๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Dosya Yazıları => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 26 Temmuz 2012, 14:26:07



Konu Başlığı: Sultan Abdülmecid
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 26 Temmuz 2012, 14:26:07
Sultan Abdülmecid
Ali ASLAN • 80. Sayı / DOSYA YAZILARI


Osmanlı Hanedanı’nın 31. padişahı olan Sultan Abdülmecid, Sultan II. Mahmud’un büyük oğlu olarak 25 Nisan 1823 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babasının Avrupai bir düzen üzere tesis etmeye çalıştığı devlet nizamından, Sultan Abdülmecid de şehzadeliği yıllarında etkilendi ve bir Batılı prens gibi yetiştirildi. Avrupa tarzı musiki ile yakından ilgilendi ve devrin geçerli dili olan Fransızcayı konuşacak ve okuduğunu anlayacak bir biçimde öğrendi.

Avrupai hayat tarzı ile yetiştirilmiş olan Şehzade Abdülmecid, babası Sultan II. Mahmud’un 1 Temmuz 1839 tarihinde vefat etmesiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun 31. hükümdarı olarak Osmanlı tahtına oturdu. Tahta oturduğunda henüz 17 yaşında olan Sultan Abdülmecid, devletin o dönem içinde bulunduğu siyasi sıkıntıları halledebilecek kadar tecrübeye sahip olmadığının farkındaydı ve bu nedenle tahta oturduğu ilk günlerde, devlet büyüklerine, onların nasihatlerini dinleyeceğine ve kendilerine güveneceğine dair söz verdi. Yabancı devletlerin sefirlerine de babası Sultan II. Mahmud’un başlattığı ıslahat hareketlerine devam edeceğini bildirdi. Böylece, gerek içte gerek dışta oluşabilecek muhalefetin önünü almış olan Sultan Abdülmecid, devletin karşısında bulunan sıkıntıları sırayla çözebilecekti.

Mısır meselesi
Devletin önündeki en önemli sıkıntı, Sultan II. Mahmud devrinin de en büyük siyasi krizini oluşturan Mısır meselesiydi. Bazı kaynaklara göre II. Mahmud’un hastalanıp yatağa düşmesinde ve sonrasında vefat etmesinde Mısır sorunu etkili olmuştu. Mısır’da devlete karşı isyan eden Mehmed Ali Paşa, Osmanlı ordusuyla da karşı karşıya gelerek orduyu mağlup etmiş ve Osmanlı bu durum karşısında Batılı devletlerden yardım istemek zorunda kalmıştı. Sultan Abdülmecid’in de saltanatının ilk yıllarında karşısına çıkan bu sorun, padişah tarafından Mehmed Ali Paşa’nın affedilmesiyle çözülmeye çalışıldı, ancak o sırada Kaptanıderya Ahmet Fevzi Paşa, Osmanlı donanmasını Mısır’a götürdü ve Mehmed Ali Paşa’ya teslim etti. Mehmed Ali Paşa da ordusuz ve donanmasız kalan Osmanlı ile anlaşma yoluna gitmedi. Bunun üzerine İngiltere, Fransa, Rusya Avusturya ve Prusya 29 Temmuz 1839’da ortak bir nota ile Mısır meselesinin kendilerine danışılmadan çözülmemesini bildirdi. Osmanlı’nın bu notayı kabul etmesiyle devlet yeni bir dönemece girmiş bulunuyordu. Osmanlı İmparatorluğu bir bakıma Avrupalı devletlerin vesayeti altına girmişti.

Bu gelişmelerin yaşandığı sırada Osmanlı’nın Hariciye Nazırı Mustafa Reşid Paşa, Londra ve Paris’te, Osmanlı’nın yeni ıslahat hazırlıklarına girişeceği ve bunların getireceği faydalar konusunda Avrupa kamuoyunu ikna çabalarına girişmişti. Kurduğu yeni bağlantılardan sonra İstanbul’a dönen Mustafa Reşid Paşa, Sultan Abdülmecid’i, özellikle Mısır meselesinde Avrupalı devletlerin yardımını alabilmek için yapılması gereken reformlar konusunda ikna etti.

Böylece Mustafa Reşid Paşa, bizzat kendisinin hazırladığı, kamuoyunda “Tanzimat Fermanı” olarak anılan “Gülhane-i Hattı Hümayunu”nu , 26 Şaban 1255/3 Kasım 1839 tarihinde, tüm cemaat liderleri ve yabancı sefirlerin huzurunda okudu. Osmanlı İmparatorluğu’nda “Tanzimat Devri” olarak adlandırılan dönemi başlatan bu belge ile milli hakimiyet esas prensip haline getirilecek, şahsi ve mülkî güvenlik tesis edilecekti.

Tanzimat Fermanı’nın ilanından kısa bir süre sonra 15 Temmuz 1840’ta Avrupalı devletler (Mehmed Ali Paşa’ya destek veren Fransa hariç) bir araya geldi ve Mısır valiliği veraset yoluyla Mehmed Ali Paşa’ya bırakıldı, Mehmed Ali Paşa’nın işgal ettiği Osmanlı toprakları ile Osmanlı donanması Osmanlı’ya iade edildi.

Kırım Savaşı
Mısır sorunu böylece çözülmüştü ancak bu olaydan on yıl kadar sonra, başka bir sorun Osmanlı hariciyesini meşgul etmeye başladı. Osmanlı ile Rusya “mukaddes topraklar” meselesiyle karşı karşıya gelmişti. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Katolikleri himaye etmek için müracaat eden Fransa’ya karşı, Ruslar da Ortodoksları himaye edebilmek için Bab-ı Âli’ye bir nota gönderdi. Osmanlı’nın bu notaya ret cevabı vermesiyle Ruslar, Eflak ve Boğdan’ı işgal etti ve Osmanlı da 4 Ekim 1853 tarihinde Rusya’ya savaş ilan etti. 12 Mart 1854 tarihinde Sinop Limanı’ndaki Osmanlı donanmasının Rus baskınıyla yakılmasıyla İngiltere ve Fransa konuya müdahil oldu ve tarihte Kırım Savaşı olarak bilinen savaş resmen başladı.

30 Mart 1856’da imzalanan Paris Antlaşması’yla son bulan Kırım Savaşı, uğrattığı çok ciddi kayıplara rağmen Osmanlı İmparatorluğu’nun Ruslara karşı kazandığı en önemli başarıdır.

Paris Antlaşması için konferanslar başlamadan önce de Sultan Abdülmecid, Avrupa kamuoyunda kendi lehine bir atmosfer oluşturmak için giriştiği ıslahat hareketlerine bir yenisini daha ekleyerek 18 Şubat 1856 tarihinde Islahat Fermanı’nı ilan etti. Özellikle gayrimüslim tebaaya Rusların ve Fransızların teklif ettiği haklardan daha fazlasını veren ferman, böylece Batı sermayesinin Osmanlı topraklarına çok daha kolay biçimde girmesini hedefliyordu. Sultan Abdülmecid’in bu hamlesi, Paris Konferansı’nda olumlu tepki topladı ve Osmanlı’nın toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin koruması altına alındı. Böylece Osmanlı, diğer Avrupalı devletlerle eşit haklara sahip oldu. Bir Avrupalı devletler birliği niteliği taşıyan bu antlaşmayla Osmanlı, resmen Avrupalı bir devlet olarak kabul edildi.

Reformlar
Birçok siyasi ve iktisadi krizin yanında Sultan Abdülmecid devri, başlı başına bir yenilik ve modernite devri oldu. Bu dönemde çıkarılan sayısız mülkiye ve ticaret kanunuyla Osmanlı ekonomisi canlandırılmaya çalışıldı ve Batılı sermayenin Osmanlı topraklarına girmesi kolaylaştırıldı. Bunun yanında bir Adliye Teşkilatı kuruldu ve Sultanahmet’te, Ayasofya’nın yanında Adliye Nezareti binası inşa edildi. Eğitim alanında da birçok yeniliğin yapıldığı bu dönemde, ilkokul zorunlu hale getirilerek, ilk ve orta öğretim ücreti kaldırıldı ve ilk defa 1849’da kız rüşdiyesi açıldı. Harp Akademisi, Öğretmen Mektebi, Ziraat Mektebi, Orman Mektebi, Telgraf Mektebi, Ebe Mektebi gibi birçok mektep bu dönemde faaliyete geçti. Ayrıca Darülfünun fikri de bu dönemde ortaya çıktı ve Sultanahmet’te Ayasofya’nın yanında Darülfünun binası inşa edildi.

Son derece hareketli bir dönem olarak dikkat çeken Sultan Abdülmecid devri, Sultan’ın 25 Haziran 1861 tarihinde Ihlamur Köşkü’nde vefat etmesiyle son buldu. 39 yaşında vefat eden Sultan Abdülmecid, genç yaşında vefat etmesine karşın 22 yıllık iktidarıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nun en uzun süre tahtta kalan hükümdarları arasına girdi.