> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü  (Okunma Sayısı 1023 defa)
22 Mayıs 2012, 11:42:52
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Mayıs 2012, 11:42:52 »



OSMANLI MEDENİYETİ’NİN OLUŞUMUNDA SELÇUKLULAR’IN ROLÜ

Prof. Dr. Fahameddin BAŞAR • 46. Sayı / DOSYA YAZILARI


Anadolu’yu fethederek bu yarımadanın Türk yurdu olmasını sağlamış olan Türkiye Selçukluları’nın yıkılma sürecine girdiği 13. yy’ın ikinci yarısından itibaren, Batı Anadolu’da kurulmuş olan çok sayıdaki Türkmen beyliklerinden birisi de Osmanlı Beyliği idi. Bu yüzyıl sonunda Kuzeybatı Anadolu’nun küçük bir kasabasında kurulan Osmanlı Beyliği, hızla gelişerek kısa zamanda dünyanın en büyük imparatorluklarından biri hâline gelmişti. Türkiye Selçuklu Devleti hükümdarı I. Alaaddin Keykubad’ın (1220-1337) Ertuğrul Gazi’nin başında bulunduğu Kayı Boyu’na mensup Türkmenler’e Eskişehir-Bilecik arasındaki toprakları yurt olarak göstermesi, yaklaşık bir asır sonra dünya tarihini yeni baştan şekillendirecek olan önemli gelişmelerin başlangıcı idi. Nitekim Söğüt’te devletlerinin temelini atan Osmanlılar, kısa bir zaman içerisinde siyasî ve askerî alanda olduğu kadar kültür ve medeniyette de gelişerek Anadolu ve Balkanlar’a hâkim oldular.

Anadolu’da müstakil bir devlet kurmayı başaran Selçuklu yöneticileri, ataları Büyük Selçuklu hükümdarlarının yapmış oldukları gibi; Asya içlerinden, İran ve Azerbaycan’dan devamlı olarak Batı’ya gelen kalabalık Türkmen topluluklarını Bizans sınır boylarına yerleştirmişler ve böylece Anadolu’nun batısında, Selçuklu-Bizans uç bölgelerinde yoğun bir Türkmen nüfusu oluşmuştu. 13. yy’ın ilk yarısında, ticarî ve iktisadî hayat itibariyle olduğu kadar; ilim, kültür ve sanat bakımından da zirveye ulaşmış olan Türkiye Selçukluları, bu yüzyılın ortalarında meydana gelen Babaîler İsyanı dolayısıyla zayıf düşmüştü. Bu isyanı fırsat bilen İran’daki Moğol İlhanlı Devleti’ne bağlı kuvvetler, Anadolu’ya girerek her tarafı yakıp yıkmışlardı. Böylece 13. yy ortalarına kadar her bakımdan gelişmiş olan Türkiye Selçuklu Devleti, bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren zayıflamaya başlamış, Selçuklu yöneticileri İlhanlı Devleti’nin nüfuzunu kabul etmek zorunda kalmışlardı. Anadolu şehirleri artık İlhanlı Valileri tarafından idare edilmeye başlanmıştı. Bu sırada Batı Anadolu’ya sahip olan Bizans İmparatorluğu ise Latinlerin 1204 yılında İstanbul’u işgal etmesinden sonra eski gücünü kaybetmiş, Bizans’ın Anadolu’daki şehirlerinin yöneticileri olan tekfurlar imparatorları dinlemez olmuşlardı.

Anadolu’daki bu Moğol baskısı daha çok Orta Anadolu’da etkisini gösteriyor, Selçuklu ülkesinin batı taraflarında fazla hissedilmiyordu. Selçuklu şehirlerinin Moğol zulmü ile karşı karşıya kaldığı dönemde Anadolu’nun batı kesimindeki uç beyleri emrinde kalabalık bir Türkmen nüfusu toplanmıştı. Selçuklu-Bizans sınır boylarında faaliyet gösteren uç beyleri, Türkiye Selçuklu Devleti’nin otoritesinin kalmadığı, Selçuklu hükümdarlarının Moğollar’ın tahakkümü altına girdiği bu sırada bağımsızlıklarını ilân etmeye başlamışlardı. İlk önce Konya ve civarında Karamanoğulları, Kastamonu ve çevresinde Çobanoğulları, Denizli (Ladik) yöresinde İnançoğulları, Güneybatı Anadolu’da Menteşeoğulları, Sinop ve civarında Pervaneoğulları, Karahisar (Afyon) ve çevresinde Sahibataoğulları, Kütahya ve civarında Germiyanoğulları adıyla Anadolu Türk Beylikleri kurulmuş, bunları daha sonraki devirlerde bağımsızlıklarını ilân eden Aydınoğulları, Karesioğulları, Saruhanoğulları, Dulkadiroğulları, Ramazanoğulları, Candaroğulları ve Hamidoğulları gibi beylikler takip etmişti.

Bu sırada Söğüt civarında kurulmuş olan Osmanlı Beyliği ise başlangıçta pek dikkat çekmiyor, Germiyanoğulları ile Çobanoğulları arasında Türkiye Selçukluları’na tâbi küçük bir beylik olarak faaliyet gösteriyordu. Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra yerine geçen oğlu Osman Bey (1299-1324) zamanında, Söğüt Beyliği yavaş yavaş genişlemeye ve diğer Türk beylikleri arasında kendisini göstermeye başlamıştı. Kısa bir süre içerisinde Karacahisar, Bilecik ve İnegöl gibi şehirleri ele geçiren Osman Bey’in asıl hedefi, bir zamanlar Selçuklu başkenti olan İznik şehri ile onun yakınındaki Bursa idi. Nitekim Osman Bey devrinde abluka altına alınmış olan bu şehirler, oğlu Orhan Bey (1324-1362) zamanında fethedildi. Daha sonra Marmara’nın güneyindeki topraklara sahip olan Orhan Bey Çanakkale’ye ulaşmış ve oradan Gelibolu’ya geçerek Edirne’ye kadar olan Trakya topraklarına da hâkim olmuştu. Sultan I. Murad (1362-1389) zamanında ise Osmanlılar artık Balkan içlerine kadar ilerlemişler,  uyguladıkları imar ve iskân siyaseti ile bu yeni kıtayı da yurt edinmeye başlamışlardı.

Anadolu’da kurulmuş olan çok sayıdaki Türk beyliği arasında Osmanlı Beyliği’nin kısa bir zaman içinde üç kıtada üç çağı yaşayacak olan büyük bir imparatorluğa dönüşmesi 13. yy Türkiyesi’nin içinde bulunduğu siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı ile ilgili idi. Osmanlılar’ın fetihten fethe koşarak geniş topraklara sahip olmaları, askerî başarılarının yanı sıra pek çok siyasî, sosyal ve manevî sebeplere bağlıydı. Nitekim Osmanlı Beyliği’nin çok kısa bir süre içerisinde büyük bir devlet olmasını sağlayan çeşitli dinamikler vardı. Bunların başında Osmanlı hükümdarlarının devlet kuruculuk vasıflarına sahip başarılı birer siyaset adamı ve cesur asker olmaları ile adalet kavramına çok önem vermeleri gelmektedir. Ayrıca Osmanlı Beyliği’nin jeopolitik ve stratejik bakımdan önemli olan bir coğrafyada kurulmuş olması, Osmanlılar’ın komşu Türk beylikleri yerine Hıristiyan Bizans birliklerine karşı yaptığı mücadelenin gaza ve cihad ruhu taşıması dolayısıyla Anadolu insanının bu gazaya katılmak için Osmanlı coğrafyasına yaptığı sürekli göç hareketleri, bu göçle birlikte batıya gelen şeyh ve dervişlerin gazayı teşvik etmesi gibi sebepler de Osmanlı Devleti’ni beylikten imparatorluğa yükselten dinamikler arasında idi.

Bütün bunların yanında Osmanlı Devleti’nin gelişip büyümesinde Selçuklu Kültür ve Medeniyeti’nin önemi büyüktür. Zira Osmanlılar, Selçuklular’ın mirasçısıydılar ve yöneticilerinin bir kısmı Selçuklu kültüründe yetişmişti. Nitekim Osmanlı Beyliği’nin kuruluş döneminde, Moğollar’ın zulümleri karşısında her şeyden ümidini kesmiş olan pek çok Anadolu insanının Batı Anadolu’ya kaçarak Osmanlılar’ın hizmetine girdikleri görülmektedir. Hatta bazı Selçuklu asker ve idarecilerinin de Osmanlı hizmetine girerek Rumlar’a karşı çarpıştıkları bilinmektedir. Özellikle Konya, Kayseri ve Sivas gibi büyük Selçuklu şehirlerinden Moğol baskısı sonucunda batıya gelen pek çok idareci Osmanlı Beyliği’nin hizmetine girmişti. Bu durum idarî ve askerî alanda olduğu kadar kültür sahasında da kendisini göstermiş ve doğudan gelen birçok ilim adamı Osmanlı şehirlerinde toplanmıştı. Yine bu sırada, Batı Anadolu’ya gelen Türkmenler arasında buradaki yeni imkânlardan faydalanmayı düşünen şehirli unsurlar, ulema, sanatkâr, tüccar, esnaf grupları ve çiftçiler gibi Orta ve Doğu Anadolu’nun yerleşik halkının bir bölümünün de bulunduğu görülmektedir ki bunlar bilhassa Osmanlılar’ın yaşadıkları bölgelere yerleşmişlerdir. İşte Osmanlılar bütün bu gelişmelerin sonucu olarak Anadolu Beylikleri arasında güçlü bir konuma yükseldiler ve devlet teşkilâtında, askerî idarede, eğitim ve sağlık alanında Selçuklu müesseselerini devam ettirdiler. Ancak burada, bu kurumların Osmanlılar döneminde sürekli olarak gelişmiş olduğunu ve bazen de yeni müesseseler meydana getirildiğini de söylemeliyiz. Yine bu vesile ile Osmanlı Kültür ve Medeniyeti’nin oluşumunda Selçuklu tesirinin yanında İslâm, İlhanlı ve Bizans kültürünün de etkileri olduğunu belirtmeliyiz.

Osmanlılar idarî ve askerî teşkilât bakımından Selçuklular’ın devamı oldukları gibi kültürel yönüyle de onların mirasçıları idiler. Zira Selçuklular’a ait, başta ticaret ve mimarî bakımdan olmak üzere her yönüyle gelişmiş olan Konya, Karaman, Sivas, Tokat, Amasya, Kayseri, Erzincan, Divriği, Erzurum, Maraş, Adana, Antalya, Sinop, Kastamonu, Bursa, İznik, Kütahya ve Manisa gibi şehirler artık Osmanlılar’ın idaresinde idi.

Selçuklular zamanında Anadolu’nun her köşesi yollar, köprüler, çeşmeler, hanlar, kervansaraylar, camiler, medreseler, kütüphaneler, şifahaneler gibi dinî ve sosyal amaçlı eserlerle süslenmişti. Vakıflar sayesinde ayakta duran bu kurumlar, Anadolu’nun her tarafında hizmet veriyordu. Yine bu dönemde, bir esnaf örgütü olarak kabul edilen Ahi Teşkilâtı da yaygındı. Selçuklu Türkiyesi’ndeki bütün bu müesseseler artık Osmanlı hizmetinde olduğu gibi, Osmanlılar bunları daha da etkili hâle getirerek hâkim oldukları bölgelerde daha pek çok eser inşâ etmişler; ülkenin her tarafında iktisadî ve içtimaî hayatın gelişmesini sağlamışlardır.

Selçuklu ve Beylikler döneminde Anadolu’da yaygın olan inanç ve tasavvuf kültürü de Osmanlı Türkiyesi’ni etkilemiştir. Mesela Mevlana Celâleddin-i Rûmî (öl. 1273), Hacı Bektaş-ı Velî (öl. 1271 ?), Yunus Emre (öl. 1320) ve Şeyh Edebali gibi şair ve mutasavvıflar, Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde de Anadolu insanının manevî önderleri olmuşlardı. Balkan Yarımadası’nda ise daha Selçuklular zamanında, 13. yy ortalarında muhtemelen Moğollar’dan kaçarak buraya geçmiş olan Horasan erenlerinden Sarı Saltuk’un etkisi vardı.

Osmanlılar Avrupa kıtasına geçip Balkan içlerine kadar ilerleyerek bu toprakları yurt edindikten sonra Anadolu’daki kültürü buralara da taşıdılar. Balkan şehirleri de Anadolu kentleri gibi kısa zamanda gelişip büyüdü. Her taraf cami, medrese, köprü, çeşme, han ve hamam gibi eserlerle süslendi. Artık Balkanlar’daki Edirne, Filibe, Sofya, Niğbolu, Varna, Tırnova, Silistre, Gümülcine, Üsküp, Ohri, Serez, Manastır, Selanik, Yenişehir, Saraybosna, Kosova, Niş ve Mostar gibi merkezlerin fizikî olduğu kadar kültürel yönleriyle de Anadolu şehirlerinden farkı kalmamıştı. Meselâ Üsküp’te dolaşırken kendinizi Bursa’daymış gibi hissedebilir, Mostar’ı bir başka Anadolu şehr...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü
« Posted on: 25 Nisan 2024, 23:03:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü rüya tabiri,Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü mekke canlı, Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü kabe canlı yayın, Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü Üç boyutlu kuran oku Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü kuran ı kerim, Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü peygamber kıssaları,Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolü ilitam ders soruları, Osmanlı medeniyetinin oluşumunda Selçukluların rolüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes