> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı  (Okunma Sayısı 953 defa)
07 Haziran 2012, 15:27:22
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 07 Haziran 2012, 15:27:22 »



Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı
Yusuf Kaplan • 54. Sayı / DOSYA YAZILARI


Turizm mevsimi başladı. Başta İstanbul olmak üzere büyük şehirler boşaldı ve az da olsa rahat nefes alır hâle geldi. Turizm mevsimi başladı başlamasına, büyük şehirler boşaldı boşalmasına, ama biz hâlâ turizmin, sömürgeciliğin yeni keşif kollarından biri olduğunu, turist bakışı denen sığ, oryantalist ve yağmalayıcı bakış açısının ne olduğunu, ne kadar tahripkâr olduğunu, insanlığın en önemli medeniyetlerinden bazılarına, insanlığın ürettiği en muazzam, hâlâ aşılamamış Osmanlı medeniyeti gibi bir medeniyete ev sahipliği yaptığını, turizmin bu medeniyet ve tarih birikimini, dolayısıyla tabii coğrafyayı barbarca ve ilkel bir hazcı zihniyetle nasıl yağmaladığını, bütün bu söylemsel şiddet girişimlerine nasıl olup da hala sessiz ve seyirci kalabildiğimizi konuşmaya başlamadık.

Zira dünyada turizmin yeni bir sömürgecilik biçimi, yeni bir barbarlık türü, yeni bir kültürel ve normatif şiddet ve yağmalama söylemi ve eylemi olduğunu konuşmayan, konuşamayan dünyanın ender ve acınası ülkelerinden biriyiz; hatta bu ülkelerin başında geliyoruz.

Bu yazıda, turizm olgusunu, felsefi açıdan tartışarak Türkiye’nin turizm üzerinden nasıl bir değerler saldırısına ve istilasına maruz bırakıldığını göstermek istiyorum.

Turist Bakışı ve Yeni-Paganizm Biçimi Olarak Seküler Hacılık

Turizm olgusu, modern insanın varoluş ama daha çok da yokoluş serüveninin izini sürmek bakımından münbit bir fenomen.

Önce, seyahat vardı. İkinci sanayi devriminden yani 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren iletişim ve ulaşım vasıtalarında yaşanan “baş döndürücü” gelişmeler, seyahatin yerini turizmin almasıyla sonuçlandı.

Seyahat, bir keşif çabasıydı: Hem farklı dünyaları, kültürleri ve medeniyetleri; hem de bu süreçte seyyahın kendisini, kendi kültür, tarih ve medeniyet dünyasını keşfetme çabası. Seyyahlar, ayrıca, Avrupa’da Rönesans’tan sonra yaşanan kültürel, düşünsel, sanatsal ve tabii bilimsel atılımların tetiklenmesinde de küçümsenmeyecek bir rol oynamışlardı.

Sekülerlikle, dünyanın istila edilmesi demek olan sömürgecilik ve kültürlerin yağmalanması ve düzleştirilmesi demek olan turizm ve neo-paganizm fenomenleri arasında kopmaz ilişkiler var: John Urry, seyahatin yerini turizmin almasıyla birlikte, “keşfin, hatıranın, gizemin ve sürprizin de ortadan kalktığını ve insanların, kültürlerin ve mekânların istila edilerek yağmalandığını” söyler. (Mekânları Tüketmek, Ayrıntı, 1999)

Turizm, aylakça ve sefihçe tüketme, haz alma, hoşça ve boşça vakit geçirme, modern hayatın bunaltıcılığından ve rutinleşerek mekanikleşmesinden kaçma pratiği icat ederek hayatın her alanını sekülerleştirmiştir. Sonuçta turizm, insanları, sadece kendi bencil arzularının, hazlarının peşinde koşturmaya, dolayısıyla anlık ve geçici hazlarını, bencil arzularını kutsamaya ve bunların kölesi olmaya itmiştir. Neo-paganizm biçimleri olarak tanımladığım bu durum, kaçınılmaz olarak insanları, büyük insanî kaosların, felâketlerin, savaşların ve trajedilerin yaşandığı dünyanın ve insanlığın en temel varoluş sorunlarına karşı körleştirmekte, duyarsızlaştırmakta ve yabancılaştırmaktadır.

İnsanın ruhsuzlaşma ve “sürüleşme” serüvenin bir başka adıdır bu. Çünkü turizm fenomenine adını veren turist bakışı, John Urry’nin de altını çizerek vurguladığı gibi, “turistin eleştiri yetilerini ve faaliyetlerini iptal eden çarpık ve çarpıtılmış bir bakış pratiğidir: Turist bakışı, farklı kültürel oluşumları, anlam dünyalarını ve dünya tasavvurlarını (image) bastırır, örter ve buna mukabil hâkim iktidar biçimlerini, kurumlarını ve ilişkilerini hem meşrulaştırır, hem de meşrulaşma sürecini hızlandırarak pekiştirir.”

MacCannel, bu durumun turisti, “seküler bir hacı” konumuna getirdiğine ve “toplumsal tapınma biçimi” ürettiğine şu çarpıcı gözlemleriyle dikkat çeker: “Turistin küresel coğrafyada çıktığı gezinti, sonuç itibariyle modern [seküler] toplumun meşrulaşması, sevecen ve kabul edilebilir bir biçimde gözükmesi etkisi yaratır. Böylelikle turistin çıktığı gezinti, seküler bir hac seyahatine dönüşür ve seküler hacıların yaptıkları iş, sonuçta Batı dışındaki toplumlarda sefalet içinde yaşandığını zannederek kendi toplumlarına tapınma duygularını pekiştirir.”

Görüldüğü gibi turizm, sekülerliğin bir icadıdır ve “sürü”ye dönüşen turist kitlelerini kum, güneş arayışıyla, arzu, “oyun” ve “tören”lerle hayattan kaçırarak “arındırır”. Bir yandan sadece sahiller ve plajlar değil, tüm sayfiye kentleri “teşhir pazarı”na dönüşür; öte yandan da, bu kültür, nüfuz ve sirayet ettiği yerlerdeki kültürel değerleri, anlam dünyalarını ve anlam haritalarını istila ederek fosilleştirir.

Sömürgeciliğin yeni keşif ve yıkım kolu

Bu fenomeni, kültürel, sosyal ve ekonomi-politik düzlemde sömürgeciliğin yeni keşif ve yıkım kolu olarak adlandırabiliriz. Turizm olgusu, artık Batılı turistlerle sekülerleşerek Batılılaşan, metamorfoza uğrayan, Batılılar’ın karikatürüne, parodiye, kitsch’e dönüşen Batılı olmayan turistleri de içine alacak kadar küreselleşmiş bir olgudur. Dünyanın bütün ülkelerinde turizm, artık handiyse vazgeçilmez bir hayat tarzına dönüşmüş durumdadır.

Bu anlamda, insanın kendisinden, hayattan ve iş hayatının bunaltıcılığından kaçışının adı olan turist bakışı, bir yandan seyahat fenomenindeki kendini, hayatı ve keşfedilmemiş kıtaları, özellikle de insanın iç dünyasını deruni keşif ve fetih yolculuğu olma özelliğini çoktan kaybediyor. Dolayısıyla gezilen yerlerde dışarıdan, dış dünyadan, tabiattan insanın iç dünyasına yaptığı bir sahici arınma ve olgunlaşma yolculuğu olma özelliğini büyük ölçüde yitiriyor. Öte yandan ise, bunun kaçınılmaz sonucu olarak, turistin ülkesinde ve kendisinden kaçarak sığındığı coğrafyalardaki tabiatı, kültürü, medeniyet destanlarını ve hazinelerini de yağmalamasına, istila ve işgal etmesine, tanınamaz hale getirmesine yol açıyor.

İşte bu anlamda turizm olgusu, sömürgeciliğin yeni keşif ve yıkım kollarından biri hâline dönüşüyor. Burada söylediklerimin tam olarak anlaşılabilmesi ve sınanabilmesi için, Batı’daki turizm olgusu ile Batı dışındaki turizm olgusu arasındaki gözden kaçan ve kaçırılan önemli farka yakından bakmak gerekiyor.

Batı ülkelerinde turizm, özellikle büyük kentleri gezme şekline bürünürken, Batı dışındaki ülkelerde, sahil yerlerini işgal ve istila etmek, tabii ve kültürel güzelliği, birikimi yağmalamak şeklinde karşımıza çıkıyor. Sözgelimi, bugün Paris’in, Londra’nın, Prag’ın, Roma’nın ve kısmen de Viyana’nın her birinin yılda aldığı turist sayısı, 30 ila 60 milyon civarında. Üstelik de bu kentlere turist olarak giden insanlar, kadim seyahat olgusunu tam anlamıyla olmasa da kısmen canlı tutan, yaşatan insanlar. Aynı anda hem yabancı sahillere demir atanlar var, hem bu kentlerin kültürel ve tarihi mekânlarına demir atanlar. Ama bunların sayısı azınlığı teşkil ediyor. Yani kültür turizmi dediğimiz bu türün özneleri hâlâ çoklukla kültür turizmi yapıyorlar.

Batı ülkelerinin sahil yerlerinde de milyonlarca turist var: Örneğin Marsilya kıyıları bunun bir örneği. Ama orada da kültür turizmine benzer bir titizlik, duyarlık ve hassasiyet bir dereceye kadar da olsa korunabiliyor.

İş Batı dışı toplumlara gelince, durum taban tabana zıt bir görünüm arz ediyor: Üstelik de, insanlığın zengin medeniyet birikimi Avrupa ve Amerika dışında olmasına rağmen, Batı dışı dünyada seyahat türü bir kültür turizmi değil, daha ziyade turist bakışının hâkim olduğu sulu sepken ve sensualist, hazcı ve kaçışçı bir turizm.

İşte bu yeni sömürgeciliğin keşif ve yıkım koludur. Batı dışı dünyanın tabiatını, sahillerini, kültürlerini rahatlıkla ve tepe tepe tüketebilirsiniz, yağmalayabilirsiniz; kültürel ve anlam haritalarını tarumar edebilirsiniz; ama aynı şeyi Batı ülkelerinde yapamazsınız! Batılılar, başka kültürlerin coğrafyalarını fiilen işgal ederek yağmalayabilirler; ama kendileri kendi kültürel coğrafyalarına en küçük bir zarar verenin canına okurlar!

İşte bu kabul edilemez bir şeydir! Her şeyden önce insana derinlikli kendini, eşyayı, dünyayı, medeniyetleri ve keşfedilmemiş nice iç kıtaları keşfetme imkânlarını yok eden, bunun yerine, kendini, hakikati ve diğer insanları, kültürleri unutan, bu binlerce yılın gözyaşı, kanı ve çilesi üzerine inşa edilen, tabiat güzelliklerini tarumar eden yeni sömürgeciliğin keşif ve yıkım koluna dönüşen turizmi protesto ediyorum. Herkesin de protesto etmesi ve artık sessizliğine son verip sesini yükseltmesi gerekiyor. Çünkü turizm olgusu ve sunduğu turist bakışı, hem insana, hem tabiata ve hem de medeniyet birikimlerine ve değerlerine yeni saldırı biçimlerinden başka bir işlev görmüyor, işe yaramıyor.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı
« Posted on: 03 Mayıs 2024, 18:17:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı rüya tabiri,Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı mekke canlı, Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı kabe canlı yayın, Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı Üç boyutlu kuran oku Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı kuran ı kerim, Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı peygamber kıssaları,Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışı ilitam ders soruları, Sömürgeciliğin Yeni Kolu Turist Bakışıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes