> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dün Bugün Yarın > Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme  (Okunma Sayısı 978 defa)
10 Temmuz 2011, 08:13:07
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 10 Temmuz 2011, 08:13:07 »



Dün Bugün Yarın


Kasım 2010 143.SAYI


Sadık ILGAZ kaleme aldı, DÜN BUGÜN YARIN bölümünde yayınlandı.

Komitacılık, Cuntacılık ve Çeteleşme

20. yüzyılla birlikte imparatorlukların dağılıp, bünyelerinden kopan halkların birer ulus devlete dönüşme süreci hayli sancılı geçti. Bu sancılı dönemden en büyük payı ise, en fazla milleti ve kültürü bünyesinde barındıran Osmanlı İmparatorluğu aldı. 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı bünyesinde baş gösteren isyan hareketleri bir asırlık zaman diliminde Osmanlı’nın dağılması ve yeni bir devlete dönüşmesiyle sonuçlandı. Uzun yıllar Osmanlı yönetiminde kalan halklar, isyan hareketlerine başladıkları dönemde düzenli ordulara sahip değillerdi. Bu sebeple isyanlar ilk olarak mahallî karakter taşıyan çeteler eliyle başlatılmış, sonrasında ise Osmanlı’nın parçalanmasını amaçlayan dönemin büyük devletlerinin, bu halklara verdikleri silah, asker, diplomatik arka çıkma gibi birtakım desteklerle başarıya ulaşmıştı.

Bu isyan hareketlerinin yoğunlaştığı 19. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına, eski askerî ve politik gücünden oldukça uzak olan Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü geniş coğrafyada birden fazla cephede bu isyan hareketleri ve büyük devletlerle askerî ve politik alandaki mücadelede oldukça zorlanmıştı. Özellikle 20. yüzyılın başına gelindiğinde, çok uluslu Balkanlarda baş gösteren çeteleşme faaliyetleri her geçen gün artarak başa çıkılamaz bir noktaya ulaşmıştı. Daha çok gönüllülerden oluşan, hızlı hareket kabiliyetine sahip ve ani baskınlarla karşısındaki gücü imha etmeyi amaçlayan çetelerle mücadele etmenin bir ordu için zor olmasından dolayı, Osmanlı içinde de bu milis güçleriyle mücadele edebilmek için “komitacılık” ismini alan benzer bir yapılanma ortaya çıkmıştı.

Türk Dil Kurumu’nun Büyük Sözlük’ünde “Siyasi bir amaca ulaşmak için silahlı mücadele yapan gizli topluluk veya örgüte bağlı kimse” açıklamasıyla verilen ‘komitacı’ların oluşturduğu bu yapılanma, söz konusu bu döneme damgasını vurmuş bir kavramdı. Bu yapılanma, Balkan Savaşları öncesi ve sonrasında ve Anadolu’nun düşman işgaline uğradığı, düzenli bir orduya henüz geçilmemiş dönemde etkinliğini korumuştu.

Ahmet Fuat Bulca’nın anlatımıyla “komitacılık”

Komitacılık faaliyetinin içinde yoğun bir şekilde bulunan, komitacılığa, Bulgar çetelerinin Bulgaristan’da yaşayan müslüman Pomakları zorla hıristiyanlaştırmaları üzerine başlayan, dönemin önemli asker ve siyasetçilerinden Ahmet Fuat Bulca (1881-1962) bakınız bu kavramı nasıl tanımlıyor:

“Komitacılık bazılarının sandığı gibi soygunculuk, çapulculuk değildir. Aksine, vatanseverliğin en müfritine (aşırısına) komitacılık denir. Komitacı, vatan davası karşısında her şeyini feda eden, gözünü budaktan ayırmayan adamdır. Memleket ve milleti için gerekirse, acımadan yakar, yıkar, öldürür. Biz de gerektikçe böyle hareket ettik. Kaç defa böyle vaziyetler karşısında kaldık, yapılması lazım olanı yaptık. Şimdi bakıyorum da, şu veya bu işte, cezrî (radikal) hareket etmemiş olsa idik, memleket kimbilir kimlerin ayakları altında kalacak ve bu şerefli millet kimlerin esiri kalmaya mahkum olacaktı.”*     

Ahmet Fuat Bulca’nın sözlerinde de görüldüğü üzere kurulu düzenin şartlara hakim olamaması ve eski gücünden uzak olması sebebiyle, bir dönemde komitacılık bir mücadele tarzı olarak ortaya çıkmış ve benimsenmişti. Düzenli ve güçlü ordusu bulunan, hukukun gözetildiği, askerinin görev ve yetkileri kanunla belirlenmiş, siyasi iradenin tüm olan bitene mutlak hakim olduğu bir ülkede bu türden yapılanmaları olmayacağı da bir gerçek.

Burada amacımızın, bir dönem müslüman halka her türlü zulmü reva gören çetelere ya da ülkesini işgal eden düşmana karşı mücadele etmiş askerlerimizi ve mücadelelerini yargılamak olmadığını hatırlatalım. Zira tarihî vakıaları gerçekleştiği dönemin şartlarına göre değerlendirmek, objektif tarihçiliğin bir parçasıdır. Asıl amacımız, tarihten ne hisse alırız, bugünü anlamakta bu bilimden nasıl yararlanırız, bunları anlamak.

Sözü bugüne getirirsek... Ülkemizde on yıllardır ortada sanki bir devlet ve kanunlar yokmuşçasına, kurulu bir nizam ve bu nizamın emniyet güçleri yokmuşçasına hareket eden birtakım kanundışı yapılanmaların, çetelerin var olduğuna şahit oluyoruz. Gelişmiş dünya devletlerinin aksine, daha çok geri kalmış ülkelerde görülebilecek bir “iç düşman” algısına yine ülkemizde rastlıyoruz. Ortada ülkenin bir savaş ya da bir işgal durumu olmamasına rağmen devlet içinde ve dışında örgütlenmiş birtakım insanların, sözüm ona “devleti ele geçirmek” suçlaması yönelterek düşman olarak kodladıkları bazı fikirlere ve insanlara karşı, kanundışı bir mücadele ile savaş açtıklarını hayretle izliyoruz.   

Yakın tarihimizde ve günümüzde vatanı ve devleti birtakım “iç düşman”lardan korumak adına, vatanseverlik iddiasıyla, devlet içinde ve dışında yasal dayanağı olmayan birtakım örgütlenmeler kurulduğu birer birer ortaya çıkıyor. Bu örgütlenmeler, bir suçu varsa ancak kanunlar yoluyla adlî makamların hesap sorabileceği insanlara ve sahip oldukları fikirlere savaş açıyorlar, acımazsızca yakıyor, yıkıyor ve öldürüyorlar. Bir de hukuk ve adalet bu olup bitene seyirci kalıyor, kanun dışı bu yapılanmaları ve mensuplarını görmezden geliyorsa, ortaya adil olmayan ve halkının güvenip itibar etmeyeceği bir devlet sistemi ile çeteler, binlerce hukuksuzluk ve faili meçhul cinayet çıkıyor.

Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vurmuş cuntacılık, kontrgerilla, JİTEM, Ergenekon vb. yapılanmalara bir de bu gözle bakmakta ve günümüz gerçeklerini daha net görebilmek açısından Ahmet Fuat Bulca’nın yukarıda naklettiğimiz sözlerini, “komitacılık” ifadesinin yerine bir de bu kelimeleri koyup okumakta fayda var.

* Abdullah Muradoğlu, Yeni Şafak, “Teşkilat-ı Mahsusa - 4”, 17 Kasım 2005.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme
« Posted on: 28 Mart 2024, 19:37:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme rüya tabiri,Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme mekke canlı, Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme kabe canlı yayın, Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme Üç boyutlu kuran oku Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme kuran ı kerim, Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme peygamber kıssaları,Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşme ilitam ders soruları, Komitacılık Cuntacılık ve Çeteleşmeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes