๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dört Mezheb Fıkhı => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 05 Şubat 2010, 01:01:12



Konu Başlığı: Yeme Ve İçme Üzerine Yemin Etme
Gönderen: Eflaki üzerinde 05 Şubat 2010, 01:01:12

Bu ve bundan sonraki konuda, önce belirtilmiş olan esaslar üzerine kurulu birtakım meseleleri ele alacağız. Bu meselelerin bir kısmı da di­ğerleri için esas teşkil edecektir. Bazıları da başka esaslar üzerine kuru­lacaktır. Bu meselelerle ilgili olarak mezheblerin detaylı görüşleri aşağıya alınmıştır.

(112) Mâlikîler dediler ki:  "Bu ekmeği yemiyeceğim" diye yemin eden kişi, o ekmekten bir lokma yiyecek olursa, yeminini bozmuş olur. "Bu ek­meğin hepsini yemiyeceğim" diye yemin etmiş olsa bile, bir lokma yemekle yeminini bozmuş olur. Meşhur olan görüş budur. Tabiî ettiği bu yeminin bir sebebi yoksa ve kendisini bu şekilde yemin etmeye iten bir etken bulun­muyorsa ve bu yolda bir niyeti yoksa hüküm böyledir. Aksi takdirde niyeti­ne göre hareket eder. Ama, "bu ekmeği yiyeceğim" diye yemin eden kişi, o ekmeğin tümünü yemezse, yeminini bozmuş olur. Hepsini yiyeceğim de­miş olmasa bile, bir lokma yemekle, yeminini yerine getirmiş sayılmaz. Özetle diyeceğimiz şu ki: Bir kişi, birkaç parçası olan bir şeyi yapmamaya yemin ederse; o parçalardan her birini yaptıkça yeminini bozmuş olur. Yapmama­ya yemin ederken; hepsini yapmayacağım veya bir kısmını yapmayacağım demiş olsa da, niyeti bu doğrultuda olmadıkça yeminini bozmuş olur. Bir kaç parçası olan bir şeyi yapmaya yemin eden kişi, o şeyin parçalarından birini terkettiği takdirde, eğer niyet etmemişse veya maksadım doğ­rulayan bir karine bulunmaz ise yeminini bozmuş olur. Meselâ akşam yemeğini yememeye yemin eden bir kişi, eğer gecenin tümünde yememeye yemin et­memişse, gecenin son diliminde sahur yemeği yemekle yeminini bozmuş ol­maz. Et yememeye yemin eden bir kişi, eğer bütün et çeşitlerini yememeye niyet etmişse veya bu doğrultuda yemin etmesini gerekli kılan bir sebeb var­sa, balık ve kuş eti yemekle yeminini bozmuş olur. Ama et yemiyeceğim di­ye yemin ettiğinde, balık ve kuş etini yemeye niyet etmişse, bunların etini yemekle yeminini bozmuş olmaz. Yumurta yememeye yemin eden kişi, ba­lık yumurtası yerse, hatta timsah veya deniz kaplumbağasının yumurtasını yerse yeminini bozmuş olur. Bal yememeye yemin eden kişi, yaş hurma ve incir gibi taze meyvelerden elde edilen baİı (reçeli) yerse, yeminini bozmuş olur. Ama yumurta yememeye yemin eden kişi, bu yeminiyle tavuk yumur­tası yemiyeceği kaydım koyarsa, balık veya timsah yumurtası yemekle yemi­nini bozmuş olmaz. Aynı şekilde bal yememeye yemin eden kişi; şeker kamışının balını yemiyeceği kaydını koyarsa, diğer taze meyvelerden elde edi­len reçeli yemekle yeminini bozmuş olmaz. Veyahut da örfe göre, et derken davar etinden başka et, yumurta derken tavuk yumurtasından başka yumurta, bal derken şeker kamışı balından, şekerden veya arı balından başka bal anlaşılmıyorsa; et yememeye yemin eden kişi, balık etini yerse yemini bozul­maz. Yumurta yememeye yemin eden kişi, balık yumurtası yerse yemini bozulmaz. Bal yememeye yemin eden kişinin, taze meyvelerden elde edilen reçeli yemekle yemini bozulmaz. Ancak özellikle yememeye yemin ettiği şeyleri yemesi yeminini bozar. Meselâ ekmek yememeye yemin eden bir kişi, şehri­ye, makarna veya pasta yerse, şimdiki örfümüze göre yeminini bozmuş ol­maz. Çünkü bunlar, örfümüze göre ekmek adını almazlar. Aynı şekilde şehriye, pasta veya bunlara benzer bazı özel hamur işlerini yememeye yemin eden kişi, ekmek yerse yemini bozulmaz. Davar eti yememeye yemin eden bir kişi, koyun ve keçi eti yemekle yeminini bozmuş olur. Tavuk eti yeme­meye yemin eden bir kişi, tavuk ve horoz eti yemekle yeminini bozmuş olur. Yağ yememeye yemin eden bir kişi, yağın tadını ağzında hissetsin etmesin, yağla yapılmış bir pasta veya yemeği yemekle, yeminini bozmuş olur. Meş­hur olan görüş budur. Aynı şekilde safran bitkisi yememeye yemin eden bir kişi, İçinde eriyip yok olsa bile, bir yiyeceğin İçinde pişirilmiş olarak onu ye­diği takdirde yeminini bozmuş olur. Ama sirke, limon veya portakal yeme­meye yemin eden bir kişinin bir yemeğin içinde pişirilerek eriyip yok olan limon veya portakalı yediği takdirde yemini bozulmaz. Ama bu portakal­dan yemiyeceğim veya bu sirkeden içmiyeceğim diye yemin eden bir kişi, bir yemeğin içinde eriyecek şekilde pişirilmiş olsalar da bunları yemekle yemini­ni bozar. Et yememeye yemin eden bir kişi, iç yağı yemekle yeminini boz­muş olur. Çünkü iç yağı, etin cüzüdür. Ama iç yağı yememeye yemin eden bir kişi, et yerse yeminini bozmuş olmaz. Çünkü et, iç yağının cüzü değildir. Şundan ki; Allah, İsrâiloğullarına iç yağını haram kılmıştı. İç yağı, eti kapsamadığı için, et yemeyi onlara yasaklamamıştı. Bu tal´dan (Tap, hurmanın ilk aşamasıdır) yemiyeceğim diye yemin eden bir kişi, taze veya kuru olarak beleh iken (beleh, hurmanın ikinci aşamasıdır), ya da acve iken (olgunlaş­tıktan sonra) yerse yeminini bozmuş olur. Nitekim bu hurmadan elde edilen şıra ve benzeri şeyleri yemekle de yeminini bozmuş olur.

"Bu buğdaydan yemiyeceğim diye yemin eden kişi, bu buğdayı veya bundan elde edilen un, şehriye, yağlı ekmek, pasta gibi şeyleri yemekle ye­minini bozmuş olur. "Bu sütten yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, bun­dan elde edilen kaymak, yağ ve peyniri yemekle yeminini bozmuş olur. "Bu ağacın hurmasından yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, önceden var olan ve sonra meydana gelen hurmalarını yemekle yeminini bozmuş olur. "Bu mandanın sütünden içmiyeceğim" diye yemin eden kişinin durumu da aynı­dır. Ama "dan" ekini anmayarak bu ağacın hurmasını yemiyeceğim diye yemin eden kişinin durumu hakkında görüş ayrılığı vukubulmuştur. Bazıla­rı o ağacın hurmasından elde edilen şeyleri yemekle yeminin bozulmuş ol­mayacağını, bazılarıysa, bozulmuş olacağını söylemişlerdir. Bu görüşte olanlar, hurmadan elde edilen veya hurmadan yapılan yiyeceklerin gerçek­ten asılları olan hurmaya yakın yiyecekler olma durumunda, onları yiyenin yemininin bozulmuş olacağını söylemektedirler. Tabiî bu şekilde yemin eden kişi, eğer bu hurmadan yapılan yiyecekleri de yememeye niyet etmişse, bun­ları yemekle yeminini bozmuş olur. Eğer yemeye niyet etmişse veya kendisi­ni bu yönde yemin etmeye sevkeden bir sebeb meydana gelmişse, o zaman bu niyetine göre veya bu sebeb doğrultusunda hareket ederek o hurmadan yapılan yiyecekleri yiyebilir. "Şu" demeksizin tal´ı (hurmanın çiçek duru­mundaki ilk aşaması) yememeye veya bir tal´ı yememeye yemin eden kişi, bu tal´dan meydana gelen taze hurmayı veya bu hurmadan elde edilen şıra ve benzen şeyleri yemekle, yeminini bozmuş olmaz. Aynı şekilde sütü veya bir sütü içmeyeceğim diye yemin eden bir kişi, sütten elde edilen şeyleri ye­mekle yeminini bozmuş olmaz. Ancak beş durumda yemini bozulur: Yenil­memesine yemin edilen şeyden elde edilen yiyecekler, yapıldıkları şeye yakın iseler o takdirde onları yemekle de yemin bozulmuş olur ki, az önce de belir­tildiği gibi bunları beş grupta toplayabiliriz:

1- Kuru üzüm veya bir kuru üzümü yememeye yemin eden bir kişi, on­dan yapılan şırayı içmekle yeminini bozmuş olur.

2-  Et veya bir eti yememeye yemin eden bir kişi, iç yağı yemekle yemini­ni bozmuş olur.

3-  Et veya bîr eti yememeye yemin eden bir kişi, etle yapılan çorbayı içmekle yeminini bozmuş olur.

4-  Buğday veya bir buğdayı yememeye yemin eden bir kişi, ondan yapı­lan ekmeği yemekle yeminini bozmuş olur.

5-  Üzüm veya bir üzümü yememeye yemin eden bir kişi, ondan yapılan şırayı içmekle yeminini bozmuş olur. Bu, kuru üzümde verilen örnek gibi­dir. Hatta aralarındaki mesafe çok daha yakındır.

Kişinin yememeye yemin ettiği şey için "şunu..." veya "şundan yemiyeceğim" demese bile, o şeylerden elde edilen şeyleri yerse, yemini bu anılan beş durumda bozulur. Buğday yememeye yemin eden kişi, "şunu" veya "şundan..." kaydını koymamış olsa bile, o buğdayın tohum olarak ekil­dikten sonra ondan üreyen buğdayı yemesi hâlinde yeminini bozmuş olur. Yemin ederken ister bu iki kelimeyi birarada kullansın, ister birini kullanıp diğerini kullanmasın, ister marife veya nekire şeklinde kullansın, hüküm ay­nı olur. Bu buğdayı yemeyip satsa ve o parayla başka tahıl alarak yese bile, yeminini bozmuş olur. Tabiî bu yemini ederken, başkasının kendisi üzerin­deki minnetini kesmeye niyet ederse, yeminini bozmuş olur. Sözgelimi ada­mın biri kendisine, "safna buğday yedirmeseydim acından ölecektin der de o, bu minneti kesmek´için buğday yememeye yemin eder ve sonra da yerse yeminini bozmuş olur. Ama düşük kaliteli olduğu için yememeye yemin eder de ondan üretilen buğdayı yerse veya onu satıp parasıyla başka buğday satın alıp yerse, yeminini bozmuş olmaz. Aynı şekilde buğdaydan yapılan bir yi­yeceği, iyi yapılmadığı gerekçesiyle yememeye yemin ederse, o buğdaydan yapılan iyi kaliteli bir ekmeği yediği takdirde yeminini bozmuş olmaz. Aç bırakarak nefsine baskı yapma kasdıyla bir şey yememeye yemin eden bir kimse, kendisiyle gıdalanılan süt ve benzeri şeyleri içmekle yeminini bozmuş olur. Ama sırf yememek için yememeye yemin eden kişi, bunu içerse yemi­nini bozmuş olmaz. Nitekim yememeye yemin eden kişi, zemzem suyunu iç­mekle de yeminini bozmuş olmaz. Ama nefsini aç bırakma kasdıyla yememeye yemin eden kişi, doymak amacıyla içerse yeminini bozmuş olur.

Şunu yemeyeceğim veya içmeyeceğim diye yemin eden kişi, o yiyeceği veya içeceği diliyle tadar da tattığı şey boğazından aşağı inmezse, yeminini bozmuş olmaz. Ama aşağıya inerse, bozmuş olur. Bir kişi Mehmed´in ye­meğini yemem diye yemin eder de Mehmed´in ölümünden sonra onun malı­nı yiyecek olursa yeminini bozmuş olmaz. Tabiî bu yeminini, Mehmed´in kendisine, "eğer ben olmasaydım seni yedirecek birini bulamazdın" diyerek başa kakması nedeniyle, bu minnetini kesmek için yapmışsa ölümünden sonra onun malından yemekle yeminini bozmuş olmaz. Fâsid muamelelerle mal topladığı gerekçesiyle birinin yemeğini yememeye yemin eden bir kişi, onun ölümünden sonra malını yerse yeminini bozmuş olmaz. Çünkü ölümünden sonra malı miras kalmakla pislikten arınmış olur. Ama bu iki sebeb dışında bir şahsın yemeğini yememeye yemin edilir de ölümünden sonra o şahsın malı yenilirse, yemin iki şartla bozulmaz:

1-  Ölünün bırakmış olduğu malda başkalarının alacağı bulunmamalı­dır. Ölümünden önce malını yememeye yemin eden kişi; ölünün mahndaki başka kimselerin alacakları ödenmeden ve bu mal mirasçılara paylaştırılma­dan yerse, yeminini bozmuş olur. Ama borçlar ödendikten sonra kalan mali, mirasçılara paylaşılmadan önce de olsa, yediği takdirde yeminini bozmuş olmaz.

2-  Malının yenilmemesine yemin edilen müteveffa şahıs, ancak tereke­nin satılması durumunda ödenebilecek muayyen olmayan belirli bir şeyin ma­lından verilmesini vasiyet etmiş olmamalıdır. Meselâ müteveffa, ancak terekenin satılması durumunda ödenebilecek olan yüz dinarın herhangi birî-ne verilmesini vasiyet etmişse, yeminli kişi bu vasiyetin yerine getirilmesin­den önce ölünün malından yerse, yeminini bozmuş olur. Ama müteveffa, vârislerine muayyen bir şeyi, meselâ belli bir evi vermelerini veya terekenin satımını gerektirmeyen bir hisse-i şayiayı, sözgelimi terekenin dörtte birini vermelerini vasiyet ederse o zaman, müteveffanın malından yememeye niyet etmiş olan kişi, vasiyetin yerine getirilmesinden önce malından yerse yemi­nini bozmuş olmaz.

Hanefîler dediler ki:  Kişinin yememeye yemin ettiği şey, yemek ve meyve gibi yenen şeylerdense bunları çiğnesin çiğnemesin, tatsın tatmasın mi­desine ulaştırmakla yeminini bozmuş olur. Yumurta yememeye yemin eden kişi, onu kabuklu veya kabuksuz yemekle yeminini bozmuş olur. Çiğnemez ama yutmazsa yemini bozulmuş olmaz. Kişinin yememeye yemin ettiği şey, süt gibi içilebilen sıvılardansa, sâdece bunları içmekle veya üzerlerine çay gi­bi başka bir sıvıyı katarak içmekle yeminini bozmuş olmaz. Ama bu sıvılara ekmek veya hurma gibi yenilir şeyi katarak yerse yeminini bozmuş olur.

Yağ yememeye yemin eden bir kişi, yağlı bir yemek yerse yeminini boz­muş olmaz. Ancak yediği şeydeki yağ, o şey sıkıldığında damlayacak kadar apaçık görülmekteyse, yeminini bozmuş olur. Ama böyle olmazsa, yağın ta­dını ağzında hissetse bile yeminini bozmuş olmaz. Aynı şekilde süt yememe­ye yemin eden bir kişi, sütü pirinçle beraber pişirerek yer ve yapılan bu sütlaç sıkıldığında süt damlarsa, yeminini bozmuş olur. Ama süt damlamazsa, sütlacı yemekle yeminini bozmuş olmaz. Sirke ve bal gibi diğer sıvılar da bu hükme tabidirler. Bunları yememeye yemin eden kişi, sırf bunları içmekle yeminini bozmuş olmaz. Başka yiyeceklerle birlikte pişirilip de, önce belirtilen şekil­de, o yiyeceklerin içinde yiyeceğin sıkılması durumunda damlamayacak şe­kilde eriyip kaybolan şeylerin yenilmesi yemini bozmuş olmaz. Aksi takdirde bozulur. Üzüm yememeye yemin eden bir kişi, üzümü emmekle yeminini boz­muş olmaz. Çünkü emmek, yemek değildir. Aynı şekilde üzüm içmemeye yemin eden de üzümü emmekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü emmek, iç­mek demek değildir. Yine bunun gibi nar yememeye yemin eden bir kişi, na­rı emip de tükürürse, yeminini bozmuş olmaz. Çünkü bu içmek değildir; aksine içmek, sıvıyı ağza almaktır. Ama burada ağza almalı nar, sıvı değil katıdır. Ama narı sıkıp da suyunu ağzına alan kişi, eğer narı içmemeye yemin etmiş­se yeminini bozmuş olur. Emse bile, içmemeye yemin eden kişinin yemini bozulur. Üzüm yememeye yemin eden bir kişi, üzümü sıkıp da tortusunu yerse yeminini bozmuş olur. Çünkü tortu yenilebilir şeydir. Sıkılması, onu yenilir olmaktan çıkarmaz. "Şu şekeri yemiyeceğim" diye yemin eden kişi, o şekeri emmekle yeminini bozmuş olmaz. Ancak emmek, örfe göre yemek sayıhyorsa, o zaman emmekle de yemin bozulmuş olur. Şu yiyeceği tadmı-yacağım diye yemin eden bir kişi, onu çiğnese ve ağzında çözülerek tad al­masını gerekli kılan bir parçasını yese, yeminini bozmuş olur. Ama ağzında tad almasını gerekli kılan bir parçası çözülmez ve öylece yutarsa, yeminini bozmuş olmaz. "Şu şeyi yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, onu tat­makla yeminini bozmuş olmaz. Zîrâ bilinmektedir ki; yemek, yenilecek şeyi mideye indirmek demektir. Tatmaksa, bir şeyin tadını sâdece ağız vasıtasıy­la algılamaktır. "Bu hurma ağacından yemiyeceğim" diye yemin eden bîr kişi, o ağacın hurmasını veya cümmasmı (hurma yağını) veya bunlardan ya­pılan bir şeyi; meselâ hurma şırasından yapılan ekmeğimsi pestili veya bu şıradan yapılan başka bir yiyeceği yerse, yeminini bozmuş olur. Ancak hur­madan, hurmanın yağından veya şırasından yapılan yiyecek, ayrıca bir iş­lemden geçirilerek kimyasal özelliğini yitirmiş olmamalıdır ki, yendiği takdirde yemin bozulmuş olsun. Aynı şekilde bu kişi, hurmanın kendiliğinden akıve-ren balım yemekle de yeminini bozmuş olur. Ama bu kişi, pişirme nedeniyle kimyasal özelliğini değiştiren hurmayı yemekle yeminini bozmuş olmaz. Ne-biz, sirke, pişirildikten sonra yaprak ve ayrıca bir ustalığa ihtiyaç gösteren bunlara benzer diğer yiyecekleri de yerse yeminini bozmuş olmaz. Meyvesiz bir ağacı göstererek "şu ağaçtan yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, o ağaç satıldıktan sonra parasıyla alınan bir şeyi yemekle yeminini bozmuş olur. Ama bu koyundan yemiyeceğim diye yemin eden bir kişi, o koyunun yağın­dan ve sütünden yemekle yeminini bozmuş olmaz. Aynı şekilde, üzüm ye-mİyeceğim diye yemin eden bir kişi, üzümün şırasını veya kurutulmuşunu yemekle yeminini bozmuş olmaz. "Şu unu yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, o undan yapılan ekmeği yemekle yeminini bozmuş olur. Bunda for­mül şudur: Yenilmemesine yemin edilen nesne, eğer yenilir şeylerdense ye­min direkt olarak o şeye ve ondan meydana gelen şeylere sarf olur. Sözgelimi koyun yememeye yemin eden bir kişinin yemini, koyun yenilir şeylerden ol­duğu için, hem koyuna ve hem de koyunun süt ve yağına sarf olur. Yenilme­mesine yemin edilen şeylerin ayrıca bir işlemle şekil değiştirmesi şartıyla, o şeylere sarf olur. Meselâ hurma ağacını yememeye yemin etmek gibi. Bilin­diği gibi hurma ağacının kendisi yenilmez. Yenilmemesine yemin edilen nes­neden başka şeyler elde edilmiyorsa o takdirde yemin, o nesnenin satımıyla elde edilen paraya sarf olur. Yenilmeyen şeylerden olup da yenilmemesine yemin edilen nesnenin yenilmesi; meselâ yenilmemesine yemin edilen hurma ağacının bir parçasının yutulması durumunda yeminin bozulup bozulmaya­cağı hususunda ihtilâf vukûbulmuştür. Bazıları, eğer buna niyet etmişse ye­mini bozulmaz derken, bazıları da, mutlak surette yemini bozulur demişlerdir. Çünkü burada gerçek tahakkuk etmemiştir. Dolayısıyla mecaza göre hare­ket edip ağacı yememek vâcibtir.

"Şu ağaçtan yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, o ağaçtan bir parça kesip başka bir ağaca aşılarsa şu durumlar sözkonusu olur: Ya her iki ağaç da aynı türden olur veya ayrı nevilerden olurlar. Eğer ikisi de aynı türdense yememeye yemin ettiği ağacın parçasını yemekle yeminini bozmuş ol­maz. Çünkü o, artık örfe göre diğer ağacın parçası olmuştur. Eğer ayrı türlerdense, meselâ biri. elma, diğeri armut ağacıysa "elma ağacından yemiyeceğim" diye yemin eden kimse onun bir dalını alıp armut ağacına aşı­ladığı takdirde, aşılanmış ağacın meyvesinden yemekle yeminini bozmuş olur. Ama elma adını vermeyip sâdece elma ağacını göstererek, "bu ağaçtan yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, elma ağacının dalıyla aşılanan ar­mut ağacının meyvesinden yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü örfen elma ağacı, artık armut ağacının bir parçası olmuştur.

Süt yememeye yemin eden bir kişi, peynirleştikten sonra o sütü peynir haline geldikten sonra yediği takdirde yeminini bozmuş olmaz. Aynı şekilde onu yoğunlaştıktan sonra yemekle de yeminini bozmuş olmaz. Nitekim "şu üzümden yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, kuruduktan sonra onu yerse yeminini bozmuş olmaz. Yine bunun gibi belİrtmeksizin ve işaret etmeksi­zin, "üzüm yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi de kuru üzüm yemekle yeminini bozmuş olmaz. Kuru üzüm yememeye yemin eden biri taze üzüm yemekle, belli bir yumurtayı göstererek "şu yumurtadan yemiyeceğim" di­ye yemin eden bir kişi o yumurtadan çıkan pilici yemekle yeminini bozmuş olmaz. "Şu şaraptan içmeyeceğim" diye yemin eden bir kişi, sirkeye dönüş­tükten sonra aynı şarabı içerse yeminini bozmuş olmaz. "Şu ağacın çiçeğini yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, o çiçekleri, bademe, ya da eriğe dö­nüştükten sonra yemekle yeminini bozmuş olmaz. Henüz olgunlaşmamış kuru vaziyetteki hurmayı yememeye yemin eden kişi, olgunlaştıktan sonra onu ye­mekle yeminini bozmuş olmaz. Çocukla konuşmamaya, kuzuyu yememeye yemin eden kişi, yaşlı biriyle konuşursa veya koç etini yerse yeminini boz­muş olmaz. Ki bu da az önce verilen hurma örneğinin aynısıdır. Çünkü ko­ça kuzu denmeyeceği gibi, yaşlıya da çocuk denmez. Ama işaret ederek, "şu çocukla konuşmayacağım" veya "şu kuzuyu yemeyeceğim" diye yemin eden kişinin durumu bundan farklı olup, yaşlandıktan sonra o çocukla konuşur veya büyüyüp koç olduktan sonra o kuzuyu yerse yeminim bozmuş olur. Ye­minin asılları bahsinde bu hususta geçerli formül verilmiştir.

Yaş hurma yememeye yemin eden bir kişi, çoğunluğu yaş, bir kısmı da kuru olan hurmayı yemekle yeminini bozmuş olur. Yine bunun gibi kuru hurma yememeye yemin eden bir kişi, çoğunluğu kuru, bir kısmı da yaş olan hurmayı yemekle yeminini bozmuş olur. Bu iki meselenin aksinde ise ihtilâf vardır: Yaş hurma yememeye yemin eden bir kişi, az bir tarafı yaş, geri ka­lan kısmı kuru olan hurmayı yemekle bazılarına göre yeminini bozmuş, ba­zılarına göre ise bozmamış olur. Aynı şekilde kuru hurma yememeye yemin eden bir kişi, az bir tarafı yaş, geri kalan kısmı kuru olan hurmayı yemekle bazılarına göre yeminini bozmuş, bazılarına göre ise bozmamış olur.

Yaş hurma satın almamaya yemin eden bir kişi, üzerinde yaş ve kuru hurma bulunan, fakat kurusu daha fazla olan salkımı satın almakla yemini­ni bozmuş olmaz. Et yememeye yemin eden bir kişi, balık yemekle yeminfni bozmuş olmaz. Ancak yemin ederken balık yememeye de niyet etmişse ve örfe göre balık da et olarak adlandırıhyorsa, o zaman balık yemekle de ye­minini bozmuş olur.;Et yememeye yemin eden kişi, çorba yemekle yeminini bozmuş olmaz. Ancak et yememeye yemin ederken, çorba yememeye de ni­yet etmişse veya çorba yerken onda etin tadım hissederse yeminini bozmuş olur. İster haşlanmış, ister kızartılmış, ister güneşte kurutulmuş olsunlar et kelimesi; deve, sığır, manda, koyun, keçi ve kuşların etini kapsar. Et yeme­meye yemin eden kişi, çiğ et yemekle kuvvetli görüşe göre yeminini bozmuş olmaz. Aynı şekilde bu kişi, domuz veya insan eti yemekle de yeminini boz­muş olmaz. Çünkü her ne kadar et kelimesi pişmemiş eti, domuz ve insan etini kapsamına alıyorsa da kuvvetli görüşe göre bunlar örfe göre yenilmez­ler. Et kelimesi işkembe, ciğer ve dalağı kapsamına almaz. Et yememeye ye­min eden kişi bunları yemekle yeminini bozmuş olmaz. Ancak yöredeki örfe göre bunlar et diye adlandırılıyorlarsa, bunları yemekle yemin bozulur. Baş ve ayaklara gelince; et satın almamaya yemin eden bir kişi, bunları satın al­makla yeminini bozmuş olmaz. Ama et yememeye yemin eden bir kişi, bun­ları yemekle doğru görüşe göre yeminini bozmuş olur. Çünkü birincide örfe göre, baş ve ayakları satın alan kişi, et satın alıyorum demez de, baş ve ayak satın alıyorum der. İkincideyse baş ve ayak yiyen kişiye örfe göre ´et yedi* denilir. Zîrâ baş; hem eti, hem diğer şeyleri İçerir. "Sığır eti yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, manda eti yemekle sahîh görüşe göre yeminini boz­muş olmaz. Aynı şekilde "koyun eti yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, keçi eti yemekle yeminini bozmuş olmaz.

İç yağı yememeye yemin eden kişi, karın ve bağırsak yağlarını yemekle yeminini bozmuş olur. Bunda ittifak vardır. Et üzerindeki yağı yemekle kuv­vetli görüşe göre yeminini bozmuş olmaz. Koyun kuyruğu yemekle de yemi­nini bozmuş olmaz. Çünkü buna iç yağı denmiyeceği gibi, et de denmez. Et satın almamaya yemin eden de koyun kuyruğunu satın almakla yeminini boz­muş olmaz.

Buğday yememeye yemin etme durumunda üç şey sözkonusu olur:

1-  Buğday yığınına işaret ederek, "şu buğdaydan yemeyeceğim" diye yemin eden kişi, onu ıslatmaksızm veya ateşte.pişirmeksizin yemekle yemi­nini bozmuş olmaz. O buğday yığınının ununu, kavudunu veya ekmeğini yerse veya çiğ olarak yemesi halinde de yeminini bozmuş olmaz. Ancak yememe yeminini ederken bunları da yememeye niyet etmişse, o takdirde yeminini bozmuş olur.

2-  Buğday yığınını gösterir ama ´buğday´ kelimesini telâffuz etmeden, "Şundan yemiyeceğim" diye yemin ederse, o buğdayı çiğ olarak yediği tak­dirde yeminini bozmuş olur. Ekmeğini yemekle de yeminini bozmuş olur. Zîrâ ad vermeksizin işaret etme halinde, işaret edilen şeyin (buğdayın) kendişi, ister aslî halinde kalsın, ister (ekmek gibi) başka bir ad alsın yeminde muteber olur.

3-  Belİrtmeksizin sâdece "buğday yemeyeceğim" diye yemin eden bir kişi, çiğ de olsa buğday yemekle yeminini bozmuş olur. Ama buğday ekme­ğini, ununu veya kavudunu yemekle yeminini bozmuş olmaz. Buğdayı ekip ondan sağlanan ürünü yemekle yeminini bozmuş olur. Tabiî eğer yemiyece-ğim diye yemin ederken *buğday´ kelimesini belirtmeksizin telâffuz etmiş­se... Ama bu şekilde telâffuz etmemişse, ondan sağlanan ürünü yemekle yeminini bozmuş olmaz. "Şu undan yemiyeceğim" diye yemin eden kişi, işaret ettiği undan yapılan şehriye, makarna, yağlı ekmek ve benzeri yiyecekleri yemekle yeminini bozmuş olur. Sade olarak unu başka bir şeyle karıştırmak­sızın yemekle yeminini bozmuş olmaz. Sahîh görüş budur. Ekmek yememe­ye yemin eden biri, yaşadığı belde halkınca ekmek olarak tanınan ekmeği yemekle yeminini bozmuş olur. Belde halkı sâdece buğday ekmeği yemek-teyse, kendisi sözgelimi dan, pirinç veya arpadan yapılan ekmeği yemekle yeminini bozmuş olmaz. Bunun tersi de olabilir. Belde halkı buğday ekme­ğini değil de başka tahıllardan yapılan ekmekleri yiyor olabilirler. Özel örf, yeminlerde muteberdir. Yufka da ekmekten sayılır. Baklava, börek, simit, peksimet, boğaca, fatir (kaymaklı veya kremalı pasta), züiâbiye (ince açıl­mış hamurun üzerine zeytin yağı döküp pişirdikten sonra üzerine tatlı dökü­lerek yapılan bir nevi tatlı) ekmekten sayılmaz. Bütün bunlar, örfe göre ekmek sayılmazlar. Ekmek yememeye yemin eden kişi, bunları yemekle yeminini bozmuş olmaz. "Falanca kadının ekmeğini yemem" diye yemin eden kişi, eğer bu yeminiyle onun malı olan ekmeği yememeyi kasdederse, başkası ha­muru yoğurup pişirse bile, onun malı olan ekmeği yemekle yeminini boz­muş olur. Ama bu yeminiyle o kadının yapmış olduğu ekmeği yememeyi kasdederse, kendisinin malı olup başkası tarafından yapılan ekmeği yemek­le yeminini bozmuş olmaz. Yalnız o kadının, pişmesi için fırına koyduğu ek­meği yerse yemini bozulur. O kadının yoğurup ekmek parçaları hâline getirdiği, fakat başkası tarafından fırına konulan ekmek onun malı sayıl­maz. Böyle bir ekmeği yemekle yeminini bozmuş olmaz.

Pişmiş şeyi yememeye yemin eden bir kişi, eğer bu yeminiyle pişmiş şey­lerin tümünü yememeye niyet etmişse, niyetine göre amel eder. Yani pişiril­miş şeylerin tümünü yemez. Ama böyle bir niyeti yoksa, yemini yalnızca pişirilmiş et için geçerli olur. Havuç, ya da patates kızartması veya benzeri şeyleri yemekle yemini bozulmaz. Çünkü örfe göre pişirilmiş şeyden, yalnız­ca pişmiş et kasdolunur. Haşlanmış şeyleri yememeye yemin eden bir kişinin yemini, suyla beraber haşlanmış etler için sözkonusu olur.Böyle bir haşla­mayı veya et çorbasını yemekle yemin bozulur. Etle haşlanmamış başka şey­leri yemekle yeminini bozmuş olmaz. Ancak örf, eğer etsiz haşlanan şeylere de haşlanmış diyorsa, ondan yemekle yeminini bozmuş olur. Yemek yeme­meye yemin eden bir kişi, ancak haşlanmış ve kaynatılmış şeyleri yemekle yeminini bozmuş olur. Meselâ meyve ve peynir, her ne kadar sözlük anlamda yemek iseler de, bunları yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü örfe göre yemek, sâdece haşlanıp kaynatılan yiyeceklerdir. Baş yememeye yemin eden bir kişinin durumuna gelince örfe bakılır: Meselâ Mısır örfüne göre baş, adet olarak çarşılarda satılan koyun, manda ve sığır gibi hayvanların başla­ndır. Baş yememeye edilen yemin bu başlar için geçerli olur. Çarşılarda çiğ olarak satılmayan at ve kuş başlarını yemekle yeminini bozmuş olmaz. At başını ve diğer başları satmayı âdet hâline getirmiş olan beldelerdeyse, bu gibi başları yemekle yemin bozulmuş olur. Müftâbih görüşe göre lügat anla­mına bakılmaksızın bu gibi şeylerde muteber olan örftür. Meyve yememeye yemin eden bîr kişinin yemînİ, Örfen meyve diye adlandırılan bütün şeyler için geçerli olur. Örneğin: İncir, üzüm, elma, kavun, erik, nar, portakal, hur­ma, şeftali, ayva ve armut gibi. Bütün bunlar örfen meyve diye adlandırılır­lar. Ama ceviz, badem ve fındık, örfe göre meyve değil, eğlencelik diye adlandırılırlar. | ´

Tatlı yememeye yemin eden kişi; incir ve üzüm gibi meyvelerle ağzı tat-lılaştıran kadayıf, künefe ve benzeri şeyleri yemekle yeminini bozmuş olur. Çünkü örfe göre bu gibi şeyler yemeğin sonunda alınır ve tatlı diye adlandı­rılırlar. Asıl tatlıya gelince bu, şeker veya balın tahin, ya da nişastayla bir­likte pişirilen şekline verilen addır.

Katık yememeye yemin eden bir kişi; tuz, sirke, zeytinyağı, pişirilmiş mercimek, pişirilmiş sebze gibi içine ekmek batırılan, ya da doğranan yiye­cekleri yemedikçe yeminini bozmuş olmaz. Tek olarak yenilebilen et, hur­ma, kuru üzüm ve diğer meyveleri yemekle yeminini bozmuş olmaz.

Öğlen yemeğini yememeye yemin eden kişi, yan tokluk veren şeyleri ye­mekle yeminini bozmuş olur. Bu yeminin bozulması için, bu yemeğin sürek­li bir yeyişle yenmesi gerekir. İki lokma yeyip de fasıla sayılacak kadar bekleyen, sonra iki lokma daha yiyen kişi bu öğle yemeğini yemiş sayılmaz. Yine bu yeminin bozulması için, belde halkının çoğunlukla öğle yemeği ola­rak yemeyi âdet hâline getirdiği yiyeceği yemek şarttır. Bedevi bir kişi, öğle yemeği yememeye yemin etmişse, süt İçmekle yeminini bozmuş olur. Çünkü çöl sakini olan bedevîler, öğle yemeği olarak süt içmeyi âdet hâline getirmiş­lerdir. Öğle yemeğini yememeye yemin eden kişi, eğer kentli biri ise, ekmek yemedikçe yeminini bozmuş olmaz. Sözgelimi ekmeksiz olarak et, hurma, pirinç veya sebze yerse yeminini bozmuş olmaz. Çünkü bu tür yiyecekler, örfe göre çoğunlukla yalnızca yenilmezler. Bazı kimselerin Örfüne göre öğle yemeğinin vakti, güneşin doğuşundan itibaren başlayıp zevale kadar devam eder. Mısır örfüne göre ise, güneşin doğuşundan kuşluk vaktine kadar ge­çen süre içinde yenen yemeğe kahvaltı denir. Kuşluk vaktinden ikindiye ka­dar geçen zaman içinde yenen yemeğe ise Öğle yemeği denir. Şamlıların örfü de böyledir. Akşam yemeği de, ikindiden itibaren başlayıp, gece yarısına kadar uzanan zaman dilimi içinde yenilir/Sahur yemeği ise, gece yansından itiba­ren fecrin doğuşuna kadar geçen zaman içinde yenilir.

Nehir, havuz ve kanal ağzı gibi, uzanılarak su içilebilen yerlerden su İç-memeye yemin eden bir kişi, buralardan avuçlayarak ya da bir kapla alarak su içerse yeminini bozmuş olmaz. Her ne şekilde olursa olsun ondan içme-meye niyet etmişse, eğilip ağzıyla içtiği takdirde yeminini bozmuş olur. Eğer o şekilde niyet etmişse, her ne şekilde içerse içsin, yemini bozulur.

Şâfiîler dediler ki:  Allah adını anarak baş yememeye yemin eden bir kişi; çarşıda normal olarak satilagelen sığır gibi büyük baş hayvanlarla, ko­yun gihi küçük baş hayvanların başlarını yemediği takdirde yeminini boz­muş olmaz. Kuş, balık ve benzeri hayvanların başlarını yemekle yeminini bozmuş olmaz. Ancak halk, bu gibi hayvanların başlarını yemeyi alışkanlık hâline getirmiş ise bu alışkanlık da mûtemed görüşe göre, yemin eden kişi­nin kendi beldesinin veya başka beldelerinin halkı için sözkonusu olsa bile aynı hüküm sözkonusu olur ve yiyen kişinin yemini bozulur.

Belİrtmeksizin sadece "başlar yemiyeceğim" diye yemin eden kişi, en azından üç tane baş yemedikçe yeminini bozmuş olmaz. Çünkü çoğulun en az sayısı üçtür. Belirleyerek ´´başları yemiyeceğim" diye yemin eden kişi, bir baş yemekle yeminini bozmuş olur. Ama bîr tanenin bir kısmını yemekle ye­minini bozmuş olmaz. Hatîb ve İbn Abdî´I-Hakk, bir tanenin bir kısmını yemekle de yeminin bozulmuş olacağını söylemişlerdir. Tıpkı bu mesele gi­bi, "kadınlarla evlenmiyeceğim" diye Allah adına yemin eden kişi, üç ka­dınla evlenmedikçe yeminini bozmuş olmaz. Kadınlar kelimesinin arapçasının başına lâm-ı ta´rîf ekleyerek mârife şeklinde, kadınlarla evlenmeyeceğine ye­min eden kişi, bir kadınla evlense bile yeminini bozmuş olur. Bu şekilde mârifeli olarak, "kadınlarla evlenmiyeceğim" diye talâk üzerine yemin eden kişi, veya yine mârifeli olarak, "başlan yemiyeceğim diye talâk üzerine yemin eden kişi, üç tane baş yemedikçe veya üç kadınla evlenmedikçe talâkı vâkî olmaz. (Hanımı boşanmış olmaz.) ´Kadınlar veya ´başlar kelimelerini be­lirsiz olarak telâffuz etse bile aynı hüküm sözkonusu olur.

"Öğle yemeği yemiyeceğim" diye yemin eden kişi, yemeği zevalden ön­ce yemedikçe yeminini bozmuş olmaz. Çünkü öğle yemeğinin vakti, fecrin doğuşundan itibaren başlayıp, güneşin zevaline kadar devam eder. Öğle ye­meğinde yemininin bozulmasına neden olacak yeme miktarı, yarı tokluğun üzerinde olacak kadar yemektir. Akşam yemeği yememeye yemin eden kişi, zevalden sonra ve yan tokluğun üzerinde yemediği takdirde yeminini boz­muş olmaz. Zîrâ akşam yemeğinin vakti, zevalden itibaren başlayıp gece ya­rısına dek devam eder. Sahur yemeği yememeye yemin eden kişi, gece yarısından sonra yemediği takdirde yeminini bozmuş olmaz.

Et yememeye yemin eden bir kişi, yenmesi helâl olan bir eti pişmeden yese bile yeminini bozmuş olur. Kesilmemiş bir canlı hayvanı veya yenmesi helâl olmayan vahşî bir hayvanın etini yemekle yeminini bozmuş olmaz. Kuv­vetli görüşe göre dil ve baş eti de etten sayılır. Zayıf görüşe göre bunlar etten sayılmazlar. Günümüzde örf de bu zayıf görüşü kuvvetlendirmektedir. İşkembe, akciğer, karaciğer, dalak ve yüreğe gelince, bunlara et denmez. Çünkü ÖTfe göre bunlar et sayılmazlar. Balık ve çekirge de böyledir. Bunlar da et­ten sayamadıkları için, et yememeye yemin etmiş kişi, bunları yemekle ye­minini bozmuş olmaz. Bütün bu hükümler, "et yemem" diye yemin eden kişinin belli bir işaret,ve kayıt koyup da eti belirlememesi durumunda söz­konusu olurlar. Ama yemin ederken belli bir eti yememeye kasdeden kişi, kendi kasıt ve niyetine göre muamele görür.

Sırt ve böğürlerdeki yağlar da et kapsamına girerler. Karın ve bağırsak­ların üzerindeki yağlara gelince; bunlar etten sayılmazlar. Et yememeye ye-, min eden bir kişi bunları yemekle yeminini bozmuş olmaz. İç yağı yememeye yemin eden bir kişi, sırt ve böğürdeki yağları yemekle yeminini bozmuş ol­maz. Karın ve bağırsak üzerindeki yağlan yemekle, yeminini bozmuş olur. İç yağı ve et, kuyrukla .hörgücü kapsamazlar. Kuyruk ve hörgüç et olarak adlandırılmayacaklan!gîbi, iç yağı olarak da adlandırılmazlar. Ayrıca et ve iç yağı da biribirlerini kapsamazlar. Genel anlamdaki hayvanı yağ, her ikisini de kapsar. Yağ yememeye yemin eden bir kişi, kuyruk ve hörgücü; sırtta, böğürde, karın ve barsak üzerindeki iç yağını, etten ayrı durumdaki sâde yağı yemekle yeminini bozmuş olur. Badem, ceviz ve susam yağı gibi hayvanı olmayan yağlara gelince, bunların yağ kapsamına girip girmedikle­ri konusunda ihtilâf vardır. Zefr (etli ve sütlü) yememeye yemin eden bir ki­şi, et, hayvanı yağ, yumurta ve balık yumurtası yemekle yeminini bozmuş olur. Balık veya çekirge ölüsünü yemekle yeminini bozmuş olmaz.

Sığır eti yememeye yemin eden bir kişi, sığır veya manda veyahut yaba­nî sığır eti yemekle yeminini bozmuş olur. Çünkü sığır kelimesi, bunların ikisini de kapsamına alır. Ama manda eti yememeye yemin eden kişi, sığır eti yemekle yeminini bozmuş olmaz. Koyun eti yememeye yemin eden kişi, keçi eti yemekle yeminini bozmuş olmaz. Aynı şekilde keçi eti yememeye ye­min eden bir kişi, koyun eti yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü koyun ve keçi, her ne kadar aynı cinsten olmalarını gerekli kılan davar adı altında toplanmaktaysalar da, koyun ve keçi kelimelerinden biri diğeri İçin ad ola­rak kullanılmaz.

Ekmek yememeye yemin eden bir kişi, bütün nevileriyle ekmek yemek­le yeminini bozmuş olur. Bu ekmek ister buğdaydan, ister arpadan, ister da­rı veya pirinçten, ister bakla veya patatesten veya benzeri şeylerden yapılmış olsun, yemin edenin beldesinde alışılagelen yapış tarzından başka tarzda ya­pılmış da olsa, kendi örfünde ona ekmek denmese de, onu yediği takdirde yeminini bozmuş olur. Çünkü artık onda ekmeğin lügat anlamı görülmüş olmaktadır. Eğer onu ekmek adının kapsamı altına girmez zannıyla yerse, bazılarına göre yeminini bozmuş olmaz. Ancak bu meselede örfe göre hare­ket etmemiş olur. Önce de belirtildiği gibi, Allah adına yapılan yeminler örf temeli üzerine kurulurlar. Zîrâ bu hususta geçerli olan örf, baş ve yumurta meselesinde olduğu gibi kapsamlı ve kurallara uygun olan Örftür. Kapsamlı ve kurallara uygun olmayan örfe gelince, ekmek meselesinde de görüldüğü gibi bu, beldelere göre değişik olur. Bu beldede darı ekmeği, öbüründe buğ­day ekmeği, bîr başkasındaysa patates ekmeği yenir. Ekmekte örfe değil, ke­limenin sözlük anlamına bakılır. Ekmeği çorbanın içine doğrayıp erittikten sonra içen kişinin yemini bozulmaz. İçine doğranmış ekmekle birlikte pişiri­len ve bulamaç gibi olan çorba, içindeki malzemelerin bütün cüzleri birbiri­ne karışarak yenirse, yemin bozulmuş olmaz. Ama lokmalar bulamaç hâline gelmeyip birbirinden ayrı vaziyette kalırlarsa, bunların yenilmesi yemini boz­muş olur.

Sonraları yağ veya zeytinyağıyla kavrulmuş olsa bile, önce ekmek ola­rak pişirilen şeyler, ekmek kapsamına girerler. Künefe, kadayıf, baklava ve börek gibi. Ama henüz ham iken yağla kavrulup sonra ekmek gibi pişirilen şeyler, ekmek kapsamına girmezler. Zülabiye ve kadı okması gibi. Ekmek yememeye yemin etmiş bir kişi, bunları yemekle yeminini bozmuş olmaz. Yuf­ka ve peksimetler de ekmek kapsamına girerler. Ama un ve yağla karıştırılıp yapılanları kapsamaz.

Haşlama veya kaynatma şeklinde pişirilen şeyleri yememeye yemin eden bir kişi, içinde zeytinyağı, yağ ve diğer hayvanı yağlar bulunan yemekleri yemedikçe yeminini bozmuş olmaz. "Şu şeyi yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, o şeyi çiğnemeksizin yutarsa, örfe göre yeminini bozmuş olur. Çün­kü yutmak, örfe göre yemek demektir. Ama, "şu şeyi yersem karım boş olsun" diye talâkla yemin eden bir kişinin, o şeyi çiğnemeksizin yutmakla hanımı boşanmış olmaz. Çünkü talâk, lügati esas alır. Çiğnemeksizin yut­mak, lügate göre yemek demek değildir.

Yemek yememeye yemin eden bir kişi, azık (kendisini ayakta tutacak kadar yemek) veya meyve yemekle yeminini bozmuş olur. Çünkü yemek kelimesi, hem azığı ve hem de meyveyi kapsamına alır. Ama ilâç yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü yemek kelimesi yemin babında ilâç kelime­sini kapsamına almaz. Zîrâ yeminlerde muteber olan örftür. Satış babına ge-ünce onda yemek kelimesi ilâçları da kapsamına alır. Zîrâ satış muameleleri, lügati esas alır.

Meyve yememeye yemin eden bir kişi, kuru veya yaş meyve yemekle; sözgelimi yaş hurma, üzüm, nar, kuru üzüm, kuru hurma, limon, arabistan kirazı, karpuz, fıstık ve fındık yemekle yeminini bozmuş olur. Tatlılar da meyve kapsamına girerler. İçinde ekşilik bulunmayan bal ve şekerle yapıl­mış tatlıları yiyen kişi, meyve yememeye yemin etmiş ise, yeminini bozmuş olur. Sâdece bala veya" sâdece şekere tatlı denmez. Tatlı, her ikisiyle birlikte yapılan şeye denir. Tatlı yememeye yemin eden bir kişi, ateş üzerinde tek başına pişirilmiş balı veya nişastayla karışık olarak pişirilen balı yemekle ye­minini bozmuş olmaz. Ancak iki veya daha fazla cins ile birleştirilerek yapı­lan tatlıyı yemekle yeminini bozmuş olur. Kurutulmuş hurma yememeye yemin eden bir kişi, taze hurma yemekle veya taze hurma yememeye yemin eden bir kişi kuru hurma yemekle yeminini bozmuş olmaz. Üzüm yememeye ye­min eden bir kişi, kuru üzüm yemekle yeminini bozmuş olmaz. Bunun aksi de mümkündür. Üzüm veya nar yememeye yemin eden bir kişi, bunların su­yunu İçmekle veya bunları emip tükürmekle yeminini bozmuş olmaz. Çün­kü içmek ve emmek, yemek sayılmaz. Yumurta yememeye yemin eden bir kişi, hangi hayvanınki olursa olsun yumurta yemekle yeminini bozmuş olur. Bu hayvan tavuk ve devekuşu gibi eti yenen bir hayvan olabildiği gibi, zehir­li olmadıktan sonra kartal gibi eti yenmeyen bir hayvan da olabilir. Zehirli hayvanın yumurtasını yemek, zararlı olduğu için haramdır. Yumurta yeme­meye yemin eden bir kişinin yemininin bozulması şu şartla olur: Yumurta, canlıyken hayvandan çıkmış olmalıdır. Yumurta, canlıyken, veya ölüyken hayvandan çıksa bile hayvandan ayrı olarak yenmelidir. Meselâ balık yu­murtasını yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü balık, canlıyken yumurt­layıp da yumurtasını su
Meyve, hıyar, havuç, patlıcan ve acur meyve kapsamına girmez. Meyve yememeye yemin eden bir kişi, bunları yemekle yeminini bozmuş olmaz.

"Şu buğdayı yemeyeceğim" diye yemin eden kişi, o buğdayı aslî şekliy­le, meselâ çiğ olarak veya kaynatarak veya ateşte kavurarak yerse, yeminini bozmuş olur. Ama o buğdayın öğütülerek ununu veya ekmeğini veya unun­dan yapılan başka bir yiyeceği yerse, artık buğday ismi ortadan kalkmış ol­duğu için yeminini bozmuş olmaz. Buğday adını anmaksızın "şunu yemeyeceğim" diye, buğday yığınını göstererek yemin eder de aslî şekliyle o buğdayı yerse veya o buğdayın öğütülerek ununu, ekmeğini veyahut unun­dan yapılma başka bir yiyeceği yerse yeminini bozmuş olur. Aynı şekilde "şu taze hurmayı yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, o hurmanın kurutul­muşunu yemekle yeminini bozmuş olmaz. Yine bunun gibi "şu çocukla konuşmayacağım" diye yemin eden bir kişi, bulûğa erdikten sonra onunla konuşursa, çocukluk vasfı ortadan kalkmış olduğu için, yeminini bozmuş olmaz.

"Şu ağaçtan yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi o ağacın meyvesi veya cümmarı (hurmadan çıkan beyazımsı bir sıvı) gibi yenilen bir şeyini ye­mekle yeminini bozmuş olur. Ama odununu ve yaprağını yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü bunlar, örfe göre yenilen şeylerden değildirler.

"Şu inekten yemiyeceğim" diye yemin eden bir kişi, onun sütünü veya danasının etini yemekle yeminini bozmuş olmaz. Ancak işkenbe veya eti gi­bi o ineğin yenilir kısımlarını yemekle yeminini bozmuş olur. Bir sıvıyı ye­memeye yemin eden bir kişi, onu ekmekle birlikte yerse yeminini bozmuş olur. Şayet içerse yeminini bozmuş olmaz. Ama bir sıvıyı içmemeye yemin eden bir kişi, onu ekmekle beraber yerse yeminini bozmuş olmaz.

Yağ yememeye yemin eden bir kişi, yağlı bulamaç ve benzeri bir şeyi yeme hâlinde, eğer yağın maddesi bulamaç içinde açıkça görülüyorsa yemi­nini bozmuş olur. Ama yağ, bulamaç içinde eriyip açıkça görülmezse yemi­nini bozmuş olmaz. Yağı içmekle yeminini bozmuş olmaz.

Hanbelîler dediler ki: Et yememeye yemin eden bir kişi iç yağı, ilik, karaciğer, dalak, yürek, işkembe, bağırsak, kuyruk, beyin, taşlık, böbrek, paça, başeti, yanak eti, dil veya bunlara benzer et adını almayan, kendine özgü ad ve niteliği olan şeyleri yemekle yeminini bozmuş olmaz. Ancak ye­min eden kişi, yemin ederken yağdan uzak durmaya niyet etmişse, yağ ye­mekle de yeminini bozmuş olur. Aynı şekilde yağı yememeyi gerekli kılan bir sebebten ötürü yemin etmişse, yağ yemekle yine yeminini bozmuş olur.

Et yememeye yemin eden bir kişi bunlar domuz eti, ölü hayvan eti veya gasbedilmiş et gibi haram da olsa et yemekle yeminini bozmuş olur. Kuş eti, balık eti, av eti yemekle de yeminini bozmuş olur. Çünkü bunların tümüne et adı verilir.

İç yağı yememeye yemin eden bir kişi, hayvanın ateşte eriyen kısımları­nı yemekle yeminini bozmuş olur. Meselâ bu kişi, sırt veya böğür yağlarını veya sırf iç yağını veya yağlı eti, kuyruk ya da hörgücü yemekle yeminini bozmuş olur. Ama yağsız kara et yemekle yeminini bozmuş olmaz.

Süt yememeye yemin eden bir kişi, deve, sığır, davar, insan ve av sütü­nü yemekle yeminini bozmuş olur. Yediği süt ister normal sıvı halde olsun, ister dondurulmuş veya yoğurt hâlinde olsun, yemekle yeminini bozmuş olur. Ama kaymak, tereyağı, çökelek veya ağız veya peynir yemekle yeminini boz­muş olmaz. Ancak bu yediği şeylerde sütün tadını açıkça hissederse yemini­ni bozmuş olur. Kaymak yememeye yemin eden bir kişi, peynir veya sütten yapılmış çökelek gibi bir şeyi yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü bu yediğine kaymak denmez. Tereyağı yememeye yemin eden bir kişi kaymak yemekle yeminini bozmuş olmaz. Bu kişi tereyağını yalnız olarak yerse veya yediği bulamaç, ya da yemek içinde tereyağının tadını açıkça hissederse ye­minini bozmuş olur. Tadını açıkça hissetmezse yeminini bozmuş olmaz. Ay­nı şekilde süt yememeye yemin eden bir kişi, sütle pişirilmiş bir yemek yer de o yemekte süt açıkça görülürse, yeminini bozmuş olur. Meyve yememeye yemin eden bir kişi üzüm, taze hurma, nar, ayva, armut, elma, şeftali, tu­runç, arabistan kirazı, muz, karpuz, kavun, incir, zerdali, innap, badem, fındık, şekerpare gibi kuru, ya da yaş meyve adını alan şeyleri yemekle ye­minini bozmuş olur. Hıyar, acur, marul ve zeytin yemekle; ekşimtrak olan dere köknarını, ayı şeftalisini ve hoşa gitmeyen her ağaç meyvesini; havuç, şalgam, turp, bakla gibi meyve adını almayan sebzeleri yemekle de yeminini bozmuş olmaz. Olgunlaşmamış hurma yememeye yemin eden bir kişi, bir tarafı ham, bir tarafı olgunlaşmış veya az bir kısmı olgunlaşıp geri kalan kısmı olgunlaşmamış olan hurmayı yemekle yeminini bozmuş olur. Nitekim ayrı ayrı yarı olgun, yan olgunlaşmamış hurma yemekle de yeminini bozmuş olur. Ama kuru tarafını yeyip yaş tarafını bırakmakla yeminini bozmuş olmaz. Yaş tarafı, hurmanın dalları arasında kalan kısımdır. Bu sonra beleh ve bürr gibi aşamalar geçirir. Bürr, uzunlamasına kırmızı veya sarı renge bürünme aşamasına denir ki, sopra da yaş hurma olur. Sonuncu aşama ise temr de­nen kuru hurmadır.

Üzüm yememeye yemin eden bir kişi, kuru üzüm; oğlak yememeye ye­min eden bir kişi, teke yemekle yeminini bozmuş olmaz. "Şu İnekten yemeyeceğim diye yemin eden bir kişi, onun sütünü veya yavrusunu ye­mekle yeminini bozmuş olmaz. "Şu undan yemeyeceğim diye yemin eden bir kişi, onu ekmek olarak yerse yeminini bozmuş olur. "Şu şeyi yemeyeceğim" diye yemin eden bir kişi, çiğnemeksizîn onu yutmakla yemi­nini bozmuş olmaz. Çünkü gerçek yemek, çiğnedikten sonra yemeği yutmak­tır. "Öğle yemeği yemeyeceğim" diye yemin eden bir kişi, zevalden sonra yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü öğle yemeğinin vakti, güneşin do­ğusuyla zevali arasında yenir. Zevalden sonra yenene, akşam yemeği denir. Akşam yemeği yememeye yemin eden bir kişi, gece yarısından sonra yemek yemekle yeminini bozmuş olmaz. Çünkü akşam yemeği, zeval ile gece yarısı arasında yenir.

Sahur yemeği yememeye yemin eden bir kişi, gece yarısıyla gece sonu arasında yemekle yeminini bozmuş olur. Bütün bu yemekleri, yandan fazla tokluk verecek şekilde yemekle yemin bozulur. Ama yarı veya yarıdan az tokluk verecek kadar yemekle yemin bozulmaz.

Katık yememeye yemin eden bir kişi; çorba, yemek, zeytin, yumurta, tuz, hurma, kuru üzüm gibi, âdete göre içine ekmek doğranarak yenilen şeyleri yemekle yeminini bozmuş olur. Azıklanmamaya yemin eden bir kişi; ekmek yemekle; arpa, buğday, dan ve un gibi tahılları yemekle; hurma, kuru üzüm, zerdali, incir, dut, et, süt ve benzeri meyveleri yemekle yeminini bozmuş olur. Üzüm ve sirke yemekle yeminini bozmuş olmaz. Yemek yememeye yemin eden bir kişi, yenilip içilen azık, katık, tatlı, katı, sıvı şeyleri ve âdet gereği yenilen bitkileri yemekle yeminini bozmuş olur. Su, ilâç, ağaç yaprağı veya hızar artıklarını yemekle yeminini bozmuş olmaz. Bütün bu meselelerde, önce belirtilen usullere göre hareket etmek gerekir.