vs. değil. İstanbul ve İstanbullular bu gerçeği kavradıkları zaman kendilerini bulacaklar. Aslında bunu en iyi İstanbul’a gelen turistler anlıyor. Onlar İstanbul’a geldiklerinde Galeria ya da Reina’yı değil, Topkapı’yı, Sultan Ahmed’i, Süleymaniye’yi, Eyüb’ü... yaşamak istiyorlar. Umarız 2010’da insanlar İstanbul’u doğru tanırlar.

Bir Balyoz Daha!...

2003 yılında yapıldığı ileri sürülen bir darbe planı daha ortaya çıkarıldı. Bu seferki darbe planının adı “Balyoz”. Epey okkalı bir isim. İnsan duyunca irkiliyor. Ardı arkası kesilmeyen bu darbe senaryoları karşısında nasıl bir vaziyet almak lazım? İnsan bir taraftan üzülüyor. Zira demokratik bir ülkede bu tür şeyler senaryo olarak bile konuşulmaz, konuşulmamalı. Bir taraftan da seviniyoruz çünkü Allah’a şükür bu planların hiç biri hayata geçirilemedi. Balyoz planında bir de gazeteciler listesi var. Daha soğrusu iki liste. Birinci liste “düşman listesi” yani darbe olduğunda içeri alınacaklar. İkinci liste “dost listesi” yani darbeden sonra “istifade edilecekler”. Bu liste Türk basınını ikiye böldü. Zaten amipler gibi bölündüğümüz memlekette bir de şimdi darb listeleri yüzünden bölündük. Kimileri “ben niye bu listedeyim?” diye hayret ifade ederken, kimileri de “benim bu listede ne işim var?” diye öfkeleniyor. Her halükarda ortada anormal bir durumun olduğu açık. Temel sorunumuz da bu zaten. Yani normalleşememek. Normalleşmiş, demokratikleşmiş, kendi insanına güvenen, vatandaşlarına hain gözüyle bakmayan bir ülkede böyle garabet senaryoları yazılır, çılgınca şeyler konuşulur mu? Tabii ki konuşulmaz. O yüzden demokratik normalleşme süreci, hepimizin selameti için gerekli.

Arapların Derin Uykusu

Arap dünyası uzun süredir derin bir uykunun içinde. Ne kendine çeki düzen verebiliyor, ne bölgesine hakim olabiliyor. Arap dünyası derken aslında Arap alemine önderlik eden iki büyük ülkeyi Mısır ve Suudi Arabistan’ı kastediyorum. İkisi de siyaset üretemeyen, risk alamayan, hayal kuramayan, statükoyu korumak için mücadele veren ülkeler. Mısır bir zamanlar Arap fikir ve siyaset dünyasının kalbiydi. Şimdi Mısır’ın önderliğini, ağırlığını pek kimsenin taktığı yok. Son olarak Filistinli gruplar arasındaki arabulucuk rolü dahi sorgulanır oldu. Hamas, Mübarek rejimine güvenmiyor. Çünkü Mısır merkezli Müslüman Kardeşler hareketiyle beraber kendisini hasım olarak gördüğünü biliyor. Suudi Arabistan da benzer bir hantallık içinde. Suud kralı sanki biraz değişim işareti verir gibi oldu. Bazı reformlar yaptı. Dinler arası diyalog başlatarak Suudi Arabistan’ı dünyaya açmaya çalıştı. Ama stratejik konularda Suudi Arabistan’ın ürettiği bir akliyet, dinamizm, siyaset yok. Statükoyu, herşeye tercih ediyorlar. Çünkü Suud halkı üzerinde mutlak bir hakimiyet kurmuşlar, Amerikayla da ilişkilerini iyi tutuyorlar. Böylece ne içerden ne de dışardan onlara meydan okuyacak bir muhalefet ortaya çıkamıyor. Ama kaybeden Mısır ve Suudi Arabistan’ı yöneten kadrolar değil, Arap halkları ve bölgemiz. Bu iki ülke Türkiye’nin son yıllarda gösterdiği performansın onda birini gösterse Ortadoğu ve İslâm âlemi çok kısa sürede çok daha iyi bir noktaya gelebilir.

Obama’ya Kötü Haber

ABD Başkanı Barak Obama, başkan seçildiğinden bu yana en kötü haberi Savunma Bakanından ya da CİA başkanından değil, Massachusetts eyaletindeki Amerikan seçmeninden aldı. Demokratlar’ın kalesi olan Massachusetts’deki seçimi bir Cumhuriyetçi kazandı. Geçen yıl vefat eden Kennedy’nin yerine, bu eyaletin tarihinde ilk defa bir Cumhuriyetçi aday seçildi. Böylece Kenndy ailesi de Amerikan siyasetinden çekilmiş oluyor. Obama için bu kötü bir haber. Çünkü Kenndy gibi Amerikan siyasetinde sembol haline gelmiş bir ismin yerine Cumhuriyetçi bir adayın seçilmesi ve bu hadisenin Massachusetts eyaletinde yaşanması, Amerikan seçmeninin Obama’dan ve Demokratlar’dan gerçekten rahatsız olduğunu gösteriyor. Bu trend devam ederse ara seçimlerde Demokratlar da ciddi bir darbe alabilir. Bu da Obama’nın ikinci dönem başkan seçilmesini ciddi bir şekilde zora sokabilir. İçerde ve dışarda sıkışan Obama bundan sonra ne yapacak? Sadece konuşmaya devam mı edecek? Yoksa bir kaç tane büyük başarı hikayesine imza mı atacak? Herkesin ittifak ettiği bir nokta var: Obama’nın kitleleri büyüleyen konuşmalarını, ortaya koyacağı somut ve başarılı politikalar tamamlamalı. Obama’nın sadece iyi bir hatip değil, aynı zamanda gerçek bir lider olduğunu bu eleştiriler karşısında göstereceği tutum belirleyecek.

Kısa Kısa

Haitideki deprem faciasından sonra bir insanlık dramı yaşandı. Dünyanın dört bir tarafından yardım ekipleri kısa sürede ülkeye ulaştı ama yıkım o kadar büyük ki onların da yapabilecekleri sınırlı. Ölü sayısının 200 bini bulmasından endişe ediliyor. Allah bu gariban Haiti halkının yardımcısı olsun. Bu tür doğal afetler bizim insanlığımızın test edildiği anlar. Umarım bu imtihanda sınıfta kalmamışızdır.

***

İstanbul yıllar sonra kar gördü ama ne yapacağını da bilemedi. Eli ayağına dolandı. Şehir bir kaç günlüğüne felç oldu. Bence olsun! Arada bir rutinin dışına çıkıp biraz yavaşlamanın kime ne zararı var? Vatandaş mağdur olmadığı müddetçe bir kaç günde evde oturmak, çoluk çocukla vakit geçirmek ne güzel olur! Tabii evde oturup akşama kadar televizyon karşısında vakit öldürmemek kaydıyla!

***

Hayatının her döneminde merakla izlenen Mehmet Ali Ağca, otuz yıllık hapis cezasını tamamladı ve serbest bırakıldı. Dışarı adım attığı andan itibaren de medyanın ilgi odağı oldu. Ağca henüz konuşmadı ama sarfettiği bir kaç kelime onlarca senaryoya dönüştürüldü bile. Şimdi herkes Ağca’nın bundan sonra ne yapacağını merak ediyor. Eminim önümüzdeki günlerde Ağca’yı daha sık duyacağız.

***

Yeni Anayasa tartışması yeniden gündemde. Yeni Anayasa yapılac...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Avrupadaki Türkler
« Posted on: 25 Nisan 2024, 16:35:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Avrupadaki Türkler rüya tabiri,Avrupadaki Türkler mekke canlı, Avrupadaki Türkler kabe canlı yayın, Avrupadaki Türkler Üç boyutlu kuran oku Avrupadaki Türkler kuran ı kerim, Avrupadaki Türkler peygamber kıssaları,Avrupadaki Türkler ilitam ders soruları, Avrupadaki Türklerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes