๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 05 Şubat 2010, 00:49:15



Konu Başlığı: Yemın Keffaretı Nasıl Verilir?
Gönderen: Eflaki üzerinde 05 Şubat 2010, 00:49:15

Yemin keffâreti on yoksulu doyurmak veya giydirmek, yahut da bir köleyi hürriyetine kavuşturmaktır. Bu üçü arasındaki sıraya uyma zorun­luluğu yoktur. Yeminini bozmuş olan kişi, bu üçünden birini yapma ser­bestisine sahiptir. Bunlardan birine güç yetiremeyen kimse, üç gün oruç tutar. Oruç ancak bu üç şeyden birini yapmaktan âciz olunduktan sonra keffâret olarak geçerli olur. Böyle olunca yemin keffâretinde hem sıraya uymama serbestisi, hem de sıraya uyma zorunluluğu mevcûd olmakta­dır. Yeminini bozan kişi; on yoksulu yedirmek, giydirmek ve bir köle azâd etmekten birini kendi arzusuyla tercih ederek yapabilir. Ama oruç tutma İşinde serbest değildir. Bunlardan her birinin izahı ve şartlan hususunda mezheblerin detaylı görüşleri aşağıya alınmıştır.

(108) Hanefîler, yemin keffâreti olarak on yoksula yemek vermenin sa­hîh olması için şu şartların gerekli olduğunu söylemişlerdir:

1-  On yoksuldan her birine yarımşar sa´ (1,667 kg) buğday veya birer sa (3,334 kg) arpa verilmelidir. Buğday unu da buğday tanesi hükmünde olup yarım sa´ verilmesi yeterli olur. Yine arpa unu da arpa tanesi hükmün­de olup bir sa´ verilmesi yeterli olur. Yiyecek cinslerinin tümü için nass ko­nulmuştur. Şu halde hakkında nass bulunan bir yiyecek maddesinin yerine daha fazla değerde olsa bile, hakkında nass bulunan başka bir yiyeceğin ko­nulması uygun olmaz. Meselâ yarım sa´ miktarındaki iyi cins hurmayı, daha fazla değerde olmasına rağmen yarım sa´ buğdayın yerine vermek yeterli ol­maz. Yarım sa´, I 1/3 Mısır kadehine eşit bir ölçektir. On yoksuldan her birine Öğle ve akşam öğünlerinde yemek yedirmek te, bu yemekleri ona mülk olarak vermek gibidir.

2-Yemin keffâretinin tümü bir kişiye, aynı günde bir defada verileme­yeceği gibi, aynı gün içinde müteferrik olarak on defada da verilemez. Yani, bu keffâretin tamamını, aynı gün içinde meselâ yarımşar saat arayla aynı

yoksul kişiye vermek sahih olmaz. Ama günde yarım sa´ olarak, on gün içinde yemin keffâretinin tamamını aynı yoksula vermek sahîh olur. Çünkü her gün ihtiyacın yenilenmesi,.aynı yoksulun başka başka yoksullar gibi telâkki edil­mesini sağlamaktadır. Bu durumda yemin keffâreti, sanki başka başka yok­sullara verilmiş gibi olmaktadır.

3- On yoksulun her birine öğle ve akşam yemeği verilmelidir. Yoksulun birine öğlen, birine de akşam yemeği verilmesi yeterli olmaz. Çünkü bu du­rumda on kişinin yiyeceği yirmi kişiye dağıtılmış olmaktadır ki, bu sahîh de­ğildir. Aynı şekilde bir yoksulun yiyeceğini iki yoksula paylaştırmak da sahîh olmaz. Ancak bazı yoksullara verileni keffâret saymayıp diğerlerine verile­ne ilâve yaparak tamamlama durumunda sahîh olur. Bir yoksula öğle yeme­ği yedirilmesi ve akşdnl yemeğinin de kıymetinin ödenmesi geçerli olur.

4- Öğle ve akşam öğünleri aynı günde yedirilmelidir. Bir yoksula bir gün öğle yemeğini, bir başka gün de akşam yemeğini vermek yeterli olmaz. Ye­terli olur diyenler de vardır. Şu halde Ramazanda keffâret ödemesi gereken bir kimsenin, (gündüzleyin yenilemediğinden ötürü) öğle yemeği yerine baş­ka bir gün akşam yemeği vermesi halinde keffâreti geçerli olur.

5-  Keffâret olarak yoksula arpa veya darı ekmeği veriliyorsa, doyması için ekmeğin yanısıra katık da verilmesi gerekir. Buğday ekmeğindeyse ka­tık vermek şart değildir. Ama verilmesi müstehabtır.

6-  Yiyecek verilen on yoksulun içinde, sütten henüz kesilmiş bir çocuk bulunmamalıdır. Ayrıca içlerinde yemekten önce karnını doyurmuş biri de olmamalıdır.

On yoksulu giydirmeye gelince bunun için de gerekli bazı şartlar vardır:

1-  Verilen giysi, orta halli kimselerin giyebileceği türden olmalıdır.

2- Üç aydan daha fazla yararlanılabilecek ölçüde sağlam ve dayanıklı olmalıdır. Eski olsun yeni olsun, bu süre kadar dayanamayacak ölçüde ince olan giysiler, keffâret olarak yeterli olmazlar.

3-  Verilen giysi, bedenin tümünü ya da çoğunu örtmelidir. Entari, cübbe, gömlek, çar, kaftan ve sarkıtılarak kendisiyle örtünüîebilen boy gömle­ğinin keffâret olarak verilmesi yeterli olur. Doğru görüşe göre keffâret için sarık ve pantalon verilmesi yeterli olmaz. Yoksul kadına elbiseyle birlikte baş örtüsü verilmesi de zorunludur. Bİr yoksula pantalon gibi vücûdunun çoğunu örtmeyen bir giysi verilir de bu giysinin kıymeti yarım sa´ buğday veya bir sahurmanınkine eşit olursa, keffâret olarak geçerli olur. Mezhe­bin kuvvetli görüşüne göre, giysi verirken yemek yedirmeye niyet etmek şart değildir. Ama kefaretin asıl itibariyle sahîh olması için niyet şarttır. Sada­ka yoksulun elinde bulunduğu sürece giysi veya yiyeceği mülk olarak verme­den önce veya sonra niyet edilmesi sahîh olur. Ama yanında bulunan bir yiyeceği hazır olan yoksullara yedirdikten sonra, bunu keffâret olarak ye­dirmiş olduğuna niyet etmesi sahîh olmaz. Çünkü bu durumda yiyecek, artık yoksulun elinde değil (midesinde) dir.

Köle azâd ederek keffâret vermede de aynı durum sözkonusudur. Köle­yi azâd ettikten sonra yapılan keffâret niyeti sahîh olmaz. Keffâreti, kendi­sine zekât verilmesi caiz olmayan kimselere vermek sahîh olmaz. Ancak yoksul zımmîler bundan istisna edilmiş olup bu keffâretin onlara verilmesi sahîh olur. Yalnız, müslüman yoksullara verilmesi elbetteki daha faziletli bir dav­ranıştır.

Köle azâd ederek yemin keffâreti ödemenin şartlarına gelince; keffâret verecek kişi, bir köleyi tam olarak özgürlüğüne kavuşturmalıdır. Bu köle, kendisinin mülkiyetinde olmalıdır. Azâd etme, niyetle birlikte olmalıdır. Azâd edilen kölenin mü´mİn olması şart değildir.

Oruç tutmaya gelince; bu oruçların üç gün süreyle peşpeşe tutulmaları şarttır. Orucu tutan kadın, oruç esnasında aybaşı hâli görürse keffâreti bâtıl olur. Bu keffâretin sahîh olması için, kişinin önce belirtilen üç maddeden birini yapmaktan âciz olması şarttır. Bu acizlik, yeminin bozulması anında değil, yemin keffâretinin ödenmesi zamanında nazar-i itibâra alınır. Bir kim­senin yeminini bozduğu esnada malı olur da, sonra bu malı elden giderse, keffâret olarak oruç tutar. Sonra o mal geri dönse bile tuttuğu oruç, keffâ­ret olarak geçerli olur. Çünkü keffâreti ödeme esnasında, diğer üç madde­den birini yapmaktan âciz kalmıştır. Bu acizliğin de, üç günlük orucun tamamlanması zamanına kadar devam etmesi şarttır. Âciz ve sıkışık durum­daki kişi iki gün oruç tutar da henüz üçüncü günün orucunu tutmadan mal sahibi olursa artık keffâret olarak oruç tutması yeterli olmaz. Kendi geçimine yetecek kadarından fazla mala sâhib olan kişi, keffâret ödemeye mukte­dir olur. Kişinin geçimine yetecek mala gelince bu; içinde barındığı evinin, giydiğinde avret yerini örtecek elbisesinin ve bir günlük azığının bulunması­dır. Elinde bulunan mal kadar borcu olur ve yemin keffâretini ödemeden önce elindeki malla borcunu öderse, keffâret olarak üç gün oruç tutar. Eğer borcunu ödemezse, bir görüşe göre o malla keffâreti öder, bir başka görüşe göre de oruç tutar (ve o malla borcunu öder). Eli dar olan kocanın keffâret için oruç tutacak olan hanımım oruçtan menetme hakkı vardır.

Mâlikîler dediler ki:  Keffâret maksadıyla yoksullara yiyecek ver­me hususunda bazı şartlar aranır. Şöyle ki:

1-  Yoksul veya miskine bir müd miktarındaki yiyeceği mülk olarak ver­mektir. Bir müd; çok açılmayacak ve çok yumulmayacak şekildeki normal avuçla iki avuç dolusu kadar olan yiyecek miktarıdır. Ki bu da ölçek olarak Üçte bir Mısır kadehine eşit bir miktardır. Nitekim bu ölçü, oruç keffâreti bahsinde de anlatılmıştı. Keffâret olarak verilecek yiyecek, fitır sadakası olarak verilebilen yiyecek cinslerinden biri olmalıdır. Bu tür gıda maddeleri dokuz çeşittir: Buğday, arpa, kuru üzüm, dan, pirinç, çökelek, karaca dan, Pey­gamber arpası ve selt (buğdayı andıran bir hububat çeşididir). Şehir sâkinleri dışındakilerin bir müdden fazla vermeleri mendub olur. Ama şehirlilerin, mallan az olduğu için fazla vermeleri mendub olmaz. Bir müd yerine, Mısır nalından küçük olan iki Bağdadî rıtıh miktarınca ekmek de mülk olarak ve­rilebilir. Kuvetlİ görüşe göre ekmeği katıksız olarak vermek, yeterli sayılır. Ama katıkla vermek mendub olur. Hurma ve bakla da katıktır. Yoksulların her birine birer öğle ve birer akşam öğünü yiyecek verilebileceği gibi, ikişer öğle veya ikişer akşam öğünü yiyecek vermek de yeterli olur. Bunların peş­peşe olup olmaması ve aralarındaki fasılanın uzun sürüp sürmemesi farket-mez. On yoksulun hepsine bir arada veya ayrı ayrı yiyecek vermek ve bunların yemede eşit olup olmamaları da farketmez. Bazı âlimler, yemede birbirine yakın derecede olmaları gerektiğini şart koşmuşlardır.

2- Yoksulların hür ve müslüman olmaları şarttır. Keffâret yiyeceğini veren kişi, verdiği yoksulun geçimini temin etmekle yükümlü olmamalıdır. Şu hal­de kişinin, yoksul olan eşine veya çocuğuna keffâret vermesi caiz olmaz. Ama kadının, kendi keffâret inden, yoksul olan kocasına veya çocuğuna vermesi caizdir. Çünkü o, bunların geçimlerini sağlamaktan sorumlu değildir.

3- Bir yoksula bir kaç kez keffâret yiyeceğinden vermek caiz olmaz, ha-nefîlerin de dedikleri gibi, mesela on günde on müddü (müd: 832 gr) aynı yoksula vermek caiz olmaz. Giysi vermede de bu şart geçerlidir.

4-Hisseleri eksiltmemek şarttır. Aksine, her yoksula tam bir hisse ver­mek gereklidir. Sözgelimi her birine yarımşar olarak, on müdlük yiyeceği yirmi yoksula paylaştırmak caiz olmaz. Ancak bu yirmi yoksulun içinden onuna, yarımşar müd daha verirse, keffâreti vermiş olur.

5- Keffâretin iki çeşitten karma halde verilmemesi gerekir. Keffâretin bir kısmını yiyecek, bir kısmını da giysi olarak vermek; meselâ beş yoksula yiyecek, beş yoksula da giyecek vermek caiz olmaz. Ancak bu iki beşten bi­rine verilenler lağvedilip diğerlerininki tamamlanırsa caiz olur. Meselâ beş kişiye verilen giysiler lağvedilirse, başkaca beş kişiye daha yiyecek vermek vâcib olur. Bunun tersi de mümkündür. Ama aynı sınıftan yiyeceği keffâret olarak vermede karma yapmak yani yoksulların bazısına müddlerle (ölçek­lerle) bazılarınaysa rıtıllarla (ağırlık ölçüleriyle) vermek caiz olur. Karma ya­parak vermede yiyeceğin yoksulun elinde halâ kalmış olması şart değildir. Eksiklikleri, yoksulun elindeki yiyecek tüketildikten sonra bile olsa, tamam­lamak gerekir. Mükerrer olarak verilen, yani ondan az yoksula verilen kef-fârette de hüküm aynıdır. Keffâretin ondan fazla yoksula dağıtılması nedeniyle bazı kimseler, önceden verilmiş (eksik) yiyeceklerin halâ yoksulun elinde bu­lunmasını şart koşmuşlardır. Ama kuvvetli görüşe göre bu şart değildir.

Erkeğe keffâret olarak verilen giysinin, onun bedeninin tümünü örten bir elbise veya namaz kılarken bürünmesi mümkün olan bir boy gömleği ol­ması gerekir. Namazda onunla örtünmesi mümkün olmayan bir gömlek ya da sarık vermek, keffâret için yeterli değildir. Kadına keffâret olarak verilen giysinin hem bir örtücü gömlek hem de beraberinde bir baş örtüsü olma­sı gerekir. Bunun, belde halkının giymekte olduğu orta kalitede bir giysi olması şart değildir. Orta kaliteden düşük olsa da yeterli olur.

Keffâret olarak verilen yiyeceğe gelince, mûtemed görüşe göre bu yiye­ceğin, keffâret verenin değil de belde halkının yediği yiyecekten olması şarttır.

Keffâret verecek kişi, bir çocuğu giydirecek olursa, ona da büyüğe ve­receği giysilerin aynısını vermelidir. Mûtemed görüş bu doğrultudadır. Yine bir çocuğa verilen yiyecek, büyüklere verilen kadar olmalıdır. Bu çocuk yi­yeceğe muhtaç olmayan süt çocuğu da olsa durum aynıdır. Şu halde çocuğa da tıpkı büyüklere verdiği gibi iki rıtıl veya bir müd ekmek vermelidir. Mû­temed görüş budur.

Keffâret olarak köle azâd edilecekse bu kölenin mü´min ve ayıplardan salim bir köle olması şarttır. Keffâret vereceği zaman iflâs etmiş olup sata­cak bir şeyi olmayan, dolayısıyla da yiyecek vermekten, giydirmekten, köle azâd etmekten âciz olan kimsenin üç gün oruç tutması gerekir. Bu üç gün­lük orucun peşpeşe tutulması vâcib değil mendubtur.

Şaflîler dediler ki: Yemin keffâreti olarak yiyecek vermede şu şart­ların tahakkuku gereklidir:

1-  On yoksulun her birine bir müd miktarı yiyecek vermelidir. Bir müd; 1 1/3 ntıl veya Mısır kadehiyle yarım kadeh ve sekizde bir kiledir. Muteber olan rıtıl, 128 4/7 dirhem (361 gr) dir.

2-  Keffâret olarak verilen yiyecek, keffâret veren kişinin bulunduğu belde halkının çoğunlukla tüketmekte olduğu yiyeceklerden olmalıdır. Keffâreti veren kişi, bu yiyeceği kendi namına da verse, başkasının namına da verse bu nitelikteki bir yiyecek maddesini vermelidir. Bir kavle göre denilmiş ki: Başkası bu keffâreti (vekâleten) ödediği takdirde verilen yiyecek, asıl keffâ­ret vermekle yükümlü olanın beldesinde çoğunlukla tüketilmekte olan yiye­cek türünden olmalıdır. Keffâret olarak hurma ve çökelek verilmesi yeterli olmaz. Ancak fıtır sadakası bölümünde de açıklandığı gibi, bunlar belde hal­kının çoğunlukla tüketmekte oldukları yiyeceklerden iseler, keffâret olarak verilebilirler. Keffâret olarak verilebilecek gıda maddelerini üstünlük sırası­na göre şöylece sıralayabiliriz: Buğday, selt (buğdayı andıran bir tahıl), pey­gamber arpası, arpa, dan, pirinç, nohut, mercimek, bakla, hurma, kuru üzüm, çökelek, süt ve son olarak da peynir. Eğer belde ahâlisi, fıtır sadakasında mufassal olarak anlatılan yiyeceklerden başkasını, sözgelimi eti, çoğunlukla tüketmeyi âdet hâline getirmişlerse etin, keffâret olarak verilmesi yeterli olmaz.

3-  On yoksulun her birine tam bir müd miktarı yiyecek verilmelidir. On müddü, onbir yoksula paylaştırmak, ya da beş yoksula giysi, beş yoksula da yiyecek vermek, keffâretin sahîh olması için yeterli olmaz. Giymek için verilen nesnelerin gömlek, sarık, başörtüsü, İhram, futa gibi giyilmesi âdet olan ve giysi olarak adlandınlabilen şeyler olması şarttır. Bu giysilerden on tane alıp on yoksula dağıtmak yeterli olur. Mest, eldiven, ayakkabı, kuşak ve takkenin verilmesi yeterli olmaz. Verilen giysinin, kendisinden yararla­nılması mümkün olacak derecede sağlam ve dayanıklı olması şart, fakat ye­ni olması şart değildir. Yıpranmamış olmak kaydıyla giyilmiş, hatta yıkanmış olsa bile yeterli olur,

Keffâret için köle azâd etmeye gelince: azâd edilen kölenin mü´min ol­ması, çalışıp para kazanmasına engel kusurlardan salim bulunması şarttır.

Ömrünün ekseri zamanında kendisi ve geçiminden sorumlu olduğu kim­selerin yeterli azığından fazla bir şeye sâhib olmaması nedeniyle yiyecek ver­mekten, giydirmekten veya köle azâd etmekten âciz olan kişi, nisâb miktarı mala sâhib olsa bile keffâret olarak üç gün oruç tutar. Çünkü nisâb miktarı mal, gerek kendisinin gerek geçimlerinden sorumlu olduğu kimselerin ömür­lerinin ekseri zamanlarında kendileri için yeterli olmayabilir. Bu orucu tu­tarken, keffâret orucu olduğuna niyet etmek şarttır. Ama peşpeşe tutulması, kuvvetli görüşe göre şart değildir.

Hanbelîler dediler ki: Keffâret yiyeceği verirken, küçük de olsa­lar, hür ve müslüman olan on yoksula birer müd buğday vermek şarttır. Bir müd, 1 1/3 Irak ntılıdır ve bir Irak rıtıh da 128 dirheme eşittir. Birer ölçek buğday verileceği gibi, yarımşar sa´ hurma, arpa veya kuru üzüm veyahut çökelek de verilebilir. Yarım sa´, Mısır ölçeğiyle bir kadeh mikdanna eşittir. Bu sayılan gıda maddelerinden biri yerine yoksullara ekmek veya fazlaca ba­yatlamış, rutubet çekmiş, kurtlanmış tahıl vermek caiz olmaz. Keffâret ama­cıyla azık verilen yoksulların arasında, keffâret verenin geçindirmekle yükümlü olduğu hanımı, başkasınca geçimi temin edilmeyen kız kardeşi, anne, baba, dede gibi aslı, oğlu, kızı, torunu gibi fer´i bulunmamalıdır. Nitekim bunlar, oruç keffâreti bölümünde de anlatılmıştır.

Keffâret olarak verilen giysinin, namazda örtülmesi şart koşulan avret yerlerini kapatacak nitelikte olması gereklidir. Erkeğe eski de olsa dayanık­lılığını yitirmemiş giysiyi vermek sahîh olur. Çürüyüp dayanıklılığını yitir­miş olan giysiyi vermenin bir faydası olmaz. Yine erkeğe, avret yerlerini örtecek miktardan fazla olan, içinde namaz kılacağı bir gömlek vermek ye­terli olur. Ama ona sâdece bir peştemal vermek yeterli olmaz. Erkeğe panta-lon vermek yeterli olur. Keffâret giysisi olarak kadına, içinde namaz kılabileceği, avreti örtücü bir gömlek ve bir başörtüsü vermelidir. Bedenini ve başını Örten tek parça giysi vermek de yeterli olur.

Verilen keffâretin aynı cinsten maddelerle ödenmesi şart değildir. Me­selâ yoksulların bir kısmına buğday, bir kısmına hurma vermek veya bir kıs­mını giydirmek, bir kısmına yiyecek maddesi vermek caizdir.

Keffâret maksadıyla azâd edilen kölenin mü´min ve ayıplardan sâhm olması şarttır. Yemek vermekten veya giydirmekten, ya da köle azâd etmek­ten âciz olan kimsenin, peşpeşe üç gün oruç tutması gerekir. Ama orada ha yız kanaması görülürse, üç günün peşpeşe tutulması zorunlu olmaz. Kişinin emsâllerinînki gibi barınacağı bîr evi, bineceği ve hizmetine ihtiyaç duyacağı bir hizmetçisinden fazla olarak aslî ihtiyacından artık, mala sâhib olması du­rumunda, keffâretini oruçtan başka şeylerle ödemesi vâcib olur. Keffâret ver­diği takdirde ticâretini aksatacak fazladan malını veya ihtiyaç duyduğu ev eşyalarını, ya da hanımının hülyelerinİ satarak keffâret yermesi gerekmez. Böyle kimsenin, keffâretini oruç tutarak edâ etmesi gerekir.