> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı  (Okunma Sayısı 784 defa)
12 Haziran 2012, 16:56:19
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Haziran 2012, 16:56:19 »



ORTADOĞU’DA TÜRKİYE’NİN ARTAN AĞIRLIĞI
Mesut ÖZCAN • 48. Sayı / DOSYA YAZILARI


Son birkaç yıl içerisinde Türk dış politikası ile ilgili olarak yurt içinde ve yurt dışında yazılanları incelediğimiz zaman dikkatimizi çeken şey, hemen herkesin Türkiye’nin dış politikasında gitgide artan bir aktiflik gördüğüdür. Türkiye günümüzde Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar gibi yakın çevresindeki gelişmelere anında tepki veren, o bölgelerde ortaya çıkan veya mevcut sorunların çözümü için çaba sarf eden ve bu çabası herkes tarafından olumlu olarak anılan bir ülke konumuna gelmiştir. Türkiye’nin dış politikasında daha aktif bir tutum takınması ile ilgili olarak yapılan değerlendirmelerdeki diğer bir ortak nokta da, eskisine nazaran kendisine çok daha fazla güvenen bir ülke konumunda olmasıdır. Geçtiğimiz yıl yaşanan gerek Gürcistan-Rusya Savaşı sırasında ve sonrasında, gerekse Ermenistan-Azerbaycan sorununun çözümü için uzun dönemli çabaları nedeniyle Türkiye’nin Kafkaslar’da oynadığı pozitif rol, ülke içi ve dışı değerlendirmelere yansımakta ve hatta AB’nin 2008 Türkiye ilerleme raporunda da yer bulmaktadır. Balkanlar’da da gerek Bosna’da gerekse Makedonya ve Kosova’daki uluslararası misyonlara verdiği askerî destek ile dikkat çeken Türkiye, son dönemde TİKA gibi kurumları vasıtasıyla bir yandan bu ülkelerin altyapılarına destek olmakta, diğer yandan da ülkemizin kültürünü tanıtmaktadır.

Kafkaslar ve Balkanlar’daki bu faaliyetlerin yanında dış politikada bu yeni dönemde öne çıkan bölge ise hiç şüphesiz Ortadoğu bölgesidir. Gerçi 90’lı yıllardan itibaren, özellikle de Körfez Savaşı sonrasında Türkiye’nin bu bölgeye yönelik olarak eskisinden çok daha aktif bir tutum izlediği söylenebilir. Son yıllarda Türkiye’nin bu bölgede en fazla müdahil olduğu iki alan, uzun zamandır tam bir istikrara kavuşamamış olan Filistin-İsrail sorunu ve Irak’tır. Irak’ta Amerikan işgali sonrasında ortaya çıkan yeni yapının istikrarı ve ulusal çıkarlarına zarar vermemesi için çaba harcayan Türkiye, Irak’taki farklı toplumsal gruplarla geliştirdiği ilişkiler ile ülke içerisinde istikrarın oluşumuna katkıda bulunmuştur.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ile bir kez daha ortaya çıkan şey ise, Türkiye’nin Filistin Sorunu’nun çözümü yolunda son dönemde harcadığı çabaların önemi olmuştur. Ortadoğu bölgesinin istikrara kavuşabilmesi için öncelikli olarak Filistin’de kalıcı ve adil bir barışın oluşturulması gerektiği aşikârdır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan İsrail, komşularıyla kalıcı bir barış gerçekleştirilemezse, ne yazık ki bu bölgede daha çok kan akmaya devam edecektir. Bunun bilincinde olan Türkiye, bölgedeki etkinliği ve nüfuzunu son dönemde bu konuya yoğunlaştırmıştır.

Türkiye’nin bölgede barış ve istikrara katkı yapabilecek durumda olmasının çeşitli sebepleri var. Bunların başında son yıllarda deklare ettiği ve başarıyla uygulamaya koyduğu komşularla sıfır problem politikası gelmekte. Bu politika ile Türkiye, önceki yıllarda çeşitli sorunlar yaşadığı komşuları ile bu sorunları aşarak daha yapıcı ilişkiler kurmaya, ikili ticarî ve kültürel ilişkileri geliştirmeye çalışmış, muhataplarıyla diplomasi dilini kullanarak mesajını iletebilmek için de bütün taraflar ile temasını devam ettirmiştir. Bu sayede Suriye ile İsrail veya Filistin ile İsrail arasındaki sorunların çözümünde olumlu bir rol oynadığı gibi, İran’ın nükleer programı ile ilgili olarak da tarafların birbirini anlamasını kolaylaştırıcı bir rol üstlenmiştir.

1967 Savaşı sırasında İsrail tarafından işgal edilen Golan Tepeleri, Suriye ile İsrail arasında barışın gerçekleşmesinin önündeki en temel engel olarak duruyor. Ayrıca Lübnan’da etkin olma, çeşitli Filistinli gruplarla ilişkiler gibi konular da iki ülke arasında barış zemininin tesisini engelleyen diğer bazı konular. Türkiye, ABD yönetimi ve diğer bazı uluslararası aktörlerin eleştirilerine rağmen, 1999 sonrasında Suriye ile ilişkilerde yakalanan olumlu havayı devam ettirmek için bu ülke ile olan temasını geliştirdi. Özellikle Bush yönetiminin “Haydut Devletler” olarak nitelediği ülkeler arasında yer alan Suriye ile ilişkileri korumak ve geliştirmek, bunu sadece siyasî alanla sınırlı tutmayıp kültürel ve sosyal alanlara da yaymak, başlarda Türkiye’nin ciddi bir hatası gibi göründü. Ama uzun yıllar sonra oluşturulan olumlu havayı kaybetme niyetinde olmayan Türkiye, Suriye’nin de içinde bulunduğu zor şartlar nedeniyle ikili ilişkileri geliştirmeyi istemesi sayesinde bu konudaki kararlı tutumunu devam ettirdi. Başlarda Türkiye’yi eleştiren ABD dâhil diğer pek çok devlet ve kuruluş, zaman içerisinde Türkiye’nin bu tutumunu doğruluğunu anlayarak, çeşitli konularda Suriye ile arabuluculuk yapmasını istediler. Bu noktada Türkiye, Suriye ile İsrail arasında dolaylı görüşmelere arabuluculuk yapmaya başladı. Bu görüşmeler, İsrail’in Gazze’ye saldırısına kadar da devam etti. Bundan sonra bu konuda nasıl bir gelişme olacağını görmek için biraz beklemek gerekecek.

Filistin Sorunu’nda da Türkiye yine tüm taraflar ile iyi ilişkilerini korumaya özen gösterdi. Özellikle 2006 başında yapılan seçimi Hamas’ın kazanması sonrasında pek çok ülke ve aktör, Hamas ile teması reddederken Türkiye bunu yapmadı. Bu politikası nedeniyle hükümet, hem ülke içinde hem de dışarıda ciddi eleştirilere maruz kaldı. Ama yine Suriye örneğine benzer bir şekilde Hamas ile sürdürülen temaslar, Türkiye’yi bir kez daha sorunların çözümünde aranan bir ülke konumuna getirdi. Özellikle Gazze’nin işgali sırasında Arap ülkelerinin bir kısmının Hamas ile yaşadığı sorunlar nedeniyle Türkiye, bölge ülkelerini bir araya getirme amacına yönelik girişimlerini hızlandırdı. Bir yandan hükümet yetkilileri temaslar yaparken diğer yandan da Genel Sekreterliği’ni bir Türk’ün yaptığı İKÖ harekete geçirildi ve aynı zamanda Türkiye’nin de geçici üyeliğini üstlendiği BM Güvenlik Konseyi’nde konunun ele alınmasında aktif rol oynandı.

Tüm bunlar tek başına Ortadoğu’daki sorunların çözümü için elbette yeterli olmayacaktır. Zaten Türkiye gibi bir bölgesel gücün de sorunların çözümünde en belirleyici aktör olmasını beklemek doğru değildir. Ama şunu unutmamak gerekir ki, Türkiye önceki yıllara oranla yakın çevresinde çok daha aktif bir siyaset izlemekte ve izlediği siyaset tüm dünyada dikkat çekmektedir. Bu noktada herhangi bir gücün temsilcisi gibi davranmadığı ve olayları kendi bakış açısıyla değerlendirdiği için de daha güvenilir bulunmaktadır. Özellikle Filistin Sorunu’nun çözümünde herhangi bir siyasî çıkardan ziyade, insanî ve tarihî sorumlulukları gereğince hareket etmesi nedeniyle bölge kamuoyunda çok olumlu bir imaj uyandırmaktadır.

Türkiye’nin Hamas ile kurduğu ilişki de en başlarda çeşitli eleştirilere maruz kalmakla beraber, bu ilişkinin ne kadar yararlı olduğu son Gazze Krizi sırasında bir kez daha ortaya çıktı. Türkiye’nin sorunun başından itibaren aktif bir biçimde çözüm araması, hem bölge halkı hem de Avrupa ülkeleri nezdinde olumlu tepki gördü. Nitekim sorunun çözümü için harakete geçen Fransa Cumhurbaşkanı, Suriye’ye ziyaretinde konuyu ele almak üzere Türkiye’den de temsilci istemiş ve Türkiye’yi temsilen Başbakanlık Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu kendisi ile görüşmüştür. Türkiye’nin insanî amaçlar ile yaptığı girişimler Batı medyasında da yankı buldu. Aktif bir şekilde mekik diplomasisi uygulayan Türkiye, sivillerin kaybının önüne geçilmesi için atılması gereken adımları da içeren önerileri ile somut hedefler ortaya koymuştur. Suriye’nin başkenti Şam’da yapılan gösterilerde Türkiye lehine atılan sloganlar, bu çabaların bölge halkı tarafından ne kadar yakından takip edildiğinin bir göstergesidir.

Gazze’de son yaşananlar göstermiştir ki, Türkiye Ortadoğu’daki bütün aktörler ile irtibat hâlinde kalarak ve diplomasi dilini kullanarak hem kendi sorunlarını aşmada, hem de bölge sorunlarına çözüm bulmada önemli rol oynamaktadır. Bu tutum gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında olumlu olarak değerlendirilmektedir. Türkiye gibi bir bölgesel gücün bir küresel güçten farklı olarak yapabileceklerinin bir sınırı vardır. Bu noktada Türkiye bu sınırların elverdiği azamî şartları kullanmaktadır denebilir. Ayrıca ülkemiz içerisindeki kamuoyu da, Gazze’de yaşananlar konusunda Türkiye’nin aktif bir tutum almasını istemiş ve bu tavrın devamını desteklemiştir. Türkiye’nin bu aktif tavrının bazı Arap yönetimler tarafından kendi konumları zarar göreceği için pek de hoş karşılanmayacağını bilerek, bu çabalar devam ettirilmelidir. Türkiye’nin Ortadoğu bölgesinde oynadığı pozitif rol Gazze saldırıları sırasında ortaya çıktığı gibi, tüm ülkeler ile yürüttüğü ilişkiler sayesinde bundan sonraki olaylarda da kendisini gösterecektir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı
« Posted on: 23 Nisan 2024, 09:29:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı rüya tabiri,Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı mekke canlı, Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı kabe canlı yayın, Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı Üç boyutlu kuran oku Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı kuran ı kerim, Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı peygamber kıssaları,Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığı ilitam ders soruları, Ortadoğu da Türkiye nin ağırlığıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes