> Forum > ๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑ > Dostluk Ve Kardeşlik > Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah
Sayfa: 1 [2] 3 4 5 ... 8   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah  (Okunma Sayısı 13950 defa)
12 Ocak 2011, 23:37:37
Halis_52

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 642


« Yanıtla #5 : 12 Ocak 2011, 23:37:37 »



Selamün Aleyküm
ALLAH razı olsun kardeşim sizlerden peki dediğiniz konuyu internet ortamından araştırıp izleyeceğim inşaallah... Konuyu aslında bu da bir cevap ama bu cevabı nakli değil de akli delil olarak kabül edebiliriz, bilirsiniz ALLAH'ın (c.c) varlığına deliller çoktur bunlar ana hatları ile: "Nakli-Vahyi (Kur'an ve hadisten) Akli delillerdir. Yine bu delillerin alt dalları olarak: "İmkan delili, hudus delili, gaye ve nizam delili gibi deliller de vardır... Aynı zamanda başlarda selam da verelim ki selam alıp verme şeklinde de bir taraftan devam etsin inşaallah..
Soruyu cevaplama açısından her iki arkadaşıma ve kardeşime de teşekkür ederim. ve sorulmuş olan yeni soruya cevap vereyim inşaallah... ALLAH'ın (c.c.) birliğine delil olarak ilk göze çarpan süre İHLAS süresidir....1. De ki: “O, ALLAH’tır, bir tektir.” İkinci olarak Enbiya 21/22 Eğer yerde ve gökte ALLAH’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu. Demek ki, Arş'ın Rabbi ALLAH, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.  Soru-3) ALLAH'ın (c.c.) varlığını aklen nasıl isbat edebiliriz?

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 12 Ocak 2011, 23:42:41 Gönderen: Halis_52 »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:20:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah rüya tabiri,Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah mekke canlı, Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah kabe canlı yayın, Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah Üç boyutlu kuran oku Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah kuran ı kerim, Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah peygamber kıssaları,Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallah ilitam ders soruları, Dini Bilgilerimizi İlerletelim inşaallahönlisans arapça,
Logged
19 Ocak 2011, 15:49:10
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #6 : 19 Ocak 2011, 15:49:10 »

   
    Ve Aleykum Selam ve Rahmetullah..

ALLAH`IN VARLIĞINA AKLÎ DELİLLER


1- Hudûs (sonradan varolma) delilleriyle ALLAH’ın varlığını ispat.

Bu âlem, yok iken sonradan var olmuştur. O halde, başlangıcı olmayan bir var ediciye muhtaçtır. Varlığı ve yokluğu kendinden olmayan bu âlemin, varlığını yokluğuna tercih eden bir mucide ihtiyacı vardır. O mucidin de varlığının kendinden olması; Vâcibu’l-vücud olması gerekir. Bir başka yaratıcıya muhtaç olmadan varlığı kendinden olan tek varlık ise ALLAH Teâlâ’dır. bu halde bu âlem vâcibu’l vücud olan bir yaratıcıya muhtaçtır. Bu delîli de iki maddede inceleyebiliriz:

a)  Cisimlerin sonradan yaratılması esasına dayanan delil. Kelâm âlimleri bu delîli şöyle açıklarlar: Bu âlem, suretiyle ve maddesiyle hâdistir (sonradan varolmuştur). Her hâdis (sonradan varolan) mutlaka bir muhdise (mucide) muhtaçtır. O halde bu âlem de bir muhdise muhtaçtır. O da yüce ALLAH’tır. Bu âlemin sonradan yaratıldığı gözlem ve aklî delillerle ispat edilmiştir. Şöyle ki: Âlem; (Evren) cevher ve arazlardan meydana gelmiştir. Ârâz, cisimlere ârız olan hareket, sükûn, ictima (birleşme), iftirâk (ayrılma) hâlleridir. Bu hâllere “ekvân-ı erbaa (dört oluş) denir. Ekvân-ı erbaa, cisimlere değişik hâl ve şekiller veren sıfatlardır. Bu sıfatların hepsi sonradan varolmuştur. Sükûndan sonra hareket, karanlıktan sonra aydınlık, beyazlıktan sonra siyahlık hâllerinin oluştuğu gibi. Bu ârâzlar yok olduktan sonra görülmezler. Görülmemeleri hâdis olduklarının, yani sonradan yaratıldıklarının delilidir. Hâdis olmasaydılar, vacip (varlığı kendinden) olmaları gerekirdi. Vacip olsaydılar bu defa da, zıdlarının gelmesiyle yok olmamaları gerekirdi. Halbuki zıdları gelince yok oluyorlar. O halde vacip değil, hâdistirler. Hâdis oldukları sabit olan ârâzlar, kendileriyle birleştikleri cevherlerin de hâdis olduklarının delilidir. Çünkü hâdis, ancak kendisi gibi hâdis olan cisimle birlikte olur. Cevherler (cisimler) de mutlaka bu dört durumdan birisiyle birliktedirler. O halde cevher ve ârâzlardan ibaret olan bu evren hâdistir sonradan yaratılmıştır. Her hadisin de bir muhdise ihtiyacı vardır. O muhdis ise; bu âlem cinsinden olmayan varlığı zatının icabı, yani Vâcibu’l-Vücud olan mutlak kemâl sahibi ALLAH Tebârek ve Teâlâ’dır.

Bu âlemi yaratan varlık; Vâcibu’l Vücud değilse Mümkiniu’l-Vücud’tur. Yani vücudu sonradan yaratılmıştır. O hâlde o da, varlığında başka bir yaratıcıya muhtaçtır. Şayet o yaratıcı da bu mucit gibi başka bir yaratıcıya muhtaç ise; yaratıcılar zincirinin böylece sonsuzluğa doğru silsile hâlinde devam edip gitmesi gerekir. Böyle bir teselsül ise batıldır, mümkün değildir. Varlığı farzedilen bu yaratıcılar silsilesinin bir noktada durması ve başkasına muhtaç olmayan, her bakımdan mükemmel, varlığı zâtının gereği olan bir yaratıcıya dayanması şarttır. Bu varlık, âlemin yaratıcısı olan ALLAH’tır.

b) İhtirâ (İcat Etme) delîli. Gökler ve yer, bitki ve hayvanlar yoktan var edilmiştir. Her yoktan var olunana da bir var edici gerekir. Bu âlemin de bir var edicisi vardır. O da ALLAH’tır. Âlemde gördüğümüz herhangi bir bitki veya hayvan sonradan varolmuştur. Her birinin varlığının bir başlangıcı vardır. Cisimlerde zamanla hayat idrak, akıl gibi hâller icat olunuyor. İlliyet kanununa göre her icat olunan şeye bir icat eden gerekir. Çünkü hayat, idrawek ve akıl gibi durumlar kendiliğinden var olmazlar. Mutlaka bir yaratıcıya muhtaçtırlar. O da, varlığının başlangıcı ve sonu olmayan, herşeyi bilen ve herşeye güç yetiren ALLAH ‘tır

c) Terkip delili. Bu âlem mürekkep (parçaları bir araya getirilmiş olan) bir varlıktır. Terkip olunan her varlık, kendinden önce varolan bir terkip ediciye muhtaçtır. Terkip olunan varlık, parçalardan meydana gelir. Parçalar, bütününden önce vardır ve ondan ayrı şeylerdir. O halde, terkip bulunan varlık yok iken, daha sonra parçalarının birleştirilmesiyle sonradan yaratılmıştır. Her sonradan yaratılan gibi o da bir yaratıcıya muhtaçtır. Bu yaratıcı, terkip edilen ve kendinden başkasına muhtaç olan bu âlem cinsinden olamaz. Aksi halde yaratıcıların teselsülü gerekir. Teselsül ise batıldır. O hâlde bu yaratıcı, varlığında başkasına muhtaç olmayan ezelî bir varlıktır. O da, Vâcibu’l-Vücud olan ALLAH’tır.

2- İmkân Delîli

    a) Bu âlem, varlığı da, yokluğu da mümkün olan bir varlıktır. Her mümkün, varlığını yokluğuna tercih eden bir kuvvete muhtaçtır. Bu âlem de, var olabilmek için böyle bir müessir kuvvete muhtaçtır. O kuvvet de bu âlemin dışında, vücudu zatından olan bir varlıktır. O da ALLAH’tır.

    b) Hakîkatta bir mevcut vardır. Bu mevcut, ya varlığı zatındandır ya da varlığı ve yokluğu mümkün olandır. Varlığı zatından ise; bu özelliğe sahip olan yalnız ALLAH’tır. Bu mevcut, varlığı mümkün olan ise; mümkün olan varlığın mevcûdiyeti zatının icabı olmadığından, var olabilmesi için, varlığını yokluğuna tercih eden bir müreccihe-yaratıcıya ihtiyaç vardır. O yaratıcı-müreccih ise ALLAH’tır.

    c) Âlemde görülen madde daima hareket hâlindedir. Maddenin hareket hâlinde olması ilmen ispat edilmiştir. Madde ve maddedeki hareketin mucidi kimdir? Maddeciler, madde ve ondaki hareketin ezelî olduğunu söylerler. Oysa maddedeki bu hareket, bir evvelki hareketin neticesidir. O da bir evvelkinin… Bu hareketler silsilesi sonsuzluğa doğru devam edip gidemez. Bu hareket silsileşinin bir noktada durması ve ilk hareketin, vücûdu vâcip olan bir illete, bir hareket ettiriciye dayanması zarûrîdir. O da herşeyin yaratıcısı olan ALLAH’tır.

    3- İbdâ’ ve İllet-i Gâiyye Delîli. içinde bulunduğumuz âleme dikkatle bakacak olursak, onun çok güzel ve çok mükemmel olarak ve daha önce bir benzeri olmadan vücuda getirildiğini görürüz. Gökyüzü, güneş, ay, hülâsa canlı-cansız her varlık bir amaç için yaratılmıştır. Âlemde varolan hiçbir eşya faydasız, maksatsız ve boş yere yaratılmamıştır. Bu âlem bir güzellik, gaye ve vesîleler toplumudur. Âlemde en değerli varlık olan insan, rastgele vücuda gelmiş, sebepsiz ve gayesiz bir varlık değildir. Her azasıyla güzel, mükemmel, faydalı ve maksatlıdır. İnsanın yaratılışı güzel ve mükemmel olduğu gibi, yaratılış gayesi de ALLAH’ı bilmek, tanımak ve O’na ibadet etmektir. İnsanın olduğu gibi, canlı-cansız her mevcudun da varlığının bir gayesi, hikmet ve faydası vardır. İşte âlemde görülen canlı ve cansız varlıklardaki ibdâ ve gayeler manzumesi; bütün bunları icat edip yaratan bir yaratıcının varlığını, aynı zamanda o varlığın ilim ve kudret sahibi bir ilâh olduğunu isbat eder. Her şeyi bir maksada göre yaratan bu varlık, Vâcibu’l-Vücud olan Yüce ALLAH’tır. Kur’an-ı Kerîm’de bu delîli dile getiren bir çok ayet vardır. (Bakara, 2/22, Nebe’, 78/6-16, ….)

    Netice olarak diyebiliriz ki; inat ve garazdan uzak her sâlim akıl sahibi, ALLAH’ın kendisine lûtfettiği aklı kullanarak esere bakıp müessiri, binaya bakıp bânîsini, yaratılmışlara bakıp yaratıcısını keşfedebilir. Bunun için ALLAH, Kur’an’ın bir çok yerinde, zatının varlığına delil olabilecek eserlere bakmalarını, onun üzerinde düşünmelerini, akletmelerini istemektedir.

ALLAH-u Teala'nın Zati sıfatları nelerdir?
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 19 Ocak 2011, 15:51:41 Gönderen: Gulinur »
Kayıtlı

19 Ocak 2011, 16:13:25
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« Yanıtla #7 : 19 Ocak 2011, 16:13:25 »

Esselamü aleyküm verahmetullahi ve bera ketüh...

Sıfat-ı Zatiyye:

Allahü tealanın zatında (kendisinde) bulunup diğer varlıklarda bulunmayan, yalnız Allahü tealaya mahsus sıfatları. Bu sıfatların sonradan yaratılan varlıklarla hiçbir surette bağlantıları yoktur.

Hz. Allahın Zati sıfatları 6 dır

1.Vücud: (Var olmak.)
2.Kıdem: (Evveli olmamak; ezeli olmak.)
3.Beka: (Sonu olmamak; ebedi olmak. )
4.Vahdaniyet: (Birlik. Zatında ve sıfatlarında tek olup, ortağı yoktur)
5.Muhalefetün lilhavadis: ( Sonradan olanlara hiç benzememek.)
6.Kıyam binefsihi: (Var olmasında başka bir şeye muhtaç olmamak. )

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Ocak 2011, 08:57:12
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #8 : 20 Ocak 2011, 08:57:12 »

  Esselamu Aleykum ve Rahmetullah
Vücûd:
Bu sıfat, ALLAH Teâlâ`nın vâr olduğunu ifâde eder. ALLAH Teâlâ`nın varlığı başka bir varlığa bağlı olmayıp, zâtının îcabıdır. Yani vücûdu, zâtıyla kaimdir ve zâtının vâcib bir sıfatıdır. Bu sebeble Hak Teâlâ`ya Vâcibü`l-Vücûd denilmiştir. Bâzı Kelâm âlimleri, Vücûd sıfatına, sıfat-ı nefsiyye adını vermişlerdir. Vücûd`un zıddı olan adem (yok olma) ALLAH Teâlâ hakkında muhaldir. ALLAH`ın yok olduğunu iddiâ etmek, kâinatı ve içindeki varlıkları inkâr etmeyi gerektirir. Çünkü her şey`i yaratan ve vâr eden O`dur.
 

Kıdem:
Kıdem, ALLAH Teâlâ`nın varlığının başlangıcı olmaması demektir. ALLAH Teâlâ kadîmdir, ezelîdir. Yani önce yok iken sonradan vâr olmuş değildir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin, Cenâb-ı Hakk`ın vâr olmadığı bir an, bir zaman, tasavvur edilemez. Aslında zaman ve mekânı yaratan da O`dur. ALLAH Teâlâ zaman ve mekân kayıtlarından münezzeh, ezelî ve kadîm bir Zât-ı Zülcelâldir. Kıdem`in zıddı olan hudûs (sonradan olma, belli bir zamanda yaratılma) ALLAH Teâlâ hakkında muhaldir.

Beka:
Beka, ALLAH Teâlâ`nın varlığının sonu olmaması, daima var bulunması demektir. ALLAH Teâlâ`nın varlığının başlangıcı olmadığı gibi, sonu ve nihayeti de yoktur. O hem kadîm ve ezelî, hem de bâki ve ebedîdir. Zâten kıdemi sâbit olan bir varlığın, bekası da vâcib olur. Beka`nın zıddı fena, yani, bir sonu olmaktır. Bu ise, ALLAH Teâlâ hakkında muhaldir.

Muhalefetün lil-havâdis:
ALLAH`ın, sonradan vücud bulan varlıklara benzememesi demektir. ALLAH Teâlâ ne zâtında, ne de sıfatlarında kendi yarattığı varlıklara benzemez. Biz ALLAH`ı nasıl düşünürsek düşünelim, O, hâtır ve hayâlimize gelenlerin hepsinden başkadır. Çünkü hâtıra gelenlerin hepsi hâdis, yani, sonradan yaratılmış, yok iken vâr edilmiş şeylerdir. ALLAH Teâlâ ise, vücûdu vâcib, kadîm ve bâkî, her şeyden müstağnî, her türlü noksandan uzak, bütün kemâl sıfatlara sahip olan İlâhî ve mukaddes bir zâtdır. Şübhe yok ki, böyle yüce bir Zât, önce yok iken sonra vâr olan, bil`âhare tekrar zeval bulan varlıklara benzemez. Nitekim Cenâb-ı Hak kendi zâtını Kur`ân-ı Kerîm`de: arapça var. "Onun "Hak Teâlâ`nın) benzeri yoktur. O, her şey`i işitici ve görücüdür" (Şûra 11) sözleriyle tavsif etmiştir. Peygamber Efendimiz de (asm) bu mânayı te`yiden: "Her ne ki senin aklına geliyor, işte ALLAH Teâlâ onun gayrısıdır" buyurmuştur.

Kıyam Bi-nefsihî:
ALLAH Teâlâ`nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim olması demektir. Mevcudatın hepsi, sonradan vücuda gelmiştir. Bu sebeble de bir Yaradana ve bir mekâna muhtaçdırlar. Buna mukabil her şeyin yaratıcısı olan ALLAH Teâlâ`nın vücûdu, zâtının gereğidir ve varlığı hiçbir şey`e muhtaç değildir. Şayet ALLAH da vâr olabilmek için başka bir varlığa muhtaç olsa idi, O da mahlûk olur ve her şey`in Hâlikı ve başlangıcı olmazdı. Halbuki O, her şey`in Hâlikı ve yaratıcısıdır. O`ndan başka her şey mahlûktur. Hâlık ise, mahlûkuna asla muhtaç olmaz.

Vahdaniyet:
Vahdaniyet, ALLAH`ın bir olması demektir. Vahdaniyet, ALLAH Teâlâ`nın kemal sıfatlarının en önemlisidir. Çünkü bu sıfat, ALLAH Teâlâ`nın zâtında, sıfatlarında, fiillerinde bir olduğunu; saltanat ve icraatında ortaksız bulunduğunu ifade etmektedir.Bu sıfatın zıddı olan birden fazla olmak (taaddüd) ve bir ortağı bulunmak (teşerrük) ALLAH hakkında muhaldir. İslâm dîninde, hattâ bütün hak dinlerde, tevhid, yani, ALLAH`ın birliği (tevhid) akîdesi, îman esaslarının ve tüm dinî inançların temelini teşkîl eder. Kalbde tevhid akîdesi bulunmadıkça, ALLAH indinde hiçbir inanç, hiçbir amel, makbûl değildir. Bu sebeble İslâmiyet, beşeriyete her şeyden önce tevhid inancını sunmuş ve bütün insanlığı ALLAH`ı birlemeğe, şerîk ve nazîrden tenzîhe çağırmıştır. Hak dinler ile bâtıl dinlerin ayrıldığı en mühim nokta da, bu husustur. Çünkü bâtıl dinler de ALLAH`ın varlığını kabûl etmekte, fakat İlâhî sıfatlarda, bilhâssa, vahdaniyet sıfatında hatâya düşerek, O`na nazîr ve ortaklar koşmaktadırlar. Bu bakımdan, ALLAH`ın varlığını kabûlden sonra en mühim hakikat, tevhid inancı olmaktadır. Tevhid inancı olmadan ALLAH`a îmanın bir mânası ve değeri kalmamaktadır. Kur`an`da ALLAH`ın birliği ve tevhid inancı üzerinde duran âyetlerden bâzıları şunlardır:  قُلْ هُوَ اللّهُ اَحَدٌ   "De ki ALLAH birdir." (İhlâs, 1).  هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللّهِ    "ALLAH`tan başka bir yaratıcı var mıdır?" (Fâtır, 3).  وَمَا كَانَ مَعَهُ مِنْ اِلهٍ اِذًا لَذَهَبَ كُلُّ اَلهٍ بِمَا خَلَقَ وَلَعَلاَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ   "Onunla (ALLAH ile) birlikte hiçbir ilâh yoktur. (Eğer olsaydı) her ilâh kendi yarattığını kabûllenir (ve korur) ve mutlaka birisi diğerine galebe eder (üstün gelir)di." (el-Mü`minû*, 91).  لَوْ كَانَ فيهِمَا اِلهَةٌ اِلاَّ اللّهُ لَفَسَدَتَا    "Yer ve gökte ALLAH`tan başka ilâhlar olsaydı, yerin de, göğün de nizâmı bozulur, harâb olurdu." (el-Enbiyâ, 22).

MEHMED DİKMEN
   Cenab-ı Allah'ın SUBUTİ sıfatları nelerdir?

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 20 Ocak 2011, 09:03:13 Gönderen: Gulinur »
Kayıtlı

22 Ocak 2011, 11:13:22
S.bayar

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 146


« Yanıtla #9 : 22 Ocak 2011, 11:13:22 »

Selamün aleyküm
Allah (cc) Subuti sıfatları
1-)Hayat:Yüce Allah'ın Canlı ve diri olması demektir.Allah'ın bir hayat sahibi olması , O'nun ezeli , ebedi ve ölümsüz olmasıdır."Allah hayat sahibidir"(Al-i İmran,3/2)
2-)İlim :Yüce Allah'ın olmuş,olacak ve olan herşeyi bilmesi demektir.Allah'ın ilmi belirli mekan ve zaman ile sınırlı değildir.
"De ki : İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanızda Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki herşeyi de bilir..."(Al-i İmran3/29)
3-İrade:Yüce Allah'ın Herşeyi i,stediği gibi dilemesi demektir.
"Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece ona "Ol" demektir ve o hemen oluverir"(Nahl,16/40)
4-)Kudret:Yüce Allah'ın  varlıklar üzerinde irade ve ilmine uygun olarak tasarruf hakkına sahip olması,herşeyi yapmaya ve yaratmaya gücünün yetmesi demektir."...Muhakkak ki ,Allah her şeye kadirdir,gücü yetendir..."(Bakara,2/20)
5-)Sem'i(işitme):Allah'ın Herşeyi işitmesi demektir."...Allah,şüphesiz herşeyi işitir ve görür"(Hac,22/61)
6-)Basar(Görme):Allah'ın herşeyi görmesi demektir."...Biliniz ki ,Allah Şüphesiz yaptıklarınızı görür"(Bakara,2/233)
7-)Kelam:Allah Teala'nın harf,ses,hece ve yazı gibi insanlara mahsus vasıtalara  muhtaç olmadan  konuşması demektir.
"...Allah Musa ile konuştu"(Nisa,4/164)
8-)Tekvin:Allah'ın yaratma sıfatıdır.
"De ki ;onları  ilk defa yoktan var edip yaratan, yeniden diriltir.O bütün yaratılmışı hakkıyla bilendir"(Yasin,36/79)[/color][/color][/color]Allah'ın sevdikleri ve kendilerinden Razı oldukları kimlerdir?
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: 1 [2] 3 4 5 ... 8   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes