> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Dün Bugün Yarın > Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi  (Okunma Sayısı 1088 defa)
18 Ağustos 2011, 18:40:33
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 18 Ağustos 2011, 18:40:33 »



Dün Bugün Yarın


Mayıs 2009 125.SAYI


Sadık ILGAZ kaleme aldı, DÜN BUGÜN YARIN bölümünde yayınlandı.

Fevkalâde Elçi’ye Fevkalâde İlgi

ABD’nin yeni başkanı Barack H. Obama, geçtiğimiz ay resmi temaslarda bulunmak üzere ülkemize geldi. Obama’nın ülkemize gelişi, başkanlığa seçilmesinin ardından denizaşırı bir ülkeye özel gerçekleştirdiği ilk ziyaretti. Ülkemizde büyük bir ilgiyle karşılanan bu ziyaret, önemi nedeniyle gündemin bir numaralı maddesi oldu. Bütün gazete ve televizyonlarımız bu olaya geniş yer ayırdı ve bu ziyaretin neden gerçekleştiğini, Obama yönetimindeki ABD dış politikasının ve ABD-Türkiye ilişkilerinin yeni dönemde nasıl bir seyir izleyeceğini az çok öğrenmiş olduk. 

Bu ziyaretin siyasi ve diplomatik boyutu kadar konuşulan başka noktaları da vardı. Örneğin Obama’nın gezi boyunca sergilediği tavırlar özenle mercek altına alınıp, ülkemizde adeta bir ‘Obama rüzgârı’ estirildi. Ne kadar zarif ve asil olduğundan tutun da, mütevaziliğiyle birlikte kendine güvenen ve mağrur tavrından ödün vermemesine kadar birçok övgü işittik.

Obama’ya gösterilen ilgiyi abartılı bulsak da, aslında toplum olarak böylesi durumlara pek de yabancı sayılmayız. Her ne kadar Cumhuriyet döneminde pek rastlanmasa da, böyle bir ilginin bizim yöneticilerimize gösterilenlerine tarihte rastlıyoruz. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde, tek taraflı diplomasiyi terk ettiğimiz 18. yüzyılın başından itibaren, yurtdışına elçi olarak gönderdiğimiz devlet adamlarımıza gittikleri ülkelerde gösterilen ilgi, Obama’nın gördüğü ilgiyi gölgelemeye yetecek kadar büyük olmuştur. Örneğin “Fevkalâde Elçi” payesiyle 1721 yılında Fransa’ya gönderilen Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi isimli devlet adamımız ve yanındaki heyet, burada belki bir benzerine dünya döndükçe rastlanmayacak kadar büyük bir ilgiyle karşılaşmışlardır. Bu ilgiden yer yer öylesine sıkılmışlar, karşılaştıkları manzaralar karşısında öylesine şaşırmışlardır ki, bir an önce Osmanlı topraklarına dönebilmek için büyük istek duymuşlardır.

Osmanlı Devleti, 1718 yılında imzaladığı Pasarofça Antlaşması ile Batı dünyasının kendine karşı üstünlüğünü ilk kez kabul etmekle birlikte, Batılı tarzda ıslahatların yapıldığı Lale Devri’ne de girmişti. Yapılmak istenen ıslahatlar ve devletin takip ettiği yeni dış siyaset icabı Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi fen ve sanatını yerinde görmek, Fransa üzerinde daha fazla bilgi edinebilmek ve iki devlet arasındaki dostluk ilişkilerini geliştirmek amacıyla Fransa’ya ‘Fevkalâde Elçi’ sıfatıyla gönderilecekti.

Bu gelişme, siyasi ve dinî sebeplerle yabancı devletlere elçi göndermeyen Osmanlı Devleti için bir ilkti. Karar kendisine tebliğ edilen Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi ve 80 kişilik maiyeti hemen hazırlıklara başladı. İstanbul’daki Fransız Elçisi’nin tedarik edip hazırlattığı bir tüccar gemisi ile 7 Ekim 1720’de Fransa’ya doğru yola koyuldu. Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi, 11 ay süren bu geziden dönüşünde, Padişah Sultan 3. Ahmet ve Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya bir “sefaretname” (diplomat günlüğü) sundu. Bu sefaretname, Prof. Dr. Beynun Akyavaş tarafından sadeleştirilerek dilimize kazandırıldı. “Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Fransa Sefâretnâmesi” ismini taşıyan bu kitapta yer alan birbirinden ilginç gezi notları ve 18. yüzyıl Fransa’sına dair bilgilerden birkaçını birlikte okuyalım.

“… Halkın bizi görme arzusu o dereceydi ki dörder beşer saatlik yerlerden gelip nehrin kıyısından bizi seyrederlerdi ve birbirlerinin önüne geçebilmek için itişip kakışırken suya düşerlerdi. Hatta Beziers namındaki şehre geldiğimizde kıyıdaki halk öyle kalabalıklaşmış ki, askerler men ederken geri gidecek yer bulamamışlar. Bir asker birini süngüsüyle dürtmüş, herif ölünce kardeşi feryad ederek hamle ettiğinden asker onu da vurup yaralamış, o gece o da ölmüş.”

“… Erkekler ve kadınlar kimi seyir için akın akın gelip meclisimizi doldururlardı. Bilhassa nasıl yemek yediğimizi ziyade görmek isterlerdi. Filan kimsenin kızı ve filan kimsenin karısı yemek yediğinize bakmaya izninizi rica ederler diye haberler gelir, kimini defedemeyip nâçar ruhsat verirdik. Perhizleri vaktine tesadüf ettiği için kendileri yemez, sofranın etrafını çevirip seyrederlerdi. Alışık olmadığımız bir hal olduğundan bize ziyade sıkıntı verirdi. Hatır için sabrederdik. Onlar ise yemek seyrine alışmışlar. Faraza Kralın nasıl yemek yediğini seyre talip olanlara izin vermek adetleriymiş. Daha da garibi şu ki: Kral yatağından nasıl kalkar ve nasıl giyinir seyretmeye giderlermiş. Bundan dolayı bize de bu türlü teklifler yaparak canımızı sıktılardı.”

“… Teravih kıldığımızı ertesi günü haber almışlar. Yine iftara yarım saat kala bir iki bin avrat-kızlar çıkageldiler. Her biri şekerleme ve çörekler getirdiler. İftar ve taam eyledik. Bunlar gitmezler, saat üçe varıncaya kadar otururlar. Meğer bunlar namazı beklerler imiş. Çare yok, abdest alıp namazı kıldık. Tekrar izin istediler. Her gece gelip iftar ve taam ile namazımızı temaşa etmek için yalvarır oldular, izin verdik. Cemaatle oturup gece teravihi tamam eda edip ilahiler ve tesbihlerle bütün kadınlar bizi seyretti ve hayran oldular.”

“... Paris halkı ömürlerinde Müslüman gördükleri olmayıp ve Osmanlı giyim kuşamını dahi görmediklerinden bizlere hayran hayran bakarlardı. Paris şehrinin sokakları gayet geniştir. Yan yana beş altı arabanın gitmesi mümkün iken bazı yerlerde kalabalık yüzünden üç atlı güçlükle geçebiliyorduk. Yanımıza altı adet çuhadar almış idik, etrafımızda gidemeyip önümüzden giderlerdi. Sokaklarda iki tarafta piyade ve süvari askeri yer yer dizilmişti, halk da onar on beşer kat kat toplanmıştı. Sanki şehirde olan halk alay seyrine gelmişti.

Şehrin haneleri dörder beşer kat olup pencereleri sokağa nâzırdır. Her pencereye kadın, erkek, çoluk çocuk tıklım tıkış doluşmuştu. Osmanlı gördükleri olmadığından acep ne asıl âdemlerdir deyu görmeye talip olmuşlar idi. Kral, amcası ve devlet nâibi Orleans Dükü ve bilcümle devlet ileri gelenleri ve şehir kibarı birer haneye gelip seyre durmuşlardı. Bizler ise deniz yolundan geldiğimizden, gerektiği gibi alay göstermeye hazır olmadığımız halde Allah’ın yardımıyla ‘Paris şehrinde böyle ihtişamlı alay olmamıştır.’ diye itiraf eylediler.”

Beynun Akyavaş, Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi’nin Fransa Sefâretnâmesi, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara, 1993, s. 9-30.


Google’dan Vefa Örneği

Geçtiğimiz ay 15 Nisan günü, büyük Türk mimarı Mimar Sinan’ın doğumunun 519. yıldönümüydü. Bu önemli gün sebebiyle Google isimli internet arama motoru, hazırladığı özel bir logo ile Mimar Sinan’ın doğum yıldönümünü kutladı. Başta Selimiye ve Süleymaniye Camileri olmak üzere 84 cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 okul ve dar’ül kurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 7 su yolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 köşk ve saray, 6 ambar ve mahzen, 48 hamamı inşa eden ve eserleri halen hayranlık uyandıran büyük mimarın ABD menşeli bir firma tarafından hatırlanmasından mutluluk duyduk.

Gönül isterdi ki, bu önemli gün dolayısıyla bu büyük değerimizi bizler de hatırlayalım. Mimarinin her alanında bin bir türlü zevksizliğin sergilendiği bu ülkede Sinan’ı ve birbirinden kıymetli eserlerini çeşitli etkinlikler ve programlar yoluyla özellikle genç nesillerimize yeniden anlatalım, tanıtalım.

Fakat söz konusu internet sitesinin Sinan’ın eserlerini kullanarak hazırladığı özel logoyu görmesek, bu günün usta mimarın doğum günü olduğundan dahi haberimiz yoktu. Bu vesileyle ülke olarak büyük bir ayıbımızın farkına vardık ve büyük bir vefa örneğine şahit olduk. Mimar Sinan’ı rahmetle anıyoruz.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi
« Posted on: 20 Nisan 2024, 03:15:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi rüya tabiri,Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi mekke canlı, Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi kabe canlı yayın, Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi Üç boyutlu kuran oku Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi kuran ı kerim, Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi peygamber kıssaları,Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgi ilitam ders soruları, Fevkalâde Elçiye Fevkalâde İlgiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes