> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Sefer Turan la röportaj
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sefer Turan la röportaj  (Okunma Sayısı 747 defa)
12 Haziran 2012, 17:02:59
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Haziran 2012, 17:02:59 »



SEFER TURAN'LA RÖPORTAJ
Ali AYÇİL • 48. Sayı / DOSYA YAZILARI


Çok uzun zamandır İsrail Gazze’yi ablukaya almıştı ve Ortaçağ’da uygulanan taktikleri uyguluyordu. Sonrasında Gazze’ye önce havadan, sonra karadan saldırılarda bulundu. Siz bu kuşatmadan sonra bu saldırıları bekliyor muydunuz? Bu saldırıların bu kadar büyük olabileceğini tahmin edebiliyor muydunuz?

Aslını söylemek gerekirse bu beklenen bir saldırıydı ama açıkçası ben bu kadar büyük olacağını tahmin etmiyordum. İsrail’in tarihini incelediğimizde bunun bir ilk olmadığını görürüz. İsrail’in tarihi Filistin’e yönelik katliamlarla dolu. Bu çerçevede değerlendirdiğimizde bu saldırılar sanki zincirin son halkasıymış gibi görünüyor. Neden böyle bir saldırı bekliyorduk?  Tabi bunun birçok ayağı var. Birinci, uluslararası konjonktür buna müsaitti. ABD’de yeni bir başkan seçilmişti ve bu başkan beyaz Saray’da henüz koltuğa oturmamıştı. Yani uluslararası sistemler açısından bir boşluk vardı, gerçi olmasa da İsrail açısından değişen bir şey olmuyor. İsrail galiba ABD’nin yeni başkanına mesaj gönderiyor: “Bak Ortadoğu’da işler böyle yürüyor. Ben ne istersem burada o gerçekleşir” diyor. Hâlbuki Obama’nın tavrı, diğer ABD başkanlarından farklı değil. Obama üzerinde de bir yanılma var. Obama başkan seçilince insanlar umutlandı. Ama ben Obama ile ilgili umut besleyenlerden değilim. İkincisi, İsrail’in iç siyaseti ile alâkalıydı. Malumunuz, İsrail’de 10 Şubat’ta seçim var ve her seçim öncesi Filistin’e yönelik saldırılar gerçekleşir. Bu defa da aynısı gerçekleşti. İsrailli yetkililer bunu bir seçim yaptırımı olarak görüyor. Çok enteresandır, bir İsrail gazetesinde yapılan araştırmaya göre İsrailliler’in %95’inin bu saldırıları desteklediği ortaya çıktı. Bu saldırıya imza atan İsrailli siyasîlerin de halk desteğinin yükseldiği biliniyor. Örneğin önümüzdeki seçimlerde başbakanlık için yarışacak olan Kadima Partisi’nin Başkanı ve şu andaki Dışişleri Bakanı Livni’nin partisinin alacağı oylar, Likud Partisi’nin yani şu an muhalefetteki partinin oylarıyla eşit noktaya geldi. Bununla birlikte Savunma Bakanı Ehud Barack’ın oyları yükseldi. Dolayısıyla bu saldırılar bir seçim yatırımı olarak görülüyor. Saldırıları Filistinliler’in konjonktürüne göre değerlendirdiğimiz zaman şöyle bir durum söz konusu -ki bu bence saldırıların düzenlenmesi açısından birinci etkendi- 2006 yılında İsrail Lübnan’a bir saldırı düzenlemişti, o saldırı öncesinde ABD ve İsrail ile birlikte hareket eden ülkelerin İslam dünyasındaki ABD’ci ve İsrail’ci çizgiye karşı olan, Filistin’de direnişi savunan, İsrail işgalini reddeden ana siyasî çizgiyi bertaraf etmek gibi bir eğilimleri vardı hem ABD’nin hem de İsrail’in. Bunun Ortadoğu’daki en önemli ayaklarından biri Hizbullah’tı. 2006’da önce Hizbullah’ı siyasî olarak pasifize etmeye çalıştılar, ancak bunu başaramayınca askerî yöntemlere başvurdular. Bu saldırılar da İsrail açısından bir hezimetle sonuçlandı.

Gazze’de İsrail saldırılarının bu kadar güçlü olmasının nedeni, daha önceki Hizbullah hezimetinin intikamını almak mıydı? Bir de Hamas Hizbullah’ın gösterdiği tepkinin bir benzerini gösteremedi. Bunun sebepleri nelerdir?

2006 yılında İsrail ve ABD’nin desteklediği siyasî çizgi, Lübnan’da hezimete uğrayınca o projenin sürekli olabilmesi için o yenilginin bir şekilde telafi edilmesi gerekiyordu. Bunun için Filistin seçildi. Filistin’de de o siyasal çizgiyi yürüten Hamas’tı. Filistinliler’in kendi içlerinde de bir ihtilaf söz konusuydu. Uluslararası güçlerin desteklemiş olduğu El-Fetih, İsrail ve ABD ile birlikte hareket ediyordu. Hamas’ı kendisine siyasî rakip olarak gördüğü için Hamas’ın tasfiyesi El-Fetih’in işine geliyordu. Buna El-Fetih demeyelim, Mahmut Abbas ve ekibinin de işine geliyordu. Böyle olunca İsrail, ABD ve bunlarla hareket eden Mısır gibi ülkelerin Ortadoğu’daki genel siyasî yaklaşımları, ortak bir zeminde buluştu. İsrail bundan da güç alarak bu saldırıyı düzenledi.

Filistin’de İsrail’e karşı mücadele eden iki grup arasında da anlaşmazlıklar var o zaman.

Evet, genel olarak böyle bir durum söz konusu.

Bu saldırılar seçimi nasıl etkiliyor? İsrail’de bir partinin oy alabilmesi için militarist bir tavır mı sergilemesi gerekiyor?

İsrail’de bir partinin oy alabilmesi için Filistinliler’e yönelik sert söylemler geliştirmesi, sert uygulamalarda bulunması gerekiyor. Mesela 2000 yılında Ariel Şaron muhalefet partisi lideri iken, sonucunun ne olacağın çok iyi bilmesine rağmen Mescid-i Aksa’ya girdi. Ardından, 22 Filistin’li Mescid-i Aksa’nın avlusunda hayatını kaybetti. II. İntifada o şekilde başladı. Filistinliler açısından bu saldırılar çok kanlı sonuçlandı. İsrail askerleri tarafından Filistinliler’e her yerde şiddet uygulandı. Sonuç olarak Ariel Şaron bu saldırıların ardından İsrail’e başbakan oldu. Bu ve benzerî seçim yatırımları İsrail’de bilinen bir şeydir. Bu sefer de İsrailli yetkililer geleneği sürdürmeye devam ediyorlar. Bu saldırıları değerlendirdiğimiz zaman İsrail’in askerî olarak planlamış olduğu amaca ulaşamadığını söyleyebiliriz. Özellikle kara harekâtının başlaması onun bir göstergesiydi. Hava harekâtıyla elde edemediği sonucu kara harekâtıyla yapmaya çalıştı ama Gazze’nin iç bölgelerine yerleşim yerlerine girmeyi başaramadı.

İsrail askerleri harekâtın başlamasından sonra 10 gün Gazze’nin merkezine giremedi. Bunun nedeni neydi? Gazze’nin çevresinde kasabalar, boşluklar var. Bundan dolayı mı Gazze’nin merkezine giremediler?

Gazze aslında çok büyük bir arazi değil. Denizden karanın en iç bölgesine uzaklığı 10 kilometre, kuzeyden güneye uzaklık yaklaşık 40 kilometre. Yani çok dar bir alan. Bu dar alanda yaklaşık 1,5 milyon insan yaşıyor. 1948 ve 1967’de toprakları işgal edilen Filistinliler’in çok büyük bir kısmı Gazze’de yaşıyor. İsrailliler, kara harekâtına başladıkları zaman ilk girdikleri alan, İsrailliler’in bulundukları bölgeden yerleşim yerine kadar olan mesafede tarım alanlarının bulunduğu boş araziler. Buradan sonra içeri giremediler, çünkü ateşkes olarak adlandırılan dönemde İsrail’in yaptığı hazırlık gibi Filistinliler de hazırlık yapmışlardı. Yani İsrailliler Gazze’den çekildiler zaten. Bölgeyi oldukça iyi biliyorlar.

Biz sürekli olarak İsrail’in saldırılarından ve kaç Filistinli’nin şehit olduğundan haberdar oluyoruz. Savunmanın ne yaptığını doğru dürüst bilmiyoruz. Gazze sadece teslim olmuş bir yermiş gibi gösteriliyor. Bu doğru mudur?

İsrail askerlerinin uzun bir süre karadan Gazze’ye giremeyişleri orada ciddi bir direnişin olduğunu gösteriyor.  Ama İsrail o kadar güçlü silahlar kullanıyor ki o bölgelere gazetecilerin girmesi gerçekten çok zor. Kaldı ki zaman zaman buna rağmen Hamas’ın askerî direnişini kendi kameralarıyla görüntülediler. İsrail askerlerinin giremeyişi bölgedeki direnişin bir göstergesi. Gazetecilerin de şiddetli çatışmaların olduğu yönünde haberler verdiler. 6 aylık ateşkes denilen ve hiçbir zaman ateşkes olmayan o dönemde İsrail’in hazırlığı vardı. Bu arada Filistinli direnişçiler de boş durmadılar. Şunu da hatırlamamız gerekiyor: İsrail saldırılarını başladığı ilk günlerde Filistinli direnişçiler ellerindeki füzeleri fırlatmaya başladılar. Önce yanı başlarındaki yakın kentleri, ardından biraz daha ötedeki kentleri vurmaya başladılar. Burada bir taktik söz konusu. İsrail saldırıları devam ettikçe Filistinli direnişçiler menzil artırdılar.

Hamas’ın İsrail’e daha fazla zarar verecek gücü var ama İsrail’in saldırının şiddetini artırmaması için bu gücü kullanmıyor diyebilir miyiz?

Askerî taktik olarak bütün bunların hepsi söylenebilir. Ama onların askerî gücünün mahiyetini, özellikle ellerindeki füzelerin mahiyetini bilmiyoruz. Mesela kendi açıklamaları bazı füzelerin Gazze Şeridi’nde ilk kez kullanıldığı yönünde. Oradan da İsrail’e “Bakın bizim elimizde şu ana kadar kullanmadığımız silahlar var” mesajı veriyorlar. Doğrusunu söylemek gerekirse onların askerî gücünü kimse tam olarak bilemiyor. “Ne kadar savaşçısı var?” mesela. Bazı rakamlar var, 25 bin savaşçı olduğuna dair.

Bu olayın Arap dünyasıyla, Türkiye ile ilgisi var. Bir hadise yaşanıyor ama sanki bu dünyanın her yerini ilgilendiren bir hadise.

Burası çok önemli bir nokta. İsrail Gazze’ye saldırmayı planlarken, önce abluka uyguladı, ambargo uyguladı. Abluka aslında askerî saldırının dışında tutulmaz. Bütün kentler kuşatmayla düşmüştür. O nedenle ablukayı biz askerî saldırının dışında tutamayız. Bu ablukaya birlikte İsrail’in amacı Gazze’yi Filistin’den koparmak, yalnızlaştırmak ve Arap dünyasında koparmaktı.

Belki Gazzeliler’le Hamas arasında da bir mesafe oluşturdu.

Tabi, temel amaçlardan biri de bu. Hava saldırılarının amaçlarından biri de, Gazze halkını Hamas aleyhine kışkırtmak. Ama bunu başaramadıkları gibi tersi gerçekleşti. Gazze’de birçok çevrede Hamas’ın daha fazla güçlendiği konuşuluyor. Ancak İsrail öyle bir katliam işledi ki, Gazze’yi yalnızlaştırmak isteyen İsrail, Hamas’ı Gazze’de boğmak isteyen İsrail, tüm yeryüzünü Gazze’leştirdi. Bugün İstanbul bir Gazze oldu, Ankara bir Gazze oldu, Kahire, Amman Gazze oldu, Şam, Londra, Berlin Gazze oldu. Hamas dünyanın birçok bölgesinde taraftar buldu.

Son Gazze katliamına kadar mesele bir Doğu-Batı, Arap-İsrail meselesi gibi görülüyordu, ama şimdi sanki iyilik ve kötülük arasındaki bir mücadeleymiş gibi algılanmaya başladı. Yanılıyor muyum?

Burada felsefî bir durum da var kesinlikle. Düşünün bir kere, o çocukları nasıl öldürebilirsiniz? “Bu çocuklar büyüyecek, terörist olacak. O hâlde şimdiden öldürelim” mantığı var. Burada iki durum ortaya çıktı: Birincisi İsrail, bebekler üzerinden bir siyaset yaparak, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sefer Turan la röportaj
« Posted on: 20 Nisan 2024, 01:48:11 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sefer Turan la röportaj rüya tabiri,Sefer Turan la röportaj mekke canlı, Sefer Turan la röportaj kabe canlı yayın, Sefer Turan la röportaj Üç boyutlu kuran oku Sefer Turan la röportaj kuran ı kerim, Sefer Turan la röportaj peygamber kıssaları,Sefer Turan la röportaj ilitam ders soruları, Sefer Turan la röportajönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes