Konu Başlığı: Tilâvet Secdesinin Şartları Gönderen: Eflaki üzerinde 29 Ocak 2010, 20:17:55 Secde âyetini işitenin, dinleme kasdı olmalıdır. Böyle bir kasdı olmayan kişinin secde etmesi, Mâlikîlerle Hanbelîlere göre vâcib değildir. Hanefîlerle Şâfiîlerin bu husustaki görüşleri aşağıya alınmıştır. Hanefî ve Şafiiler dediler ki: Secde âyetini işitenin, dinleme kasdı alması şart değildir. Aksine, dinleme kasdı bulunmasa bile her işitenin secde etmesi gereklidir. Bunlardan ayrı olarak mezheblere göre tafsilâtlı bazı şartlar daha vardır ki, bunları aşağıda ele almış bulunmaktayız. Hanefiler dediler ki: Namazın, iftitah tekbiriyle vaktin belirtilmesi niyeti dışındaki bütün şartları, tilâvet secdesi için de şarttır. Bu ikisi, tilâvet secdesi için şart koşulmamıştır. Tilâvet secdesinin tanımı kısmında da açıklanacağı üzere, bu secde için iftitah tekbiri alınmaz. Müslüman olmak, baliğ olmak, akıllılık, hayız ve nifastan temizlik gibi namaz için gerekli olan vücûb şartları, aynı şekilde tilâvet secdesi için de vücûb şartlarıdır. Şu halde dinlemek veya okumak durumunda çocuğa, deliye, kâfire, hayızlı ve nifaslıya tilâvet secdesi vâcib olmamaktadır. Ama bunlardan birinin okuduğu secde âyetini duyan biri, edâ olsun kaza olsun, secdeyle yükümlü olmaya ehil ise, secde etmek mecburiyetinde olur. Bu âyetleri duyanlar, sarhoş veya cünüb olsalar da secdeyle yükümlü olurlar. Çünkü bunlar, secdeyi kaza olarak yerine getirmekle mükelleftirler. Yalnız, secde âyetini deli bir kimse okumuşsa, duyanların secde etmeleri vâcib olmaz. Mümeyyiz olmayan çocuk da deli hükmüne tâbidir. Çünkü tilâvetin (Kur’an-ı Kerim okumanın) sahîh olabilmesi için mümeyyizlik şarttır. Yine bu cümleden olmak üzere, secde âyetini nakleden teyp) gibi bir âletten veya papağandan işiten kimsenin de tilâvet secdesi yapması gerekmez. Zîrâ bu ikisinde, tilâvetin sahîh olabilmesi için gerekli mümeyyizlik şartı mevcut değildir. Hanbeliler dediler ki: Tilâvet secdesinin sahîh olabilmesi için okuyanın ve dinleyenin hadesten taharet, necasetten uzak durmak, kıbleye yönelmek, niyet ve namazın sıhhati için gerekli diğer şartları taşımaları şarttır. Secde âyetini dinleyenlerin ayrıca şu iki şartı daha taşımaları gerekir: 1. Âyeti okuyanın, dinleyene, nafile namazda olsa bile imamlık yapmaya yetkili olması gereklidir. Meselâ bu âyeti bir kadından dinleyen kişinin secde etmesi sünnet olmaz. Yine bu âyeti, insandan başka bir varlıktan, meselâ teypten veya papağandan işiten kişinin secde etmemesi daha iyi olur. Secde âyetini kendisine imamlık etmeye ehîl olmayan bir ümmîden veya kötürümden işiten kimsenin secde etmesi sünnet olur. 2. Secde âyetini okuyanın da secde etmesi gerekir. Secde etmediği takdirde bu âyeti kendisinden işiten kişinin de secde etmesi sünnet olmaz. Eğer secde âyetini okuyan kimsenin sağ tarafı boşsa, sol tarafında veya önünde secde etmesi sahîh olmaz. Sessiz kiraatli bir namazda imamın secde âyetini okuması mekruhtur. Okuyup da secde etmesi hâlinde, cemaatin kendisiyle birlikte secde etmesi gerekmez. Ama sesli kıraatli namazlarda durum bunun tersinedir. İmam secde ettiği takdirde, cemaatinde kendisine uyarak secde etmesi sünnet olur. Şunu da kaydedelim ki: Secde âyeti bir defadan fazla okunur ve duyulursa, tilâvet secdesinin de o nisbette tekrar edilmesi sünnet olur. Malikiler dediler ki: Tilâvet secdesinin sahîh olabilmesi için, okuyanın veya işitenin hadesten taharet, necasetten taharet, kıbleye yönelme, setr-i avret ve namazın sıhhati için gerekli diğer şartları taşımaları gerekir. Okuyan, fâsık olsa veya kadın gibi imamlığa yetkili olmadığı halde, okumakla halka sesinin güzel olduğunu duyurmayı kasdetmiş olsa bile tilâvet secdesi yapar. Farz da olsa, namazda secde âyetini okuyan kişi, bu secdeyi namazda edâ etmelidir. Ancak farz namazdayken kasıtlı olarak secde âyetini okumak mekruhtur. Bu anlatılanlar, namaz kılan kişinin imam veya münferid olmasıyla ilgiliydi. İmama tâbi olarak namaz kılmakta olan kişiye gelince; bu kişi, imamına tâbi olarak secde eder. Secde etmediği takdirde namazı batıl olmaz. Çünkü bu, namazın parçalarından biri değildir. Secde âyetini imamdan ayrı olarak okuyan kişinin secde etmemesi gerekir. Secde ettiği takdirde, davranışı imamınkine zıt olduğu için namazı batıl olur. Cenaze namazı diğer namazlardan istisna edilmiştir. Bu namazda secde âyeti okunsa bile secde edilmez. Nitekim Cuma hutbesinde ve diğer hutbelerde secde âyetinin okunması durumunda da secde edilmez. Secde edildiği takdirde Cuma hutbesi ve cenaze namazı batıl olmaz. Tilâvet secdesi hususunda, secde âyetini okuyan kimse açısından üç şart daha gereklidir: 1. Secde âyetini okuyan kimsenin farz namazda imamlığa yetkili olması gereklidir. Delinin, kâfirin veya abdestsiz olan bir kimsenin secde âyeti okuması halinde, ne kendisi, ne de dinleyen secde etmezler. Aynı şekilde dinleme kasdı olmaksızın işiten de, secde etmez. Okuyan kadın veya çocuk ise, kendisi secde eder, ama dinleyen secde etmez. 2. Secde âyetini okuyan kişi, sesinin güzelliğini halka duyurmak kasdıyla okumuş olmamalıdır. Maksadı bu ise dinleyenler secde etmezler. 3. Secde âyetini dinleyenin kasdı, okuyucudan kıraat ve izhâr, idğam, med, kasır ve benzeri şeyler gibi kıraatle ilgili hükümleri veya sözgelimi Verş’in ve diğerlerinin rivayetleri gibi kıraatle ilgili bir rivayeti öğrenmek olmalı, ya da okuyucunun maksadı, bu hususları öğretmek olmalıdır. Secde âyetini işiten kişi bu şartlara hâiz olduğu takdirde secde eder. Okuyan secde etmese bile kendisi secde eder. Ancak namazda imam, secde âyetini okuyup secde etmezse, cemaat ondan ayrı olarak secde etmez. Kur’an-ı Kerîm okumakta olan kişinin abdesti yoksa sırada gelen secde âyetini okumaz ve kıraat tertibini bozmamak için sadece kalbiyle bu âyeti mülâhaza eder ve öylece bir sonraki âyete geçer. Yine bunun gibi secde âyeti okunduğu vakit, tilâvet secdesinin yapılması yasak olan bir vakitse, yine secde âyeti okunmayıp sadece kalben mülâhaza edilerek sonraki âyete geçilir. Hoca veya öğrenci, secde âyetini birkaç kez tekrar ederlerse, her birinin sadece ilk okuyuşta bir defa secde etmeleri sünnet olur. Okuyucu bir veya iki âyet gibi kısa bir fasıla ile sadece mahallini geçerse, secde âyetini tekrar iade etmeksizin secde etmesi istenir. Ama aradan daha uzun bir fasıla geçmişse, farz namazda olsa bile secde âyetini yeniden okuyarak secde etmelidir. Yalnız, farz namazda rükûa eğilmediği, yani rükû etmediği takdirde secde eder. İkinci rek’atte rükûa vardıktan sonra secde zamanı kaçırılmış olur. Şafiiler dediler ki: Tilâvet secdesi için gerekli bazı şartlar vardır: 1. Kıraat, meşrû’ bir kıraat olmalıdır. Cünüb kimsenin okuması gibi haram, veya namaz kılmakta olan kişinin, sözgelimi rükû hâlinde okuması gibi mekruh bir kıraat ise, ne okuyanın ne de dinleyenlerin secde etmeleri sünnet olmaz. 2. Secde âyeti, okuma kasdıyla okunmuş olmalıdır. Secde âyetini unutarak okumaktan veya papağan (ve fonograf) gibi unutmuş kimse hükmünde olanların okumasından dolayı secde etmek meşru olmaz. 3. Secde âyetinin tamamı okunmuş olmalıdır. Bir kısmı okunduğu takdirde secde gerekli olmaz. 4. Secde âyeti, Fâtiha’yı okumaktan âciz biri tarafından Fatiha yerine okunmuş olmamalıdır. Fatiha yerine okunursa secde gerekmez. 5. Secde âyetinin okunmasıyla, secde arasındaki fasıla uzun sür-memeli ve ondan da yüz çevirmemelidir. Aksi takdirde secde gerekmez. Fasılanın uzunluğu, normal kılışla iki rek’at namaz kılma süresinden fazla olan bir zamanla takdir edilmiştir. 6. Secde âyetinin tamamını bir kişi okumuş olmalıdır. Meselâ âyetin bir kısmını bir kişi, geri kalan kısmını da başka bir kişi ikmâl ederse secde gerekmez. 7. Taharet, kıbleye yönelme gibi namaz için şart olan hususlar, tilâvet secdesi için de şarttır. Bu şartlar genelde hem namaz kılanda, hem de diğerlerinde aranır. Ancak, namaz kılan için iki şart daha gereklidir: a. Secde âyetini secde etmek kasdıyla okumamalıdır. Bu maksatla okur da kasıtlı olarak ve aynı zamanda hükmünü bilerek secde ederse namazı batıl olur. Ancak, Cuma günü sabah namazında secde sûresini okumak bundan istisna edilmiş olup sünnettir. Dolayısıyla bu namazda secde etmek de sünnettir. Ama Cuma sabahında bundan başka secde âyetlerini okuyup da namazdayken secde edilirse namaz batıl olur. Tabiî bu hüküm kasıtlı olarak ve hükmünü bilerek böyle yapıldığı takdirde geçerlidir. Ama bunun yanında, sözgelimi Perşembe günü sabah namazında Secde sûresini bile bile okuyup namazdayken secde edenin namazı batıl olur. İmamın secdesi meşru olduğu takdirde, ardında namaz kılmakta olanın kendisine tâbi olarak secde etmesi vâcib olur. Hükmünü bilerek ve kasıtlı olarak bu hususta imama uymayanın namazı batıl olur. b. Namaz kılmakta olanın, secde âyetini de bizzat kendisi okumuş olmalıdır. Secde âyetini başkası okuyup secde etse bile, kendisi secde etmez. Hükmünü bilerek ve kasıtlı olarak secde ederse namazı batıl olur. Cenaze namazını kılmakta olan kişi, secde âyetini okusa bile secde etmez. Hutbe okuyan kişiyse, secde âyetini okumakla secde eder. Etmesi de sünnettir. Ama dinleyiciler, secde ettikleri takdirde hutbeden yüz çevirmiş olacaklardır. Böyle olunca da secde etmeleri haram olur.[89] |