> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Dosya Yazıları > İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri  (Okunma Sayısı 2092 defa)
19 Temmuz 2012, 18:14:43
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 19 Temmuz 2012, 18:14:43 »



İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri
H. Mustafa ERAVCI • 76. Sayı / DOSYA YAZILARI


İstanbul’un Avrupa yakasına yeni bir kanalın açılması projesi birçok bakımdan önemli. Pek çok kişi böyle bir projenin Boğaz’ın güvenliği ve doğasının korunması ile İstanbul gibi devasa bir kentin yapılanma sorunlarına nefes aldıracağı konusunda hemfikir. Ancak projenin rasyonellik yanı, yani kaynak ve fizibilite bakımından yapılabilirliği konusunda kuşkular mevcut. Tarihî sürece bakıldığında, Osmanlı zamanında birçok projeye imza atıldı. Bunların bir kısmı gerçekleşti, diğerleriyse arşivlerde ve kitaplarda kaldı. Bu ve benzeri projelerin tarihsel arka planlarının ortaya konması gerekiyor. Çünkü bu, siyasi iradenin sürdürülebilirliği, kaynak problemi veya benzer sıkıntıların aşılabilmesi açısından son derece önemli.

Osmanlı döneminde İstanbul ile ilgili projelerden birisi bu büyük kentin su ihtiyacını karşılamak merkezliydi. Bu bağlamda Mimar Sinan, Kanuni'nin emriyle İstanbul'a su getirmek üzere dağları kazdırmış, vadilere su kemerleri yaptırmıştı. Mağlova Kemeri, o dönemde gerçekleşen bu büyük projenin kapsamı ve incelikleri hakkında fikir veriyor. Osmanlılar, İstanbul ve Haremeyn’deki su kanallarından başka Anadolu ve Rumeli yakasını birleştirmek üzere Boğaz’da tüp geçit projelerini ortaya koymuşlardı. Ayrıca Osmanlılar denizleri birleştirmek üzere üç önemli proje yürütmüşlerdi. Öyle ki 16. asırda siyasi, askerî, idari ihtiyaçlara ve iktisadi duruma bağlı olarak kanal açmak suretiyle bazı denizleri birleştirmeye teşebbüs etmişlerdi. Bu kanal açma gayretlerindeki diğer bir etken de, bu dönemde kara ulaşım şart ve imkânlarına karşın deniz ulaşımının daha kolay ve güvenilir olmasıydı. Söz konusu kanal projeleri başlıca üç başlık altında toplanabilir. Bunlar Don-Volga nehirleri vasıtasıyla Karadeniz ve Hazar’ın, Süveyş kanalı ile Kızıldeniz-Akdeniz’in, Sakarya nehri-Sapanca gölü üzerinden de Marmara ile Karadeniz’in birleştirilmesi projeleriydi. Yapımı farklı gerekçelerle gündeme gelen bu projeler, yine farklı nedenlerden dolayı gündeme geldikleri dönemde gerçekleştirilemediler. Bu gayretlerin hedefine ulaşıp ulaşmaması bir tarafa, Osmanlı devletinin döneminin şartları içinde büyüklüğünü göstermesi açısından bu projeler son derece önemliydi. Konunun daha iyi anlaşılması için bu projelerin üzerinde durmak gerekiyor.

Don-Volga Projesi
Rusların 1552’de Kazan’a girmeleri, Osmanlı devletini Karadeniz’in kuzeyindeki tarihi Türkistan-Astrahan-Kırım ticaret yolunu kendi hesabına canlandırmaya sevk etti. Çünkü burası Osmanlıların Karadeniz, Orta Asya ve İran politikaları açısından çok mühimdi. Hazar Denizi’nin Karadeniz ile birleştirilmesi, İran ve Türkistan ile ulaşımı temin edecekti. Ayrıca İran seferlerinde Don ve Volga nehirleri vasıtasıyla erzak ve cephane nakli kolaylaşacak, İran ve Rus baskısına maruz kalan(1) Türkistan hacılarının rahatlıkla geçebileceği bir yol temin edilmiş olacaktı. Bütün bunlardan başka Rusların bölgedeki nüfuzları kırılacak ve Kırım Hanlığı daha kontrol edilebilir bir hâle gelecekti.

Don-Volga Kanalı projesi ilk defa Sokullu’dan önce 1563’te Semiz Ali Paşa zamanında düşünülmüştü.(2) Hatta bu iş düşünülmekle kalmamış, Kanuni Süleyman zamanında Türkistan’a yardım için İran’ın kapadığı Hac yolunu, o taraftan açmak amacı ile bir “Kanal Projesi” için gerekli hazırlıklar başlatılmıştı. Ancak Avusturya cephesinde meydana gelen hızlı gelişmeler yüzünden, Kanuni Süleyman, dikkatini tekrar batıya çevirmişti. II. Selim döneminde Safavilerin Kafkasya, Rusların ise Astrahan üzerinde hakimiyetlerini genişletmeleri üzerine tekrar gündeme gelen bu proje Sokullu karşıtlarınca eleştirilmişti. Sokullu’nun mutlak otoritesini yıpratmak isteyen muhalifleri, her fırsatta bu seferin bir hayali girişim olduğunu, boş yere devleti nihayetsiz masraf ve zarara sokacağını ileri sürerek sefere engel olmaya çalışıyorlardı. Fakat Karadeniz’in kuzeyindeki memleketlerin durumunu yakından bilen kimselerin verdiği bilgilere dayanan Sokullu Mehmet, herkese rağmen sefer için ısrar etti ve II. Selim’e bu hususta kendi fikrini benimsetti. Geniş bir plan halinde tasarlanan bu seferden Osmanlı devleti yukarıda zikrettiğimiz faydaları bekliyordu.

Sokullu Mehmed, sabık Kefe sancakbeyi Çerkez asıllı Kasım Bey’i (1568’de), Kaptan Mustafa Paşa’yı ve Ahmed Reis’i bu iş için görevlendirdi.(3) Ayrıca veziriazam, Kırım Hanı’ndan oranın fethi için hangi malzemelerin gerektiği, nelerin lazım olup nasıl hareket edileceğini sordu. Kırım Hanı da gerekli bildirimlerde bulundu. Sokullu da, Kırım Hanı’nın isteklerini yerine getirdi. Yine Sokullu Mehmed, hazırlıkta hiçbir kusur olmaması için Kefe vilayetindeki bütün kalelerin dizdarlarına (komutanlarına) ve Azab ağalarına, Ejderhan seferine ne gerekiyorsa tehir edilmeden verilmesini bildirdi. Bu emir gereğince bütün malzemeler (kereste, zahire, iaşe, kazı malzemeleri vs.) Azak Kalesi’nde toplandı. Azak Kalesi, hem seferin önemli bir dayanağı, hem de hareketin çıkış noktası olacaktı.(4)

İstanbul’dan Azak’a sevkiyat iki partide yapıldı. İlk önce Nisan 1569 tarihinde, Kaptan Mustafa Paşa komutasındaki donanma ile üç bin yeniçeri bölgeye sevk edildi. Bundan daha mühim olan asıl kuvvetler ile amele ve levazım sevki ise Ağustos 1569 tarihinde Kaptan-ı Derya Ali Paşa komutasındaki donanma ile yapıldı. Askerî kuvvetler de beş bin yeniçeri, üç bin yahut altı bin amele, çeşitli alaybeylerinin komutasında yirmi bin yahut otuz bin sancak askeriyle, sipahi ve birtakım mühendislerle mütehassıslardan oluşmuştu.

Bu hareketin ay ve gün tarihlerinden hiç bahsetmeyen Osmanlı kaynaklarında yıl olarak 1569 tarihinin gösterilmesi belki de ilk sevk edilen yirmi üç bin kişilik kuvvetten dolayıydı. Bu askerlere kırk-elli bin Kırım askeri, yirmi-otuz bin de Nogay askeri katıldı. Azak’ta depo edilen erzaktan, kırk günlük erzak alarak Perevolaka mevkiine, yani Don nehri ile İdil nehrinin en yakın olduğu noktaya gelinerek, Ağustos başlarında kazı çalışmalarına girişildi. Kazı işlemleri Nogay askerleri himayesinde yürütülüyordu. Üç ay içinde kanalın üçte biri kazıldı. Tamamının kazılması mümkün olduğu halde, Kırım Hanı’nın entrikaları sebebiyle kazılamadı.

Don-Volga Kanalı meselesi ve Astarhan seferinin başarısızlığa uğramasında tek sebep, elbette Kırım Hanı Devlet Giray’ın çevirdiği entrikalar değildi. Her şeyden önce sefere Ağustos ayı içinde, o bölge için geç bir vakitte başlanmıştı. Bölgede arazi ölçümleri iyi yapılamamıştı. Sokullu Mehmed, belki de bunu yeterince kavrayamadığı için işin büyüklüğüne uygun, büyük bir ordu göndermemiş, kendisi işin başına bizzat geçmemiş veya kuvvetli bir şahsiyeti serdar olarak tayin etmemişti. Teknik cephesi kadar askerî cephesi de büyük bir ehemmiyeti haiz olan bu muazzam girişimin, defterdarlıktan yetişme Kasım Paşa’ya verilmesi hatalı bir tercihti. Katip Çelebi, Tuhfetul-Kibar adlı eserinde bu konuya değinerek, “Kıssadan hisse budur ki küçük adamla büyük iş mübaşeret itmek caiz degildür. Maslahatın münasib ser-karı gerek zikrolunan hususa bir padişah varula zamaniyle mübaşeret itse ancak uhdesinden gelebilür. Bu makule işler Sahib-i himmet padişah işidir.”(5) diye yazmıştır.

Böylece, çok büyük gayret ve masraflarla girişilen Don-Volga Kanalı Projesi ve Astarhan seferi sonuçsuz kaldı. Bu duruma çok üzülen II. Selim, vezir-i azam Sokullu Mehmed Paşa’yı azarlayarak, “bütün masraflar ve zayiat hesap edilip, sana ödetilmek lazımdır!”(6) demiştir.

Süveyş Kanalı Projesi
Osmanlı donanması Akdeniz’de faaliyet gösterip en kuvvetli hasımlarını yendiği halde Hint, Aden ve Umman denizlerinde Portekizlilere karşı bir başarı sağlayamamıştı. Süveyş tersanesinde gerek gemi adedinin artması, gerek ise gemi levazımının temin ve tedariki mümkün olmuyordu. Portekizlilerin Hint denizinde pek faal rol oynamaları oralardaki İslâm devletleri üzerinde korku doğurmuş ve bu devletlerden bazıları Osmanlı Devleti’ne başvurarak himaye ve yardım istemişlerdi. Osmanlılar, hem Hint tarafından gelen hac ve ticaret güzergâhının açılması hem de Yemen, Hicaz ve Habeş vilâyetlerini muhafaza etmek için kuvvetli bir donanmaya lüzum olduğu için Akdeniz donanmasının doğrudan doğruya Kızıldeniz ve Hint denizine geçerek faaliyette bulunması zaruri olduğundan Akdeniz ile Kızıldeniz arasında bir kanalın açılmasını zaruri görmüştü.

Bu bağlamda 12 Receb 975 tarihiyle (1568 Aralık) Mısır Beylerbeyi’ne gönderilen bir fermanda, Portekizlilerin Hindistan'a musallat olmaları ve o taraflarda haccetmek için Mekke'ye gelmek isteyen Müslümanların yollarının kesilmesinden dolayı Hindistan'ın Portekizlilerin elinden alınmasının icap ettiği belirtiliyordu. Bu sebeple, Süveyş'ten Akdeniz’e bir kanal açılarak donanmanın Kızıldeniz’e geçmesinin zaruri olduğu, bu iş için mimar ve mühendisler gönderip gerekli tetkiklerin yapılması istenmişti. Başarılsa, dünya siyaseti ve ekonomisinde mühim değişiklikler yapacak bu büyük projenin neden sonuçlanamadığını bilemiyoruz. Aynı tarihlerde Don ve Volga nehirlerinin birleştirilmesi için faaliyete geçmiş olan Sokullu'nun belki Don-Volga kanalını birinci plâna almasıyla Süveyş işi tavsamış ve sonra da Don -Volga muvaffakiyetsizliğine düşmemek için terk olunmuştur veya henüz bilmediğimiz başka bir sebep vardır.

Sapanca-Sakarya Kanalı: Marmara-Karadeniz Birleşmesi
İznik gölü ve Sakarya nehri vasıtasıyla Marmara ile Karadeniz'in birleştirilmesi projesi ilk defa Kanunî Sultan Süleyman zamanında ele alındı ve mezkûr dönemde o tarafa uzman bir heyet gönderildi. Bu proje ile birinci derecede, gemiler vasıtasıyla donanmaya lazım olan kerestenin ve İstanbul odununun nakli hedeflendi.

Bu işin uygulaması için önce Mimar Sinan ile Girez Nikola adında bir Rum kalfası bölgeye gitmiş, bunlar ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri
« Posted on: 25 Nisan 2024, 08:01:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri rüya tabiri,İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri mekke canlı, İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri kabe canlı yayın, İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri Üç boyutlu kuran oku İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri kuran ı kerim, İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri peygamber kıssaları,İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleri ilitam ders soruları, İstanbul merkezli Osmanlı kanal projeleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes