> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Okuldan hayata geçerken
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Okuldan hayata geçerken  (Okunma Sayısı 811 defa)
08 Haziran 2012, 16:56:34
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 08 Haziran 2012, 16:56:34 »



Okuldan hayata geçerken
Naci BOSTANCI • 53. Sayı / DOSYA YAZILARI


Okumak, iyi bir eğitim almak hiç şüphesiz ki iyi bir sosyal mobilite aracı. Fakat bir iş, bir kimlik sahip olmak için tek seçenek değil. Kişinin anlamı üretimidir. Bu düşünceden hareketle, her canlının rızkıyla geldiği inancına sahip bir toplumun bireyleri karamsarlığa düşmeden, eğitim dışı olanakları zorlayarak da var olabilirler.

Eğitim öğretim dönemi sona erdi. Öğrenciler karnelerine kavuştular. Bu hiyerarşinin herhangi bir basamağında bulunan öğrenci için problem yok, bir adım sonra yapacağı belli. Bir üst sınıfa gidecek. Kendisine “şimdi ne olacağını” soranlara vereceği bir cevabı var. Problem üniversite son sınıfta okuyanlarda. Onların böyle bir soruya verebilecekleri hazır bir cevapları yok genellikle. Mezun olmadan önce belli bir işte çalışanlar, bildik ifadeyle hayata atılmış olanlar daha rahatlar. Ancak o durumda olanların sayısı hayli az. Çoğunluk mezun olurken kendisini tam anlamıyla bir kavşakta hisseder. Üstelik bu kavşak kör bir kavşaktır, yol var mıdır yok mudur belli değildir. Nereye gidecek, ne yapacak, hangi işi üstlenecek? Kimi fakülteler mecburi istikameti işaret ederler mezunlarına. Tıpta okursan doktor olursun, hukukta okursan hukukçu. Yine de hiçbir okumanın garantisi yok. Elektronik okuyup felsefe hocası olmak da var kaderde. Hayat hangi sürprizlerle çıkacak insanın karşısına, bilinmez.

Geçmişte, fakültede okumak yeterliydi iyi bir işe girmek için. Çünkü okumuş insan azdı, istihdam alanları genişti. Şimdi fakülteyi bitirdikten sona çeşitli sınavlara girmeniz ve bunlardan da iyi puanlar almanız lazım. Sınavlar kısaltılmış isimleriyle hayatımızın içinde. Mezun olan genç, yüz on engelli koşu gibi kısaltılmış adlarıyla gizem kazanmış çeşitli sınavlarla yüzleşmek, kendisini defalarca test etmek durumunda.

Eğitim öğretim her vakit bir sosyal mobilite aracı. Okudukça sosyal hiyerarşide yükselebilirsiniz. Bilenle bilmeyen arasındaki fark sadece moral değil aynı zamanda maddi dünyaya ait sonuçlar doğuruyor. O yüzden aileler çocuklarını okutmak için ellerindeki imkânları seferber ediyorlar, rekabetçi bir anlayışla piyasanın sundukları arasında en iyilerini seçmeye çalışıyorlar. Herkes gücü ve okumaya atfettiği önem oranında bir seçimde bulunuyor. “Ceketimi satar okuturum” ifadesi bu çabanın uzun tarihindeki bir iradeyi işaretliyor. Fakat küreselleşme süreci, piyasa denilen o ilişkiler dünyası bazen insanı başarıya taşıyan nitelikler arasında “okuma”yı gerilere götürebiliyor, onun yerine iş bilmeyi kılıç kuşanmayı daha değerli kılabiliyor. Bundan bir süre önce Amerika’da prestijli bir üniversitedeki mezuniyet töreninde konuşma yapan küresel bir zenginin nutku dolaşıyordu internet sitelerinde. Doğru mu yanlış mı, bilinmez, ama konuşmanın mantığı ilginçti. Rivayet olunur ki o zengin kişi sözlerine şöyle başlamış: “Sizler mezun oluyorsunuz, sizin için yapabileceğim bir şey yok. Ama burada bu üniversiteye yeni başlamış olanlar varsa sözüm onlara, hemen kaçın. Bırakın üniversiteyi, buradan uzaklaşın. Çünkü dünyanın en zenginlerine bakın. Hiçbirisi üniversite mezunu değil. Bilmem kaçıncı sıradaki kişi üniversite mezunu ama o da benim yanımda çalışıyor”.

“Hababam filmlerinin” ruhuyla davranıp zaten okumaya karşı bir alerji geliştirdiyseniz size ilham verecek bir konuşma. Fakat bir hakikate de işaret ediyor: Bu dünyada var olmak, başarılı olmak için yegâne yol üniversite bitirmek değil. Sonuçta o kişinin de başarılı diye saydığı insanların sayısı on beşi, yirmiyi geçmiyor. Oysa dünya nüfusu yedi milyara yaklaşıyor ve insanların büyük çoğunluğu için okumak hâlâ çok hayati. Ya milyarların içinde on beş kişinin arasına girme hayaliyle yaşayacaksın ya da okuyarak kendi gerçekliğini pratiğe taşıyacaksın.

Sonuçta mezun olan öğrenci okulu bitirmiş olmaktan, önünde açılan belirsizlikten, tercihlerinden dolayı tedirgin ve güvensizlikle karşılaşır. Fakat bu tür duygular malum tek başlarına gelmezler, aynı zamanda mukabillerini de çağırırlar. O yüzden tedirginliğin olduğu yerde kararlılık, güvensizliğin olduğu yerde güvene yöneliş bir yerlerde bekler ve o kişinin hayatında kuvveden fiile çıkmak için uğraşır. Bu dönem bir gelgit, kafa karışıklığı, alacakaranlık sularda yüzme halleriyle yaşanır. İnsan bunun ebedi olabileceği yanılsamasını da hisseder. Ama sonra kavşaktaki yönlerden birisi belirginleşmeye, yol olmaya başlarken mezun kişinin hayatı da biçimlenir. Bu hayatta nasıl herkes ve her şey yerini buluyorsa, mezunlar da aynı şekilde kendi güzergâhına düşerler. Galiba bu süreçte önemli olan kendine güvenmek, ümit etmek, bunları gerçekliğe taşımak için de çaba göstermek.

Bir “iş” sahibi olmak bu dünyada bir “iş”le birlikte var olmak kimliğin temel unsurlarından. Sizinle tanışan her yabancı adınızın ardından işinizi sorar ve işiniz üzerinden sizi tanımaya çalışır. Kişinin anlamı üretimidir, diyenler çok da yanlış söylemiyor. Yeni mezunlar için şu zorlu şartlarda üç seçenek söz konusu: Geçiş sürecini başarıyla atlatmak, her hâlükârda işsizliğin sadece bir geçiş dönemiyle sınırlı olduğunu dikkate almak, bir iş sahibi olmak, nihayet istediği işi yapmak. Bu dünyaya her canlının rızkıyla geldiği inancında olan bir medeniyetin çocukları elbette ümitvar olacaklardır. İstenilen işi yapmak meselesine ise iki yandan bakılabilir: İstediğin işi seçmek, zoraki seçimle barışmak ve ona kendi karakterini vermek. Demek ki her vakit yapılabilecekler var. Ümitsiz kişi ise şartların üzerine ayrıca ümitsizliğini bir gülle gibi ayağına bağlar ve kendi kendini engeller. Unutmayalım, hayat kendi başına bir fail değildir, o daha çok sizin eylemlerinizle şekillenir. Öyleyse asıl failin insanın kendisi olduğunu unutmamak gerekir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Okuldan hayata geçerken
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:36:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Okuldan hayata geçerken rüya tabiri,Okuldan hayata geçerken mekke canlı, Okuldan hayata geçerken kabe canlı yayın, Okuldan hayata geçerken Üç boyutlu kuran oku Okuldan hayata geçerken kuran ı kerim, Okuldan hayata geçerken peygamber kıssaları,Okuldan hayata geçerken ilitam ders soruları, Okuldan hayata geçerkenönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes