> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Şiddetin iki kaynağı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şiddetin iki kaynağı  (Okunma Sayısı 1178 defa)
16 Temmuz 2012, 14:47:41
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 16 Temmuz 2012, 14:47:41 »



Şiddetin iki kaynağı: Okul ve aile
Demet TAŞDAN • 75. Sayı / DOSYA YAZILARI


Bir insanın kendisine veya bir başkasına yönelik fiziksel ya da psikolojik olarak zor kullanması olarak tanımlayabileceğimiz şiddet, son yıllarda toplumumuzda hızla artıyor. Öyle ki, “o daha küçücük” sözüyle tarif ettiğimiz çocuklarımız dahi birbirlerine şiddet uyguluyor. Peki, ne oluyor da çocuklarımız dahi tahammülsüzleşiyor, şiddete meylediyor, birbirlerine acımasızca şiddet uyguluyorlar? Çocukları bir şiddet ve suç nesnesine dönüştüren olgular nelerdir? Alınabilinecek önlemler nelerdir? Bu soruların cevaplarını bulmak zorundayız.

Aile faktörü
Eğitim öncelikle ailede başlar. Ailelerin çocuklarını eğitmede model olarak benimsedikleri davranış kalıpları iç ve dış kontrollü disiplin yöntemleri olarak ikiye ayrılır. Özdenetim olarak da isimlendirilen iç kontrollü disiplin yönteminde, kişinin bazı kuralları benimseyerek, dış uyarılara gerek kalmaksızın bu kurallara kendiliğinden uyması söz konusudur. Bu modelde çocuk, ailesinden gerekli ilgi, sevgi ve saygıyı görür, aile bireyleriyle ve kendisiyle barışıktır. Doğru ve yanlışı öğrenmiştir, buna uygun hareket eder, çeşitli sapmalar gösterdiğinde ise hataları ailesi tarafından tolere edilir, çocuğun kişiliği ve saygınlığını zedelemeyecek ufak müdahaleler, yönlendirmeler gerçekleşir.

Bir diğer model olan dış kontrollü disiplin yöntemlerinde ise bağırma, hakaret, dayak, sevgiyi esirgeme gibi olumsuz davranışların öne çıktığını görürüz. Toplumumuzda daha çok bu model benimseniyor ve bireysel ve toplumsal şiddetin temel kaynağını da son derece yanlış olan bu model oluşturuyor.

Çocuklar aile içerisinde ilk eğitimi rol model olarak benimsedikleri anne ve babalarından alırlar. Küçük yaşlardan itibaren erkek çocuğu babayla, kız çocuğu da anneyle özdeşim kurma çabasındadır. Böylece ebeveynlerin davranışları/yaklaşımları çocuklar için örneklem oluşturacak ve kişilikte kalıcılaşacaktır. Çocukların yetiştirilmesinde ilgi, sevgi ve anlayış yerine kaba kuvvet ve sözlü şiddet bir eğitim aracı ise, o zaman çocuğun hayatına şiddeti katmış bir anne-baba, doğru bir rol model olamamanın yanı sıra ileride bunun kendilerine veya bir başkasına yönelecek bir şiddet eyleminin alt yapısını hazırladıklarını hesaplayabilmelidirler. Çünkü çocukların şiddet uygulanan aile ortamlarında yetişmeleri gelecekte onların ağır ruhsal sorunlar yaşamalarına ve şiddete yönelen bireyler olmalarına neden olabilir. Toplumumuzda bu gerçeği gazete ve televizyon yayınlarında, 3. sayfa haberlerinde karısını döven veya aile bireylerinden birini öldüren eş vb. şeklinde sıklıkla görüyoruz.

Çocuğun üzerinde baskıyla hâkimiyet kurmaya çalışan ya da ilgisiz davranan bir ailede, çocuk ergenlikten sonra ya kendine güveni olmayan, içe kapanık ya da yetersizlik ve güvensizlik duygularını kapatmak için saldırgan tutumlar sergileyen isyankâr bir birey olup çıkar. Bu tür ailelerde çocuğa gösterilen sevgi yetersizdir, çocuk kendi kendine büyür, ailede denetim yok gibidir. Böylece çocuk ailesinden göremediği ilgiyi başka yerlerde arar.
Diğer yandan bazı ebeveynler, çocuklarına ilgi ve sevgi gösterdiklerinde çocuklarının şımaracağından korkarlar. Bu sebeple çocuklarına olan sevgilerini genellikle hissettirmemeye çalışarak, sevginin fazlalığının çocuğa hiçbir zararının olmayacağı gerçeğini görmezden gelirler. Oysa sevginin tutarsızlığı olarak ifade edilen bu durumun zararlarının farkında değillerdir. Sevgi de dâhil her konuda tutarsızlıkların sergilendiği bir ailede bu durumu yaşayan çocuk bir bocalama yaşar, nerede nasıl davranacağını, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemez ve sonunda o da tutarsız davranışlar sergileyen bir birey olur.

Çocuklara karşı sergilenen bir başka yanlış davranışın ise aşırıya kaçan ‘korumacı’ yaklaşım olduğunu görüyoruz. Çocuğa karşı bu tutumun sergilendiği bir ailede, çocuğun yapabileceği her şeyi onun adına yapma söz konusudur. Bu ailede yetişen çocuk, ailesinden gördüğü ilgiyi etrafında da arar ama bulamadığında içe kapanık ya da saldırgan olabilir.

Destekleyici, güven verici ve demokratik tutuma sahip ailede ise çocuk yeterli ilgi, sevgi ve saygıyı görmüş, evde alınan kararlarda fikri sorulmuştur. Çocuk, bir birey olarak kendisine değer verildiğini hissetmiş olmanın verdiği güven ve sevinç içindedir. Bu örneklerde de görüleceği üzere ilgi, sevgi, saygı vb. gibi konularda çocuğa karşı ölçülü davranmış aileler en doğru yolu benimsemiş olurlar.

Çocukların yetişme döneminde aileden sonra en önemli etkenler/mekânlar ise okul ve sokaktır. Çocukların fazlaca zaman geçirdikleri, sosyalleştikleri, arkadaş edindikleri ve hayata dair kazanımlar elde ettikleri bu mekânlar onların kişiliklerinin oluşumunda da büyük önem taşır. Bu nedenle, aynı zamanda bireysel ve toplumsal şiddetin üretildiği bu mekânların üzerinde önemle durulmalıdır.

Okul, sokak ve şiddet
Her çocuk ailesinden aldığı bir eğitimle okul hayatına atılır. Sonrasında, her biri farklı genetik özelliklere, çevreye ve eğitime sahip bu çocuklar okul kurumunun çatısı altında toplanır. Bu nedenle, çocukların okulda birbirleriyle çatışma-sürtüşme yaşamaması mümkün değil. Ancak son zamanlarda okul içinde veya çevresinde bazı çocukların baskı ve güç kullanımı yoluyla kendilerinden daha güçsüz öğrencileri kasıtlı olarak rahatsız etmesi, zorla parasını alması hatta tartaklaması gibi bedensel, ruhsal açıdan zararlara neden olacak davranışları artış gösteriyor.

Yapılan araştırmalarda Türkiye’de öğrencilerin en fazla sınıfta şiddet uyguladığı, bunu koridor ve okul dışındaki yerler ile oyun alanlarının izlediği belirtiliyor. Okulda şiddet içerikli davranışlarda bulunan çocukların özelliklerine baktığımızda, bu çocukların birçoğunun ailelerinde aile içi şiddete maruz kaldıkları, tanıklık ettikleri ya da ilgisiz ve parçalanmış ailelerden geldikleri göze çarpıyor. Özdenetim gücü oldukça düşük bu çocuklar, iletişim, empati, arkadaş seçimi gibi konularda oldukça yetersiz olduğu gibi genel olarak derslerinde başarısızlık gösteriyor ve stres, kaygı, öfke gibi negatif özellikleri de belirgin oranda taşıyorlar.

Diğer yandan ise çocuklarımızın özellikle ergenlik/ilk gençlik döneminde bir gruba ait olma, o grupla birlikte kendini bulma ve kimlik kazanma ihtiyacı önem kazanıyor. Bu dönemde ailelerin çocuklarına karşı baskıcı, ilgisiz, aşağılayan ve anlayışsız bir tutum içinde olması hem aile hem de genç için şiddete zemin hazırlıyor. Buna bir de ergenlikte kendini kanıtlama isteği ve cesaretin fazlalığı eklenince, eğer çocuklarımız yanlış arkadaş seçimi yaptıysa o zaman dâhil olduğu grubun etkisiyle onun da adı şiddet ve suç olaylarına karışabiliyor.

Sonuç ise bu çocukların aileye ve topluma karşı yılgınlık, öfke, kin, nefret, düşmanlık duyguları beslemesine, başkalarına, tabiattaki diğer canlılara, nesnelere zarar vermesine ve bundan mutlu olmasına doğru gidiyor. Bu gençlerin artık hayattan bir umudu kalmıyor. Başlangıçta gencin hayatında okuldan kaçmayla başlayan, sonrasında ise madde kullanımı, gasp, kız kaçırma, silah kullanma, evde aile bireylerine, okulda öğrenci ve öğretmenlere zarar vermeye doğru giden olaylar silsilesi sürüp gidiyor.

Ne yapılmalı?
Milli Eğitim Temel Kanunu’nda Türk Milli Eğitimi’nin amacı şu şekilde tanımlanıyor: “Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek”. Tanımda da görüleceği üzere Milli Eğitim’in çizdiği çerçeve ile son yıllarda şiddete meyleden ve uygulayan öğrenci profili arasında taban tabana bir zıtlık söz konusu.

Bu olumsuz tablonun giderilmesi ise anne-baba tutumlarının yanı sıra çocukların anne-babalarından sonra en fazla model aldıkları öğretmenlerin tutumlarına ve okul-aile iletişiminin kuvvetli olmasına bağlı. Fransız edebiyatçı Victor Hugo, “Bir okulun yapılması, bir hapishanenin kapanması demektir.” sözleriyle okulun önemine atıfta bulunmuştur.

Sağlıklı bir toplumun temellerinin atıldığı okullarımızın giderek bir şiddet kaynağı haline gelmemesi için çocuklara karşı uygulanan disiplin yöntemlerinin gözden geçirilmesi, onlarla sağlıklı iletişim kurma ve rol model olma, empati, rehberlik ve psikoloji danışma hizmeti verilmesi, manevi değerlerin aşılanması vb. adımların atılması hayati öneme sahip. Aksi takdirde, bireysel ve toplumsal şiddet, tüm kaynaklarıyla ve biçimleriyle istinasız bütün toplumu olumsuz yönde etkilemeye, tedirgin etmeye, tüm topluma acılar yaşatmaya devam edecektir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şiddetin iki kaynağı
« Posted on: 29 Mart 2024, 04:40:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şiddetin iki kaynağı rüya tabiri,Şiddetin iki kaynağı mekke canlı, Şiddetin iki kaynağı kabe canlı yayın, Şiddetin iki kaynağı Üç boyutlu kuran oku Şiddetin iki kaynağı kuran ı kerim, Şiddetin iki kaynağı peygamber kıssaları,Şiddetin iki kaynağı ilitam ders soruları, Şiddetin iki kaynağıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes