> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor  (Okunma Sayısı 657 defa)
09 Haziran 2012, 18:37:37
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 09 Haziran 2012, 18:37:37 »



Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor
Mete ÇUBUKÇU • 52. Sayı / DOSYA YAZILARI


Bush yönetiminden yorulan Ortadoğu halkı için Obama’nın yaklaşımı bir nefes alma imkânı sağlıyor. Şimdilik umutlar yüksek ama bölgede herkes pratik sonuçları görmek istiyor. Buradaki temel handikap Obama yönetiminin önceliği. Çünkü Ortadoğu’daki sorun yumağının çözümü İsrail-Filistin meselesinde geçiyor.

Amerika’da Cumhuriyetçilerle Demokratların dış politikadaki yaklaşımları temelde farklıdır. Cumhuriyetçiler için sertlik ve güç öncelik taşırken, Demokratlar diplomasi ve diyaloga önem verirler. Ancak, son kertede her iki kesim de Amerika’nın “âli çıkarları”nda birleşir. ABD’nin son on yılda Cumhuriyetçilerin geleneksel yaklaşımına ek olarak 11 Eylül travmasının yarattığı saldırganlık, Neo-conların emperyal kibri, güç ve şiddet kullanarak değiştirme, işgal, Arap ve Müslüman âlemine düşmanlık eklenmiştir. Geriye, hayal kırıklığı, başarısızlık, Amerikan düşmanlığı ile yoğrulmuş bir enkaz kalmıştır.

Böyle bir enkazla karşılaşan Barack Obama işinin kolay olmadığını biliyordu. Bu yüzden Ortadoğu’daki manzarayı düzeltebilmek için dört yılın yetmeyeceğini peşinen söyledi. 

Üç anahtar

Obama’nın elindeki anahtar kelime “diyalog”; kendini anlatma, karşısındakini dinleme, “bakın bu artık alıştığınız Birleşik Devletler değil” diyebilme. Obama yönetiminin bu yöntemi sonuna kadar zorlayacağını tahmin etmek güç değil. İkinci anahtar kelime ise “sükûnet” yani bölgenin belli bir süreyi savaşmadan geçirebilmesi; bu konuda her an sekteye uğrayabilir. Üçüncüsü ise “doğrudan ilişki”. Yani ana meselelerde arabulucuya ihtiyaç duymadan ilişki kurarak samimi olduğunu gösterme. Bu üç anahtarı kullanma çabaları şimdilik mevcut. Bu durum bile ABD’nin Ortadoğu’ya yaklaşımındaki değişimi gösteriyor. 

Her ne kadar Amerikan dış politikasında değişimin bir sınırı olsa, Amerika’nın emperyal çıkarları başkanların tasarrufunun önüne geçse de Obama’nın ilk aylarda Ortadoğu’ya yönelik mesajları bu değişimin izlerini taşıyor.

Hemen adım atıldı

Başkan Obama’nın “İslam’la savaş halinde değiliz” sözleri ilk kez İstanbul’da dile getirilmedi. Muhtemelen haziran ayında Mısır’da Arap ve Müslüman dünyasına yapacağı konuşmada bu sözlerin daha ileriye taşıyacak ve yeni bir barışma dönemi önerecek. Bu dönemin ilk adımları ve ipuçlarına gelince:

- 2011 sonunda Irak’tan çekileceğini açıklaması,

- Göreve gelir gelmez George Mitchell’i Ortadoğu Özel Temsilcisi olarak ataması,

- ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden Jeffrey Feltman ve Dan Shapiro’nun Şam yönetimiyle 2005 yılından bu yana ilk kez doğrudan ilişkiye geçmesi,

- Nevruz öncesi İran’a yönelik olumlu mesajlar vermesi; İran İslam Cumhuriyeti’nin ismini telaffuz eden ilk ABD başkanı olması,

- İsrail-Filistin meselesinde iki devletin çözüm politikasını devam ettirecek olması,

- Lübnan’da Hariri yönetimi açıktan desteklense bile sandıktan çıkacak sonuca saygı göstereceğini belirtmesi. 

Ortadoğu iyimser ama beklemede


Bush yönetiminden yorulan Ortadoğu halkı için Obama’nın yaklaşımı bir nefes alma imkânı sağlıyor. Şimdilik umutlar yüksek ama bölgede herkes pratik sonuçları görmek istiyor.

Buradaki temel handikap Obama yönetiminin önceliği. Çünkü Ortadoğu’daki sorun yumağının çözümü İsrail-Filistin meselesinde geçiyor. Oysa Washington için İsrail-Filistin meselesi çözümün odağında görülmüyor; çevre sorunlarla aynı anda ilgilenip merkeze yani İsrail-Filistin sorununa yönelmek tercih ediliyor. Asıl el yakıcı iki sorun, AfPak (Afganistan-Pakistan) ve Irak’tan çekilme.

Irak’tan çekilme kararı başlı başına önemli. Ancak sürecin 2011’de tamamlanması şüpheli.  ABD’nin “Irak kendi güvenliğini sağlayana kadar son askerini çekmeyeceği” açıklaması ucu açık, muğlâk bir değerlendirme. Geride askerî üsler bırakıp bırakmayacakları belli değil. Bu sürecin uzaması Irak’taki rahatsızlığı arttıracak, İran ile sorunlarını masaya yatırmamış bir Amerika belirlediği sürede tamamen çekilmeyi göze alamayabilir.

Obama yönetimi İsrail-Filistin sorununu ötelemeyecek ama birincil sırada yer vermeyecek. Demokratlar’ın İsrail’e yaklaşımı mesafeli olsa bile bugüne kadar Annapolis süreci, yani iki devletli çözümü desteklemeleri dışında herhangi bir çıkışları mevcut değil. Yeni yönetim İsrail’e mesafeli bir isim olan Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığı’na Charles Freeman’i atamaya hazırlanırken Yahudi lobilerinin baskısı karşısında ilk fireyi verdi. Bu açıdan İsrail politikasında önemli bir değişiklik beklememek gerekir. Diğer yandan Hamas’tan her ne kadar uzak dursa da Filistin meselesinin Hamas’sız çözülmeyeceğini biliyor, dirsek temasını korumak niyetinde. Hamas’tan gelen yanıt da mesajı aldıklarını gösteriyor. Nitekim örgütün siyasi büro şefi Halid Meşal’in “Gazze’den İsrail’e füze atmayı sonlandırdıklarını ve Ortadoğu’da çözümün bir parçası olacaklarını” açıklaması önemli. Obama’nın en büyük şanssızlığı ise birlikte çalışacağı İsrail yönetimini son dönemdeki en sağcı ve uzlaşmaz isimlerden oluşması.  Netanyahu/Liebarman ikilisinin iki devletli çözüm projesine bile sıcak bakmaması, Suriye ile başlayan görüşmelere devam etmemeleri, Golan’ı vermeyeceklerini açıklamaları bile Amerikan yönetimini zora sokuyor. En önemlisi ise ABD’nin, İsrail yönetiminin İran’a karşı provokatif yaklaşımlarından uzak durmayı başarıp başaramayacağı. 

Türkiye, Suriye, İran

ABD Suriye ile doğrudan görüşerek bu ülkeyi İran ekseninden, Hamas’a destek vermekten, hepsinden önemlisi Lübnan üzerindeki etkisinden uzaklaştırmak istiyor. Suriye yönetimi de bu yeni döneme ayak uydurmakta istekli olup Amerikan yaklaşımına destek veriyor. 

Amerika için bölgedeki en önemli ülke İran. İran her ne kadar Obama’nın Nevruz mesajını sıcak karşılasa da söylemlerin eyleme geçmesini bekliyor ve ABD’nin samimiyeti konusunda şüpheleri mevcut. Ancak, ABD’nin İran’a düşmanlık değil “büyük bir ülke” söylemi ile yaklaşması, İran’ın yine düşmanca belagatle yanıt vermemesi ilk dönem için olumlu işaretler. Amerika’nın da İran’a sadece nükleer tehdit açısından yaklaşmaması, İslam rejimini benimsemesi bu sürecin yönünü belirleyecek unsurlar arasında. 

Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Lübnan ziyaretinde doğrudan Hariri hükümeti,14 Mart Hareketine destek vererek, ılımlı sesleri tercih ettiğini açıkladı, Hizbullah’a ilk günden mesafe koydu. Ancak sandıktan çıkan sonuçlara itiraz etmeyecek. Hizbullah koalisyonu çoğunluğu alsa bile birlikte çalışacak gibi görünüyor. Tabii ki Hizbullah ve Hamas gibi örgütlerin İran ve Suriye ile ilişkilerine yaklaşım konusunda Obama yönetiminin Bush’tan farklı davranacağını beklemek hata olur. Diğer yandan Obama yönetiminin temel tezi olan “ilişkisizlik en kötü ilişkiden daha iyidir” çizgisinde ilerleyecek gibi görünüyor.

Bu çerçevede Türkiye ile ilişkiler de önem kazanıyor. Özellikle Kürt meselesine açılım ve çözüm çerçevesinde yaklaşan Obama yönetimi, PKK’yı terör parantezinde tutarken anayasal ve sivil açılımlarla sorunun barışçıl çözümü konusunda görüşlerini muhafaza edecek. Ancak, ABD’nin Irak’tan çekilme sürecinde Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu ve zorlama kapasitesinin sınırlı olduğunu bilmek gerekir. Bu açıdan Irak’ta Türkiye ile ABD’nin çıkarları artık örtüşüyor.

Obama Türkiye’nin Amerikan çıkarları açısından pivot bir rol oynadığının farkında. İlişkiler eskisi gibi gergin olmayacak. Suriye ve İran’ın ABD ile doğrudan görüşmeyi tercih etmesiyle Türkiye’nin bu dönemde kolaylaştırıcı ya da arabulucu konumu zayıflayacak.

Obama yönetimi yeni politikasını uygularken Amerikanın emperyal çıkarlarının geri planda kalacağı ve istenilen sonuç alınamadığı takdirde müdahale etmeyeceği anlamına gelmiyor. Son noktaya kadar bekleyecek ve müdahil olacak. Bu biraz da bölgedeki devlet ve devlet dışı hareketlerin yeni Amerikan politikasına yaklaşımı ile belirlenecek. Ancak Obama yönetimini işi hiç kolay değil. Bölgenin en önemli mottosunu da unutmamak gerekir: “Burası Ortadoğu yarın ne olacağını kimse bilemez”.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor
« Posted on: 18 Nisan 2024, 11:05:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor rüya tabiri,Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor mekke canlı, Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor kabe canlı yayın, Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor Üç boyutlu kuran oku Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor kuran ı kerim, Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor peygamber kıssaları,Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zor ilitam ders soruları, Obama Yönetiminin Ortadoğu’da İşi Çok Zorönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes