> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur  (Okunma Sayısı 1817 defa)
27 Mayıs 2012, 11:44:49
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Mayıs 2012, 11:44:49 »



Küresel dünyada, salgın zamanlarında insan insanın kurdudur
Erol GÖKA • 58. Sayı / DOSYA YAZILARI


“Küresel insan, risk toplumunda yaşayan insandır! Küreselleşmeyi ‘risk’ kavramıyla anlamaya çalışanlar ruh sağlığı profesyonellerinin kayıtsız kalamayacakları bir psiko-sosyal gerçeği de göz önüne sermektedirler. Geleneksel toplumlarda belki doğadan ve diğer insanlardan gelen somut tehlikeler daha çoktu ama yine de onlar ‘risk toplumu’ değillerdi. Çünkü risk, gelecekteki olasılıklar düşünülerek etkin biçimde değerlendirilen tehlikeleri anlatır; dolayısıyla yalnızca geleceğe yönelmiş ve geçmişten kopmaya çalışan modern toplumlarda söz konusudur. Yaşadığımız modern toplum, doğadan ve gelenekten gelen dışsal tehlikeleri belli ölçülerde kontrol altına almıştır ama bilgilerimizin dünya üzerindeki etkisiyle kendi imal ettiğimiz riskler, çevresel sorunlar, silahlanma, nükleer tehlike ve oynak finans piyasaları gerçekten de bir anda büyük felaketlere yol açma olasılığı taşımaktadır.

Küreselleşme, bir yanıyla giderek artan ekolojik sorunların küresel hale gelmesi, çözümsüz bir ekolojik sorunun tüm gezegeni mahvetme olasılığının bulunmasıdır. İmal edilmiş riskler yalnızca bunlarla sınırlı değildir; önceleri büyük ölçüde gelenekler tarafından sınırları çizilen evlilik ve çocuk yetiştirme tarzları, kişileri belirsizlik bakımından zor duruma sokmuyordu. Oysa şimdi tüm bu alanlarda tam bir belirsizlik egemendir ve insan ne yapacağını kendisi belirlemek durumundadır. Küreselleşen dünyadaki risk alanlarına bir de AIDS gibi cinsel yoldan bulaşan ölümcül hastalıkların tehlikelerini eklersek, neden ‘bunaltı (endişe, kaygı, anksiyete) çağı’nda yaşadığımızı daha iyi anlayabiliriz. Riskle baş etmenin en iyi yolu, sigortalamaktır ve zaten sigorta sisteminin risk toplumunda ortaya çıkmış olması bu nedenledir. Ama küreselleşmenin anksiyete uyarıcı atmosferi için nasıl bir ruh sağlığı sigortası bulunabilecektir? Bu, birincil düzeyde önleme yönelik bir çaba mı olacaktır yoksa bunaltı giderici (anksiyolitik) ilaç kullanımında bir takım yenilikler mi beklenecektir; maalesef bu da belirsizdir.”

Hayatın İçindeki Psikiyatri kitabımızdan alınma bu satırlar, dün “kuş gribi”, bugün “domuz gribi” denilen, yarın da başka bir isimle ortaya çıkma ihtimali olan küresel ölçekli salgınları (pandemi) ihmal ettiği için eksik ama bir yandan da bundan böyle küresel ölçekli her sorunu anlayabilmek için bir kavram çerçevesi sunuyor. Anlaşılıyor ki, modernlik doğadan gelecek tehlikeleri ancak belli oranlarda ve yüzeysel bir biçimde kontrol altına alabilmiş. Anlaşılıyor ki, her ilerleme, her keşif, aynı zamanda beraberinde yeni sorunlar getiriyor. Sonuç olarak daha net anlaşılıyor ki, risk toplumunda yaşıyoruz; bu olduğumuz her şeyden daha gerçek. Risk toplumunda yaşamak her yeni gün bugünden bilemeyeceğimiz yeni risklerin ortaya çıkabileceğini, dolayısıyla giderek daha endişeli insanların var olacağını daha baştan kabul etmek demek. Uluslararası sağlık örgütlerinin araştırmalarında aslında her yıl yüzde 20 gibi inanılmaz bir hızla yayılan hastalığın “endişeyle ilgili bozukluklar” olduğunun bulunmasında şaşılacak bir durum yok.

Yaşadığımız zamanları “Ortaçağ”a, hatta insanlığın barbarlık zamanlarına benzeten düşünürler oldu. Hiç onların akıllarından geçmiş midir bilmiyorum, yaşadığımız günlerde ortaya çıkan salgın hastalık tehlikelerinin tıpkı Ortaçağ’daki veba salgınlarına benzeyen bir görüntü ya da en azından ruh hali meydana getireceği… Ben bu benzerlik üzerine yeni yeni düşünüyorum. Oysa sanatçılar, ressamlar, romancılar, büyük salgınlar dolayısıyla insanlığımız üzerine önemli esinler yaşadılar, eserlerine aktardılar.

I. Dünya Savaşı’ndan sonra, 1921’de Jack London, Kızıl Veba romanını yazdı. Romanında uygarlığın kendisini nasıl bir sona getirdiğinin; aslında sorunun veba değil insanın daha çok uygarlaşma çabası olduğunun, kızıl vebadan sonra hayatta kalan çok az insanın yeniden uygarlığa yönelip tekrar alaşağı olacağının, bu kısırdöngünün böylece devam edip gideceğinin altını çiziyordu. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Camus, 1947’de Veba’yı kaleme aldı. İnsanlığın kaderinin felaketlerle silinip gitmek olduğunun bilinmesine rağmen umut ve dayanışmadan başka tutunacak dalımızın, gidecek yerimizin olmadığını anlatmaya çalıştı. Romanın kahramanı Dr. Rieux, elinden geldiğince veba ile mücadele eder, bunu tüm yetkililere duyurmaya, çözümler üretmeye uğraşır. Çabası bir gazeteci tarafından görülüp kahraman ilan edilmesi üzerine itiraz eder. Dr. Rieux, tüm erdemli insanların kendisi gibi davranacağına inanıyor, kendisine “Dürüstlük nedir?” diye sorulan soruya “işimi yapmak; her durumda insan sağlığını korumak ve yaşatmaktır” diye cevap veriyordu.

Muhtemelen modern bilim ve teknolojiye inancımız yüzünden küreselleşme üzerine düşünenler bile dünya çapında ölümcül küresel salgın hastalık tehlikesinden bahsetme gereği duymamışlar, aynı nedenle bugün salgın hastalıklar nedeniyle insanlığımız üzerine düşünen romancılar çıkmıyor. Oysa bulaşıcı hele hele hızla yayılan ve ölümcül hale gelen salgın hastalıklar, insanın psikolojisi üzerine düşünmek için inanılmaz bir fırsat sunuyorlar. Salgın hastalıklar sırasında sadece bizim ve toplumun endişesi artmıyor, aynı zamanda psikolojimizin uhrevi ve şeytani yanları olanca çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.

Bir çift hatırlıyorum, görünüşte oldukça mutlu olmalarına rağmen, bir gün erkeğin AIDS’e yakalanmasının ardından hayatları zindana dönen. Adamın pişmanlığında ve suçluluğunda, kadının ise hayal kırıklığı ve hastalığın kendisine de bulaşacağı endişesinde adeta insanlığın tüm psikolojik macerası gizliydi. Bulaşma tehlikesi, gerçekten de insanlığımızın büyük bir sınavdan geçtiği ânlar ortaya çıkarır. Çoğu insan da bu sınavdan sınıfta kalır. Bugün sahici ve ölümcül bir salgın ortaya çıksa, can derdine düşenlerin büyük çoğunluğunun, bulaşma kaynağı diye diğer tüm insanları insanlıktan çıkarıp atacaklarını görmemek mümkün mü? Yaşadıklarımızdan, gazetelerde yayınlanan “Reuters'ta yer alan bir haberde, Wall Street çalışanlarının daha önceki alışkanlıklarının tersine hamile kadınların ve çocukların önüne geçip, domuz gribi aşısı olmalarının şikâyet bombardımanına neden olduğu ifade edildi” şeklindeki haberden kolayca anlayabiliriz bu gerçeği. Elbette yine Dr. Rieux tipi bazı erdemli insanlar çıkacaktır ortaya ama ben onların yine azınlıkta kalacaklarını görüyor gibiyim. İnşallah, liberal beklentilerle erdemlerimizin zaafa uğrayıp uğramadıklarının test edileceği, ölümcül salgınlar yaşamayız diye dua etmekten başka bir şey yapamıyorum, yazamıyorum şimdilik…

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur
« Posted on: 29 Nisan 2024, 02:15:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur rüya tabiri,Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur mekke canlı, Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur kabe canlı yayın, Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur Üç boyutlu kuran oku Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur kuran ı kerim, Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur peygamber kıssaları,Salgın zamanlarında insan insanın kurdudur ilitam ders soruları, Salgın zamanlarında insan insanın kurdudurönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes