> Forum > ๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑ > Dostluk Ve Kardeşlik > Mevlid Kandili - Kutlamaları
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevlid Kandili - Kutlamaları  (Okunma Sayısı 5045 defa)
27 Şubat 2010, 05:46:07
arrad

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 10


« : 27 Şubat 2010, 05:46:07 »



Bismillah ir-Rahman ir-Rahim

Selamün Aleyküm;

Bu yazıyı 10 Mart 2009 tarihinde, bir arkadaşla yaptığım konuşma esnasında mevzusu geçen "Mevlid kutlamaların bidat (dini ibadetimizde olmayan sonradan bir uydurma) olduğunu" ifade etmemin üzerine delil istemesinden dolayı toparladım.
Yazıyı kendisine takdim ettiğim gibi sizlere de iletiyorum. büyük ihtimalle içeriğinde ki bilgileri sizde biliyorsunuzdur, ama belki bilmeyen vardır düşüncesiyle ve daha da önemli olarak inşALLAH hayırlara vesile olur umudu ile aktarıyorum.

Saygılarımla.
Kurtuluş.

-------------------------------------------------


Mevlid-Kandili Nedir?

Mevlid merasimini savunan bir yazı:
"Mevlid, İslâm akaidinin temel direği olan tevhîd inancı ile Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin sevgisi, mucizeleri ve üstün ahlâknın dile gelmesidir. Türk halkı, mevlid dinleyerek inancının vecdini bu günlere taşıyabilmiştir. Denilebilir ki: "Süleyman Çelebi, bu millete başlı başına bir dinî hayat armağan etmiştir." Çünkü mevlidin, dinî kültürümüze sağladığı faydayı başka hiçbir eser sağlayabilmiş değildir. Buna bid'at diyen, bindiği dalı kesmiş olur. Mevlidin sözleri ve âdabına uygun şekilde okunması bid'at değildir. Bu geceyi ibadet ve duâ ile ihya etmek de bid'at olamaz.

Ayrıca Mevlid geleneğinin bizim kültürümüzde gerçekten çok önemli bir yeri var. Bu kesin. Türk milleti, Rebîulevvel ayını mevlid ayı olarak bilir. Meselâ bu ayda doğan çocuklara, Mevlüt, Mevlüde adı konulur.

Mevlid, dinî ve millî bir terbiye müessesesidir. Sessiz sedasız kendi halinde işleyip duran bir millî birlik mertebesi, zarif ve samimî Türk dindarlığının estetik bir formudur."

Kaynak:
Milli Gazete, Yazar Mehmet Talü


Peygamber Efendimiz (sas) Doğumunu ticarete çevirenler de var, Napolyon boşuna dememiş "para, para, para" diye:


~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 09 Ocak 2011, 20:07:47 Gönderen: Reyyan »
Kayıtlı
Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevlid Kandili - Kutlamaları
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:48:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevlid Kandili - Kutlamaları rüya tabiri,Mevlid Kandili - Kutlamaları mekke canlı, Mevlid Kandili - Kutlamaları kabe canlı yayın, Mevlid Kandili - Kutlamaları Üç boyutlu kuran oku Mevlid Kandili - Kutlamaları kuran ı kerim, Mevlid Kandili - Kutlamaları peygamber kıssaları,Mevlid Kandili - Kutlamaları ilitam ders soruları, Mevlid Kandili - Kutlamalarıönlisans arapça,
Logged
27 Şubat 2010, 05:46:24
arrad

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 10


« Yanıtla #1 : 27 Şubat 2010, 05:46:24 »

Benim Yazı ve Konu ile ilgili notlarım:

1) "Türk milleti" için adlandırılmış bir gelenek, İslam Türk milleti için var olan bir din mi? Bu sebeple mi İslam lutfedilmiştir insana? yoksa Rabbil El-Alemin (Alemin; bildiğimiz ve bilmediğimiz tüm yaratılışın Yaratanı) İslamı yarattıklarına mı bahşetmiştir? kültürel eksene bağlanarak bidatları savunmak ümmeti ve insanı parçalamak olmaz mı? Ümmeti Muhammed (sas) 73 cemaate neden parçalanıyor, böyle bidatlardan değil mi? "bizden" ve "ondan" lara sebep açmıyor mu Kurandan ve Sünnetten uzaklaşmak? Zulum nedir bilirmiyiz?

2) "Türk dindarlığı" ne demektir? dindarlığın milliyeti mi olur? Kul ve Allah arasında, Allahın ölçeği olan takva değilmidir?, Takva ile insanın kendine ve yaratılışa olan zulmu son bulmaz mı? millete göre "dindarlık" geleneksel/kültürel ayrımlara sebep açmaz mı? Zulum nedir bilirmiyiz? Kuran, Hadisler ve Muhammed Mustafa'nın (sas) Veda Hutbesi milletinize/kavminize göre İslam yaşayın mı der, bunu mu anlatır?

3) "Türk İslamiyeti, Arap İslamiyeti, Pakistanlı İslamiyeti, Endonezya İslamiyeti, Malezya İslamiyeti, Somali İslamiyeti, Uganda İslamiyeti, Etyopya İslamiyeti, Arnavut İslamiyeti, Boşnak İslamiyeti, Yunan İslamiyeti, Ermeni İslamiyeti, İtalyan İslamiyeti, Alman İslamiyeti, Fransız İslamiyeti, Çin İslamiyeti, Rus İslamiyeti, Amerika İslamiyeti, Japon İslamiyeti, Avustralya İslamiyeti, İspanya İslamiyeti, Eskimo İslamiyeti" vs, vs, vs ve "Uzaylı İslamiyeti" mi var? Yoksa eşi benzeri olmayan bir Allah mı var? ve ISLAM mı var? La İlahe İllallah.

4) Islam, gelenek, kültürmüdür? gelenek/kültürle nice bidatlar (yenilikler ve bunlardan dolayı farklılıklar ve sapmalar, yoldan çıkmalar ve zulum) gelmez mi? Kurani Kerimimizde ve Hadislerimizde nice defa kafir/müşriklere geleneğinden/kültüründe yer alan eski bidatlarından dolayı ihtar, ikaz ve uyarı gelmez mi? ve mümin olan bazılarına da "eski alışkanlıklarına/bidatlarına" dönmekle itham/ikaz/uyarı etmez mi? Ve İslama geleneksel/kültürel sebeplerle bidat katılmasına karşı ikaz/uyarmaz mı?

5) Süleyman Çelebi kimdir? (Allah rahmet etsin), 1351 de doğup, 1422 yılında öldüğü rivayet edilmiyor mu? 1409 yılında yazmamışmıdır "Mevlid (Vesiletün Necat)" mesnevisini? Bununla Mevlit/Mevlüt (yani 'doğumgünü') ve takibinde gelen insanlar bunu kullanır olmamışmıdır? Muhammed (sas) den kaç sene sonra yeryüzünde hayatını icra etmiştir? Muhammed (sas) gelişi ile, Süleyman Çelebi arasında yaşayan insanlar ResulAllah'ı (sas) sevmemişmidir? kalplerinde sevgi taşımamışlarmıdır? Onların sevgisi kabul görmeyecek midir? Sahabeler Muhammed (sas) vefatından sonra o'na sevgi gösterememişmidirler Alim Sahabeler? Göstermişse neden "Mevlid mesnevisine" ihtiyac duymamışlardır? Peki nasıl sevgi göstermişlerdir?

6) Muhammed (sas) kendi doğum gününü (mevlid kandili) kutlatmışmıdır? Peki kendisi, Alim Sahabelerin doğum günlerini kutlatmışmıdır? Muhammed (sas) vefatından sonra Alim Sahabeler ResulAllah'ın (sas) doğum gününü kutlamışmıdır? Ritüel/seremoni haline getirmişmiler?

7) Tevhid nedir bilirmiyiz? Tevhid'i hissedermiyiz? "la ilaha illalah" sözünün tüm evrene/yaratılışa bedel olduğunu anlarmıyız? Kısacık olan İhlas Suresinin koskocaman olan Kurani Kerimin içinde ki Tevhid anlayışına ışık tuttuğunu, içinde barındırdığını kavrarmıyız? Aklen ve Kalben müminmiyiz? Yoksa gelenek/görenek/kültürel olarak mı yaşarız?

8) Muhammed'in (sas) bu dünya'dan göçünden sonra ondan bizim bu fani dünya içinde bulunduğumuz zaman için şefaat dileyebilirmiyiz? Muhammed'den (sas) ahir dünyasına göçümüz için ondan şefaat dileyebilirmiyiz? Muhammed (sas) kendinde böyle bir yetki görürmü? Tevhid'i gerçekten bilirmiyiz? Ahirette, peygamberler arasında sadece Muhammed (sas), kendisi istemeden kendisine ümmetine şefaat hakkını veren Tek Hak (Allah) değilmidir? Şefaatin kaynağı, tüm Hakları sadece kendinde barındıran ve sadece kendinden kaynaklanan, bildiğimiz 99 ve bilmediğimiz nice güzel isimli el-Hak, Allah değilmidir? Tevhidi gerçekten bilirmiyiz?

9) Tevhid'i bilmeden bidat'ın ne olduğunu bilebilirmiyiz? Bidat'ın Tevhidi bozabilen, şer ve şirk getiren bir zehir olduğunu anlayabilmişmiyiz? Şeytan'ın en sevdiği "çelmenin" bidat olduğunu öğrenmişmiyiz? Şeytanın da kendisinden kaynaklanan hiçbir "gücünün" olmadığını bilirmiyiz? Tevhidi bilirmiyiz gerçekten? Allah'ın Cebrail (as) vasıtasıyla Muhammed'e (sas) hadis ettiği Kuran'da, Muhammed'in (sas) hem Allahtan hem kendinden anlattığı şirk'i anlamışmıyız? Bu şekilde Allah'ın insanlığı uyardığı iki şirk'i anlamışmıyız? Açık Şirk'i ve Gizli Şirk'i bilirmiyiz? Tevhid'i anlamazsak, gelenek/görenek/kültürel olarak iman edersek, açık şirkten kaçınırken, gizli şirk'e itilmezmiyiz kendimizi? Allahın yarattığı tüm alemde tek değerli bulduğu takva'yı gelenek/görenek/kültürle mi kazanırız? Yoksa Allah'ı ve Dinini anlamakla mı takva sahibi oluruz? Kuran ve Sünnet ne der buna? Hiç araştırdınız mı Kurandan ve Sünnetten? Kuran ve Sünneti anlamak için okudunuz mu?

10) Tevhid'i gerçekten biliyormuyuz? Şirk'in ne olduğunu, çeşitlerini gerçekten biliyormuyuz? Sadece gelenek/görenek/kültürle İslamı biliyorsak, bidat'ı nasıl anlayabiliriz, mümkün olmadığını anlayamazmıyız? Tevhidsiz, bidat'ın içinde boğulup şirke kendimizi itebileceğimizi görmezmiyiz? Yoksa iman ettiğimizi sanarak, şeyatanın bir "oyuncağı" mı oluruz? Allah'ı ve Dinini gerçekten biliyormuyuz? Yoksa "geleneksel/göreneksel/kültürel bir müslümanmıyız"? Allah "müşriklerden" bahsetmez mi? Tevhid'i anlamazsak, bidat'ın kapılarının açıldığını anlamayarak "gerçekten iman edenlerden" olabilirmiyiz? Allah cümlemizi "gerçekten iman edenlerden" nasip etsin, amin.

11) Allah Kuranda bidattan kaçınmamızı uyarmaz mı? "Sufilik" nedir bilirmiyiz? Islam'da, yani Kuranımızda Allahın "sufilikten" ad olarak bahsetmediğini bilirmiyiz? Muhammed'in (sas) kendi vefatına takip eden üç nesil Sahabeler sonrası bazı insanların yeryüzünde yanlış inanışlar getireceğini dile getirmemişmidir? Sahih Hadisler bunu yazmaz mı? "Sufilik" Muhammed'in (sas) vefatından yaklaşık 300 sene sonra başlamamışmıdır? Ülkemizde bazı "tarikat" adı altında "sufilik" içinde bulunan nice müslümanlar bidat, hurafe, batıl ve şirk içinde değilmiler? Kuran ve Muhammed (sas) buna karşı uyarmamışmıdır? Allah buna karşı uyarmamışmıdır?

12) Muezzin ezanı okuyan değilmidir? "Musalli", mu-Salli, Iman-eden değilmidir? "Muezzin", mu-Ezan, Ezan-eden değilmidir? "Muslum", mu-Islam, Islam-eden, yapan/yaşayan değilmidir? Kuran'da Allah bize "müslüman olun, sizi müslüman adlandırmışımdır" mı der, yoksa "sizi 'sufi' veya 'xxx' veya 'zzz' diye adlandırdım, öyle olun mu" der? Islam, Kuran ve Sünnet değilmidir? Kuran ve Sünnet ulaşılmazmıdır? İstesek Kuran ve Sünneti okuyamazmıyız? Neden Kuran ve Sünnetten yüzlerce ve hatta bin küsür sene sonra Kuran ve Sünnetten farklı birşey diyen bir "şeyh", "imam" yani bir "insan"a inanırız, neden Kuran ve Sünnetten sonra bir insanın yapmış olduğu Kuran'a ve Sünnete uyan bir insanın yorumunu, yanlış anlamış/anlatmış bir başka insanın dediğine inanırız? Neden kaynağa (Kuran ve Sünnete) bakmayız? Kuran ve Sünnet elimizdedir, "mümin", "mu-islam", müslüman olmak isteyen bakamaz mı? Allah Dininin (İslamın) Kuran ve Sünnette olduğunu söylememişmidir? Muhammed Mustafa (sas) bu iki kaynağa sarılmamızı belirtmemişmidir? Bunların haricinde herşeyin bidat olduğunu dile getirmemişmidir Allah? Allah mükemmel değilmidir? Allahın Dini İslam mükemmel değilmidir ki yüzyıl, binyıl sonra birinin "yorumu" gereksin? hatta Kuran ve Sünnetin içinde olmayan bir yoruma/yeniliğe/bidata gerek kalsın? Elbette, Kuran ve Sünnette olan İslamdır, Allah mükemmeldir, İslam mükemmeldir, gerisi bidattır.

13) "İnsan" kelimesi "İns=unutkan/sırtını çeviren" kelimesinden gelmez mi? Allah, İnsan'a dinini Adem & Havva (as) dan beri iletmemişmidir? Nice Peygamberler nice kavimlere gelmemişmidir? İnsan kendisinin oluşturduğu bidatlara kapılarak şeytanın tuzağına düşüp, her seferinde gelen Allah'ın Dinine zaman içinde sırtını çevirip Sıratel Müstakim'den (doğru Yol'dan olanlardan) şaşmamışmıdır? Son ResulAllah Muhammed Mustafa'dan (sas) önce gelen Peygamberlerin ümmetleri zaman içinde bidatlar getire getire azalıp sapkınlık içine düşüp Kuran'da belirtildiği gibi Allahın "yolundan şaşmış, öfkesini kazanmış" (Fatiha Suresi) değil midir? Allah tüm insanlığa yeryüzünde son Din lutfu olarak Kuran'i Kerimimizi ve Muhammed Mustafa'yı (sas) yollamamışmıdır, bunu mükemmel kılmamışmıdır bize? Dini'ni Kıyamete kadar koruyacağını belirtip, İnsan'dan Dininden şaşmamasını, bidat içinde kaybolmamasını, Dinine (Kuran ve Sünnette ki İslam'a) sarılmasını ve bidata karşı durmasına istememişmidir? Bu çabamıza göre bizleri değerlendireceğini söylememişmidir?

14) Bir fotografın orjinali varken, o fotografın fotokopisinin, fotokopisinin, fotokopisinin, fotokopisinin, fotokopisinin, fotokopisinin fotokopisine bakmak, baktığımız resmi bulanık, hatta orjinal resimdeki şekil, renk ve görüntünün kaybolmuş tamamen siyah, kapkara bir resim göstermez mi bize?

15) Islam, Kuran ve Sünnette değilmidir? Kuran ve Sünnete mi bakıyoruz? Yoksa "fotokopilere bakıp" kendimizi orjinalinden uzaklaştırıyormuyuz?
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
27 Şubat 2010, 05:46:40
arrad

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 10


« Yanıtla #2 : 27 Şubat 2010, 05:46:40 »

Kuran ve Muhammed (sas) Ne Diyor?:


“Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim (mükemmel kıldım)” (Kuran, Mâide Sûresi, 3)

“Resullallah Muhammed (sas) buyurur ki: Kim benim bir sünnetimi ihya (gerçek) ederek insanların onunla amel etmelerine vesile olursa, o insanların kazanacağı sevaplardan hiçbir şey eksiltmeden onların sevaplarının bir katını almış olacaktır. Kim de bir bid’at icat ederek onunla amel edilmesine sebep olursa, o bid’at ile amel edenlerin yüklenecekleri günahlardan hiçbir şey eksiltmeden onların günahlarının bir katını yüklenmiş olacaktır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 15)

“Her bid’at dalalettir ve her dalalet Cehennem ateşindedir” .” (Müslim, Cum’a, 43)

"Amellerin en kötüsü sonradan uydurulanlardır. sonradan uydurulup dine sokulan her amel bid'at, her bid'at sapıklık ve her sapıklık da ateştedir." (Tirmizi Sahih Hadis)

“İşlerin en kötüsü sonradan ihdas (dinen bidat/icat) edilenlerdir.” (Müslim, Cum’a, 43)

“Sonradan ihdas edilen herşey bid’attır.” (İbn Mâce, Mukaddime, 7)

“Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem buyurmuşlardır ki: ‘Peygamberlerinden sonra dinlerinde bid’at uyduran her ümmet, sünnetten de o bid’at kadar bir sünneti zayi (eksik) etmiş olur.’ (Et-Tergîb ve’t-Terhîb Trc, 1:109)

“Din namına sonradan ortaya çıkarılan şeylerden sakının. Gerçekten sonradan ortaya çıkarılan herşey bid’attır ve her bid’at de sapıklıktır. Bu durumda sizin yapmanız gereken şey, benim sünnetime ve birer hidayet ve irşad rehberi olan halifelerimin (alim sahabeler) sünnetlerine sarılmanızdır.” (Ebû Dâvud, Sünnet, 5)

“Eski âlimler bid’atlerin bazı güzel taraflarını görmüş olacaklar ki, bazı bid’atlere ‘hasene’ (iyi) bid’at ismini vermişlerdir. Fakat bu fakir, bu meselede onlara uymuyorum. Bid’atlerden hiçbirisine ‘hasene’ diyemem. Bid’atlerde karanlık ve bulanıklıktan başka birşey göremiyorum. Çünkü Resûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ‘Bütün bid’atler dalalettir’ buyurmuştur. İslâm’ın garip olduğu ve zayıfladığı bir zamanda kurtuluş ancak ve ancak sünnete uymakta, felaket de nasıl olursa olsun bir bid’ate sarılmaktadır. Sonradan çıkan herşey bid’at ve her bid’at dalalet olursa, nasıl olur da bid’atte güzellik olur. Hadis-i şeriflerde buyurulduğu gibi, icat edilen her bid’at bir sünneti kaldırmaktadır. Bu husus bazı bid’atlerle sınırlı değildir ve her bid’at seyyiedir (kötülüktür).

"En bahtiyar odur ki, İslâm’ın ve Müslümanların garip düştüğü bir zamanda terk ve ihmal edilmiş sünnetlerden birisini ihya edip (gerçekleştirip) yaygın olan bid’atlerden birisini yok edip kaldıran insandır. Şimdi öyle bir zaman ki, Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem gönderileli bin seneyi geçmiştir, kıyamet alametleri de teker teker çıkmaya başlamıştır. Resûlullah’ın (a.s.m.) Saadet Asrından uzaklaştıkça sünnetler perdelenmiş, bid’atler yalan illetinin yaygınlaşmasıyla çoğalmıştır. Şimdi öyle bir mücahide ihtiyaç vardır ki, sünnetleri ihya etsin, bid’atleri kaldırsın. Çünkü bid’atlerin revaç bulması dinin tahribine sebep olur.” (Mektubat, 1:34-35)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
27 Şubat 2010, 05:48:03
arrad

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 10


« Yanıtla #3 : 27 Şubat 2010, 05:48:03 »

Uzmanlar Ne Diyor?:


Yazı-1
Önce "Mevlid" kelimesi üzerinde duralım. Lugatta; "Doğum zamanı, doğum yeri veya doğmak" gibi manalara gelir. Müslümanlar arasında genellikle; Resül-i Ekrem (SAV)'in için kullanılmıştır. Mevlid kandilinin özelliği budur. Binlerce şair; Resulullah (SAV)'ın doğum gününü konu alan manzumeler yazmıştır. Araplar arasında Baned Suad, Bürde ve Hemziyye gibi mevlid metinleri meşhurdur. Türkçe olarak yirminin üzerinde "Mevlid" şiiri vardır. Resül-i Ekrem (SAV)'in ve Hulefa-i Raşidiyn döneminde; Mevlid merasimleri söz konusu değildir. İlk defa Gulat-ı Şia'nın kurduğu Fatimi devletinde "Mevlid Merasimleri" görülmüştür. Fatimiler; Ehl-i Beytin doğum günlerini de büyük törenlerle kutlamayı gelenek haline getirmişlerdir. Ehl-i Sünnet alimleri; "Mevlid Merasimlerinin" "BİD'AT" olduğu hususunda müttefiktir. Bid'at; Peygamberden malum ve meşhur olan hakikatin aksine itikad etmektir. İnsanlar şüphe ve tevil sonucu, bu noktaya çıkarlar.

Resul-i Ekrem (SAV)'in : "Dinimizden olmayan herhangi bir şeyi uyduranın ortaya koyduğu merduttur (Reddedilmiştir). Her bid'at dalalettir." buyurduğu bilinmektedir. (Sahih-i Müslim, C/1, sh:592. Had. No67. İst. 1401) Bu hadisteki "Külli bid'atün dalaletün" hükmü umumi bir beyandır. Günümüzde yaygın olan yasaklanmıştır, demiştir. Takdir edersiniz ki bugün; her mevlid merasiminden sonra, dua edilmektedir. Bu duada neler neler söylenir ! Allahu Teala (CC)'nın dinine karşı savaşan ve binlerce mü'mini şehid eden kafirlere bile dua edilir. Buna hiç kimse engel olamaz. Çünkü parayı kim veriyorsa dua onun adına yapılır. Bu başlı-başına bir zulüm değil midir? Şimdi Süleyman Çelebi ile ilgili sualinize geçelim. "Vesiletü'n Necat" isimli kaside (Bugünkü Mevlit metni) 1409 yılında Bursa'da kaleme alınmıştır. İlk kaleme alınışı, bugünkü şekliyledir. Ancak bu kasidenin tantanalı bir müzik haline sokuluşu, başta Süleyman Çelebi'ye hakarettir. Çünkü Süleyman Çelebi`nin niyeti; Resül-i Ekrem (SAV)'in kadr-u kıymetini bütün insanlara anlatmaktır.

Gerçekten; gerek şekil, gerek muhteva olarak, çok güzel bir kasidedir. Bunu her ferd; kendi evinde istediği gibi okuyabilir ve muhtevası üzerinde düşünebilir. Hiç kimsenin bu mahiyete itirazı olamaz. Ancak ibadet kasdıyla; merasim düzenlemek ve bu işi meslek edinenlere ücret karşılığı okutturmak caiz değildir. Zira dinimizde; böyle bir ibadet ve bu mahiyette bir merasim yoktur. Mevlid konusunda; "tağuti güçlere dua etmeyi adet haline getirmiş meslek ehlinin" taarruzlarına cevap vermiyorum. Şeyhleri dediği için bize saldıranlara gelince; Tasavvuf sahasında herkesin hayran olduğu İmam-ı Rabbani "Mektubat" isimli ünlü eserinde (Mektup no:186) "Bid'atın hasenesi olmaz, hepsi mezmundur" demiş ve bu konuda bir çok misaller vermiştir. İmam-ı Gazali "İlcamu'l Avam" isimli eserinde "-Her çeşit bid'atın zemmedildiğini" beyan eder.

Hiçbir ciddi delil olmadığı halde "-Efendim, mevlid merasimlerinde Kur'an-ı Kerim'de okunuyor. Sırf onun hatırı için bu mesele üzerinde durmayınız. Sonra bu örf ve adettir" diyenlere gelince..... İslami ilimlerden habersiz mükelleflerin indinde; Kur'an-ı Kerim'le, mevlidin eş tutulması bir-çok felaketin kaynağıdır. Hatta bazı beldelerde Kur'an'ı Kerim yerde, mevlid kürsüde okunur. Bu dahi ciddi bir meseledir. Zira ta'zim ve hürmet açısından eşit tutulması itikadi sıkıntıları beraberinde getirir. Eğer ferd; kendi evinde mevlid şiirini okur ve muhtevasını düşünürse, buna hiç kimsenin itirazı olamaz. Çünkü bu fiilde; "yeni bir ibadet şekli" ihdası söz konusu değildir. Sadece şiir okumaktan söz edilebilir. Bu da mübahtır. Allahü Teala (CC) cümlemizi; Sünnete kat'i olarak riayet eden ve her türlü Bid'attan şiddetle kaçınan salih kullarından eylesin. Dua buyurunuz.
Kaynak: Yusuf Kerimoğlu, Fıkhi Meseleler, C/2, sh: 332-334. Ölçü Yay. 1989.İst.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
27 Şubat 2010, 05:48:32
arrad

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 10


« Yanıtla #4 : 27 Şubat 2010, 05:48:32 »

Yazı-2
"Mevlid; kelime olarak doğum zamanı, doğum yeri veya doğmak manalarına kullanılır. Genellikle Resul-i Ekrem (SAV)'in "Doğum gecesi" için kullanılmıştır. Araplar arasında mevlid olarak; "Baned Suad" , "Kaside-i Bürde" ve Hemziyye gibi metinler vardır. Türkçe'de de yirmiye yakın "Mevlid" le ilgili şiir mevcuddur. Mevlid merasimleri ilk defa; "Gulat-ı Şia'nın" hakim olduğu Fatimi devletinde düzenlenmiştir. İbn-i Abidin (Rh.a.) "Müzik ve eğlenceden başka bir şey olmadığını" kaydetmekte ve kat'iyyen mevlid okutturulmamasını tavsiye etmektedir. "Mevlid" sadece bir şiir olarak ele alınsa dahi, camilerde yüksek sesle şiir okumak da caiz bulunmamıştır. Gulat-ı Şia'dan geçen bu illet, maalesef oldukça yaygındır. Ehl-i Sünnet mü'minler; bu "ŞİA" adetinden uzak durmalıdırlar.
Ayrıca halk arasında "Ölünün 40.ncı veya 52.nci gecesi" adı altında yapılan törenler de; Bid'attır. Esasen bunların bir kısmı; gayr-ı müslimlerden (Zımmilerden) geçmiştir. Ölüm ve doğum yıldönümleri, yılbaşı kutlamaları, kadınlı-erkekli düğün merasimleri, caddelere heykel ve büstlerin dikilmesi, kırkıncı gün ve sene-i devriyye ihtifalleri'ni bu meyanda sayabiliriz.
Kaynak: Ali Rıza Demircan, İslam'da Batıla Benzemenin Hükmü, sh: 2.baskı. sh:79-81. İst.1979


Yazı-3
İsminden de anlaşıldığı üzere Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in doğduğu gecedir ve Rabi'u'l-Evvel ayının on ikinci gecesine rastlamaktadır. Neler oldugu ile ilgili olarak Rasulullah'ın doğduğu gece hakkında birçok rivayetler mevcuttur. Bazı kutsal sayılan ateşlerin sönmesi, yıldızların kaybolması, bazı doğa olaylarının meydana gelmiş olması, vss... gibi.
Sahabe den veya Tabiin den veya Müçtehid imamlardan bu gecenin fazileti ve kutlanması hakkında hiç bir sahih veya zayıf rivayet sabit olmamıştır.

Bununla beraber Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem doğduğu geceyi ne kendisi, ne ashabı ve ne de selefi salihin kutlamış değildir. Aksine bu gecenin kutlanmasının ve bu geceye has ibadet yapılmasının Bid'at olduğu için Sapıklık olduğunu ısrarla anlatıp red eden müçtehid imamların sözlerine karşılık bu Müçtehidlerin ölümünden çok sonraları ortaya çıkan bid'at ehli nin dinde aşırıya giderek kutladıkları, ve bunun gerekli olduğunu söylemeleri sizi aldatmasın.

Selef-i Salihiin bu geceyi peygamberin doğmuş olduğu gecedir diye hristiyanların Marry Chistmass'ı kutladıkları gibi , o maksatla ihya etmeyi, mevlit okumayı, o geceye özgü namaz kılmayı ve standart ibadete bir şeyler eklemeyi dinde ihdas edilmiş bir bid'at (sapıklık) saymışlardır.

Zira Hiç kimse Peygamber’i Hanımlarından, Çocuklarından, Ashabından, özellikle de Hz Aişe, Hz Enes, Hz Ömer, Hz. Ebubekr, Hz. Osman, İbn Mesud’dan, Amr’dan daha çok sevebilecek değildir. Ki bu şahıslar bizlerden dini daha az biliyor da değildi. İmanlarında, bizden daha az samimi veya, daha az akıllı hiç değillerdi.

Hatta Hz Ömer, Hristiyan iken Peygamber(İsa a.s.) lerinin doğum gününü kutladıkları gibi Müsliman olduktan sonra da Peygamberimiz(muhammed S.A.S)’in doğum gününü de kutlamak isteyen bir kabileyi Arabistan’dan zor kullanarak sürmüştür.

Bu grup bu meseledeki iddia ve amellerini Mısır, Irak, Iran ve Suriye gibi şehirlerde sürdürmeye devam etmişlerdir. Nitekim bu gecelerde okunan mevlidin, kılınan extra namazların ve ibadetlerin de bu babtan sayıldığı ilim ehlince malumdur. Bu gibi Bid'at olan amellerin çıkış yeri genellikle Mısır, ve/veya suriye gibi ülkelerdir. Hatta Bid'at ları ile dinimizde ayrılık yarattıkları için Müslimanlar bu ülkelere seferler düzenlemişlerdir.

Bu gecenin kutlanmasına karşı çıkan ve herkesce malum olanlar İmam ebu Hanife başta olmak üzere, İmam Mohammed, İmam Yusuf, İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ahmed , İmam Nesai, İmam İbn Mace, İmam Buhari, İmam Muslim, vs…. imamlardır. Bu Muctehıid imamların hepsi de bu konuda şu ve daha birçok benzer cümleler söylemişlerdir.

"Bu geceyi kutlamak Hristiyanlarda vardır. Bizde yoktur".
"Bu ve benzeri geceleri kutlamak Bid’at tir. Her türlü Bid’at dalalettir(sapıklıktır)".
"Bu geceyi ihya edenler Fatiha'nın son ayetine Muhalefet etmektedirler."
{Ebu Yusuf ,İbn Abdil-Berr”el-İntikaa Fi Fezaili’l Eimmeti’l Fukaha” ve "Ebu’l Hasenat”en-Nafiu’l-Kebir”, İbnü’l Kayyım “İlamu’l-Muvakkıin”,”El-Haşiye Alel-Bahrir-Raik”, "el-Camii","el-İhkaam","Herevii-Zemmü’l-Kelam" vs...}

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 09 Ocak 2011, 20:06:14 Gönderen: Reyyan »
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes