> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Tüketim kültüründen kanaat kültürüne
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tüketim kültüründen kanaat kültürüne  (Okunma Sayısı 814 defa)
23 Haziran 2012, 13:28:34
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 23 Haziran 2012, 13:28:34 »



Tüketim kültüründen kanaat kültürüne
Olgun GÜNDÜZ • 67. Sayı / DOSYA YAZILARI


Hayat tarzlarımızın giderek birbirine benzediği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Doğumdan ölüme hayatımızı kuşatan hedefler ve pratikler hep aynı çizgide şekilleniyor. Daha fazla refah ve mutluluk istiyoruz. Bu isteğin bir yanında para diğer yanında ise konfor var. Diyelim ki bu istek bizi cezbetti, yapmamız gerekenler şöyle sıralanabilir: İyi bir eğitim almalıyız ki etiketimiz olsun; popüler/trend bir işimiz olmalı; iyi para kazanmalıyız; istediklerimizi satın alabilmeliyiz; istediğimiz şekilde harcayabilmeliyiz. Şimdi bu isteklerin hangi ortamda varlık alanı bulduğuna bakalım. Öncelikle sıralanan isteklerin tüketim etkinliği içinde “daha fazlasını istemek” şeklinde özetlenebilecek benzer özellikleri olduğunu farketmeliyiz. “Daha fazla”yı istemek ilginç bir biçimde nedense daha fazla tüketmekle ilintili. Çok paramız olması için çok çalışmalı, zamanımızı büyük ölçüde işimize harcamalıyız. Peki geri kalan zamanı ne yapmalı? O da eğlence için harcanmalı. Tüketim kültürü içinde çalışmak iş hayatının başat unsuru iken eğlenmek de boş zaman aktivitelerinin ana hedefi haline geldi. “Hepimiz tatil için çalışıyoruz” sloganı bu düşüncemizi destekleyen çarpıcı bir örnek. İnsanlar tüketim kültürü içinde rızkını kazanmak, ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek bir gelir elde etmek için çalışmıyorlar. Eğer böyle olsaydı çoğunluğun iş hayatı bu denli yoğun olmazdı. Tüketim kültürü daha çok insanlardan maksimum emeği almak ve karşılığında onlara görece daha fazla para kazandırmak istiyor. Nedeni ise açık; kazanç arttıkça bu kazancın tatil gibi eğlence etkinliklerinde ve alışveriş merkezi gibi isteklerin ihtiyaçmış gibi sunulduğu mekânlarda tüketilmesi olasılığı artacak. Kısaca kazanç artışı ile bu kazancın satın alabileceği mal ve hizmetler de artacağından yaşam biçimi tüketim üzerinden biçimlenmeyi sürdürecek.

Tüketim kültürü son on yıldır hayatımızdaki etkisini giderek artırıyor. İnsanların gelirleri arttıkça bu gelirin harcandığı nokta konfora ve lükse odaklanıyor. Daha rahat ve kolay bir hayat tarzı oluşturmak, isteklerin yerine getirilmesine bağlı. Tüketim kültürü birey odaklı bir kültür olduğundan bireysel olanı öne çıkararak insanı, egosunun/nefsinin tutsağı yapıyor. Modern dünyada çalışmaktan yorulan ve yalnızlaşan insan, onu hayata bağlayan bir dizi kadim bağdan koparılıyor. İnanç sistemi zayıflatılan, dinî pratikleri sergilemekten uzaklaştırılan insanın değerler evreni kayboluyor. Hayat tarzının sonucu işi ile evi arasında sıkışan insanı yalnızlaştıran bir diğer unsur sosyal ilişkilerin değişen niteliği. Komşuluk bağı, akraba ilişkileri yerini iş arkadaşlıklarına bırakıyor. Çalışmaktan ve eğlenmekten ibaret modern insanın içine düştüğü boşluğu bir anlamda mutsuzluğu giderecek en cezbedici sistem tüketim. İnsanların canları sıkıldığında alışveriş yapması, depresyonda iken kredi kartı harcamalarının yükselmesi bunun en çarpıcı örneği. Modern insanın tüketim kültürü içinde belirlenen hayat tarzı içinde bu döngüden çıkması neredeyse olanaksız. Başka da bir şansı yok.

“Arzularınızı ertelemeyin”
Tüketim kültürünün hayatımızdaki etkisini hissettirdiği alanları birkaç başlık altında ele alabiliriz. Bunların başında alışveriş davranışının değişen doğası geliyor. Günümüzde alışveriş yapmak sadece gereksinimi karşılamak için yapılan bir etkinlik değil. Alışveriş daha çok, isteklerin/arzuların tatmin edilmesine hizmet ediyor. Bu durumda insan her zaman alışveriş yapabilir, çünkü her zaman her şey talep edilebilir. Bu talebin karşılanmasında kısıtlayıcı unsur para ise, tüketim kültüründe bunun da kolayı var. Paranız yoksa kredi kartlarınız var. “İhtiyaçlarınızı ertelemeyin” sloganı gizliden “isteklerinizi/arzularınızı ertelemeyin” mesajı iletiyor. İstekler/arzular ise ego/nefs ile ilgili olduğundan bu istemenin yani alışverişin sonu yok. Tüketim kültüründe alışveriş davranışı arzu edilenin elde edilmesi ile sonlanmıyor. Elde edilenin tatmini yeni bir açlığa kapı aralıyor, böylelikle alışveriş etkinliği biteviye sürüyor.

Tüketim kültürünün toplumsal etkilerine baktığımızda çarpıcı sonuçlarla karşılaşmak mümkün. Tüketimin baş döndürücü hızı, eski olanın yeniye taşınmasına, kadim olanın sürdürülmesine olanak tanımıyor. Bunun anlamı geleneğin, örfün, toplumsal değerlerin bir önceki kuşaktan bir sonrakine aktarılamaması. Toplumsal kopuşlar bireyleri kaçınılmaz olarak boşluğa düşürüyor. Sosyalleştiği zeminin kadim bağı ile ilişiği koparılan bireyler sürekli yeni uyaranlar, yeni mesajlarla karşılaşıyorlar. Başka bir ifade ile yabancısı oldukları bir dünyanın kültürel muhtevasına maruz kalıyorlar. Her şeyin çok kolay ve hızlı bir şekilde tüketildiği bu yüzergezer kültürel zeminde kalıcı olana yer yok. Anı yaşamanın telaşı geçmiş ve gelecek kaygısından koparılmışlık, sürekli farklıyı arama, popüler eğilimler, trend yönelimler, moda düşünceler gibi içeriği çok çabuk başkalaşan akımlar tüketim kültürünü besleyen sözde felsefi yapılar.

Tüketmekten vazgeçmek?
Vazgeçmek, tüketim kültürünün oluşturduğu bilincin en önemli karakteri. Vazgeçmek eylemi bir yandan bireyleri yaptıkları tercihlerde özgüven yitimine sürüklerken diğer yandan tüketimi de güvence altına alıyor. Bireyler tüketim kültüründen çok kolay vazgeçmeliler. Satın aldıkları kıyafetleri beğenme süreleri birkaç ayla sınırlıdır. Moda bu süreyi en aza indirme ritüelleri ile yüklü. Bu sadece sahip olunan ürünler üzerinde değil sosyal ilişkilerde de geçerli. Kalıcı dostluklar yerine tüketim kültüründe iş arkadaşlıkları, ya da konulu ve süreli arkadaşlıklar fayda temelli kuruluyor. Uzun süreli birlikteliklerin imkânsızlaşması evlilik kurumunu da zedeledi. Tüketim kültüründe hevesler, tercihler çok çabuk değiştiğinden bir zaman sonra çiftler birbirlerinden vazgeçmekte bir sakınca görmez hale geliyorlar. Tüketim kültürü bireylerden oturmuş, kalıcı bir karakter yapısı yerine sürekli başkalaşmaya açık, eğilimleri hızlı değişen bir kimlik profili istiyor. Büyük süpermarketlerin, alışveriş merkezlerinin tüketici eğilimlerini çok yakından takip etmesi ve bu eğilimleri satış politikasına göre yönlendirmesi bunun en açık göstergesi.

Tüketim kültürü içinde akıntıya kapılmadan yaşamanın yolu yaşam tarzını başka ilkeler ve değişkenler etrafında kurmaktan geçiyor. İlk ilke ihtiyacından fazlasını istememek. Bu, kapitalizmin bireylerin arzularını güdülediği en büyük alan. Tüketim kültürü bütün gücünü isteklerin/arzuların doyumsuz bir niteliği olduğunu keşfetmiş olmasından alıyor. İkinci ilke ithiyaçların sınırsız olmadığı, sınırsız olanın istekler olduğu. Çünkü ihtiyaç her zaman sınırlı ve sonlu. Oysa tüketim kültürü ihtiyaçlar ekseninde örgütlenmez aksine istekleri ihtiyaç gösteren bir gösterge düzleminde örgütleniyor. İnsanlar bu sistemi anlamadıkça isteklerini ihtiyaç zannederek bu isteklerini elde etmenin canhıraş savaşı içine giriyorlar. İnsanların alışveriş merkezlerindeki davranışlarına bakıldığında özellikle indirim reyonlarında yangından mal kaçırır gibi satılanlara hücum ettikleri görülüyor. Kredi kartları bu tüketim çılgınlığının vazgeçilmez bir parçası. İnsanların para ile olan teması kredi kartları ile ortadan kalkarken harcama miktarının artışı, taksit seçenekleriyle birleşince katlanıyor.

Tüketim kültürünün öngördüğü yaşam biçiminin dışında konumlanmanın bir diğer yolu da ekonomik sermayenin tutsaklığından çıkıp sosyal ve kültürel sermayeye yoğunlaşmak. Bu alan daha çok değer ve inanç sistemlerinin, dinî öğretilerinin egemenliğinde şekilleniyor. Fazla kazancı talep etmemenin ya da fazla kazancı tüketim dışında sosyal amaçlı değerlendirmenin öncelikle bilinç düzeyi ile ilgisi var. Ortalama davranış kalıpları sergilemekten uzaklaşıp belli değerler etrafında yaşam tarzı geliştirmek tüketim kültürü içinde tüketmeden kalabilmenin yollarından biri. Hepsinden önemlisi kadim geleneğimizin kanaat etme/yetinme kültürü ile yeniden bir bağ kurmamızın gereği. Tüketim kültürünün temeli yetinmeme/daha fazlasını isteme mantığına dayanırken bu kültürde fazlasını istemek ayıp sayıldığı gibi fazlasını ihtiyaç sahiplerine dağıtmak da bir görev kabul ediliyor.

“Eskiyi getir, yeniyi götür”
Eskiler muhafaza eder korurlardı. Bu, doğa karşısında sergiledikleri tavırda olduğu gibi sahip oldukları eşyalar için de geçerliydi. Kendilerinin dışındakilere bir emanet duygusu ile yaklaşır, ihtiyaçları kadar kullanırlardı. Eskilerin dünyasında zanaatkârlar ürünü sadece yapmaz aynı zamanda tamir de ederek ürünlerin uzun süre kullanımına olanak sağlarlardı. Bugün “eskiyi getir, yeniyi götür” kampanyalarında muhafaza etmeye ve korumaya dayalı bu kültür de kayboldu.

Özetle farkında olalım ya da olmayalım bugün tüketim kültürü içinde yaşıyoruz. Bu kültür tükettikçe yeniden üretilen bir kültür olma özelliğine sahip. İnsanlık son on yıldır bu kültürün yozlaştırdığı değerlere yeniden ulaşma yolları arıyor. Modern paylaşım grupları yeni stratejilerle tüketim çılgınlığına direnç oluşturmaya çalışıyor. Oysa sahip olduğumuz inanç sistemi yaşam tarzını da belirledi. Bu belirlilikte insanın doğa ve eşya ile kurduğu ilişki, çalışmanın ne için olduğu, alışverişin ne için yapılacağı belli. İsraf haram kılındığı gibi ifrat ve tefrit arası -yani mutedil olan- övülmüş, aşırılığın her türlüsü yasaklanmıştır. Kanaate, muhafaza etmeye, emanete dayalı bu kültürün, harcamaya, aşırılığa, sahip olmaya dayalı kültürle olan mesafesi açık ve nettir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tüketim kültüründen kanaat kültürüne
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:22:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tüketim kültüründen kanaat kültürüne rüya tabiri,Tüketim kültüründen kanaat kültürüne mekke canlı, Tüketim kültüründen kanaat kültürüne kabe canlı yayın, Tüketim kültüründen kanaat kültürüne Üç boyutlu kuran oku Tüketim kültüründen kanaat kültürüne kuran ı kerim, Tüketim kültüründen kanaat kültürüne peygamber kıssaları,Tüketim kültüründen kanaat kültürüne ilitam ders soruları, Tüketim kültüründen kanaat kültürüneönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes