๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Dosya Yazıları => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 12 Haziran 2012, 16:58:58



Konu Başlığı: Bir katille aynı evde oturmak
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 12 Haziran 2012, 16:58:58
BİR KATİLLE AYNI EVDE OTURMAK
Ali ERDEM • 48. Sayı / DOSYA YAZILARI


1

Filistinliler, kendilerini dünyanın diğer bütün halklarından ayıran bir trajediyi yaşıyor altmış yıldır: Bir katille aynı evde oturuyorlar. Her gün, her ay, her yıl ancak cinayet işleyerek şahsiyetini ortaya koyabilen bu hastalıklı komşu, dünyanın dört bir yanına yayılmış kılcal damarlarıyla bitmez güç depoluyor sürekli olarak. Onu durdurmaya kimsenin gücü yetmiyor. Gazze Şeridi’nde giriştiği son katliam, insanlığın solgun bakışları arasında günlerce sürdü. Defalarca kez tecrübe ettiğimiz bir hakîkati bir kez daha tekrarladık cinayet günlerinde:  “İnsanlık”  kavramı, içi adalet değil güç tarafından doldurulan bir kavramdır. Yahudi-Hıristiyan geleneği etrafında boy atan toplumlar için insan, değerini Batı’da bulan bir varlıktır. Doğulular’ın ölümü, “öteki”nin, yani henüz erişkinleşememiş bir canlının ölümüdür. Hem İsrail hem de Batı, zımnen “öteki”nin hayatının değeri üzerinde uzlaşmışlardır. Srebzenitsa’da, güvenliğinden sorumlu oldukları bölgede Sırplar katliamlarını rahat yapsınlar diye orman gezintisine çıkan Batılı askerlerle, Gazze’de olup bitenlere kerhen karşı çıkan Batılı politikacıların zihin yapıları birbirinin aynısıdır…

2

İsrail’in Gazze’de giriştiği katliamda, yalnızca ABD ve Batılılar’ın politik manevralarla perdelemeye çalıştıkları destekten güç aldığını söylemek, meselenin yalnızca bir yarısını izah etmemize yardımcı olabilir. Bu katliama girişenler asıl güçlerini Batı’dan değil, Doğu’dan yani İslam âleminin siyasî konjonktüründen alıyor. Yarım yüzyıldır kendi topraklarının sahibi olabilmek için mücadele eden Filistinliler,  hem coğrafî hem de siyasî bir parçalanmanın içine düşmüş durumdalar. Batı Şeria’da etkin bir konumda bulunan El-Fetih ile Gazze Şeridi’ni kontrol altında tutan Hamas, İsrail’in saldırılarından önce birbirleriyle çatışmaya girmiş, zaten cılız olan güçlerini hepten kaybetmişlerdi. Hamas’ın iktidarından hazzetmeyen Mısır, Suudi Arabistan gibi ülkelerse, İsrailli politikacıların vurguladığı gibi zaten bu örgütün cezalandırılması arzusunda idiler. Kendileri bu cezayı veremeyeceklerine göre, işi zaten katliam olan İsrail’e göz yummaktan geri durmadılar. Diğer Arap ülkeleri de onlardan farklı bir tavır sergileyemedi…

3

İsrail’in Gazze’de karşı giriştiği son katliam, hiç beklenmedik bir biçimde yakın zamana kadar bölgedeki hadiselere temkinli yaklaşan bir gücü, Türkiye’yi ön plana çıkardı. Yalnızca iktidar partisi değil, farklı siyasî örgütler ve bütün bir halk aralarındaki sayısız ihtilafa rağmen Filistin meselesi etrafında bütünleşti. Gazze katliamı sanki ülkemizin herhangi bir şehrinde girişilmiş gibi algılandı ve bir “millet” tepkisi ortaya konuldu. Katliam karşısında gösterdiğimiz asil tepkiyi analiz etmekte yarar var: Birincisi, İmparatorluk hafızasına sahip, İslam ümmetine halifelik yapmış bir millet oluşumuzun izleri vardı bu tepkide. İkincisi, biz sömürgecilik tecrübesinden geçmemiş bir toplumduk ve böyle durumlarda bağımsız tavır sergileme kabiliyetimizi hâlâ daha koruyabiliyorduk. Üçüncüsü, Türkiye artık içe kapalı bir ülke olmaktan kurtuluyor, bölgede söz sahibi bir aktör olduğunu vurgulama ihtiyacı hissediyordu. Dördüncüsü, kendilerine doğru her adım attığımızda, Ortadoğu’nun halkları bize doğru birkaç adım atmaya hazır bekliyorlardı. Nitekim, Arap ülkelerinde yapılan gösterilerde ve Hamas yöneticilerinin açıklamalarında bu sempatiyi açıkça gördük…

4

Bu satırlar yazıldığında, artık yeteri kadar insan katlettiğine ve arzuladığı korkuyu, çaresizlik duygusunu uyandırdığına inanan İsrail, ateşkes ilan ettiğini açıkladı. Ateşkesin kalıcı olup olmayacağını bilemiyoruz. Çoğu çocuk ve kadın binden fazla sivilin hayatına mâl olan bu uzun sürmüş cinayeti, sonrasındaki hiçbir gelişme belleğimizden silemeyecek. Ve bütün bu cinayetler işlenirken Arap yönetimlerinin içine düştükleri acziyeti de unutmayacağız. Şunu asla akıldan çıkarmamalıyız: Gazze’deki çocuk cesetlerinden yalnızca katilleri değil, onu cesaretlendirenler de bir o kadar sorumlu. Gazze’nin görünen bir görünmeyen pek çok katili var!