> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > İnancın ve mekânın içiçeliği
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnancın ve mekânın içiçeliği  (Okunma Sayısı 1252 defa)
09 Ağustos 2012, 16:22:35
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 09 Ağustos 2012, 16:22:35 »



İnancın ve mekânın içiçeliği
Uğur TUZTAŞI • 86. Sayı / DOSYA YAZILARI


İnsanoğlu, tarihin her döneminde bir varlığa inanma ihtiyacı hissetti. İnsan neye inanırsa inansın üstün güce inanışını fizikî mekâna yansıtmış. Spiro Kostof mimarlığın, dinî yapılar inşa edilmesiyle başladığını belirtiyor. Fizikî mekânların dinî törenlerin yapıldığı, halkın toplandığı mekânlar olarak algılanması, insan ve mekânlar arasında güçlü bir ilişkinin kurulması, mekânların yüceltilmesi açısından son derece önemli.
Toplumların yerleşim düzenlerini incelediğimizde, insan hayatında önemli rol oynayan dinî mekânlar, konut dokusundan farklılıklar göstererek yerleşimler içinde baskın öğeler olarak yer aldıklarını ve yerleşimlerin bu mekânlara doğru yöneldiklerini görürüz. Kevin Lynch, bazı kabilelerin yerleşim yerlerinden uzaklaşsalar da bu merkezlere doğru yönelerek konakladıklarından bahsediyor. Hıristiyanlık, Musevilik ve İslam’da insanlar ibadetlerini yaparlarken kutsal yöne yöneliyorlar. Bu durum, Müslümanların yaşadığı kentlerde yerleşim yerlerinin camilerin etrafında şekillenmesi gerçeğiyle temellenmiş oluyor. Cami, İslam şehirlerinin merkezinde bulunuyorlar. Evler ve şehir halkının bazı ihtiyaçlarını karşılayan çarşı gibi unsurlar camilerin etrafında kümeleniyor.

İlk çağlarda inanç ve mekân
Dinî mekânların tarihî gelişim süreçlerini, insanlık tarihinin ilk dönemlerine kadar götürmek gerekiyor. Üstün, yüce bir varlığa olan inanç, genellikle “ölüm ve hayat” ilişkisi içinde şekillenmişti. Ebedî hayat, ölümsüz ruh ve tekrar dirilişe olan inanç, yaşayış biçiminin ölümden sonrasına yönelik olarak şekillenmesine yol açtı. Bu inancın bir diğer sonucu da mezarlıkların yerleşim dokusundan farklı olarak, çeşitli dinlerde anıt mezarlara kadar uzanan mimarî oluşumlara dönüşmesi. Mezarların aksine kapalı bir mekân oluşturmayan, Menhirler ya da menhirlerin daire biçiminde üstü açık bir düzende yer almasıyla oluşturulmuş Kromlekler gibi millerce uzaktan algılanan yapılar topluluğu ölümden sonraki hayata inancı simgeleyen örnekler olarak karşımıza çıkıyor. Bu anıtsal strüktüre ait bileşenlerin Mısır’da iri sütunlara, eski Yunan medeniyetinde de kolonlara dönüştüğünü görüyoruz. Ancak bunlar taşıyıcı özelliklerinin yanı sıra, bu mekânların gücünü gösteren simgeler ve temsil ettikleri mimarînin birer sembolü haline gelmişler.

İnsanlar ilk toplu yerleşimlerinden itibaren inandıkları varlıklar için binalar, törensel açık alanlar yapmışlar, inandıkları varlıkları kendi hayatlarının bir parçası haline getirmişler. Dahası güç ve inancı sembolize eden bu mekânları kendi barındıkları mekânlardan daha özenli ve gösterişli yapmışlar. Örneğin, Babil kültüründe şehrin önemli binaları-mabetleri merkezi bir bölgede toplanmıştı. Mabet, aynı zamanda adalet ve vergi toplama gibi idari binaları da kapsıyor ve bu işlemleri inandıkları varlık adına gerçekleştiriyorlardı. Bölgelerin yerel süslemeleri, malzeme çeşitliliği ve yağmur gibi doğal etkenlerle mimarî farklılıklar gösteriyordu. Ancak silüeti nasıl olursa olsun, mabet her zaman inanılan varlığın simgesiydi.

Hinduizm ve Budizm
Uzakdoğu’nun neredeyse tümünde iki önemli inanç sistemi etkili olmuştu: Hinduizm ve Budizm. Bu iki felsefe özellikle dekoratif mimarisi ile bu geniş bölgenin mimarisi altında yatan felsefeyi de yansıtıyordu. Hinduizm ile Budizm’in ayrıldığı noktalar mimariyi de şekillendirmişti. Hinduizm bireysel olarak ifa edilen günlük ibadetlere yönelirken, Budizm topluluk ve cemaat odaklıydı. Bu sebeple Budizm de bahçeler etrafında gruplanan hücreler, bir araya gelinen koridorlarından oluşan manastırlar ortaya çıkmıştı.

Budizm’in ve Hinduizm’in temelindeki evren kavramı, ortasında dünyanın yüzdüğü dev bir okyanus şeklindeydi. Dünyanın merkezinde altı teras bulunuyordu. Bunların en altında insanlar, orta katında gardiyanlar ve inanılan varlıklar, üst katlarında ise onların cenneti yer alıyordu. Bu form genellikle dinî mekânların temelini oluşturuyordu. Hindu inanışında inanılan varlıkların dağlarda ve mağaralarda yaşadığı düşüncesi Stupa denen mekânların oluşmasına sebep olmuştu. Çeşitli bölgelerde bu ilk mabet formu değişik biçimlerde uygulanmıştı. Ama genelde kutsal oymalarla bezenmiş yürüyüş yolu ve mabedin dış yüzeyi tüm mabetlerde ortak nokta olmuştu. Diğer bir ortak nokta da, bu kutsal mekânların her ne kadar göğe yükseliyor veya yere gömülüyor gibi görünseler de tüm kullanılan bölümlerinin zemin katı olmasıydı. Sıcak iklim ve günlük hayatın açık havada geçmesi bu durumu meydana getirmişti.

Mısır Uygarlığı
Mısır Uygarlığı’nda da inanç çok önemli bir yer tutuyordu. Yeniden diriliş inancının temelini teşkil etmesi sebebiyle Mısırlılar, bu dünyada yaşayanlardan çok ölüler için mimarî ürünler vermişlerdi. Mısır mimarisi ilk örneklerini Mezopotamya’dakine benzer bir dönemde M.Ö. 3000 yıllarında vermeye başlamıştı. Nil’in kuzeyi ve güneyi boyunca uzanan Mısır Krallığı Mezopotamya’nın tersine binlerce tehditlerden ve korunma ihtiyacından uzak yaşamış, bu sebeple duvarlarla çevrili korunaklı şehirler oluşturmamışlardı. İlk şehir benzeri oluşumlar M.Ö. 2686 -2181 Eski Krallık döneminde inşa edilen “Ölüler Şehri- Necropolis” olarak kabul edilebilir. Bir diğeri ise Firavun’un piramit ve tapınak inşaatlarında çalışan işçilerin barınmaları için yaptırdığı konutlardı. Mısır mimarîsinin en görkemli yapıları Firavunlar için inşa edilen piramitler ve dev boyuttaki anıtsal heykellerdi. Bu mimarî yapılar “Yeniden Diriliş”i simgeleyen yapılardı. Mezopotamya’daki ilk yerleşimlerde, mabetler kralın üzerinde iken, Asur Medeniyeti’nde Zigurat kralın sarayı ile bütünleşmişti.

İnancın gereği olarak kutsal mekânlar; nadiren şehir dokusundan ayrı, tek başına duran binalar halindeydi. Ancak siluet üzerindeki uzak mesafeden “tek”liği ile hemen belirgin biçimde ortaya çıkıyordu. Kutsal yapıların planlanması genellikle kutsallık derecelerine göre sıralanıyordu. Bu kutsal mekânlar planlı bir şekilde gerçekleşiyordu. Bu özellik, Grek ve Roma mimarisinde önemli yer tutuyordu. Her mekân bütünün bir parçası ve tek tek ayrılmış mekânlar bütünü oluşturan açık alanlarla tekrar birleştirilip birbirine akıyordu.

Hıristiyanlıkta mekân
Hıristiyan dünyasında da dinî mekânlar sınırlarını belirleyen duvarlar içerisinde, parçaları olan bir bütün şeklindeydi. Katedrallerde çan kulesi, vaftizhane, piskoposun evi, hastane, mezarlık ve özellikle 9. yy’dan itibaren keşişlerin barındığı mekânlar yer alıyordu. Her ne kadar sınırlandırılmış bir bölge olsa da yine doku içinde yer alan, siluette ölçeği ve topografya üzerindeki konumu ile dokudan ayrılan yapı ya da yapılar dizisi ve toplumun odak noktasıydı. Cemaatler bu alanlarda vaftiz, vaaz, cenaze törenlerinde bir araya geliyor, kiliseyi ve binalarını korumak için bağış topluyor ve gelir getirici organizasyonlar düzenliyorlardı.

Hıristiyanlıkta da şehirdeki dominant öğe olarak iki kutuptan bahsedebiliriz. Bunlardan birincisi merkez kilise ve başpiskopostu. Diğeri ise, merkez devlet yönetimiydi. Birbirlerinden ayrılmış ancak birbirlerini tamamlayan bu iki merkezin fizikî mekâna yansımasında yine konut yerleşim alanlarının belirgin bir biçimde ayrıldığını gözlemliyoruz.

İslam’da dünyanın merkezi
İslam mimarisi, toplum hayatını tüm yönleriyle etkileyen bir dinin fizikî mekâna yansımasıyla oluşmuştu. Camiler tasarımının temel belirleyicisi olan bir eksen üzerinde kurulmuşlardı. İslam dünyasının merkezinde Kâbe var. Bütün camilerin aksı bu kutsal merkezde birleşiyor. Tüm camilerin mihrapları, bu yöne dönük. Bu anlamda bir yönü olmayan, tek İslamî yapı da Kâbe. Orijini Hz. İbrahim (a.s) zamanına kadar uzanan bu kutsal mekân İslam kozmolojisinde dünyanın da ekseni anlamına geliyor. Kâbe’nin köşeleri, pusuladaki ana yönleri işaret etmek üzere diyagonal olarak yerleşmiş. Kâbe dünyanın merkezi. Çünkü Kâbe, fizikî varlık ekseni ile ruh ekseni arasındaki kesişimin sembolü.

İslam mimarîsi İslam coğrafyasının mekânsal farklılıkları mucibince farklılıklar taşıyor. Ancak hiçbir bölge tek başına İslam mimarîsini tanımlayamıyor. İslam, ilk yıllarında görkemli binalar inşa etmeyen göçebe toplumlarda yayılmıştı. Bu özellik, camilere olduğu kadar medreselere ve hac yolundaki kervansaraylara da yansımıştı. Bunların tümü ana yapıyı ve içindekileri güneşten ve düşmanlardan korumak üzere yüksek duvarlarla kuşatılmış, etrafında gölgeli pasajların ve avlu ortasında çeşmelerin yer aldığı yapılardı. Bütün İslamî yapılarda önemli olan Kâbe’ye yönelmek. Mekânın açık ya da kapalı olması zaruri değil.

İslam mimarisinin en belirgin özelliklerini taşıyan yapılardan biri Osmanlı külliyeleri. Külliye “bütün” ve “birliktelik” anlamına geliyor. Fizikî anlamda ise cami, hamam, imarethane, okul, han, hastane gibi ayrı binalardan oluşan bir bütünü sayabiliriz.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnancın ve mekânın içiçeliği
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:41:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnancın ve mekânın içiçeliği rüya tabiri,İnancın ve mekânın içiçeliği mekke canlı, İnancın ve mekânın içiçeliği kabe canlı yayın, İnancın ve mekânın içiçeliği Üç boyutlu kuran oku İnancın ve mekânın içiçeliği kuran ı kerim, İnancın ve mekânın içiçeliği peygamber kıssaları,İnancın ve mekânın içiçeliği ilitam ders soruları, İnancın ve mekânın içiçeliğiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes